Bugün Türkiye gençliği, toplumumuzun bir avuç Parababası dışında kalan tüm diğer kesimleri gibi hem maddi hem de manevi olarak sömürülmektedir. Biz gençler ise bu sömürünün tam ortasında belirsiz bir gelecek içinde bir taraftan eğitim hayatımızı tamamlamaya çalışırken bir taraftan da önümüzde duran bu belirsiz geleceğin bizler için nasıl bir yaşam getireceğini tahmin dahi edemeden yaşamaktayız. Bizler küçük yaşlarımızdan itibaren at yarışı misali bizlere ‘iyi bir gelecek’ uğruna denilerek yapılan sınavlara hazırlanarak yıllarımızı harcadık. Asla ama asla bilgimizi ve becerimizi ölçmeyen bu sınavlarda başarılı olabilsek bile üniversitelerimizi bitirdiğimizde karşımıza işsizlik gerçeği çıktı. İş bulabilsek bile asgari ücret dahi etmeyen maaşlara hafta sonlarımızı dahi vererek, kendimize ait bir yaşam alanı kuramadan çalıştırılma gerçeği çıktı.
Üniversite eğitimimiz boyunca çoğumuzun geçinebilmek uğruna almak zorunda olduğu KYK kredileri biz daha iş bulamamışken, kendimizi geçindirecek kadar dahi maaş alamıyorken ‘devlete borcunuzdur, hadi artık ödeyin’ diye üniversitemizi bitirdikten 2 yıl sonra karşımıza çıktı. Ki devlet milyarlarca dolarlık borcu olan Koç, Sabancı, Ağaoğlu gibi Parababalarının borçlarını tek kalemde silebilirken, yaşanabilecek gelecek kurmak isteyen biz gençlerin iki kuruşluk borcuna yıllardır af getiremiyor. Bu sömürü düzeni biz hayata atılmaya çalışan gençleri çarkları arasında ezmek, sömürmek ve tüm hayallerimizi yıkmak için en yoğun çabayı harcıyor. Hatta bu sömürü düzeni biz gençleri katlediyor. İş bulamayan, iş alanına atanamayan, parasız kalan birçok genç arkadaşımız intihar ederek hayatlarına son veriyor. Bu sömürü düzeni biz gençleri öldürüyor!
Bugün Türkiye gençliği yukarıda anlatılan onca maddi sömürünün yanında bir de manevi sömürü görmektedir. Özellikle AKP iktidarının kindar ve dindar nesil yaratma çabaları uğruna biz gençler sömürünün en alçakçası olan ‘din sömürüsüne’ küçük yaşlarımızdan itibaren maruz kalmaktayız. Çoğu arkadaşımız aileleri ile beraber kandırılarak daha ilkokuldayken dertleri sadece din tüccarlığı olan tarikat ve cemaatlerin ellerine düşüyorlar. Bu cemaatler ve tarikatlar birçok masum çocuğu veya genç arkadaşlarımızı özellikle laiklik ve cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirmek için en büyük çabayı harcıyor. Bu cemaat ve tarikatların tek dertleri din alıp satmak, kamu malı aşırmak ve yalanlarıyla biz gençlere sahte bir gerçeklik oluşturmaktır.
İşte biz, Kurtuluş Partisi Gençliği olarak tüm bunlara karşı “Gençlik Sömürü İstemiyor” diyoruz,
Gençliğimiz işsiz kalmak istemiyor diyoruz,
Biz gençler her sabah uyandığımızda umutsuz bir geleceğe bakmak istemiyoruz, diyoruz,
Biz gençler artık daha fazla ne maddi ne de manevi olarak sömürü istemiyoruz diyoruz,
Biz gençler Laiklik ve Cumhuriyet düşmanı tarikatların ve cemaatlerin ellerine düşmek istemiyoruz diyoruz.
Biz Kurtuluş Partisi Gençliği “Gençlik Sömürü İstemiyor” diyoruz,
Yarınlara umutla uyandığımız,
Bilimsel, laik, eşit ve demokratik bir eğitim hayatımızın olabileceği,
Geçinme ve iş bulma derdimizin olmadığı,
Hiçbir genç arkadaşımızın bu sömürü düzeni yüzünden hayatına son vermediği,
“Yaşanabilecek Bir Gelecek İstiyoruz”
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak “Gençlik Sömürü İstemiyor” diyerek başlattığımız bu mücadelemize siz de destek verin, okullarınızda, iş yerlerinizde, işsiz kaldığınız anlarda uğradığınız sömürüleri “Gençlik Sömürü İstemiyor” diyerek bizlerle paylaşın ve bizlere katılarak yolumuza omuz verin. Çünkü bu umutsuz ve karanlık gelecekten biz gençler ancak örgütlü mücadelemizle kurtulacağız. 05 Aralık 2020
Kurtuluş Partisi Gençliği