Cevizli Tekel önünde Deprem nöbetindeydik
Tayyipgiller sınıf yapıları gereği kamuya ait ne varsa yerli yabancı Parababalarına peşkeş çekmeye, en kârlı kuruluşlarımızı satıp geçmeye devam ediyor.
Bildiğimiz gibi bir Kamu Malı olan Tekel Fabrikaları, Tayyipgiller tarafından birkaç yıllık kârı karşılığında özelleştirildi. Buradan vurdukları vurgun yetmezmiş gibi Tayyipgiller, şimdi de gözlerini Tekel’e ait arazilere çevirdiler. Kartal-Cevizli’deki tekel arazisi örneğinde olduğu gibi tarihi doku anlamında paha biçilemez arazileri yandaşlarına peşkeş çekiyorlar.
Cevizli’deki Tekel arazisi ile ilgili yaşanan süreci şu şekilde özetleyebiliriz: Tekel Cevizli Fabrikası’nın arazisi 1999 yılında 3. Derece doğal SİT alanı olarak tescil edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise 2003 yılında alanı “şehir parkı, dönüşüm alanı ve turizm tesisi alanı” olarak onayladı. Ancak Başbakan Erdoğan başkanlığındaki Özelleştirme Yüksek Kurulu, 28 Kasım 2008’de araziyi Özelleştirme İdaresinden alıp Maliye Bakanlığına “hibe etme” kararı verdi.
Maliye Bakanlığı da araziyi, 9 Şubat 2009’da Mütevelli Heyetinde Ali Ülker’in de bulunduğu Özel Şehir Üniversitesine “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla 49 yıllığına kiraya verdi. Böylece Cevizli arazisi “ihale” yapılmaksızın Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV)’a tahsis edilmiş oldu.
Daha sonra ise İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla hazine adına kayıtlı 296 bin metrekare büyüklüğündeki araziyi sanayi imarından üniversite alanına çevirdi.
3. derece doğal SİT alanı olan Cevizli Tekel Fabrikası arazisi aynı zamanda 1’nci derece arkeolojik SİT alanıdır. Doğa ve tarih düşmanı Tayyipgiller, toprak altında kalan Tarihi insanlığın hizmetine sunmak yerine, bu Tarihin üzerine özel üniversite yapmak istiyorlar. Yine burada bulunan 4100 adet tescilli ağacı yok ederek, özel üniversite inşa etmek için bu araziyi yandaşına peşkeş çekiyorlar.
Bu peşkeşin kamuoyuna duyurulması ve bu arazinin halkın kullanımına açılması için oluşturulan, aralarında biz Kurtuluş Partililerin de bulunduğu “Cevizli Tekel Dayanışması” olarak, Marmara Depremi’nin 14’üncü yıldönümünde, 16 Ağustos’ta, depremde kaybettiğimiz insanlarımızı anmak ve yukarıda bahsettiğimiz peşkeşi bir kez daha teşhir etmek için Cevizli Tekel önünde deprem nöbetindeydik.
Program saat 21.00’da, Cevizli Tekel Dayanışması’ndan Safiye Arslan’ın açış konuşmasıyla başladı.
Arslan konuşmasında, 14 yıl önce 40 bin insanımızın ölümüyle sonuçlanan Marmara Depremi’ndeki ve arkasından 1000 kişinin ölümüyle sonuçlanan Van Depremi’ndeki kayıpların sorumlusunun Parababaları olduğunu, Parababalarının daha fazla kâr uğruna bunca kayıpları göze aldıklarını belirtti. Depremde yitirdiğimiz insanlarımız, Gezi Eylemi Şehitlerimiz ve insanlığın kurtuluşu mücadelesinde kaybettiklerimiz adına yapılan saygı duruşundan sonra deprem anlarının gösterildiği bir belgesel izlendi.
Ardından söz alan Cevizli Tekel Dayanışması’ndan Güneş Yücel, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal’ı tanıttı ve sunumunu yapmak üzere sözü ona verdi.
Köksal, “İşlevini yitirmiş sanayi alanlarının yeniden kullanımına yönelik Dünya ve Türkiye’den örnekler ve Marmara Depremi’nin 14’üncü yıldönümünde kamusal alanlara bakış” konulu sunumunu gerçekleştirdi.
Köksal özetle şunları söyledi: Çeşitli nedenlerle işlevini yitirmiş sanayi alanlarıyla ilgili özellikle Avrupa’da uzmanlar bir araya gelip bir değerlendirme yapıyorlar. Bir dönem TEKEL’de olduğu gibi kentlerin gelişiminde etkileri olan bu araziler, konumları ve barındırdıkları tüm değerlerle önem arz ediyorlar. O bölgelerde yaşayan kitleler bu bilimsel tartışmalar ışığında bu değerlerin yaşatılması için mücadele ediyorlar.
Sunumunun devamında “Endüstri Arkeolojisi” diye bir bilim dalının olduğunu söyleyen Köksal, Avrupa’da işlevini yitirmiş endüstriyel yapıların nasıl kullanıldıklarına dair örnekler verdi. Bu arazilerin kiminin çocuk parkı, kiminin müze, kiminin etkinliklerin ve gösterilerin yapılması için kullanılan alanlar olarak o ülkenin insanlarının kullanımına sunulduğunu aktardı. Cevizli TEKEL’in de tıpkı SEKA gibi denizyolu, demiryolu ve karayolu ulaşımının kesiştiği nitelikli bir peyzajının olduğunu belirtti. Arazinin Tarihsel gelişiminin ülkemiz tarihi içinde önemli yer tuttuğunu belirterek asırlık ağaçların, arkeolojik potansiyelin de bu alanın önemini arttırdığını vurguladı.
Daha sonra deprem nöbetine geçilerek ortak sofra kuruldu, sohbetler edildi. Marmara Depremi’nin başlama saati olan 03.02’de söz alan Safiye Arslan’ın “Ülkemizde bir avuç Parababasının cebine daha fazla para girsin diye 45 saniyede 40 bin insanımız öldü. Kalanlar olarak onlara söz veriyoruz ki, ölümlerinin nedeni olan bu düzeni ortadan kaldırmak için daha fazla mücadele edeceğiz”, diyerek coşkulu konuşmasını tamamlamasının ardından saygı duruşu, slogan ve alkışlarla eylem sona erdi.
Kartal’dan Kurtuluş Partililer