Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un Ankara Gar Katliamı’ndan bir gün sonra yaptığı değerlendirme

Sevgi ve saygıdeğer yoldaşlarım,
Dün, aşağı yukarı bu saatlerde Ankara’da, şu an itibariyle 96 masum insanımız canavarca, namussuzca, alçakça, puştca katledildi.
Kim bunun sorumlusu?
Yerel planda, yani Türkiye içinde Meclisteki dört Amerikan uşağı parti. Tabiî onların da en önde geleni olan Tayyipgiller’in AKP’si iktidarda olduğu için, Büyük Reisi de BOP Eşbaşkanı olduğu için suçluların da en önde gelenidir.

Hepsi açıklama yaptılar bir teki doğruyu söyledi mi?

Washington’daki Kayser İblisin köleleri olan bu satılmışlar, bu hainler hep birbirleriyle geyik çevirdiler. Ortaoyunun Kavuklusu’yla Pişekâr’ı gibi birbirlerine laf çakmaya çalıştılar. Ne zerrece üzüldüler, ne de zerrece umurlarında oldu bu katliam. Katliam sonrası Demirtaş’ın açıklamasını izledim. Psikoloji tahsil ettik, beden dilini de az çok okuruz, zerrece bir üzüntü ifadesi görmedim yüzünde. Tayyipgiller’de de aynı şekilde… Adalet Bakanları, kameraların karşısında bile rezilce gülmekten, sırıtmaktan kendini alamadı. Besbelli ki ruh dünyası bu; katliama seviniyor.

Yoldaşlar,
1991’den bu yana, Türkiye’nin felakete doğru sürüklendiğini, Amerika’nın Türkiye’yi en az üçe böleceğini belki onlarca kez tekrarladık. En son 7 Haziran seçimleriyle ilgili TRT ko-nuşmalarımızda bu felaketi feryat ederek anlattık Türkiye Halklarına: “Biz bu sonucu hak etmedik, asla etmedik. Ülkemiz bu talana layık değildi.”, dedik.
Daha nasıl anlatalım?..

Bizim dışımızdaki satılmışlar sürüsü, bebeleri horozlu şekerlerle kandırır gibi, Türkiye Halklarını kandırmaktan başka ne yapıtılar?

Biri dedi, ben sana şu kadar bayram harçlığı vereceğim, öbürü ondan daha fazla vereceğim, diyerek sarı sendikacıların ihanet masalarında, toplusözleşme masalarında İşçi Sınıfını satarken yaptıkları türden geyikler yaptılar. Hiçbiri gerçeği söylemedi. Yalnızca biz söyledik gerçeği. Çünkü genç yoldaşımın da söylediği gibi, biz Kawa’ların, Babek’lerin, Sultan Galiyev’lerin, Mustafa Suphi ve Onbeşler’in, Kıvılcımlı Usta’nın, Che’nin, Lenin’in, Mahirler’in, Denizler’in tek meşru mirasçısıyız.

Hiçbir şey bizi gerçekleri söylemekten alıkoyamaz! Ve hiçbir şey inandığımız gibi dav-ranmaktan bizi alıkoyamaz!

Biz halkımızın çıkarları söz konusu olduğu zaman; “Belaya atlar gideriz, kurşun gibi, mav-zer gibi, dağ gibi patlar gideriz.”

O yüzden bizim halklara karşı sorumluluğumuz var. Onlara her zaman doğruları söylemekle yükümlüyüz. Söylemezsek devrimciliğimiz sahte olur.
Üç yıl önce CIA ajanı Robert Baer mealen ne dedi?
“Yahu niye bizim askerlerimiz ölsün? Bırakalım bunlar bizim çıkarlarımız için bir-birlerini öldürsünler.”

Defalarca tekrarladık ajanın bu sözünü. Aynen o gerçekleşiyor, yoldaşlar.
Yine birkaç ay önce bir başka CIA ajanı ne dedi?
“Şehirlerde bombalar patlayacak.”
Daha açık nasıl konuşsunlar?

BOP haritası meydanda. O haritaya göre Türkiye üçe bölünmüş. Emperyalistler artık eskisi gibi gizli kapaklı konuşmaz oldular. Daha açık nasıl söylesinler?
Ama bu Meclisteki hainler sürüsü, bu söylenenlerin ve yapılanların hiçbirini görmüyor, daha doğrusu görmezlikten geliyor.

Ne diyor Demirtaş?
“Bu uzaklardan yapılan bir plan değil. Bunu yapanlar gizli değil, açık.”, diyor.
Yani Tayyipgiller’in AKP’sini işaret ediyor. Ama üç gün önce Kandil’den Cemil Bayık ne diyordu?

“6-7-8 Ekim’de AKP devriliyordu Başkan Apo kurtardı.”
Yine Demirtaş ne dedi bizim Şanlı Gezi İsyanı’mız sonrasında?
“AKP’ye karşı bir darbe girişimine dönüştü bu isyan, biz buna izin veremezdik”, de-di.
İmralı’daki Apo ne dedi?

“Biz AKP’ye iktidarı altın tepsi içinde sunduk. Gezi sürecinde, 17-25 Aralık’ta devri-liyordu; biz kurtardık.”

Eğer Ankara Katliamı’nın suçlusu size göre AKP iktidarı ise o zaman doğrudan katillerle suç ortaklığınız var demektir. Bunu gizleyemezsiniz.

Ama biz AKP’ye karşı ne yaptık 2005’den bu yana?
Bu normal bir siyasi parti değildir. ABD yapımı bir partidir. Hatta parti bile değildir. Çıkar amaçlı bir suç örgütüdür bu, dedik. Ve sürekli onu işledik. Bu tezimizin teorik temellerini ortaokul öğrencilerinin anlayabileceği açıklıkta ortaya koyduk.

Şu anki verilere göre katliamın tetikçisi IŞİD gibi görünüyor.
Peki, PKK ve PYD, IŞİD Rojova’ya saldırıncaya kadar bunlarla beraber miydi?
Beraberdi. İki sene önce Beşşar Esad’ı yıktıktan sonra bölgeyi nasıl paylaşacakları konu-sunda kendi aralarında 11 maddelik bir anlaşma imzaladılar mı?
İmzaladılar. Bu imzacılar arasında IŞİD’in de dahil olduğu El Nusra’sından El Kaide’sine kadar, ÖSO’suna kadar tüm Ortaçağcı örgütler vardır. Hatta Türkiye’de Beşşar Esad’a karşı IŞİD çizgisindeki en gerici örgütlerle birlikte eylemler düzenlediniz mi?
Düzenlediniz. O zaman, bir kez daha bu katliamda suç ortaklığı yapmışlığınız vardır.

Bunlar, yoldaşlar, ilkeler üzerine kurulmuş siyaset yapmazlar. Günlük çıkar ilişkilerine göre siyaset yaparlar, müttefikler belirlerler ve onlarla ittifaklara girerler. Onlarınki ahlaki erdemler siyaseti değildir. Çünkü onlar burjuva siyasetçisidir.

Meclisteki 4 Amerikancı Partinin önderlerinin halklar umurunda değil, yoldaşlar.
Biz; onur yaşamdan önemlidir, deriz.
Bunlarsa; koltuk, ün, poz, makam, küp doldurma, milyar dolarların istiflendiği villalar, ayakkabı kutuları her şeydir, gerisi boştur, derler arkadaşlar.

Üstelik de hepsi ABD’nin sadık memurlarıdırlar. Onun planlarını uygulamakla yükümlü-dürler. O yüzden halklara gerçekleri söylemiyorlar. Cambaza bak, diyerek halkların dikkatini başka yönlere çekiyorlar. Ve bu arada ABD hain planını uygulamaya devam ediyor.

Felaket boyutlanarak ne yazık ki daha büyüyecek. Binlerce, on binlerce masum Türk ve Kürt insanı ne yazık ki bunların planları doğrultusunda katledilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ve bu felaketler gerçekleştiğinde bile bunlar zerrece vicdan azabı duymayacaklardır.

