Devrimci yürekleri usta elindeki bir enstrümanın telleri gibi titreten Fidel Castro Yoldaş
Dünya Halklarının Devrimci Mücadelesinde yaşamaya devam edecek
Çünkü Fidel Yoldaş, halkların gönlünde ve mücadelelerinde yaşayan ve insanlık ölmesine izin vermediği sürece de hep yaşayacak olan bütün büyük önderlerin, kahramanların niteliklerine sahip bir önder.
Öncelikle insan sevgisiyle dolu bir önder Fidel Yoldaş. İnsanlığın kurtuluşu için onurundan başka her şeyi ortaya koyan, Küba Halkına ve insanlığa bedenini vakfeden bir lider. Halkının acılarına da sevinçlerine de ortak. Acıları da, sıkıntıları da, mutluluğu da beraber yaşıyorlar. Kendini saraylara hapsedip dünyada geçireceği zamanı zevkusefa içerisinde tamamlamaya çalışmadı. O yüzden Küba Halkının “Bizim Fidel”i.
Kıvılcımlı Usta’mız der ya; “Devrimcilerin mezarları saraylardır.” Fidel Yoldaş, yaşarken ölenler kervanına katılmadı. Sarayları kendine mezar yapmadı. O halkının arasında, halkı gibi yaşadı. Merkezine koydu halkının mutluluğunu. Hayatının hep merkezinde oldu insanlığın “tek bir sosyalist aile olacağı” günler için mücadele. Yakın silah arkadaşı, Yoldaşı Kahraman Gerilla Che’nin dediği gibi, “dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı” kendine karşı yapılmış gibi hissettiği içindir ki Fidel Yoldaş’ın ardından milyonlar bugün gözyaşı döküyor. Onun içindir ki sadece bedence aramızdan ayrıldı. Ve onun içindir ki ölümsüzler kervanında yolculuk yapan, Spartaküs’lerin, Şeyh Bedrettin’lerin, Jose Marti’lerin, Bolivar’ların, Mustafa Kemal’lerin, Marks-Engels’lerin, Lenin’lerin, Kıvılcımlı’ların, Che’lerin, Camilo’ların, Denizler’in, Mahirler’in arasına katıldı. Ne mutlu O’na!
Dünya Halklarına dosttu Fidel Yoldaş. İnsan sevgisiydi en belirgin özelliği. Ama aynı oranda düşmandı, dünya halklarına kan kusturan emperyalistlere. İnsanlığı hayvanlık konağında tutmaya çalışan emperyalistlerin Nürnberg benzeri bir mahkemede yargılanması gerektiğini dile getirirdi. Kahraman Gerilla Che gibi yaklaşıyordu AB-D Emperyalistlerine. Onlar; insan soyunun en büyük düşmanlarıydı. Fidel’e göre “Bir komünistin belirleyici niteliği, oligarşilere, sömürüye ve emperyalizme karşı durmasıdır”. İnsanlığın gelişiminin önündeki en büyük engel olan, kendilerinin sömürü çarklarının devamı için insanlığın nefes aldığı bütün kaynakları kurutan AB-D Emperyalistlerine nefret doluydu. İşte o yüzden de bizim yoldaşımızdır Fidel Yoldaş. Dostlarımız aynı, düşmanlarımız bir. Aynı ideal için mücadele ediyoruz. İnsanlığın tek bir sosyalist aile olacağı güzel günlere insanlık bir an önce ulaşsın diye bu fani vücutlarımızı vakfediyoruz. Ama her şeyden önce dünyanın en güzel, en kutsal, en mutluluk verici şeyidir, İnsanlığın insanca yaşayacağı günler için mücadele etmek. Kendimiz göremezsek bile bizden sonraki nesiller için mücadele vermek, ölmek, öldürülmek. İşte gerçek insanlık, insanseverlik, halkların her daim dostu olmak bu. O yüzden Fidel Yoldaş, Bizim de Fidel’imizdir.
Lenin der ki: “Biz komünistler olarak okyanusta bir damlayız. Başarımızın sırrı, halkın özlemlerini, isteklerini, taleplerini, duygularını doğru bir şekilde kavramamızdadır. Eğer bunu yapabilirsek devrime önderlik edebiliriz, sosyalist ekonomiyi örgütlendirebiliriz ve toplumu komünist idealimize doğru götürebiliriz, öncülük edebiliriz.”
Fidel yaşarken öncülük etti halkına, önder oldu, bundan sonra da anıları, mücadelesi önderlik etmeye devam edecek.
Fidel bir cesaret anıtıdır. Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un deyimiyle; cesaret vatanına sahip bir önderdir Fidel Yoldaş.
Lenin Usta’nın biz devrimcilere vasiyet ettiği gibi, bizler siyasi hareketleri, eylemlerinin siyasi içeriklerine ve önderlerine bakarak değerlendiriyoruz. Fidel Yoldaş’a baktığımız zaman da görürüz ki en belirgin özelliğidir Fidel Yoldaş’ın yiğitliği. Fidel’in Batista’nın, uçaktan helikoptere, tanktan diğer zırhlı araçlara kadar donanımlı 10 bin kişilik ordusuna karşı, 26 Temmuz 1953’te Moncada Kışlası’na, ellerinde hafif silahlar olan 165 yoldaşıyla birlikte saldırıya geçmesi, dünya tarihine geçen, büyük cesaret örneklerindendir. Yoldaşlarının büyük kısmı öldürülüyor, kendisi yakalanıyor, ama tamam, yeter artık, yeteri kadar da bedel ödedim, demiyor Fidel Yoldaş. Mücadeleye devam ediyor.
1956 yılının 25 Aralığında, Che gibi Kahraman bir komutanın bile, “cüretkârlık, inanılmaz bir atılganlık, kabul edilemez bir şey olarak, kovboy hikâyesi kadar uçuk” olarak gördüğü Granma gemisiyle Küba’ya, Sierra Maestra’lara ulaşmak üzere yola çıkıyorlar. İşte Fidel’i Fidel yapan, “Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!” sloganını mücadelesine pusula yapmasıdır. Hayatı boyunca tam 638 kez suikast girişimiyle karşı karşıya kalmasına rağmen bir köşeye sinip, korkarak ömrünü tamamlamamıştır Fidel Yoldaş. O yüzden Tarihte insanlığa olumlu iz bırakan önderler arasındaki yerini bileğinin hakkına almıştır.
Acıma duygusuna sahip bir önderdi Fidel Yoldaş. Bir devrimci önderin olmazsa olmazlarındandır bu duygu. Halklarının çektiği acıları yüreğinde hissetmeyen bir insan devrimci olamaz, önderlik yapamaz, öncülük edemez. Yankilerin Napalm Bombasıyla bedeni yanan bir genç kıza, o koca vücudunu titrete titrete ağlamasıdır Fidel’i önder yapan, gerçek insan yapan. İnsanlığın çektiği acıları yüreğinin derinliklerinde hissettiği içindir, mazlum halkların devrimci mücadelelerine destek olması. Bu duyguya sahip olduğu içindir, kendini ayrıcalıklı bir konuma yerleştirmemesi.
Devrim Davasına, halkının kurtuluş davasına kararlılıkla bağlıydı Fidel Yoldaş. Halkına inandı, ideolojisine inandı. Ama Fidel’de her şeyden önce gelen bir inancı vardı. Ne kadar doğru şeyler söylenirse söylensin, ne kadar teori kesilirse kesilsin, o ideolojiyi yaşama geçirecek yürek, cesaret ve kararlılık yoksa o ideoloji de o teori de hiçbir şey ifade etmez. O ideoloji için kararlılıkla mücadele edilmez ise, o ideoloji ete kemiğe bürünemez. O ideolojinin, o teorinin halk nezdinde beş paralık değeri yoktur. Devrimci teorinin görevi devrimci pratiğe yol göstermesidir, ışık olmasıdır.
Onur abidesiydi Fidel Yoldaş. O’nun için “onur yaşamdan değerli”ydi. Ayaklar altına almadı, aldırmadı onuru, devrimci gururu. Fidel ve hiçbir Yoldaşı düşmana arkası dönük yaşama veda etmediler. Başları dimdikti, yüzleri düşmana dönük öldüler, öldürüldüler. Alınları yanık güneş yanığıydı, başları dik yürümekten kaynaklı. Başlarını eğmediler, Küba Halkına da baş eğdirmediler. ABD Emperyalistlerinin ablukası, ambargosu Fidel’i ve Küba Halkını aç bıraktı, yoksun bıraktı, hep birlikte yoksulluk çektiler ama teslim olmadılar, paranın gücüne. Boyun eğmediler kapitalizmin parıltılı dünyasına. O yüzdendir ki Küba Halkı dünyanın en mutlu halklarındandır. Halkı mutlu olduğu içindir ki Fidel Yoldaş da bu dünyadaki yolculuğunu gülerek tamamlamıştır.
İşte o yüzden Fidel Castro Yoldaş; Tarihte olumlu iz bırakan büyük önderler gibi; cesur, davasına kararlılıkla bağlı, acıma duygusuna sahip, insan sevgisi ile dolu olduğu için, halkına önderlik yaptı, büyük zaferler kazandı, büyük işler yaptı. Bundan sonra da halklar nezdinde hep böyle anılacak. Anısı ve mücadelesi, bu coğrafyada aynı idealleri yaşama geçirmek için gerçek Devrimci Mücadeleyi veren Halkın Kurtuluş Partisi’nin mücadelesinde yaşamaya devam edecek.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak, Dünya Halklarına, Küba Halkına, Küba Komünist Partisi’ne ve Küba Halkının ülkemizdeki temsilcisi Küba Büyükelçiliğine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
26 Kasım 2016
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi