Bakırköy Çukurlarında, Maltepe Dolgularında 1 Mayıs’ı kutlamaya çalışanlara karşı hep biz haykırdık: “Taksim Vatandır, Taksim 1 Mayıs Alanıdır, 1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’ndayız!” Taksim Vatanımızdan dün de vazgeçmedik, 1 Mayıs 2024’te de vazgeçmeyeceğiz!

Taksim; 1 Mayıs Alanı olduysa, 1 Mayıs 1977’den sonra da Vatan olduysa, İşçi Sınıfının ve önderlerinin kan dökerek ödediği bedel sayesindedir. Taksim’den, dolayısıyla vatanımızdan vazgeçmek, ödenen bedellere, o bedelleri ödeyenlere, o günden bugüne Taksim Vatanını özgürleştirmek için canını ortaya koyanlara karşı saygısızlıktır, ihanettir.

Taksim Vatanı’ndan vazgeçmek, Bakırköy Çukurlarında, Maltepe Dolgularında “Yüzyılın Felaketi” AKP’giller’in çizdiği sınırlar içerisinde 1 Mayıs “kutlamak”, bütün devrimci değerlerden vazgeçmektir.

“Taksim vatandır, vazgeçilemez!”, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’ndayız!” sloganları atan Gerçek Devrimcileri “Taksim Fetişizmi” ile suçlamak, vatanı terk etmek, 1 Mayıs’ları Birlik Mücadele ve Dayanışma günü olmaktan çıkarıp karnavala dönüştürmektir.

İşte o devrimci değerleri savunan, devrimci özünden hiç kopmayan, bir devrimci siyasetin olmazsa olmaz ilkeleri Antiemperyalist, Antişovenist, Antifeodal ilkelerden bir milim dahi sapmayan Kıvılcımlı Usta’nın düşünce evlatları HKP’lilerin Taksim Vatanı’nı yeniden özgürleştirmek için verdikleri kararlı, militan mücadele; Vatan’a olan sınırsız sevginin, şehitlerimize karşı duyulan saygının, şehitlerimizden bize emanet edilen mücadele bayrağını en yukarılara taşıma isteği ve azminin sonucudur.

Biz İkinci Kurtuluş Savaşçılarının Taksim Mücadelesi, Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutmanın, sonunu düşünmeyen kahramanlığın sonucudur.

Ahlâk Savaşçıları Gerçek Devrimcilerin Taksim ısrarı ve kararlılığı, onuru yaşamdan değerli kılmanın, cesareti de bir vatan olarak bellemenin, İnsanlığın Kurtuluş Biliminin ustalarına layık olmanın sonucudur.

Ve Taksim Vatanı’ndan vazgeçmemek, 1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’nda olmak için her türlü bedeli göze almak; Yiğitlikler, Doğruluklar, Dürüstlükler Hareketinin temsilcisi olanların, yani HKP’lilerin, yani Devrimci Değerleri en yüksekte tutanların, yani Halkının, Vatanının kurtuluşuna kendini vakfedenlerin yapabileceği şeydir.

İşte Halkın Kurtuluş Partisi olarak, bu onurlu ve örnek mücadelenin simgesi, adresi biz olduk. Bu nedenle göğsümüzü gere gere, hançeremizi yırta yırta, bayraklarımızı sallaya sallaya, Devrimci Görevi yerine getirmenin verdiği gururla, başı dik, alnı ak sadece bizim hakkımız; “1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’ndayız”“Taksim Vatandır, Vazgeçilemez”, diyebilmek.

Gözaltılara aldırmadık, OHAL dinlemedik, yargılanmalara aldırmadık, alacağımız “cezaları” umursamadık, her 1 Mayıs’ta 1 Mayıs’ı özüne uygun; Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü olarak, mücadele ederek kutladık.

1 Mayıs 2024 öncesi bakıyoruz; bizim verdiğimiz onur mücadelesini küçümseyenler, alan fetişistliğiyle bizleri eleştirenler, şimdi Taksim diyorlar, yüzlerini Taksim’e dönmekten, “Devrimci 1 Mayıs’ı Taksim’de birlikte örgütlemek”ten bahsediyorlar. Dolayısıyla şu ana kadar yüzlerini Taksim’e döndürmediklerini de itiraf etmiş oluyorlar.

Önce günaydın demek gerekiyor, yıllardır Bakırköy Çukuruna, Maltepe Dolgularına hapsolanlara.

Bugüne kadar neredeydiniz?

Bizim; “Gelin hep birlikte İşçi Sınıfının Vatanı’nı savunalım, Vatanımızı özgürleştirelim, kazanabiliriz” çağrılarımıza neden tıkadınız kulaklarınızı?

Biz söyleyelim: Cesaret Vatanı’na sahip olmadığınız için. Bu vatana sahip olmayanlar, üzerlerinde yaşadıkları vatanı da savunamazlar.

Şimdi neden Taksim diyorsunuz?

Yine biz söyleyelim: Yüzyılın Felaketi AKP’giller’in 31 Mart’ta aldığı seçim yenilgisi sizlere cesaret verdi.

Bir de Anayasa Mahkemesinin verdiği karara güveniyorsunuz. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar şudur:

“(…) Taksim Meydan’ında 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı’nda gerçekleştirilen ve yetkililerce o tarihte yaklaşık beş yüz bin kişinin katıldığı toplantı ve gösteride çıkan kargaşada ve gerçek mermilerin kullanıldığı şiddet olaylarında otuz dört kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştır. Bu tarihten sonra Taksim Meydanı başta işçiler ve sendikalar olmak üzere farklı kesimler için 1 Mayıs kutlamalarında sembolik bir değer kazanmıştır. Meydana gelen olaylar toplumsal hafızaya kazınmış, uzun yıllar devam eden soruşturmalardan ve yargılamalardan hiç kimse ceza almamıştır. Sendikalar ile devlet yetkililerinin karşılıklı suçlamaları bugüne kadar canlılığını korumuştur.

“Bu nedenle işçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı’nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekânın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.” (Resmi Gazete, 15 Aralık 2023)

Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesi (AYM), siz Taksim kaçkınlarından çok daha militan bir yaklaşım göstermektedir. Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs Alanı olduğunu yüzünüze bir tokat gibi vurmaktadır. Siz Anayasal bir hak olan gösteri ve yürüyüş hakkını fiilen kullanmak, uygulanan hukuksuzluğu yıkıp geçmek yerine, yıllarca süren bir hukuk sürecine, AYM’nin kararına havale ettiniz. “Hak verilmez, alınır!” Ama siz, var olan bir hakkı kullanamadınız cesaretsizliğinizden, korkaklığınızdan, mücadele kaçkınlığınızdan dolayı.

Kaldı ki, AYM’nin bu açık kararına rağmen, AYM kararlarına uymamayı, hukuku yok saymayı adet haline getiren ya da hukuku Kaçak Saray Hukuku olarak uygulayan Tayyip’in bu karara uyacağına böylesine bel bağlamanız da ayrıca bir körlük ya da Tayyip’in lütfuna mazhar olmayı dilemektir. Mücadele etmeden başarıya ulaşmayı ummaktır.

Ama bir de bu mücadelede yalnız bıraktığınız (ki bizler bu yalnızlıktan hiç mi hiç yüksünmedik, tam tersine gururlandık) Taksim Mücadelesini bırakmayan HKP’lilere hak teslim edebilme, özeleştiri yapabilme cesaretini, yürekliliğini keşke gösterebilseydiniz. Yüzünüz kızarmadan, Taksim’in “işçilerin, emekçilerin mücadelesinin, emeğe saygının simgesi”, olduğunu söylüyorsunuz, “İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününde, milyonlarca insanın bir araya geldiği görkemli Taksim 1 Mayıs’larının etkisi bilinmektedir”, diyerek yeni bir şey keşfetmiş gibi kamuoyuna ilan ediyorsunuz.

Biz bir kez daha kendilerine günaydın, Taksim’e hoş geldiniz diyoruz.

Sizler ne yaparsınız, sözünüzde ne kadar durursunuz bilemeyiz. Ama biz 1 Mayıs Taksim mücadelesinin onurlu mücadelecileri olarak, 1 Mayıs 2024’te de, daha önceki yıllarda olduğu gibi, yine Taksim’de olacağız, doğru bildiğimiz yoldan yine dönmeyeceğiz.

“Taksim Kızıldır Kızıl Kalacak!” sloganlarımızla, bayraklarımızla biz Beşiktaş’tan Taksim’e doğru yürüyeceğiz.

1 Mayıs’ı özüne uygun, şehitlerimize layık bir şekilde kutlamak isteyenleri bekleriz.

03 Nisan 2024

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi