Büyük Baba ve Çömezleri

A. Türkeşçi Mafya Lideri Sedat Peker neyi gösterdi?

Şunları:

1- Tayyipgiller’in AKP’sinin Anayasa ve Kanunlara uygun bir şekilde çalışan normal bir Sermaye-Parababaları Partisi olmadığını; kanunsuzluğu davranış kuralı edinmiş ABD yapımı, Ortaçağcı, en etkili siyasi silahı din alıp satmak-din simsarlığı yapmak, Kur’an diliyle söylersek “İnsanları Allah’la Aldatmak olan; CIA, Washington, Pentagon yönetiminde faaliyette bulunan çıkar amaçlı organize bir suç örgütü” olduğunu… Siyasi parti görünümünde mafyatik bir suç örgütü olduğunu, bir haydutluk örgütü olduğunu.

Ve de 19 yıldan bu yana tepeden tırnağa suça batmış mücrimler topluluğu olduğunu…

Bakanlarıyla, milletvekilleriyle, vakıf adı altındaki vurgun ve soygun örgütleriyle, eline geçirdiği belediyeleriyle ve hırsız, kamu malı soyguncusu müteahhitleriyle ve tüm ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel bağlantılarıyla, hepsi de birer Din Derebeyliği olan tarikat ve cemaatleriyle, Pelikancılarıyla (Kuzguncuk’taki Pelikan Yalısı No: 29) Türkiye çapında organize olmuş en büyük ve en etkili Kanunsuzlar örgütü-cürüm örgütü olduğunu göstermektedir, S. Peker’in tüm söyledikleri, tüm açıklamaları ve yer, zaman ve kişi adları vererek anlattığı olaylar…

2- “Son Kabadayı” Dündar Kılıç’ın bir röportajındaki şu özdeyiş değerindeki sözünü doğruluyor, gösteriyor:

“Türkiye’de Polisin ilgisi ve bilgisi dışında, hiç kimse bir iğneyi bile şuradan alıp şuraya koyamaz. Yani bir iğnenin bile yeri değiştirilemez.”

Peki değiştirilirse ne olur?

Bu yaşımıza kadarki gözlemlerimizden, tanıklıklarımızdan biliyoruz ki, polisin tepkisi çok sert olur. Ve o işi yapan öyle bir ayar alır ki, bir daha asla bu hatayı yapamaz. Oyunu kuralına uygun oynar…

Sedat Peker aynen bu kuralı doğruluyor anlatımlarıyla…

Sıradan kenar mahalle hırsızı semt karakoluyla anlaşıktır. Hırsızlık, yolsuzluk, suç örgütü büyüdükçe ilçe polisi, il polisi ve Ankara’daki genel merkeze kadar uzayıp gider bu ilişkiler, ortaklıklar, işbirlikçilikler ağı.

S.Peker de büyük bir organize suç örgütü lideri olduğu için, Derin Devletle-Kontrgerilla’yla (Her zaman ve her yerde CIA yönetimindedir), milletvekilleriyle, sermaye parti liderleriyle ve bakanlarla çalışıyor. Onlarla işbirliği halinde oluyor her an…

3- Başta da belirttiğimiz gibi S. Peker, Türkeşçi, bunu açıkça belirtiyor.

A. Türkeş kim?

ABD’nin-CIA’nın dünyada 1950 öncesi Kontrgerilla eğitiminden geçirdiği birkaç kişiden biridir.

1965’te de o zamana dek Osman Bölükbaşı liderliğindeki CKMP’yi (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) ele geçirip onu tam anlamıyla bir Kontrgerilla Partisine dönüştüren kişidir, A. Türkeş. Bu partinin adını da 1969’un Şubat ayında MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) olarak değiştirmiştir…

Hatırlanırsa biz hep; “Süper NATO’nun-Gladyo’nun-Kontrgerilla’nın siyasi parti görünümündeki özel örgütüdür, paramiliter örgütüdür”, diyoruz MHP için…

Bu CIA Örgütü 1965’ten beri Devrimci Güçlere karşı kullanılmaktadır. Çarpıştırılmaktadır. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’deki Faşist Darbelere zemin oluşturabilmek için binlerce devrimcinin, demokratın, aydının, bilim insanının, gazetecinin ve sanatçının ve hatta Savcı Doğan Öz’ün bile canına kıymıştır.

