Tuncay Akdoğan yurdumuzun içinde bulunduğu acılı durumu nasıl da güzel dökmüş sözcüklere:
Güneşin altında donan bir çiçek gibi
Kar altında alev ateş yanan bir kuş gibi
Denizler ortasında çöle düşmüş bir ülkesin
Ağla sevgili yurdum ağla
Nasırlı taş yüreklerin kör sevdasına
Özgürlük adına yattığın sunaklara
Sevgilere öfkeyle sarılan çocuklarına
Ağla sevgili yurdum ağla
Gün gelir dört yanın nefrete boğulursa
Güllerin, göllerin, dağların ayrılırsa
Aşkımız, sevgimiz seni yalnız bırakırsa
Ağla sevgili yurdum ağla
AB-D Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri Tayyipgiller yıllardır acılar çektiriyorlar halkımıza. Yurdun dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Analar ağıtlar yakıyorlar ölen çocuklarına. Babaların gözyaşları ırmak oldu dinmek bilmiyor. Analarını babalarını kaybetmiş çocukların akıttıkları gözyaşları insan olanların içine akıyor. Kardeş acısı, evlat acısı, anne baba acısı yaşamayan ocak kalmadı son yıllarda.
Suriyeleştiriliyor ülkemiz. Müslüman İsrail yaşama geçsin diye, kardeşlik düşmanlığa dönüşsün diye kırdırılıyor halklarımız. İş cinayetleriyle katlediliyor emekçi halkımız. 2015 yılının ilk dört ayında iş cinayetlerinde katledilen işçilerimizin sayısı 482.
AB-D Emperyalistleri ve işbirlikçi Tayyipgiller cennet ülkemizi cehenneme çevirdiler. Dört iklimin yaşandığı yurdumuzdan çaldılar, ilkbaharı ve sonbaharı. Ranta ve talana kurban edildi iki iklim. Ormanlık alanlar ya AVM oldu, ya havaalanı, ya karayolu, ya da köprü. Akarsularımız plansız, programsız, bilimsellikten uzak yapılan HES’lerle akmayan sulara dönüştürüldü. Dünyanın en güzel yöreleri, endemik canlıların yatağı yeşil alanlar, emperyalist tekellere peşkeş çekiliyor. Kurutulan dere yataklarında TOKİ binaları yükseliyor artık.
AB-D Emperyalistleri ve iktidara oturttukları Tayyipgiller için vurgun, talan, küp doldurma önemli ve geçerli olduğu için, insana dönük yatırımlar bilinçli ve iradi olarak hep göz ardı edilmekte. Altyapı yatırımlarına bile kâr amaçlı baktığı için Tayyipgiller, doğal olaylar bile yurdumuzda felakete dönüşebiliyor.
Yurdumuzun cennet köşesi Artvin’de yaşanan sel ve heyelan sonucu meydana gelen katliam, dizginsiz vurgunların ve talanların sonucudur. Bu felakette yitirdiğimiz sekiz canın katilleri; arsızlıkta, hırsızlıkta, vurgunda, talanda bütün sınırları ortadan kaldıran Tayyipgiller’dir. Suyun binlerce yıldır aktığı ve yolunu bulduğu yerlere karayolu yapmanın sonucudur bu sel ve heyelan.
HES’lerle kurutulan dere yataklarına yerleşim yeri yapmanın sonucudur bu katliam.
Kanalizasyon sistemini modernize ederek genişletmemenin, büyütmemenin, artan nüfusa, artan yağmura uygun hale getirmemenin sonucudur yitirilen canlar.
HES, Nükleer Santral kurulurken, Karayolu yapılırken, yerleşim yeri inşa edilirken Bilim İnsanlarına danışılmamasının sonucudur bu felaket.
Kısacası güzel yurdumuzun cennet köşesi Artvin, Tayyipgiller’in vurgun, talan ve kâr hırsına kurban edilmiştir. Doğal bir felaket değildir Artvin’de yaşananlar. Halklarımız için gerçek bir felaket ve tehlike Tayyipgiller’dir. Bunları, efendileri AB-D Emperyalistleriyle birlikte süpürmezsek lağım deliğine bu felaketler kaderimiz olmaya devam edecek.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak Artvin’de yitirdiğimiz insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Tayyipgiller’in neden olduğu bu felakette yakınlarını kaybeden Artvin Halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Ant olsun ki; AB-D Emperyalistleri ve Tayyipgiller’in halklarımıza çektirdiği bütün acıların, döktürdüğü bütün gözyaşlarının, yaptıkları bütün zulümlerin, yaşattıkları bütün felaketlerin hesabını soracağız. Halkın İktidarında kuracağımız Halk Mahkemelerinde yargılayıp hak ettikleri en ağır cezaya çarptıracağız. Ve o günler mutlaka gelecek. 25 Ağustos 2015
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi