Ülkemizin en cesur, en tutarlı, en kararlı ve en mücadeleci muhalefetini sergileyen Partimizin Genel Başkanı Nurullah (Ankut) Efe’nin neredeyse her yazısı, her sözü, mahkemelerdeki her savunması, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla dava konusu ediliyor. AKP’giller’in, bu gerekçeden dolayı Genel Başkan’ımıza açtırdıkları sayısız davada, kendi hukuk bürolarına dönüşmüş olan mahkemeler şu ana kadar Genel Başkan’ımıza 9 yıl 10 ay 7 gün hapis cezası verdi. Devam eden “Derdest Davalar”da ise Genel Başkan’ımız hakkında 24 yıl hapis cezası isteniyor.
Sanıyorlar ki bu davalarla Nurullah (Ankut) Efe’yi yıldırabilirler.
Sanıyorlar ki Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci Genel Başkan’ımızı sindirebilirler.
Sanıyorlar ki Partimizin mücadelesini engelleyebilirler.
Fena halde yanılıyorlar!
AKP’giller’in talimatıyla Genel Başkan’ımızı yargılamaya cüret eden mahkemeler, her seferinde Kaçak Saraylı Reis ve avanesinin işlediği binbir türlü suçun maddi kanıtlarıyla Genel Başkan’ımız tarafından ortaya konduğu birer platforma dönüşüyor. Her seferinde AKP’giller’in yaklaşan sonları Genel Başkan’ımız tarafından bir kez daha hatırlatılıyor. Her seferinde bu tepeden tırnağa suça batmış kriminal örgütün tüm mensuplarının bağımsız yargı önüne mutlaka çıkarılıp hesaba çekileceğinin altı bir kez daha çiziliyor.
Genel Başkan’ımızın 11 Aralık 2020 tarihinde kaleme aldığı “Vatan Satıcı, Yezid Dincisi ve Amerikan Piyonu” başlıklı yazıdan dolayı yine “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması bugün Anadolu Adliyesi 12’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Daha duruşma başlamadan bir kanunsuzluğa imza atılarak duruşma salonuna metrelerce mesafe kala koridora bariyerler çekildi. Amaç, tam bir ay önce, 10 Mayıs 2022’de Çağlayan Adliyesindeki aynı içerikli bir başka duruşmada yapmaya çalıştıkları gibi duruşma salonuna seyirci almamaktı. Ancak başta Genel Başkan’ımız olmak üzere Partili avukatlarımız ve Yoldaşlarımız bu hukuksuzluğa izin vermedi. Duruşma, izleyicilerin de katılımıyla saat 10.00’da başladı.
Genel Başkan’ımız AKP’giller’i yargılamaya “Masayı Devirecek” konuyla başladı. Tayyip Erdoğan’ın bir yüksekokul diploması olmadığını, bu yüzden de “Cumhurbaşkanı” sıfatına haiz olmayan bir kişinin “Cumhurbaşkanına hakaret”e maruz kalmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Tayyip’in bu yönüyle 20 yıldır “Evrakta Sahtecilik” ve “Nitelikli Dolandırıcılık” suçu işleyerek Cumhurbaşkanlığı makamını gasp ettiğini dile getiren Genel Başkan’ımız, Kaçak Saraylı Reis’in bu suçundan dolayı da yargılanıp hak ettiği cezaya çarptırılacağını ifade etti.
Davaya konu olan yazısının başlığında geçen “Vatan Satıcı”, “Yezid Dincisi” ve “Amerikan Piyonu” ifadelerinin her birinin tam olarak gerçeği yansıttığını söyleyen Genel Başkan’ımız, Tayyip’in bu tanımlamaları neden hak ettiğini bir bir kanıtlarıyla ortaya serdi.
Tayyip Erdoğan’ın vatan satıcılığını kanıtlamak için Ege’de bize ait olan 20 Ada ve 2 Kayalığın AKP tarafından Yunanistan’ın egemenliğine terk edilmesini örnek veren Genel Başkan’ımız, “Tayyip Erdoğan, AB-D’li efendilerinden aldığı emirler uyarınca vatan topraklarını iradi olarak başka bir devlete terk etmiştir”, ifadelerini kullandı. Genel Başkan’ımız, Tayyip’in BOP Eşbaşkanlarından biri olmasının da vatan satıcılığını kanıtladığını belirterek AB-D Emperyalistlerinin BOP uyarınca Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiğini, Türkiye’nin de bu çerçevede en az üç parçaya bölünmek istendiğini dile getirdi.
Tayyip Erdoğan’ın “Yezid Dincisi” olduğunu da somut kanıtlarıyla ortaya koyan Genel Başkan’ımız, AKP’giller’in Kerbela’da Hz. Hüseyin’i ve yakın çevresini acımasızca katleden Yezid’in uyguladığı yöntemlerle halkımızın dini değerlerini istismar ettiğini, halkımızı “Allah’la Aldatarak” sömürü ve zulüm iktidarlarını sürdürmeye çalıştıklarını söyledi.
AKP’nin ABD Emperyalistleri tarafından bir proje olarak yaratıldığını, bunu kuruluş aşamasının şahitleri olan Merkez Parti Genel Başkanı Abdürrahim Karslı, Ortaçağcı Abdurrahman Dilipak ve daha birçok kişinin açıkça ifade ettiğini söyleyen Genel Başkan’ımız; AKP’giller’in aynı zamanda ABD’li efendilerinden aldıkları emirler doğrultusunda Irak’ın ve Libya’nın parçalanmasına, Suriye’nin cehenneme çevrilmesine katkıda bulunduğunu, onlarla işbirliği yaptığını dile getirdi. AKP’giller’in Amerikan Piyonları oldukları gerçeğini netçe kanıtlayan daha pek çok örnek gösteren Genel Başkan’ımız, AKP’giller’in halkımıza ve insanlığa karşı işledikleri binbir suçtan dolayı hesaba çekileceğini bir kez daha vurgulayarak AKP’giller Yargılamasını sonlandırdı.
Genel Başkan’ımızın ardından söz alan Parti avukatlarımız, Genel Başkan’ımız hakkında açılan bu davanın hem usul hem de esas bakımından tepeden tırnağa hukuksuzluklarla dolu olduğunu dile getirdiler, somut hukuki argümanlarla bu gerçekliği kanıtladılar. Avukatlarımız ayrıca daha önceki benzer yargılamalardan çok sayıda emsal karar göstererek “isnadın ispatı” çerçevesinde çeşitli taleplerde bulundular.
Yargının, AKP’giller’in hukuk bürolarına dönüştürüldüğü gerçeği, bugünkü duruşmada verilen kararda da bir kez kendini gösterdi. Mahkeme, Tayyip Erdoğan’ın avukatının talebi üzerine, yaptığı savunmadan dolayı Genel
Başkan’ımız hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla bir kez daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Genel Başkan’ımızın ve Parti avukatlarımızın tüm talepleri reddedildi ve dava 18 Kasım 2022 tarihine ertelendi.
Duruşma çıkışı İstanbul Anadolu Adalet Sarayı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Basın açıklamasında ilk sözü HKP MYK Üyesi ve İstanbul İl Başkanı Av. Pınar Akbina Karaman Yoldaş aldı. Yoldaşımız konuşmasında şunları dile getirdi:
***
Değerli Halkımız, Değerli Basın Emekçileri,
AKP’giller ve Reisi operasyon silahı haline getirdikleri, hukuk bürolarına dönüştürdükleri yargı eliyle her geçen gün Türkiye’nin en devrimci, en yurtsever, en doğasever, en vatansever Partisi olan Halkın Kurtuluş Partisi’ne ve onun Gerçek İnsan, Gerçek Devrimci olan Genel Başkanı Nurullah (Ankut) Efe’ye saldırmaya devam ediyor. Neredeyse onun söylediği her söze, yazdığı her yazıya, mahkemede yaptığı her savunmaya dava açar duruma geldiler.
Bugün Anadolu 12’nci Asliye Ceza Mahkemesi yeniden tarihi bir yargılamaya şahit oldu. Ve Genel Başkan’ımız burada kendisine isnat edilen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasına karşı AKP’giller’i ve onların Reisini kendi mahkemelerinde tek tek, deliller göstererek, belgeler göstererek mahkûm etti.
Ancak bu yargılamada da daha girerken engellemelerle karşılaştık. Bariyerler kuruldu, duruşmaya Parti Üyeleri alınmak istenmedi, izleyiciler alınmak istenmedi ve bizler tartışarak duruşmaya girdik.
Öylesine zorlama bir iddianame hazırlanmıştı ki, suç isnadı bile belli değildi. Genel Başkan’ımızın daha önce karakolda verdiği ifadeye bile dava açtılar ve Genel Başkan’ımız yargılama sırasında tek tek ifadesinde geçen sözleri belgeleriyle, isnadın ispatı niteliğinde bir savunma yaparak kanıtladı.
Ve mahkemede hem AKP’giller’in Reisi Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasızlığıyla ilgili, hem de uygulamalarıyla ilgili belgeler sunarak şahitler dinlenmesini istedik. Yine TCK 299’uncu maddenin, Cumhurbaşkanına hakaret maddesinin Anayasaya aykırılığını iddia ettik. Ancak mahkeme bütün bu iddialarımızı ve taleplerimizi reddetmekle kalmadı, Genel Başkan’ımızın burada yaptığı savunmaya yönelik de yeni bir suç duyurusunda bulunma kararı verdi. Ve duruşmayı 18 Kasım 2022’ye erteledi. Burada başta söylediğimiz gibi, Genel Başkan’ımız ve Partimizin Hukukçuları olarak bizler AKP’giller’i asıl yargılayan olduk. Onları kendi mahkemelerinde mahkûm ettik.
Sonuç ne olursa olsun… Zaten kendisi bunu söyledi mahkemede “Siz esir alındınız, sonuç ne olursa olsun bu benim için bir onurdur”, dedi. Ve biz biliyoruz, ne yazık ki o kadar sindirilmiş, baskı altına alınmış ki Yargı, onların dediklerinden dışarıya çıkmayacaklarını şimdiden biliyoruz.
Ama şunu da söylüyoruz; ne Halkın Kurtuluş Partisi’ni, ne de onun Genel Başkanını hiçbir güç yıldıramaz. Verdiğiniz cezaların, on yıllara varan cezaların hiç biri Genel Başkan’ımızı yıldıramaz!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
***
Av. Pınar Akbina Yoldaş’tan sonra bir açıklama yapan Genel Başkan’ımız şunları söyledi:
***
Sevgi ve Saygıdeğer Arkadaşlarım,
Artık iyice kendini dağıtan, ne yaptığını bilmez hale gelen, Amerika tarafından devşirilip Türkiye’nin tepesine çöktürülmüş olan Tayyip Erdoğan, hepimizin bildiği gibi birkaç gün önce Türkiye’nin %75’lik bir kesimini oluşturan insanlarımıza; kadınlarımıza, kızlarımıza, ağıza alınmayacak iğrenç, leş küfürler etti.
Biz yazımızda da belirttik. Böylesine kadınlarımıza, kızlarımıza yapılan bir küfrü sadece Mütareke Döneminde Yunan İşgalciler yaptı. Bunlar da onların devamcısıdır. Hiç kimse bu şekilde kızlarımıza, kadınlarımıza saldıramaz. Bunun hesabını er geç soracağız! O sözleri bir bir yalatıp yutturacağız ona!
Ve iki gün sonra Kızılcahamam’da milletin sırtından partisine kamp yaptırdığı otelde, bu küfrünü bir kez daha savundu. “Onlara hak ettiği dilden konuştum ben,” dedi. Biz de burada, mahkemede söylediğimiz gibi; Hâkimlerine, Savcılarına ve Avukatlarının yüzüne karşı söylediğimiz gibi, ona diyoruz ki;
“Be ahlaksız, be korkak! Biz de sana hak ettiğin dilden konuşuyoruz: Sürtüğün de kallavisi sensin, çürüğün de kallavisi sensin. Eninde sonunda bu sözleri sana yalatıp yutturacağız.”
Bu adam kalkıyor, bizim siyasi değerlendirmelerimizi kendisine hakaret ettiğimiz savıyla davalar açıyor bize ya…
Biz Şövalyeyiz, insan bizim için değerlidir. Bizim hasım tarafımızda olsa bile, hasmımız olsa bile, biz hiçbir insana hakaret etmeyiz. Bir Şövalye hakarete uğradığı zaman hasmını düelloya davet eder. Biz de aynısını yaptık. Ama onda o yürek yok ki… Korkak, yalancı, Amerikan devşirmesinde yok ki o yürek…
O, 1500 kişilik koruma ordusunun arasında milletimize küfretmeyi marifet sanıyor. Bu korkaklıktır, bu ahlâksızlıktır. Bunun hesabını er geç verecek; buralara, bu mahkemelere gelecek. Önce o sözleri yalayıp yutacak, sonra da bağımsız yargı önünde Türkiye Halkının kadınlarına, kızlarına, gençlerine hakaret etmek, küfür etmek neymiş, onun hesabını verecek!
Duruşma salonunda da söyledik. “Göreceksiniz”, dedik, “o, buralara sanık sıfatıyla geldiği zaman, dizleri titreyecek ve ayakta duramayacak, bayılıp yere düşecek. Böylesine korkak, böylesine yüreksiz bir adam o”, dedik.
Bizi davalarla korkutmaya, yıldırmaya çalışıyor. Biz öğrencilik yıllarımızda bunların ataları olan, öncülleri olan faşistlerin, Ortaçağcıların açtığı kurşun yağmurlarında da hiç korkuya kapılmadık. 12 Eylül Faşist Diktatörlüğü tepemizde yağlı urganlar sallandırırken, idam talebiyle bizi yargılarken orada da biz hiçbir korkuya kapılmadık. Onları yargılamaya devam ettik.
Sen ne yapabilirsin bize?
Elinde güç var, atarsın Silivri Zindanına.
Başka?
Hepsi hoş geldi, sefa geldi.
Önderimiz Kıvılcımlı ne diyor?
“Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir.”
Biz de 60 senedir bu şiarla yaşadık, bu şiarla toprağa gideceğiz.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
***
AKP’giller ne yaparlarsa yapsınlar Genel Başkan’ımızın, Partimizin mücadelesini engelleyemeyecekler. Gün gelecek, devran dönecek, AKP’giller adlı bu çıkar amaçlı suç örgütü bağımsız mahkemelerde, emri sadece hukuktan ve vicdanlarından alan Gerçek Hâkimlerin karşısında hesap verecektir. Ve eninde sonunda Çelik Bilezikle tanışacaklardır.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
10 Haziran 2022
HKP Genel Merkezi