AYÖP, 24 Kasım’da Sınavsız Koşulsuz Atama talebiyle alanlardaydı

 

AYÖP, 24 Kasım’da Sınavsız Koşulsuz Atama talebiyle alanlardaydı

 Ataması Yapılmayan Öğretmenler, 24 Kasım’da haklı taleplerini dile getirmek için çeşitli illerde eylemler düzenledi. Bu kapsamda İstanbul’da saat 13.00’da Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu üyeleri, pankartlar ve sloganlarla Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüdüler. Eğitim-Sen’in de destek verdiği eylemde sık sık, “Sınavsız Koşulsuz Atamalar Yapılsın”, “Ücretli Köle Olmayacağız”, “Güvercin Değil Öğretmeniz”, “Öğretmenler İşsiz Okullar Öğretmensiz” sloganları atıldı.

Galatasaray Lisesi önünde yapılan ve Semra Alimoğlu’nun okuduğu basın açıklamasının metni aşağıdadır:

“Bizler geleceğin Türkiyesi’ni inşa etmek için yetiştirilmiş nesil ustaları, sanatkârları… Sizlerin çocuklarını eğitmek, sizlerin çocuklarına hayatı tanıtmak ve onları hayata hazırlamak için bin bir cefa ile okumuş Anadolu’nun her bir yerinde görev yapma hayaliyle yanıp tutuşan, sayıları son 10 yılda 350 bine yaklaşan işsiz,  güvencesiz, geleceksiz, aile hayali kuramayan, aldığı kredili öğrenim bursunu ödeyememiş, hacze düşmüş, çok problemli, diplomalı işsiz, yıllardır atama bekleyen, okulsuz mağdurlarız…

Biz ne oldu da bugünlere geldik, ne oldu da sayımız 60 ilin nüfusundan daha fazla oldu,  ne oldu da ataması yapılmayan öğretmenler ülkesi haline geldik?

Aslında bu sorunun cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz… Milenyum çağına girilirken ataması yapılacak öğretmen bulunamıyordu, yerine veterinerler öğretmen yapıldı,  milenyumdan sonra da öğretmen atamaları yani insanların gelecekleri seçim malzemesi olarak kullanıldı… Sorun işte bu kadar kısa ve özdür…

KPSS 2001 yılında öğretmenlerin hayatına girmiş fakat KPSS’ye başvuran öğretmenlerin % 99’u atanmıştır. 2002 yılı seçim yılıdır. Ve meydanlardan şu ses yankılanır: “Memleketimizin okulları öğretmensizlikten can çekişirken sen kalkmış sınavla öğretmen alıyorsun. Bu nasıl bir mantıktır? Allahın izniyle biz iktidar olduğumuz da sınav mınav olmayacak öğretmensiz okul kalmayacak, genç öğretmenlerimiz okullarıyla buluşacak…”

Yıl 2003; KPSS’ye giren öğretmenlerin % 30’u, 2004’te % 20’si,  2005’te % 5 i Kadrolu, yüzde % 10’u Kısmî Zamanlı Öğretici, 2006’da % 5’i Kadrolu % 10’u Sözleşmeli, 2007’de % 5’i Kadrolu % 10’u Sözleşmeli, yıl 2008 yine aynı şekilde, yıl 2009 yine aynı yüzdelik dilimlerle atamalar yapılmıştır. 2010 yılında ise % 10 Kadrolu % 5 Sözleşmeli öğretmen ataması yapılmıştır.

2011 yılı seçim yılıdır ve tüm Sözleşmeli öğretmenler, 30 bin öğretmen atamasıyla kadroya geçirilir, böylece 30 bin öğretmen iki kere atanmış olur toplam yapılan atama sayısı 60 bin olarak medya aracılığı ile halka duyurulur…

2011 yılı atamalar için 55 bin atama sözü verilir, binlerce kişi bu umutla dershanelere gider, kendi mesleğini yapmak isteyen binlerce öğretmen işlerinden ayrılır, elinde avucunda var olanla bu sınava hazırlanır; fakat 27 bin atama yapılır, verilen sözler inkâr edilir ve ataması yapılmayan öğretmenlerden özür dilenir…

2004 yılından itibaren öğretmen alımlarının azalması ile birlikte okullarda oluşan öğretmen açığı yıllık ortalama 80 bin civarında ücretli öğretmen çalıştırılmasıyla giderilmeye çalışılır, taşeron-ücretli öğretmenlik meşru duruma getirilmiştir… Öğretmen açığı günümüzde hâlâ bu şekilde kapatılmaya çalışılmaktadır. Ücretli öğretmenliğin herhangi bir eğitim kriteri, koşulu yoktur. “Kanatlı hayvan yetiştiricisi” bile İstanbul gibi medeniyetin beşiğinde öğretmenlik yapabilir. Aylık 200 ila 800 TL arasında maaş alır. Bir yıl boyunca çalışsa da sigorta primi 120 günü geçemez. Sigortasından çalınır, sağlık güvencesi yoktur.

Şimdi dönelim geriye; puan usulüyle yapılan bu atamalarda özellikle Ağustos’ta yapılan atamalarda önce sözleşmeli öğretmen alımı yapılıyor, Şubat’ta ise kadrolu öğretmen alımı yapılıyor ve böylece bir öğretmeni 2 kere atamış oluyorsunuz… 2005 yılından 2011 yılına kadar işte bu aldatmaca sayılarla koskoca bir ataması yapılmayan öğretmenler ülkesi oluşturuldu… Ve işin tuhaf yanı da şudur ki öğretmen atamalarının sorun olmaya başladığı 2003 yılından itibaren ülkemizde eğitim fakültelerinin açılışı hızlanmış, AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde eğitim fakültelerinin sayısı 63’den 97’ye çıkmıştır. Siyasîlerimiz hemen hemen gittiği her yerde eğitim fakültesi açmış, bir taraftan da fen-edebiyat fakültesinden mezun olan arkadaşlarımıza 2 aylık eğitimle “pedagojik formasyon” verilerek, öğretmenliğe başvuru yapmaları sağlanarak işsiz öğretmenlerin sayıları katlanarak çoğalmıştır.

İşte tüm bu plansızca ve bilinçsizce yapılan işlere, bu sorumsuzca gidişata eğitim ve öğretimdeki düzensizliğe ve çarpıklığa dur demek için yüz binlerin sesi ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER PLATFORMU olarak artık çözüm istiyoruz…

Tüm bu beceriksizlikler yüzünden 34 öğretmen işsizlik cehenneminde kendi hayatına son verme yolunu seçmiştir. Bu intiharlar sistem ve sorunun muhatabı MEB tarafından görmezden gelinmiş ve üç maymunu oynamakla yetinilmiştir. 2009 yılından beri sesimizi ve haklı mücadelemizi herkese duyurabilmek için mücadele etmekteyiz. Her eylem yaptığımızda, her hak arayışımızda bizleri karalayanlar çıkıyor. 2010 yılında KPSS skandalı ile ilgili Abdi İpekçi Parkı’nda ilk basın açıklamasını yaptığımızda “Sizler ülke huzurunu bozuyorsunuz.’’ denilerek iftar vakti elimizin ekmeği ile gözaltına alındık… Ve yalancının mumu yatsıya kadar sürdü, skandal ortaya çıktı. Kopyacılar kimlik numaralarına kadar, çalınan kitapçıklara varıncaya kadar yetkili mercilere teslim edildi. Peki, sonuç ne?

Şu an kopyacılar okullarında ve devletin en yüksek birimlerinde paşalar gibi görevini yapmaktadır.

2012 KPSS yine çeşitli skandallarla gündeme geldiği halde sessiz sedasız her şeyin üstü kapatılıp gitti… Bunlardan da anlaşıldığı gibi KPSS güvenirliliğini tamamen yitirmiş bir sınavdır.

2012 yılında 65 bin ücretli öğretmenin çalıştığı kurumda ise yetkili ağızlardan dillendirilen öğretmenler başka iş bulsun, öğretmenler uyduruk bir atama sorunu yaratıyor, öğretmenler Eminönü’nde yem bekleyen güvercinler gibi ve daha ne söylemlerle bizler ölüme terk ediliyoruz. Toplumda aşağılık psikolojine itilerek, toplumsal bir vaka olarak çevremizdeki acınası gözlerin içinde yaşamaya çalışıyoruz…

Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümet yetkililerinin bu olayı artık ciddiye alıp mevcut atama bekleyen tüm öğretmenleri, belirli bir program dâhilinde kademeli olarak, koşulsuz atama yapmasını talep etmekteyiz.

AYÖP olarak bizler, Öğretmenler Günü’nü kutlamıyoruz. Bugünü AKP hükümetine karşı birlik ve mücadele günü ilan ediyoruz. Ankara, İstanbul, İzmir, Antep, Hatay, Mersin, Zonguldak, Balıkesir, Tunceli, Manisa, Adıyaman, Malatya, Van, Diyarbakır, Adana, Tekirdağ, Mardin, Uşak, Hakkâri gibi kentlerde protesto eylemleri düzenliyoruz.

Sözlerimizi geçen günlerde yaşanan bir terbiyesizliğe cevap vererek bitirmek istiyoruz. Birileri bizi Eminönü’ndeki caminin önünde yem bekleyen güvercinlere benzetmiş. Bu elbette kabul edilemeyecek bir hakaret. Bizim ülkemizde böyle şeyler vakayı adiyeden oldu, biliyorsunuz. “Ananı da al git” den sonra… “Yem bekleyen güvercin” de en azından kuşların özgürlüğün temsilcisi olmasıyla bir ilinti kurarsak, buradaki ülkenin özgür öğretmenlerinin bir sorusu var bu işin muhatabına: Yukarıda söylediklerimizi görüp, duyup, bilip neden üç maymunu oynamaya devam etmektesin?