Bu aşağılık, kanlı, karanlık işleri yaptırabilmek için de toplumun en alt katmanında yer alan, lümpen kişilik dediğimiz, suç işlemeye potansiyel olarak yatkın, empati yeteneğinden yoksun, psikozlu gençleri kandırıp, tuzağına düşürüp örgütlüyordu bu Kontrgerilla Partisi.

AKP ve Molla Necmettin’in partileri gibi Ortaçağcı partilerin, bilinçsiz, cahil insanlarımızın din duygularını sömürmesi gibi, MHP de cahil, bilinçsiz insanlarımızın milli duygularını sömürerek tuzağa düşürmekteydi. Hâlâ da öyledir tabiî… Bu CIA yönetimindeki sözde partinin kriminal şefleri hep Kontrgerilla’yla, MİT’le, Polisle ve Burjuva Partileriyle iç içe olmuşlardır. Öyle çalışmışlardır.

S. Peker’in videolu açıklamaları işte bu gerçeği bir kez daha en somut biçimde ortaya koymaktadır…

4- Ve diyor ki S. Peker:

“Tayyip Abi, kurtar beni! Sen şefimizsin. Biz çömezleriniz. Fakat diğer çömezler beni dışladılar, oyun dışına attılar.

“Onlar gizliden gizliye senin altını da oyuyorlar. Onlara güvenme, bana güven. Bak ben senin eşine laf söyleyen eski milletvekilinin, F. İşbaşaran’ın bile iki defa kemiklerini kırdırdım.

“Onlara ayar ver, hatta kov onları. Onlar kötü, kötü işleri var. Bense iyiyim. Beni al yanına. Ben hizmete amadeyim.”

Özetçe dedikleri bunlar S. Peker’in…

Kolombiya’da yakalanan gemide dört ton dokuz yüz kilo kokain ele geçiriliyor. Oradaki çıkış değeri 265 milyon dolarmış bu uyuşturucunun.

Ve malın teslim edileceği yer de İzmir Limanı’ymış.

Acaba kime teslim edilecekti mal?

Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa pazarının merkez üssüymüş; buradan sevk olunuyormuş oralara… Ve kriminoloj uzmanları diyor ki; “Bu çapta bir merkezin kullanılabilmesi için, siyasi iradenin onayının alınması gerekir. Yoksa anında duvara toslanır.”

“Kupon arsalar bile benden izinsiz-habersiz el değiştirmesin!”, buyruğunu veren bir siyasi irade, yüz milyonlarca doların döndüğü bu piyasayı sadece seyretmekle mi yetinecek?..

Kuşkusuz hayır… Burada da aslan payı “kupon arsaları” yutan siyasi iradenin midesine, ya da küpüne mi diyelim, kayacak…

Ve yakalanan, sadece bir partide sevk edilecek maldır. Ya ondan öncekiler, sonradan gelecekler?..

Eee, 300 milyar dolarlık servet nasıl birikti?

Her türden kanunsuz, karanlık işten…

Kamu mallarını hayâsızca yağmalamaktan…

Velhasıl; Abdullah bin Mübarek’in deyişiyle; “Din kisvesi altında dünya menfaati sağla”maktan…

Demek ki neymiş Arkadaşlar?

Tayyipgiller, ABD yapımı, CIA yönetiminde, çıkar amaçlı, Ortaçağcı bir organize suç örgütüdür. İhanet örgütüdür. Vatan satıcıdır, baştan ayağa suça batmıştır…

Tabiî S. Peker de CIA ilgisi, bilgisi, onayı ve izniyle konuşmaktadır Doha’da. Eğer öyle olmasa CIA birkaç saat içinde S. Peker’i paketleyip getirir ve önüne atıverir Tayyipgiller’in. Bu, CIA için parmağını oynatmak kadar basit iş olur…

Belki ABD, Türkiye’de çıkar arabasının beygirlerini değiştirmek istiyordur. Belki de mevcut beygirlere yeni bir ayar çekmek istemektedir.

Fakat mevcutların, her ne kadar her türden kullanışa hazır olsalar da, çok yıprandıkları ve halkı aldatma güçlerinin günbegün azalmakta olduğu meydandadır…

ABD maşası hainler er ya da geç hesaba çekileceklerdir…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

16 Mayıs 2021

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı