Bunların tamamı ABD taşeronudur, BOP’çudur, Ortaçağcı tarikatlar ve cemaatler sevicisidir

Saygıdeğer Halkımız;

Hiç boş hayallere kapılma…

Kısa vadede senin payına düşen sadece ölümlerden ölüm beğenmek olacaktır.

Dur, hemen bizi “komünist” diye yaftalayıp yüzünü çevirme. Şu iki sorumuza içtenlikle cevap bulmaya çalış:

Bu aşağıda suretini göreceğiniz ve isimlerini okuyacağınız burjuva siyasetçilerinden bir tekinin olsun “BOP’a Hayır, biz BOP’a karşıyız.” dediğini duyan oldu mu?

Duymadınız…

Çünkü olmadı böyle bir şey.

Bunların kimisi açıktan, Kaçak Saraylı Tayyip gibi, Davidson Ahmet gibi, Babacan gibi, Selocan ve Türk Ahmet gibi BOP’çudur ve bunu böbürlenerek ifade etmişlerdir; kimisi de, dolaylı biçimde BOP’çudur.

Yani bunlar, “Biz BOP’çuyuz” diye söylememişlerdir. Fakat bunların da hepsi PYD’cidir, YPG’cidir, Suriye’de ABD Emperyalist Haydudunun planlarının yanındadır.

İşte bunlar da TESEV’ci, Sorosçu Kemal Efendi, İBB Başkanı İmamın Oğlu, İnce Muharrem, TR-705 ve Kaftancıoğlu Canan… İyi Partili Akşener ve Kaçak Saray’ın Arka Bahçelisi…

Ve bunların tamamının da ortak paydası, Amerikancılıktır, Amerikan işbirlikçiliğidir, Amerikan taşeronluğudur, Amerikan piyonluğudur.

Bunların hepsini oynatan ve şu an bulundukları koltuklara oturtan, ABD Emperyalist Çakalıdır. Onları kendi emperyalist çıkarları doğrultusunda doktrine edip hizmete almıştır, görev vermiştir, Türkiye Halkının başına bela etmiştir.

Şimdi gelelim ikinci sorumuza:

Bunların tamamı bir zamanların FETÖ’cüsü ya da FETÖ benzeri tarikatların varlığını meşru ve gerekli gören, onlara olumlu gözle bakan kişiler midir?

Evet, aynen öyledir…

Bunların geçmişte FETÖ’yle iş tutmayan, FETÖ’ye övgü düzmeyen bir teki olmuş mudur?

Hayır, olmamıştır…

Eğer 15 Temmuz 2016’da CIA’nın projelendirip sahneye koyduğu FETÖ ve Tayyipgiller arasındaki Ganimet Paylaşım Savaşında FETÖ galip getirilseydi; FETÖ’cülükte devam ediyor olacaklardı.

Ha, tabiî, Tayyip savaşmış ve yenilmiş olduğundan şu an FETÖ’nün zindanında olacaktı büyük bir olasılıkla ve FETÖ yargıçları tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olacaktı.

Ama Tayyipgiller’in geride kalanlarının tamamı ile bugün muhalefet rolü oynatılanların tamamı, büyük bir heveskârlıkla FETÖ’cülüklerini sürdürüyor olacaklardı.

Burjuva siyasetinde şaşmaz kuraldır, kazanandan yana olmak, onun şemsiyesi altına sığınmak, onun yıkama yağlamacılığını yapmak.

İşte bu sebepten onlar bugün FETÖ’ye karşıymış gibi oynatılmaktadır, elbirliğiyle FETÖ’yü Şeytan taşlama duvarı yerine koymuş olmaktadırlar.

Burada bazı itirazlar olabilir mi, dersiniz?

Filan FETÖ’cü değildi, niye öyle dediniz, diye soranlarınız çıkar mı?

Alın size maddi kanıtlarını verelim ya da gösterelim.

Tayyipgiller’in tamamının FETÖ’cü olduğu herhalde bugün artık tartışılmaz bir gerçektir. O yüzden onun için kanıt ortaya koymaya gerek yoktur, sanıyoruz. Zaten internet ortamına girilirse bunların önde gelenlerinin hepsinin FETÖ’ye tapınma derecesinde övgüler düzdüğü görülecektir.

Ayrıca da AKP kurucularından ve şu an ellerinde olan AKP Programı’nın da yazarlarından olan Ekonomi Profesörü Abdüllatif Şener demiştir ki; “AKP’de benim dışımda FETÖ’cü olmayan yoktu.”

İsterseniz Saray’ın Arka Bahçelisi’yle ilgili kanıtı koyalım ilkin.

***

Videonun Tapesi:

“Pensilvanya Pensilvanya, nedir bu Pensilvanya kalk açıkla. Ne yapmış bu? Bu nasıl bir acımasızlıktır. Yaşını başını almış bir zata bu kadar hakaret yapılabilir mi…”

***

Şimdi gelelim Akşener’in FETÖ’yle tuttuğu işe. Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda aynen dediği şunlar:

“İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fethullah Gülen ziyaretini anlattı.

“Akşener, İçişleri Bakanıyken Gülen’in yanına gittiğini ifade etti. Akşener ziyareti Meclis Başkanvekili MHP’li Celal Adan’ın organize ettiğini söyledi

“Hakkındaki FETÖ soruşturmasıyla ilgili konuştu, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ile görüşmesini anlattı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhuriyet gazetesine röportaj verdi.

“CELAL ADAN ORGANİZE ETTİ”

“Ankara’daki Türkçe Olimpiyatları’na MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı görevlendirildi. Daha önce de söylediğim gibi ben hayatımda Fetullah Gülen’i İçişleri Bakanı iken dönemin DYP İstanbul İl Başkanı ve şimdinin TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın organizasyonu ile dönemin valisi ve emniyet müdürü ile birlikte Altunizade’deki evde gördüm. Türkçe Olimpiyatları’ndaki konuşmada ise Türkiye’ye geldiklerinde kendilerini yabancı hissetmediklerini anlatmışım.” (http://www.nabizhaber.com/meral-aksenerden-feto-aciklamasi-guleni-gordum-tayyip-bey-hic-de-hoslanmazdi-20562h.htm)

Açıkça görüldüğü gibi, hem Altunizade’deki makamına gidip yüz sürüyorlar FETÖ’ye, hem de onun “Türkçe Olimpiyatları” adlı büyük kandırma operasyonunda konuşma yapıyorlar övgü dolu. Demek ki en hafif deyimiyle, FETÖ’ye “hayırhah”, iyilik diler bir tutum içinde yaklaşıyorlar. Onu olumluyorlar, takdir ediyorlar.

Şimdi gelelim Bağlamacı Selocan’ın Feto hakkında söylediklerine:

“Cemaate yakın isimlerle tabiî ki arkadaşlarımız görüşüyorlar. Biz de görüşüyoruz, gazeteciler var, yazarlar var, aydınlar var. Bir defa biz cemaati öcü, gizli kapaklı bir örgüt, tehlikeli bir örgüt falan, bu şekilde tanımlamıyoruz. Ama cemaat de bir şanstır, Türkiye’nin sorunlarını cemaatle çözeriz anlayışında da değiliz.

“(…)

“Yani biliyorsunuz, Abant Platformu da cemaate yakın bir organizasyon olarak bütün bunları tartışıyordu. Biz de yakından izliyorduk. Fethullah Gülen’in de açıklamalarını bu çerçevede izliyoruz. Ama Türkiye siyasetine bu yönlü pozitif bir katkısı olur mu, pratikte bunu görmüş değiliz.” (https://www.takvim.com.tr/webtv/video-haber/video/demirtastan-fetullah-gulen-itirafi)

Demirtaş, FETÖ’nün şeyhi Said-i Nursi’ye de övgüler düzer, daha önce aktardığımız itirafında ortaya konduğu gibi:

“Bediüzzaman külliyatını okudum diyemem. Bediüzzamanla ilgiliyim, bir sürü şeyini okudum. Çok net bir duruşu vardır. Etkileyici bir yaşam tarzı var.” (https://www.risalehaber.com/bediuzzamanin-kulliyatini-okumadim-bir-suru-seyini-okudum-236186h.htm)

Demirtaş, daha önce de defaatle belirttiğimiz gibi CIA’nın “Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı” çerçevesinde ABD’de üç hafta süren bir ajanlaştırma programından geçirilmiştir.

Ayrıca Demirtaş, İmralı Hacılarındandır, değil mi?

İmralı’daki şefi Öcalan da FETÖ’ye defalarca ittifak teklif ettiğini, onunla işbirliği içinde olmak istediğini itiraf etmektedir:

“Çözüm süreci” kapsamında İmralı Heyeti’nde yer alan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’la görüşüyor.

“Avrupa’da PKK’ya yakınlığıyla bilinen dernek tarafından basılan kitaptaki görüşme tutanaklarına göre; Sırrı Süreyya Önder Cemaat yetkilileri ve o dönemde Cemaat’in yayın organı olan Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile buluşmasından söz ediyor. Bunun üzerine Abdullah Öcalan PKK’nın Cemaat konusundaki açıklamalarında dikkatli olması gerektiğini ve Fethullah Gülen’in sözlerine hak verdiğini belirtiyor. Öcalan, Gülen Cemaati ile ittifak önerdiğini dahi belirterek, “Biz kendilerine Ortadoğu’da demokratik ittifak bile teklif ettik, değil mi? Öyle düşmanlığımız falan olmaz. Söyleyin, Gülen’i en iyi anlayacak olan yine benim” diyor.” (https://odatv.com/ocalan-gulen-hakkinda-aslinda-ne-demisti-0108161200.html)

Demirtaş, Ahmet Türk, Gültan Kışanak, aynı zamanda ABD’ye giderek oradaki efendilerinden Suriye’de kendilerine rol vermesini istediklerini de açıkça dile getirmişlerdir. Hem de övünerek. Yani saygıdeğer efendimiz, bize görev ver, sevinçle yerine getirelim emirlerini, demişlerdir. Zaten bu işi de çok başarılı bir biçimde götürdükleri apaçık meydandadır.

Amerikalı CIA, Pentagon, Washington yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerin ardından, onları kast ederek aynen şöyle der, Gültan Kışanak:

“Suriye’de işin çok zor olduğunun farkındalar. Beklentiler muhalefetin biraz güçlenmesi yönünde. Kürt muhalefetinin dışlanmamasını ve sürece dahil edilmesini talep ettik. Katkı yapmak istediğimizi, rol üstlenebileceğimizi söyledik.” (http://www.radikal.com.tr/politika/abd-kurt-sorununu-cok-iyi-anlamis-1086804/)

Şimdi de Sorosçu Kılıçdaroğlu’nun söylediklerine gelelim:

“Tarikat zaten yol demek; belli yolda, belli düşüncede bir araya gelen insanlar, inançlarını paylaşıyor, saygılı olacağız. AKP, bunu hep CHP’nin aleyhine kullandı. Bu tuzağa kimsenin, partililerimizin düşmemesi gerekir. Hassas olduğumuz nokta, manevi dünyanın siyasete taşınmaması.” (https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdaroglundan-tarikat-acilimi,NguxqbJp8EiM04bCtiiAgw)

“Ben cemaatlere saygılıyım, insanlarımız manevi duygularında cemaatlere yakın olabilir. Nurcu da olabilir.” (https://www.timeturk.com/chp-de-degisimi-kim-engelliyor/haber-934489)

“Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem. Din alanında özgürlükleri daha da genişletmek gerektiği de görülüyor.” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/bugun-icin-laiklik-tehlikede-diyemem-15837090)

Görüldüğü gibi, Sorosçu Kemal Efendi, “tarikatlar olsun” diyor. “Ama siyasete bulaşmasın. Bu, tarikatin ne olduğunu zerrece anlamamaktan başka hiçbir şey değildir.

Tarikatların tamamı Ortaçağcı mıdır?

Ortaçağcıdır.

Ve neyi amaçlarlar?

Ortaçağın şeriat düzenini. Şeriat hukukunu, şeriat kültürünü, Muaviye-Yezid Dini çerçevesinde toplumun tüm birimlerinin şekillendirilmesini. Hatta bu tarikatlar, kendi şeriat anlayışlarını sadece içinde bulundukları ülkede değil; dünyanın tamamında yaymak için mücadele ederler. Öyle bir ufka sahiptirler ya da stratejik hedefe sahiptirler.

Sorosçu Kemal herhalde tarikatları, cemaatleri “Kanaryasevenler Derneği” ya da “Mahalle Güzelleştirme Derneği” ya da “Köy Dayanışma Derneği” gibi şeyler zannediyor.

Alevi inancından dolayı Tayyipgiller ve benzerleri gibi FETÖ’yle doğrudan organik ilişkiler içine girip çalışma yapmayı öneremiyor. Ama bu da bütün cemaatlere olduğu gibi FETÖ’ye de hayırhah bakıyor.

FETÖ sevici, FETÖ’den oy isteyici milletvekillerini Meclise taşıyor. İşte bu milletvekillerinden ve dediklerinden bir iki örnek:

Faruk Loğoğlu:

“Bu insanlar TC vatandaşı değil mi? Oy hakları var. Serbest iradeleri var. Bizim düşüncelerimiz onları ikna ediyorsa…” (www.hurriyet.com.tr/dunya/25274105.asp)

Faik Tunay:

“Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hizmetlerini takdir ediyorum. Yurtdışı okullarını yerinde inceledim. Başarılarına şahit olup takdir etmemek, haklarını teslim etmemek vicdansızlık olur. Bu okullar gelecek nesilleri yetiştiriyor. Gururlanmamız gerekmez mi? Bunlan görmemek için vicdanların körelmesi gerekiyor!” (http://www.halkinhabercisi.com/faik-tunaydan-gulene-ovguler)

Muharrem İnce’yle Ekrem İmamoğlu da yılların Yeni CHP’li siyasetçisi olarak Sorosçu Kemal’le aynı anlayışa sahiptirler.

Özetçe, arkadaşlar, bu burjuva siyasetçilerinden ne vatanımıza, ne halklarımıza zerre miktarda olsun fayda gelmez. Bunlar ABD devşirmesidirler, ABD kuklasıdırlar, o emperyalist haydudun buyrukları doğrultusunda oynarlar.

Bunların tamamı Kuvayimilliye ve Mustafa Kemal düşmanıdır.

Bunlara asla güvenilmez. Bunlara bel bağlayan, İblis’e bel bağlamış olur.

Hep söyleyegeldiğimiz gibi; Halkımızın biricik gerçek dostu biz gerçek devrimcileriz. Halkımız geç de olsa bu gerçeği eninde sonunda görecek, anlayacaktır…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

19 Eylül 2019

 Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı