DİSK/Nakliyat-İş Sendikasından açıklama

DİSK/Nakliyat-İş Sendikası’ ndan Açıklama:

COCA COLA AVUKATLARINA “AMERİKAN UŞAKLARI” DEDİKLERİ İDDİASIYLA ÜSKÜDAR 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SENDİKAMIZ AVUKATLARINDAN AYHAN ERKAN İLE PINAR AKBİNA’YA 1’ER YIL 15’ER GÜN HAPİS CEZASI VERDİ.            

*Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararı, Ülkemiz yargıçlarının bir kısmının nasıl bir adalet=ceza anlayışına sahip olunduğunun Türk Hukuk Tarihine geçecek çarpıcı bir örneğidir.

*Bu aynı zamanda Amerika’nın kılına bile dokunanı yakarız zihniyetinin de çarpıcı bir örneğidir.

Sendikamız 2005 yılının Mayıs ayında Coca Cola’nın taşeronlarından Trakya Nakliyat Şirketinde örgütlenmişti.

Daha üyelik kayıtlarının mürekkebi kurumadan tümünün işten çıkartılması üzerine üyelerimiz Sendikamız öncülüğünde meşru direnme hakkını kullanmış, işyeri önünde haklarını alana kadar beklemeye başlamıştı. Direnişimiz sadece işyeri önünde bekleyerek geçmemiş, İstanbul’un cadde ve alanlarına taşınmış; Coca Cola’nın işgali dâhil çeşitli militan eylemler gerçekleştirilmişti.

Aylarca süren direniş başarıyla sonuçlanmış; ihbar ve kıdem tazminatlarını alamayan üyelerimizin tazminatları alınmış, ayrıca açılan işe iade davaları sonuçlanmadan 4+14 ay ücretleri tutarında sendikal tazminat alınmıştı.

Coca Cola ve Trakya Nakliyat avukatları ile onları desteğe gelen (avukat olduğunu da sonradan öğrendiğimiz) bir bayan, işe iade davalarında meydana gelen gerginlikler üzerine sendikamız avukatlarından Ayhan Erkan ile Pınar Akbina’yı kendilerine hakaret ettikleri ve saçlarını çekerek darp ettikleri iddialarıyla, olay günü yanlarında getirdikleri üç-beş avukatla bir tutanak düzenleyerek şikâyet etmişlerdi.

Yargılama sürecinde şikâyetçiler şikâyetlerinden vazgeçmiş, tanıkları avukatlarımız hakkında iddia edilen suçlamalara tanık olmadıklarını, hakaretamiz sözcüklerin işçiler tarafından sarf edildiğini beyan etmişlerdi. Avukatlarımızın tanıkları da, olay anında yanlarında olan avukatlarımızın isnat edilen suçları işlemediğini net ve açık şekilde beyan etmişlerdi. Dosyada aleyhe başkaca bir delil de yoktu.

İsnat edilen suç şikâyete bağlı suçlardandı. Müştekilerin şikâyetlerinden vazgeçtikleri anda davanın düşmesi gerekirdi. Suçun görev nedeniyle işlenen suçlardan olduğunu düşünen Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı düşürmedi. Oysa olayın duruşma bittikten sonra duruşma salonunun dışında meydana geldiği, hem dosyada mevcut Savcılık “Dosya İnceleme Tutanağı” hem de tüm sanık ve şikâyetçi beyanlarıyla sabitti.

Ama Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı düşürmedi.

Avukatlarımızın atfedilen suçu işlemediği tüm tanık beyanlarıyla da sabitti.

Ama Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Beraat vermedi.

Üstelik suçlananlar AVUKATTI. Yani tıpkı Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti gibi HUKUKÇUYDU!

Üstelik Şikayetçiler, yani Coca Cola bile, yani Amerika bile ayıplanacaklarını düşünerek şikayetten vazgeçmişlerdi!

Üstelik tüm tanıklar (ki şikâyetçi tanıklarının tümü de AVUKATTI) suça tanık olmadıklarını, Avukatlarımızın isnat edilen suçu işlemediklerini beyan etmişlerdi.

Ama Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Amerika’nın kılına dokunanı “affetmem” diyordu.

Ne sendika olarak ne de vekillerimiz asla bir “af” istemiyorduk, beklemiyorduk.

Sadece adil ve bağımsız bir yargılama bekliyorduk.

Dost da düşman da bilsin ki bu tür “cezalar” bizler için de, avukatlarımız için de birer onur madalyasıdır.

Bizler ekmek kavgası veriyoruz! Bizler Demokrasi kavgası veriyoruz! Bizler onur kavgası veriyoruz! Gerisi vız gelir tırıs gider! 21.10.2011

Nakliyat-İş Sendikası