Neylersiniz yoldaşlar…
Bu savaş ne Kürtlerin savaşıdır, ne Türklerin savaşıdır. Bu savaş BOP savaşıdır, BOP hari-tasının hayata geçirilme savaşıdır.
Ve bu savaşın tarafları, Meclisteki dört satılmış Amerikan uşağı parti ve IŞİD, El Nusra, El Kaide, PKK, PYD… Hepsi ABD’nin değişik enstrümanlarıdırlar ve bu haritanın hayata geçi-rilmesinde kendilerine verilen görevi yapmaktadırlar.

ABD’nin asıl kanlı planının bir diğer bölümü henüz ortaya konmadı. Bu alçaklar daha Er-meni kartını piyasaya sürmediler. Onlar bekliyor pusuda.
Ermenistan Anayasa Mahkemesi açıkça söyledi mi, karar aldı mı; “Biz Türkiye’yle aramızdaki sınırları belirlemiş olan Moskova ve Kars Antlaşması’nı tanımıyoruz.”, diye?
Ve “Ermenistan’ın Doğu Anadolu toprakları üzerindeki hakları meşrudur ve geçerlidir” dedi mi?

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan açıkça; “Karabağ’ı biz aldık, Ağrı ve gerisini siz gençlere bırakıyorum”, dedi, üniversite öğrencilerine bir hitabında.
Amerika’daki Ermeni Diasporası’nın lideri Harut Sassounian da açıkça söyledi mi; “Biz Türkiye’de otorite boşluğu oluşmasını bekliyoruz. Şu anda Türk Ordusu’nun gücüyle baş etmemiz mümkün değil. Ama Türkiye’de öyle bir otorite boşluğu oluştuğunda, bir erime sürecine girdiğinde, biz de yukarıdan ordumuzla hareket ederek tarihi toprakla-rımızı, vatanımızı kurtaracağız.”, diye?
Ve yine aynı kişi; “Ortadoğu’daki tüm Ermenileri de toplayıp oraya yerleştireceğiz”, de dedi ek olarak arkadaşlar.

Yani oyun bu kadar açık. O kart ortaya sürüldüğü zaman; Türk, Kürt, Arap ve Ermeni Halkları birbirlerini boğazlayacaklar; kanlı bir hesaplaşma olacak. Nasıl Suriye’de bugün ha-yatını kaybeden insanların sayısı 350 bini bulmuşsa, Türkiye’de de o rakamlara denk bir kat-liam planlıyor bunlar. Ve işte biz, halkımızı bundan sakındırmak istiyoruz. Ve gerçekleri durup dinlenmeden bu yüzden haykırıyoruz.
Ve bu işbirlikçilere diyoruz ki, bu hainlere diyoruz ki;

Ey ihanetlerin, muhbirliklerin, katliamların, vurgunların arkadan dolaşan bıçakları, ey yiğitçe yüzleşmelerin, hesaplaşmaların kaçakları, ey sırtlanların bile iğrendiği sırtlan-lar, ey çakırdikenlerinin bile yüzüne tükürdüğü taşlar, ey engereklerin bile tiksindiği engerekler; bilin ki yaptığınız namussuzluk ve ihanet yanınıza kalmayacak!..Hepinizden; dünkü şehitlerimizin de daha önceki şehitlerimizin de hesabını bir bir soracağız.

Biz iktidarda değildik, biz muhalefetteydik kaçamağına sapamayacaksınız ve efendilerinizle beraber siz de yıkılacaksınız.

Unutmayın ki; katliamlar, işgaller, masum insanların akan kanı varsa halkların meşru, haklı isyanı da mutlaka olacaktır.

Ve mutlaka halklar kazanacaktır. Ortadoğu kazanacaktır, bölgemiz halkları kazanacaktır, Türkiye Halkları kazanacaktır. Eninde sonunda biz kazanacağız.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!