CIA’nın oğlanlarından Hilmi Özkök halklarımıza hesap verecek!
ABD’nin oğlanlarından, Tayyipgiller’in askerlerinden, gelmiş geçmiş en çapsız Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök hakkında, Partimiz Genel Merkezi tarafından 19 Ekim günü, suç duyurusunda bulunuldu.
Paul Henze’nin oğlanlarının özel kalem müdürlüğünü yapan, 12 Eylül Faşist Darbesinin organizatörlerinden, faşist darbeyi halklarımıza yedirebilmek için kurulan “Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu”’nun Başkanı olan, yakın silah arkadaşlarını satan, ABD’nin kucağında dincilik yapan İblis’in has adamı Hilmi Özkök’ün “demokrasi kahramanı” bir paşa olarak anılamayacağını gösterdi bu suç duyurusuyla Halkın Kurtuluş Partisi.
Suç duyurusundan önce yapılan basın açıklamasını Ankara İl Sekreteri Av. Doğan Erkan gerçekleştirdi.
Av. Doğan Erkan yaptığı basın açıklamasında savcılığa verilen suç duyurusu ile Hilmi Özkök’ün “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma”, “Anayasayı ihlal” ve “yasama Organına karşı suç”tan cezalandırılmasının istendiğini belirtti.
Yaptığımız suç duyurusu metni aşağıdadır.
Ankara’dan Kurtuluş Partililer
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN ……………….: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No: 24/15 Kızılay/ANKARA
V E K İ L L E R İ ……….: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin Bayyar, Av. Ayhan ERKAN,
Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça ALPEL, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA,
Av. Doğan ERKAN
Ortak adres: Necatibey Cad. Sezenler Sokak. No: 4/15
Sıhhıye/ANKARA
Ş Ü P H E L İ ……………: Hilmi ÖZKÖK (emekli general)
S U Ç ……………………..: Devletin Birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma (TCK’nin 302.
Maddesi), Temel millî yararlara karşı hareket (TCK’nin 305. Maddesi), Anayasayı ihlâl TCK’nin 309. Maddesi), Yasama Organına karşı suç (TCK’nin 311. Maddesi)
ŞİKAYETLERİMİZ………:
12 Eylül 1980 Faşist Darbesi, bugün geniş kesimlerce lanetle anılan, insanlık dışı bir darbedir. Yüz binlerce insanın işkencelerden geçtiği ve işkence sonucunda sakat bırakıldığı, gözaltında yüzlerce cinayetin işlendiği, 52 kişinin idam edildiği, ülkemiz gençlerinin, aydınlarının imha edilmesine dayalı, TCK’nin 77. maddesi bağlamında bir insanlık suçudur 12 Eylül.
AB-D Emperyalistlerinin 1000 devletçikten oluşan “Yeni Dünya Düzeni” projelerinin gereği olarak, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın ve başta Cumhuriyet Devrimi olmak üzere bu savaşın kazanımlarının; Bağımsızlığın, Laikliğin ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen bu faşist darbe sonrası önemli ölçüde de yol almıştır, ne yazık ki Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri.
Aynı zamanda hukuk düzenin de ortadan kaldırıldığı, yasama meclisinin lağvedildiği, 1961 Anayasası’nın (ki hukuk tarihimizin En Demokratik Anayasasıdır) ilga edildiği, partilerin, sendikaların, kooperatiflerin, derneklerin velhasıl tüm Halk Örgütlerinin kapatıldığı; tüm eylemleri ve sonuçları itibariyle ceza yargılamasına konu olması gereken bir süreçtir 12 Eylül, öncesi ve sonrasıyla…
Bilindiği üzere bu konuda süren bir yargılama da mevcuttur. Bu yargılamanın ne kadar doğru bir eksende gittiği (daha doğrusu gitmediği) yönünde kuvvetli şüphelerimiz olmakla beraber, bu davadan bağımsız olarak, 12 Eylül’ün asli faillerinden biriyle ilgili yeni bulgular ortaya çıktığından, işbu suç duyurusunu yapmayı tarihsel bir görev addetmiş bulunuyoruz.
16 Ekim 2012 tarihinde, “http://sozcu.com.tr/aci-bir-oyku-aci-bir-soru.html” uzantısında bulunan Necati Doğru imzalı haberde, Aydın Özdalga’nın bir yazısından alıntı yapılarak, bugünkü iktidar partisi ve onun yandaşlarınca, “darbeleri önleyen”, “demokrasi kahramanı” olarak ilan edilen şüpheli Hilmi ÖZKÖK’ün, 12 Eylül Faşist Darbesinin asli faillerinden olduğu anlaşılmaktaydı. Haberin ilgili kısmı şöyledir:
“Aydın Özdalga’yı tanır mısınız? Gazetecidir… “Haber 3. com.” adlı haber sitesinde “Darbeci bir albayın, demokrasi kahramanı bir general diye topluma ezberletilmesinin acı öyküsünü” 29 Eylül günü yazmış… Yazının arşiv değeri var. Bugün köşeme alacağım.
“Balyoz davası sürecinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yargılanmak şöyle dursun, adeta “Demokrasi Kahramanı” oldu. Dava sonunda dönemin tüm üst düzey komutanları “Darbe Planlamaktan” 20’şer yıl ağır hapse mahkûm edildiler. Dönemin 1 numarası Hilmi Özkök, kamuoyuna “Darbeyi Önleyen Kahraman ve Demokrat Komutan” olarak lanse edildi.
“Şimdi arkanıza yaslanın.
“32 yıl öncesine gidiyoruz.
“Tarih 12 Eylül 1980. Türk Silahlı Kuvvetleri, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in önderliğinde yönetime el koydu. Meclis kapatıldı, siyasi liderler gözaltına alındı. Darbeyi yapan Kenan Evren ve diğer 4 kuvvet komutanı, “Milli Güvenlik Konseyi”ni (MGK) oluşturarak, ülke yönetimini tam yetki ile üstlendiler.
“Tüm yetki MGK’da idi.
“TBMM’ye yerleşen Evren ve arkadaşları MGK Genel Sekreterliğini oluşturdu. Bu göreve de 12 Eylül darbesinin tüm planlarını ayrıntılı olarak hazırlayan Orgeneral Haydar Saltık getirildi. Meclise yerleşen darbenin gölge lideri Orgeneral Haydar Saltık da, kendisine bağlı olarak çalışan “12 İhtisas Komisyonu” oluşturdu. Bu ihtisas komisyonlarının hepsi adeta bir bakanlık gibi çalışmaya başladı. Yani gerçek Başbakan Haydar Saltık, gerçek bakanlar da İhtisas Komisyonları Başkanlarıydı. Rütbeleri, albay ile tümgeneral arasında değişiyordu. Komisyonların en önemlilerinden biri de “Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu” idi. Bu komisyonun iki temel görevi vardı. Birincisi medyayı kontrol etmek, ikincisi de medya kanalı ile halka 12 Eylül darbesini ve alınan kararları benimsetmekti. Bu komisyonun başkanı o dönem rütbesi albay olan Hilmi Özkök’tü ve 12 Eylül darbesinin planı olan “Bayrak Harekât Planı”nı hazırlayan kurmay subaylardan biri olduğu için bu göreve getirilmişti. Hilmi Albay, görevinde o kadar başarılı oldu ki, ilerleyen zaman içinde bu kez Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın Özel Kalem Müdürü oldu. Özetle, bugünün “Darbeyi önlemiş demokrasi kahramanı Hilmi Paşa”, 12 Eylül döneminin en güçlü ve yetkili ihtilalcilerinden biriydi.
“Belki bana inanmayacaksınız?
“Bakın, 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren, Hilmi Özkök’ü nasıl takdirle anlatıyor:
“Hilmi Özkök çok sevdiğim bir arkadaşım. 12 Eylül’de bizim (Milli Güvenlik Konseyi’nin) Genel Sekreterlik’te, Haydar Paşa’nın (Saltık) yanındaydı. Her görevinde yakından takip ettim. Her yönüyle başarılı olmuştur. Başarılı olmasaydı o makama gelemezdi.”
“Kenan Evren bu açıklamayı bana yapmadı. Evren Paşa bu açıklamayı, 19 Ağustos 2006 tarihinde Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat’a yaptı!
“İşte o yazının linki:
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/donat/2006/08/19/Hilmi_ozkok
“Hilmi Paşa’dan bir demokrasi kahramanı yaratmak isteyenlerin ezberini bozduğum için özür dilerim. Aydın Özdalga Kaynak: http://www.haber3.com
***
“Benim sorum ise şu:
“Evren darbeden yargılanıyor.
“Hilmi Özkök niçin ayrıcalıklı?”
Bu sorunun cevabını vermek avukatıyla, savcısıyla, hâkimiyle biz hukukçulara düşmektedir.
Bilindiği üzere Kenan EVREN, ABD eski Büyükelçisi Paul Henze’nin, 12 Eylül Faşist Darbesi gerçekleştirildiğinde “bizim oğlanlar başardı” derken kastettiği “oğlan”ların başında gelmektedir. Bu zat, aynı zamanda 12 Eylül Davası’nın bir numaralı sanığı konumundadır. Şimdi, bu zat’ın bu kadar methiye düzdüğü, faşist suçlulardan oluşan manüplasyonla görevli “Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu”nun başına koyduğu, “Bayrak Planı” denilen suçu organize etme planının mimarlarından, yani faşist darbe suçunun organizatörlerinden Hilmi ÖZKÖK, neden 12 Eylül darbesi sebebiyle yargılanmasın? Bu kadar suça ortak ve hatta asli faillerden olan bu kişinin yargılanması gerektiği açıktır.
İşte bizim mevcut davaya ilişkin şüphelerimizden biri de, Hilmi ÖZKÖK gibi suç ortaklarının, başkaca suçluların ve faşist katillerin yargılanmaması, davanın yalnızca Kenan EVREN ve Tahsin ŞAHİNKAYA ile sınırlı tutulmasıdır. Bu davada inandırıcı ve adaletli olunmak iddiası var ise, Hilmi ÖZKÖK ve tespit edilecek benzerleri de yargılanmalıdır.
12 Eylül Faşist Darbesi, ABD güdümünde, ABD ajanlarının, CIA’nın emirleri doğrultusunda işlendiğinden, darbe ve sonrasındaki eylemler öncelikle Türk Ceza Kanunu’nun 302. Maddesinde düzenlenen “devletin bağımsızlığını zayıflatmak amacına elverişli fiil” kapsamında değerlendirilmelidir. Diğer yandan 12 Eylül’de ve sonrasında Emperyalistlere yeyim ettirilen kamu malları ile 12 Eylül Faşizminin amaçlarından biri olan 24 Ocak Kararlarının hayata geçirilmesinin (sivil hükümet yapamayınca Milli Güvenlik Konseyi yapmıştı) ekonomik etkisi de göz önüne alındığında, Türk Ceza Kanunu’nun 305. Maddesinde tanımlandığı biçimiyle; “Temel millî yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlama” suçunun da oluştuğu kanaatindeyiz. Bu darbe ile “Anayasayı ihlâl” (TCK’nin 309. Maddesi) ve “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK’nin 311. Maddesi) suçlarının tümüyle sübuta erdiği de açıktır.
Yukarıda alıntılanan Gazete Yazısında da belirtildiği gibi, 12 Eylül Darbesinden sonra kurulan MGK Genel Sekreterliği’ne bağlı 12 komisyondan “en önemlilerinden biri” olan “Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu”nun Başkanı şüpheli Hilmi Özkök’tür.
Bu komisyonun iki temel görevinden “Birincisi medyayı kontrol etmek, ikincisi de medya kanalı ile halka 12 Eylül darbesini ve alınan kararları benimsetmekti.”
Yine aynı şüpheli “12 Eylül darbesinin planı olan “Bayrak Harekât Planı”nı hazırlayan kurmay subaylardan biri olduğu için bu göreve getirilmişti.”
Bir başka anlatımla, şüpheli H. Özkök’ün ABD tarafından organize edilip, TSK içindeki Amerikancı generallere yaptırılan ve 12 Eylül Faşist darbesini planlayanların içinde olduğu; darbe sonrası alınan halk düşmanı kararların benimsetilmesi için kurulan komisyonların başında görev yaptığı açıktır. Hal böyle olunca aradan geçen bunca zaman sonra aynı şüphelinin “DARBEYİ ÖNLEYEN DEMOKRASİ KAHRAMANI PAŞA” olarak gösterilmesi büyük bir kandırmacadır.
İşbu suç duyurumuzla tarihsel bir görev yaptığımızı düşünüyoruz ve bugün, en ufak eleştirel söz yahut beyanatları sebebiyle “darbe teşebbüsü” isnadından yüzlerce emekli, muvazzaf subay ve general tutuklu iken, teşebbüs aşamasını icrai hareketleriyle taammüden tamamlamış Hilmi ÖZKÖK’ün evveliyetle yargılanması ve cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz.
Esasında anılan haberi Cumhuriyet Savcılığımız ihbar kabul ederek, resen de harekete geçebilirdi. Velhasıl, işbu suç duyurusu ile savcılığın gerekli soruşturmayı yürütebileceğini düşünüyoruz.
SONUÇ ve İSTEM ………: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Şüpheli hakkında soruşturma başlatılarak anılan maddelerden yargılanması ve cezalandırılması için kamu davası açılmasını, vekâleten dileriz. 19.10.2012
Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Doğan ERKAN