Erdoğan Polat’ın katili Parababaları Düzeni ve onun uygulayıcısı olan Tayyipgiller’dir!
İnsanı hayvan yerine koyan bu düzenin gariban emekçi halkımıza yaşattığı cehennem azabına her gün şahitlik ediyoruz. Bir tarafta satılmış Parababaları medyası halk düşmanı Tayyipgiller’i göklere çıkarıyor, halkımızın en temel problemlerinin üzerini örtmeye, halkımızı abuk sabuk şeylerle oyalamaya çabalıyor; diğer tarafta ise haber bültenlerinin artık önemsiz haberlerin verildiği bölümlerinde, gazetelerin üçüncü sayfalarında sıradan insanlarımızın yaşadığı içler acısı durum gözler önüne seriliyor.
Toplumumuzun hangi kemsini ele alırsak alalım başta işsizlik, pahalılık, zam, zulüm olmak üzere çeşitli sebeplerin doğurduğu trajik yaşamöyküleriyle karşılaşıyoruz. Yakın zamanda şahitlik ettiğimiz gibi devletlûlarımızın sadece oy istemek için gittiği coğrafyalarda ölen çocuklar çuvalla taşınıyor, yıllar boyu okudukları, öğretmen oldukları halde atamaları yapılmadığı için gencecik fidanlar bunalıma girip intihar ediyor, “Çıkar Amaçlı Suç Örgütü” Tayyipgiller’le el ele vererek Cumhuriyet Tarihinin en büyük vurgununu yapanlar serbest bırakılıp ödüllendirilirken İstanbul’da “başkasının yerine otobüs bileti kullanıp İstanbul Ulaşım AŞ’yi 4.90 TL zarara uğrattığı” gerekçesiyle 22 yaşındaki bir genç 7 yıl hapis istemiyle Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor…
Böylesine bir adaletsizliğin hüküm sürdüğü ülkemizde en ucuz şey de tabiî ki insan hayatı oluyor. Her an karşılaşabileceğimiz “iş kazası” adı verilen “cinayet”lerde yıl içerisinde yüzlerce insanımızı kaybediyoruz. “İş kazası” denip geçilen bu ölümlerden sonra ne bir tedbir alınıyor, ne de bu cinayetleri yaratan Parababalarından ve bunların siyasi temsilcileri olan Tayyipgiller’den hesap soruluyor. Bırakalım bunları, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı” sıfatı taşıyan halk düşmanları ölen işçiler için “güzel bir ölüm oldu”, “temiz bir ölüm oldu” gibi insanlık dışı ifadeler kullanabiliyor.
Dümenini AB-D Emperyalistleri ve Tayyipgiller’in tuttuğu Parababaları Düzeninin katliamlarından biri 5 Nisan günü gerçekleşti, hatırlayacağımız gibi. Vurguncu Tayyipgiller’in “3. Köprü” adlı rant projesinde yaptıkları doğa katliamına bir de işçi katliamı eklendi. 3. Köprünün devamı olan Kuzey Otoyolunun Çavuşbaşı Mevkiinde viyadük inşaatında 3 işçimiz iş cinayetine kurban gitti. Olay yerinde yapılan incelemeler sonucu çıkarılan teknik rapor, bu “iş kazası”nın da düpedüz bir cinayet olduğunu ortaya koydu.
İş cinayetlerinin en sonuncusu ise dün İstanbul’da yaşandı. Bilindiği gibi İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan Ali Sami Yen Stadı Tayyipgiller İktidarı döneminde yıkılmış ve Şişli’ye bir nebze de olsa nefes aldırabilecek ve bir İstanbul depreminde cankurtaran görevi yapacak olan bu alan yeşil alan olması gerekirken yağmalattırılmış ve bu arazi üzerine rezidans yapılmasına karar verilmişti. Tabiî ki bu yıkımda da vurguncu Tayyipgiller’in rantçılığı kendini gösteriverdi. İstanbul’un en değerli bölgelerinden birinde yer alan arazi üzerinde gerçekleşen projenin yapımını Tayyip’in İHL’den sınıf arkadaşı olan Aziz Torun’un şirketi Torun Yapı ve Kapıcıoğlu ortaklığı üstlendi. Tayyip’in bu peşkeş çekişi sayesinde her iki tarafın da kaç milyon dolar vurgun vurduklarını belki de ilerde yeni bir “tape” ile öğrenebileceğiz.
Bu vurgun projesinin inşaatında çalışan Erdoğan Polat isimli gariban işçi 20 katlı binanın 15’inci katında çalışırken içinde bulunduğu sepetin halatının kopması sonucu düşerek feci şekilde can verdi. Erdoğan Polat’ın da yaşamı en az yukarıda anlattığımız yaşamöyküleri kadar trajik. Yeğenini iş cinayetine kurban veren, Erdoğan Polat’ın dayısı Kerem Yıldırım Çakar’dan dinleyelim bu trajediyi:
“Daha 19 yaşındaydı. Liseyi bitirmişti. Buraya dershane parası biriktirmeye gelmişti. Bu olayda büyük bir ihmal var. Hiçbir güvenlik tedbiri alınmamış. Olay oradaki sepetin halatının kopması ile meydana geliyor. Yani benim yeğenim düşmüyor, halatın kopması sonucu düşüyor”.
Acılı dayının söyledikleri, meydana gelen iş cinayetinin ne kadar basit bir tedbirsizlikten kaynaklandığını netçe ortaya koyuyor. Parababalarının soygun düzeninin hüküm sürdüğü ülkemizde insan hayatının bir hiç olduğunu bir kez daha acı bir biçimde göze batırıyor.
Erdoğan Polat’ın yaşamöyküsü ve göz göre göre katledilişi insanım diyenin isyan etmekten geri duramayacağı bir trajediyi içinde barındırıyor. 19 yaşında hayatının baharında bir gencin kara toprağa girmesine mi, dershane parası kazanmak için Türkiye’nin bir ucundan (Van’dan) kalkıp diğer ucuna (İstanbul’a) gelip inşaat işçiliği yapmak zorunda bırakılmasına mı, göz göre göre Parababalarının kâr hırsından dolayı iş güvenliği tedbirlerini almadıkları için genç yaşta katledilmesine mi, geride kalan ailesinin yaşadığı acıya mı, gerçekleştiremediği hayallerine mi, umutlarına mı üzülelim… Bunların her biri insanı bin kez isyan ettirir. Tabiî insan olanı…
Olayın bir diğer mide bulandırıcı yönü ise olay sonrası Tayyip’in İHL’den arkadaşının, bu olaydan anladığımıza göre aynı zamanda vurgun arkadaşı da olan Aziz Torun’un şirket yöneticilerinin, basın kuruluşlarını arayarak olayın medyaya yansımaması karşılığında reklam vermeyi, bu şekilde yaparak her iki tarafın da “menfaat”ine olacak şekilde olayı kapatmayı teklif etmeleri. Namus-haysiyet yoksunu Parababaları bir insanın hayatını, üç beş kuruşluk reklam gideriyle eşdeğer görüyor. Maden işçileri için “güzel öldüler” diyen halk düşmanı zihniyetle insan hayatına karşılık reklam vererek olayı kapatmaya çalışan halk düşmanı zihniyet bu tür cinayetlerde, katliamlarda ortaklaşıyor.
Bu zihniyetin üçüncü ayağını ise Parababalarının “Havuz Medyası” oluşturuyor. Aziz Torun’un bu insanlık dışı, ahlaksız teklifi yapabilme cesaretini kendinde bulabilmesinin nedeni Parababaları medyasının, son zamanlardaki tabirle Tayyipgiller’in “Havuz Medyası”nın şerefsizliği, satılmışlığı, ilkesizliğidir. Odatv’nin de yerinde bir tespitle ifade ettiği gibi bu namussuzca teklifi kabul eden Havuz Medyasının hangi kuruluşlar olduğunu anlamak için bugünkü gazetelerin, bu olaya namusuyla yer verip vermediğine bakmak yeterlidir.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi tüm bu cinayetler insanı hayvan yerine koyan Parababaları düzeninin eseridir. Kurtuluş Partisi olarak Erdoğan Polat’ın acılı ailesine ve tüm İşçi Sınıfımıza başsağlığı diliyoruz. Bedeli ne olursa olsun İşçi Sınıfı mücadelesini başarıya ulaştıracağız, Demokratik Halk İktidarını kuracağız ve bu cinayetlerin tümünün hesabını soracağız. 10.04.2014
Halkız, Haklıyız, Kazanacağız!
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi