CUMHURİYET: BİRİNCİ ANTİEMPERYALİST KURTULUŞ SAVAŞI’MIZIN KAZANIMIDIR

CUMHURİYET:

BİRİNCİ ANTİEMPERYALİST KURTULUŞ SAVAŞI’MIZIN KAZANIMIDIR

 

Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız zaferle sonuçlanınca, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet’in niteliğini bize en iyi anlatan, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda Yörük Ali Efe Çetesi’nde savaşan, Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanlığına kadar yükselen, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın stratejisini de çizen, Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’dır:

“Bunu, bize en iyi özetleyen kişi, Cumhuriyet’in ölümsüz kurucusudur.

 “Mustafa Kemal, Türkiye’yi yüzyıllardan beri iki büyük kahredici gücün, iki büyük lanetleme gücün ezdiğini haykırdığı gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gönderesine ilk Cumhuriyet bayrağını çekmişti.

“Bu iki kahredici, lanetleme, baş belası güç neydi?

“Mustafa Kemal’e göre; birisi Emperyalizm, öteki Saltanat’tı.

“(…)

“Onun için Türkiye’de Cumhuriyet demek, Türk Milletinin bağrına oturmuş olan Emperyalizmle Saltanat’a karşı kurduğu bir savunma kalesi demektir. (…)

“Cumhuriyet Saltanat kazanını devirip, emperyalizmin ateşini Türkiye’de söndürdüğü için, bir Millî Kurtuluş yarattı.

“Cumhuriyet emperyalizme, yani Cihan Finans-Kapitalizmine ve Saltanat’a, yani Osmanlı Tefeci-Bezirgânlığına karşı savaşarak doğdu.

“Türkiye’de Cumhuriyet’in anlamını yücelten ve kutsallaştıran, Mustafa Kemal’in hiç hayale kapılmaksızın pek açık belirttiği, o her iki irtica cephesinde, her iki gericilik cephesinde başardığı savaştır.

“(…)

“Cumhuriyetinin başlıca “hikmeti vücudu”: Birincisi, saltanatı (Türkçesi: DOĞU GERİCİLİĞİNİ), İkincisi Emperyalizmi (Türkçesi: BATI GERİCİLİĞİNİ) yok etmekti.” (Hikmet Kıvılcımlı, Cumhuriyet Bayramı Nedir? 29 Ekim 1968)

Çok büyük bedeller ödeyerek inlerine gönderdiğimiz Emperyalistler bugün ülkemizi yerli satılmışlar eliyle Yeni Sevr’e doğru götürüyorlar. Kapıdan kovduk kan dökerek, önce bacalarımızdan girdiler, bugün Yerli Satılmışlar eliyle ellerini kollarını sallayarak kapıdan içeri giriyorlar. Ülkemizin Kuvayimilliye yadigârı kamu kurumları, ağır sanayi tesisleri, madenleri, limanları, iletişim sistemleri, bankaları, toprakları, vatan tanımaz, halk düşmanı bu ümmetçi kafa tarafından, yangından mal kaçırırcasına, haraç mezat yerli-yabancı Parababalarına, Özelleştirme adı altında peşkeş çekilmekte.

88 yıl önce Emperyalistlerle işbirliği yapıp vatanı Sevr’e götürdü Ortaçağcı İrticacılar. Günümüzde de ABD ve AB (AB-D) Emperyalistleriyle elbirliği edip ülkemizi Yeni Sevr’e doğru götürüyorlar Ortaçağcı Tayyipgiller. Mustafa Kemal ve Arkadaşlarının bizlere emaneti olan bütün kurumların başına Ortaçağcılar çöreklenmiş durumda. AB-D Emperyalistleri, Tayyipgiller maşasıyla Halklarımızı, “Ilımlı İslam” adını verdikleri Ortaçağ karanlığına doğru sürüklüyorlar. 88 yıl önce Türk ve Kürt Halkı ortak mücadele ederek gerçekleştirdik Ulusal Kurtuluşu. Bugünlerde bin yıllık bu kardeşliğin temellerine dinamitler döşenmekte…

“Birinci Kuvayimilliyecilik: SİLÂHLI, askercil, sıcak savaştı. Bu savaşın bütün yokluklarına rağmen cephesi açıkça belirliydi. Stratejisi ve taktiği az çok genel kurallara göre basitti. Hedefi ise olağanüstü kolay anlaşılırdı.” (Hikmet Kıvılcımlı, agy)

88 yıl öncekine göre durum daha vahim. Karşıdevrimci cephe daha da genişlemiş durumda. (AB-D) Emperyalist canavarlarının yanında yerli Parababaları (TÜSİAD, TİSK, TOBB, MÜSİAD), Ortaçağcı-Şeriatçı Tayyipgiller, pezevenkleşmiş medya kalemşorları, gafilliğinden AB-D yolunu savunan, farkında olmadan solculuk yaptığını sanıp bu cephenin içinde yer alan Sahte Solcular, hainliğinden AB-D kucağında gönüllü yer alan Sorosçu uşaklarla…

Genişlemiş bu Yeni Sevrci Cepheyle adım adım bataklığa sürüklüyorlar ülkemizi. Ama bu acılı günler gelip geçici.

Son duruşmada ya da son muharebede kazanan yiğit devrimci halklar olacaktır. İnsanlığın başbelası, alçak emperyalist haydutlara bel bağlayanlar, onlardan medet umanlar, onlarla ittifaka girenler ve AB-D yolunu çözüm diyerek savunanlar, sonunda hüsrana uğrayacaktır.

İşçi Sınıfımız, üretmen halkımız, esnafımız, namuslu aydınlarımız, Sivil-Asker Gençliğimiz ve Kürt kardeşlerimizle omuz omuza vererek, hainlerin-işbirlikçilerin egemen olduğu bu soygun ve vurgun düzenini, yerli-yabancı Parababaları düzenini yıkacağız. Demokratik Halk İktidarını kuracağız. 29 Ekim 2011

   

Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Merkezi