Demek ABD Emperyalist Haydudu’nun korkusundan, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’yle diplomatik ilişki kuramıyorsunuz, öyle mi Kaçak Saraylı Hafız?
Ondan sonra da sen kalk, “İtibardan tasarruf olmaz”, yaveleriyle itibardan söz et, onurdan söz et, dinden söz et, imandan söz et…
Bırak ya…
Senin itibarın ancak 1165 odalı Kaçak Saray’ının içinde ve yarım milyar dolarlık Uçan Saray’ının içinde söker.
Ve de yalnızca yoğun bir biçimde din alıp satarak Allah’la aldattığın bilinçsiz, zavallı, yoksul insanların nazarında söker.
Kaçak Saraylı Hafız;
Sizin gibi Amerikancı, işbirlikçi ve halk düşmanı Güney Kore’deki Türkiye Büyükelçisi, kafiyeli ada sahip Ersin Erçin bak, ne demiş bu utanç verici konuya dair. Daha açığı, sizin tutumunuza dair:
“Türkiye’nin Seul büyükelçisi Ersin Erçin, Güney Kore medyasına yaptığı açıklamada Kuzey Kore’nin, Ankara’da bir elçilik açma ve Türkiye’den insani yardım alma konusunda talepte bulunduğunu açıkladı. Erçin ayrıca, Kuzey Kore’nin bu talebini “Yaptırımlar kalkmadan hiçbir şey yapamayız” ifadeleriyle cevapladığını açıkladı.
“Türkiye’nin Güney Kore büyükelçisi Ersin Erçin, geçen mayıs ayında Çin üzerinden trenle Kuzey Kore’ye geçerek Kuzey Kore Yüksek Halk Meclisi başkanı ve ülkenin ‘De Facto başkanı’ olarak da bilinen Kim Yong-nam ile görüştü.
“Görüşmeyi Yonhap’a anlatan Erçin, görüşmede Kim’in Kuzey Kore’nin Türkiye’yi Güney Kore’yle birlikte kendilerine karşı savaşmasına rağmen artık düşman olarak görmediğini açıkladığını aktardı. Erçin’e göre Kim ayrıca, Kuzey Kore’nin Türkiye’de bir elçilik açması ve ekonomik işbirliğinin canlandırılması konusunda talepte bulundu.
‘KOŞULLAR NORMALLEŞTİRİLİNCE GEÇ KALACAĞINIZDAN…’
“Ancak büyükelçi, Türkiye hükümetinin ABD’nin Kuzey Kore yaptırımları devam ettiği sürece hiçbir şey yapamayacağını söyledi.
“Kim’in Ersin’e cevabı ise, ‘örtülü bir tehdit’ olarak da algılandı: “Koşullar normalleştirildikten sonra geç kalmış olacağınızdan, daha fazla fırsat için daha önce gelmelisiniz.”
“(…)
“Türkiye ayrıca, birkaç yıl önce Kuzey Kore’ye seralar için pirinç ve teknik ekipman sağlamıştı ancak bu yardım, ABD ve Güney Kore’nin ‘yardımlar ihtiyacı olanlara değil, orduya gidiyor’ uyarısından sonra durdurulmuştu.
‘ÖNCESİNDE GÜNEY KORE İLE GÖRÜŞECEĞİZ’
“Türkiye’nin hem nükleer silahlardan arındırma programını, hem de devam eden barış sürecini tamamen desteklediğini belirten Erçin, yaptırımların kaldırılması durumunda Kuzey Kore’yle ekonomik işbirliğine ve yardıma hazır olduklarını belirtti.
“Erçin ayrıca, “Eğer bunu yapacaksak, öncesinde Güney Kore’yle görüşeceğiz” dedi.
“Türkiye ve Kuzey Kore, 2011 yılından bu yana Seul’daki Türkiye büyükelçiliği ve Bulgaristan’ın başkenti Sofya üzerinden diplomatik ilişkiler geliştirdi. Türkiye’de büyükelçilik açılmasına ilişkin daha önce yine benzer bir talep, Kuzey Kore’nin Sofya büyükelçisi Cha Kon-il tarafından da dile getirilmişti.” (https://tr.sputniknews.com/politika/201811011035944168-kuzey-koreden-turkiyeye-elcilik-acma-talebi/)
Demek yapımcınız ve efendiniz, Emperyalist ABD Çakalı ne derse o, öyle mi Tayyip?
Ondan izinsiz neredeyse parmağınızı bile kıpırdatamayacaksınız. Türkiye’yi düşürdüğünüz şu içler acısı duruma bir bakın be!
Yazıklar olsun…
Sizin, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza ve onun lideri Mustafa Kemal’e, onun can yoldaşı İsmet İnönü’ye ve Mustafa Kemal’in ideolojisinin ve kişiliğinin belirleyici karakteristiği “Bağımsızlık Benim Karakterimdir!”, sözüne düşmanlığınızın bir sebebi de budur, Hafız.
Ruh dünyanız karanlık ve rahatsız…
Biliyorsunuz, ABD devşirmesi ve işbirlikçisi ve hizmetkârı olduğunuzu. Hem de adınız gibi…
Aynalara bakamıyorsunuz, bize kalırsa. Kaçıyorsunuz aynalardan.
“Yahu biz durduk yerde kendimizi bu hallere düşürmüşüz, Mustafa Kemal’ler, İnönü’ler ve silah arkadaşları, Yedi Düvelin işgali altındaki ülkeyi, hepsine karşı savaşarak kurtarmışlar, ve işgalci emperyalistleri vatandan kovmuşlar, Türkiye’yi tam bağımsız hale getirmişler. Bu adamlar nasıl yapabilmişler bu büyük ve zor işleri?”, diye hayretler içinde kalıyorsun, değil mi Hafız?
Eğer ABD devşirmesi olmasaydınız, ABD piyonu olmasaydınız saygı duyardınız o kahramanlara. Ama öyle olmadığınız için düşman kesiliyorsunuz, en azılısından.
Onların adları, suretleri, ölmüş bile olsalar, size ruhunuzu yansıtan birer ayna oluyor…
Ve siz, öfkeyle, hınçla kaçıp uzaklaşıyorsunuz oralardan. Bu tür trajik durumlar yaşamamak için de izini tozunu silmeye çalışıyorsunuz o kahramanların. Adlarını kaldırıyorsunuz, resimlerini kaldırıyorsunuz, anıtlarını kaldırıyorsunuz, el altından kışkırtarak planlı saldırılar düzenletiyorsunuz, yetiştirdiğiniz meczuplarınıza.
Saraydan beslemeli yandaş yazarlarınıza, o kahramanlara hakaretlerle dolu yazılar yazdırıyorsunuz, yine “yandaş medya” diye adlandırılan besleme gazetelerinizde.
“Keşke Yunan galip gelseydi!”, diyerek hain kere hain olduğunu açık eden Fesli Kadir gibi kaşar Mustafa Kemal düşmanlarını el üstünde tutuyorsunuz, onları “Hoca”nız sayıyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanı’nla birlikte saygılarınızı ve sevgilerinizi sunmaya yönelik ev ziyaretleri yapıyorsunuz.
Fakat şimdilik kanunsuz bir biçimde, mafyatik bir suç örgütü olarak iktidarı gasp etmiş olmanız, sizi sevindirmesin ve rahatlatmasın!
Sonunda yenileceksiniz, kaybedeceksiniz ve hesaba çekileceksiniz!
Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını Tarih; “Emperyalizmi yeryüzünde ilk defa hezimete uğratarak yenen ve bağımsız bir ülke kuran kahramanlar”, olarak yazmıştır ve de hep öyle yazacaktır.
Sizleri ise; “ABD devşirmesi, ABD yapımı, ABD işbirlikçisi, vatan satıcı halk düşmanları”, olarak yazacaktır!
Bu durum sizler için kaderdir artık. Bunu değiştirmeniz mümkün değil, hiçbir surette.
Ne acıklı bir durum sizinki be Hafız!
Koltuk, makam, ün, poz, saray ve küp doldurma hırsınız yüzünden ne hallere düşürdünüz kendinizi…
Eee, halkımız boşuna dememiş; “Kendi düşen ağlamaz.”
Bilerek bu hallere geldiniz ve bilerek Tarihin lanetli sayfaları arasında yer seçtiniz…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
11 Kasım 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı