Demek öyle İngiliz Mehmet Efendi, e? Davos’ta demişsin ki: “Türkiye, artık Esad’sız bir anlaşmada ısrar edemez, bu gerçekçi de değil”
Alâ…
Peki, öyleyse 5 buçuk yıldan bu yana, başta Kaçak ve de Haram Saray’da mukim AKP’nin Büyük Reis’i gelmek üzere, tüm AKP’giller avanesi, ne diye durup dinlenmeden meydanlarda, kürsülerde, ekranlarda “Zalim Esed, Zalim Esed”, diye höykürdü?
Madem dönüp sıfırdan başlayacaktınız da, en başa dönecektiniz de, “Kardeşim Esad”, diyecektiniz de; ne diye yıllar boyu demagojik yaygaralar yaptınız?
Yarım milyonu aşkın masum Suriyeli Müslüman insanın kanına girdiniz. Cellâtları arasında yer aldınız. 12 milyon masum Müslümansa, evini barkını bırakıp yollara düştü, göçmen oldu, açlığın, yoksulluğun, hastalıkların, çaresizliklerin eline düştü, girdabına düştü.
4 milyona yakın Suriyeli göçmen da şu an Türkiye’dedir. Hemen tüm şehirlerimize yayılmıştır bu insanlar.
İşsizliğin ve yoksulluğun cehenneminde bunalmış olan halkımızın elinden sizin zorla gasp ettiğiniz gelirlerinden oluşan 25 milyar doları bu insanları geçindirmek için harcadınız. Kaldı ki onlar da tam geçinebildi mi bu parayla?
Hayır… Ancak hayatta kalabildiler.
Binlerce genç, yaşlı, bebe, çaresiz insan Yunanistan ve İtalya üzerinden Batı’ya gitmek isterken tacirlerin ellerine düşüp hayatını kaybetti, Akdeniz’in azgın dalgaları arasında boğularak. On binlerce IŞİD’li, El Nusra’lı, El Kaide’li, ÖSO’lu, yetişkin-çocuk ayrımı yapmadan baş kesen, yürek yiyen, canavarlaştırılmış Ortaçağcı yaratığı Türkiye’ye doldurdunuz. Bunların yaptığı onlarca katliamda yüzlerce insanımız yok yere hayatını kaybedip gitti.
Suriye’ye soktuğun askerlerimizin 46’sı yine yok yere hayatından oldu.
Bu katliamların, kaybedilen bu vatan evlatlarının en önde gelen, yani asli faillerinden olan katillerisiniz siz: Başta Kaçak Saraylı Reis ve onun AKP’giller’i. Ardından da Meclisteki diğer üç Amerikancı Sermaye Partisi. Yani MHP, CHP, HDP…
Hepiniz Amerikan işbirlikçisisiniz. Zerre kadar olsun bu vatanı, bu milleti, bu halkı düşüneniniz yok. Hepinizin efendisi ABD Emperyalist Haydut Devletidir. Zaten sizin de, MHP’nin de bizzat yapımcısıdır, ABD.
PKK, 1991’de Sosyalist Kamp’ın çöküşüyle birlikte dümeni Amerika’ya kırmış ve onunla kaynaşmıştır. HDP de zaten PKK’nin legal plandaki burjuva partisi olan bir temsilcisidir.
CHP ise, Sorosçu Kemal ve avanesinin CHP yönetimini ele geçirmesiyle birlikte, artık tümüyle ABD emrine girmiş bir proje partisine dönüştürülmüştür.
Bugüne kadar belki yüzlerce kez tekrarladık; tüm mazlum dünya halklarının olduğu gibi, Ortadoğu Halklarının da ve diğer Müslüman Halkların da en büyük düşmanı ABD Emperyalistleridir. 1990’dan bu yana binbir yalan ve demagojiyle saldırıp Ortadoğu’yu ölüm tarlalarına döndüren, 10 milyon civarında masum insanın canına kıyan bu emperyalist canavardır. Siz de onun yerel taşeronlarısınız. Yerel oyuncaklarısınız, kuklalarısınız.
Rusya’nın ve İran’ın sahneye çıkıp oyuna girmesiyle birlikte bütün planlarınız altüst oldu, değil mi?
Efendiniz ABD, pervasızca saldıramadı Suriye insanlarına. Çünkü karşısında Rusya vardı, İran vardı, Lübnan Hizbullahı vardı. Fakat o haydut, bir kayba uğramadı. “Black Water” denen, insan öldürmekten özel zevk alan 400 kişilik katiller ordusundan birkaç kişi hayatını yitirdi. Onun dışında ABD’nin bir can kaybı söz konusu olmadı.
Zaten ne demişti, CIA Şefi Robert Baer?
“Yeni Ortadoğu’yu kurabilmenin tek yolu, Mad Max seçeneğiyle, bölgede geniş çaplı şii-sünni savaşını tetiklemekten geçiyor. Niye biz Amerikalılar ölelim ki? Bırakalım, müslümanlar kendi aralarında birbirlerini öldürsünler!” (http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/el-bab-filan-1587657/)
Evet, aynen böyle yaptı haydutlar. Bu planlarını uyguladılar tümüyle. Bir maddi kayıpları da olmadı. Kaybı Ortadoğu Halkları verdi. Hem can kaybını, hem mal kaybını…
Suriye; yanıp yıkılmış, şehirler, kasabalar bileşimidir artık. Ülkenin ne sanayisini bıraktınız, ne ekonomik altyapısını, ne de şehirlerini, kasabalarını, köylerini. Tarumar ettiniz her yanını.
Efendiniz ABD’nin bir emriyle bir anda tersyüz edip saldırdınız, kardeş Libya’nın, Suriye’nin Müslüman Halklarına. Efendinizin gözüne girebilmek için yarıştınız birbirinizle. Hepiniz de kraldan çok kralcıyı oynadınız.
Şimdi durup bir bakın, kendinize ve tüm olan bitenlere, ne kazandık diye… Lanetli bir ad, katliamlarla anılan kanlı birer ad ve tüm Ortadoğu Halklarının düşmanlığı… Kazandığınız sadece bu.
Ha, diyeceksiniz ki bunlar bizim umrumuzda değil. Biz iktidarımızı, koltuğumuzu, Saraylılığımızı sürdürüyoruz ya, küplerimizi durup dinlenmeden doldurmaya devam ediyoruz ya, daha ne olsun…
Öyle mi?
Size yakışan da bu zaten.
Daha önce de pek çok kez söyledik ya; biz ar dünyasında yaşarız, sizlerse kâr. Sizin için onurun, ahlâkın, namusun, lekesiz bir adın hiçbir önemi ve değeri yoktur. Sadece paraya, saraya, koltuğa, üne, poza bakarsınız ve ona tapınırsınız siz.
Bu böyle gitmez ama. Asla gitmez. Bunun hesabı sorulur sizden. Sorulacak da. Hiç kaçışınız yok. Bunu yazın bir tarafa.
İngiliz vatandaşı, AKP’giller’in Başbakan Yardımcısı (Eski Maliye Bakanı) Mehmet Şimşek, Davos’ta söylediği, yukarıda aktardığımız sözü Türkiye’ye gelir gelmez hemen inkâra girdi. Bizzat kendisi konuşmadı da, Bakanlığına yani bürokratlarına yalanlattı bir açıklamayla. “Sayın Bakanımız böyle dememiştir.”, dediler.
Dedikleri şuydu, yani yalanları:
“Başbakan Yardımcımız Sn. Mehmet Şimşek’in; Davos’ta konuşmacı olarak katıldığı ‘Suriye ve Irak : Anlaşmazlığı Bitirme’ panelinde Suriye meselesine ilişkin gelen bir soru üzerine verdiği cevap çok nettir. Başbakan Yardımcımız Sn. Mehmet Şimşek gelen soruya cevap olarak; Suriye’deki trajedinin müsebbibinin Esad olduğunu, Esad’ın içinde olduğu bir çözümü içselleştirmenin mümkün olmadığını, Amerika’nın üzerine düşeni yapmadığını, Rusya ve İran’ın sahada durumu değiştirdiğini ve bundan sonra esas odaklanılması gereken konunun ateşkes ile insanların hayatının korunması olduğunu net bir şekilde ifade etmiştir.
“Ancak Sputnik Haber Ajansı konuyu bağlamından çıkartarak Başbakan Yardımcımızın “Türkiye artık Esad’sız bir anlaşmada ısrar edemez” dediğini yönünde bir algı oluşturmaya çalışmıştır. Başbakan Yardımcımız Sn. Mehmet Şimşek’in hiçbir şekilde haberde yer verildiği gibi bir ifadesi olmamıştır. Bu Sputnik Haber Ajansının kendi yorumudur.” (http://www.abcgazetesi.com/mehmet-simsek-turkiye-artik-esad-gitsin-diyemez-sozlerini-yalanladi-40785h.htm)
Hep deriz ya yine; O Kaçak Saraylı Reis ve onun avanesi o kadar rahat ve kolay yalan söyler ki… Su içer gibi, soluk alır gibi yalan söyler bunlar. Alışmışlardır buna. Kişiliklerinin belirleyici özelliklerinden biri olmuştur, yalanlar, düzenler, dolaplar…
Gelin şimdi de Davos’ta söylediğine bakalım:
İşte matematiksel bir kesinlikte gerçek ortadadır ve görülmektedir. Demek ki Sputnik Haber Ajansı, gerçek neyse aynen onu haberleştirmiştir. Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’i ise, hep yaptıkları gibi, milleti ahmak yerine koyarak orada söylediklerinin tam tersini iddia edip yutturmaya çalışmaktadırlar. Ne olacak… Nasıl olsa hülooğğ’cularımız, biz ne doğrasak yer, diye düşünüyorlar. Ne yazık ki yiyor da o zavallılar güruhu. Meczuplaştırılmış, zihin hasarına uğratılmış, gerçeklerle bağını koparmış o hülooğğ’cular yığını… Zaten ona güveniyor, bu ABD taşeronları.
Bildiğimiz gibi şu an Kazakistan’ın Başşehri Astana’da Suriye’yle ilgili bir görüşme sürdürülmektedir. Burada masa etrafında şunlar vardır:
Rusya, İran, Türkiye, Suriye’nin resmi yönetimi, yani Beşşar Esad Yönetimi ve “Silahlı Dinci-Cihatçı” denen Ortaçağcı Yezid Dincisi grupların oluşturduğu cihatçıların temsilcilerinden oluşan bir heyet.
Burada, Rusya’nın, İran’ın ve Suriye’nin dediği olacaktır. O kabul edilmezse, yeniden savaşa girilecektir, bu cihatçı Ortaçağcılar Suriye topraklarından temizleninceye kadar savaş sürecektir.
Yani, arkadaşlar; ABD Emperyalistleri, Kaçak Saraylı ve AKP’giller, Suudi Krallığı, Kuveyt ve Körfez Emirlikleri savaşı kaybetmişlerdir Suriye’de.
Zaten, dikkat edersek, ABD Astana’ya bir heyet bile gönderememiştir. Sadece Kazakistan Büyükelçisi gözlemci olarak yer alacaktır görüşmelerde ABD’yi. Yani ABD, bir anlamda etkisiz eleman konumundadır bu toplantıda.
Kaçak Saraylı ve onun AKP’giller’i de aslında teslim olmuştur, Rusya’ya, Putin’e. Dolayısıyla da, Beşşar Esad’a ve meşru BAAS Yönetimi’ne. Ama bu teslimiyetlerini Türkiye insanlarından ellerinden geldiğince gizlemeye çalışıyorlar.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, bu teslimiyet onları kurtarmayacaktır. Ülkemiz halklarına ve kardeş Ortadoğu Müslüman Halklarına ve tabiî ki Suriye ve Libya Halkına yaptığı kötülükler, yanlarına kalmayacaktır. Bunların hesabını bir bir vereceklerdir. Bunu da en kesin ve net biçimde biz Gerçek Devrimciler soracağız. Devrimci Demokratik Halk İktidarımızda, bu suçları da dahil olmak üzere, işledikleri tüm suçların hesabını vereceklerdir bunlar…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
23 Ocak 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı