Amerika’nın yarısömürgesi olmaktan kurtulmadığımız sürece böylesi satılmış ABD piyonları elinde oyuncak olacak halkımız. 6 Şubat benzeri felaketle de hep gelecek başımıza…

Hatay Belediye Başkanı, eski Tayyipçi, iki dönemdir de Yeni CHP’li Lütfü Savaş, tevil yoluyla da olsa, deprem faciasındaki asli faillerden biri olduğunu kabul ve ikrar etmiştir. Konuya ilişkin Odatv’de yayımlanan şu habere bakalım:

***

İstifa sorusuna yanıt verdi

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Habertürk canlı yayınında kentteki yıkıma ilişkin açıklamalarda bulundu. Savaş, “İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna “İstifa edilmesi gerekiyorsa 10 tane belediye başkanının istifa etmesi lazım” dedi.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Habertürk TV canlı yayınında Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yıkıma uğrayan Hatay’ın son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Yaşanan yıkımlar sonrası Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın istifa edip etmeyeceği tartışma konusu oldu.

Lütfü Savaş, Habertürk TV canlı yayınında ‘İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?’ sorusuna cevap verdi.

Savaş, “İstifa edilmesi gerekiyorsa 10 tane belediye başkanının istifa etmesi lazım. Buradaki bütün ilçe belediye başkanlarının, iktidarın istifa etmesi lazım. İstifa edeceksek hep beraber istifa edelim. Suçluysa 10 belediye başkanları suçlu. Tek bir adama bütün suçu yüklemek vicdanen doğru değil. 10 belediyenin 8’i iktidar partisine ait.” ifadelerini kullandı.

Savaş’ın açıklamaları şöyle:

“İlk iki gün itfaiyeci arkadaşlarla sadece hızlı çıkarabileceğimiz insanları kurtarmaya gayret ettik. İlk iki gün telekomüniskasyon ve internet konusunda mağdurduk birbirimize ulaşmakta zorlanıyorduk. İnsanlar evinde kalmak istemiyor, korkuyor. Herkes çadır istiyor. Zaten Defne, Antakya’da insanlar yüzde 85 evde oturamayacak durumda. Kendi evim güvendiğim bir müteahhidin yaptığı bir ev. Benim aldığım evler yıkılmadı. Evim dördüncü depremde hasar aldı. Hatay’da şu an yüzde 85 oturulamaz bina varsa bunun sorgulanması lazım.”[1]

***

Aslında bütünüyle doğru tespitte bulunuyor, Lütfü Savaş. Tek facia Hatay’da yaşanmıyor ki. 10 ilin tamamı yaşıyor trajediyi bütün derinliğiyle.

Tabiî burada birinci planda suçlu olan, Kaçak Saraylı Tayyip ve onun avanesidir. Gelmekte olan felakete karşı yerbilimcilerin, deprem bilimcilerin bütün uyarı ve ikazlarına rağmen hiçbir önlem almadığı gibi tam tersine; facianın boyutlarını katmerlendirecek hainane, caniyane girişimlerde bulunuyor, oy avcılığı yapabilmek, kurmuş olduğu Hırsızlar İmparatorluğunu sürdürebilmek için.

7 tane “İmar Affı” çıkarıyor. Bunların sonuncusuna da “İmar Barışı” adını veriyor, 2018’de. Çıkardığı bu İmar Aflarının tarihleri şöyledir:

Birincisi iktidara gelişinin birkaç ay sonrasında, 2003 Mart’ında. İkincisi 28 Aralık 2003, üçüncüsü 7 Temmuz 2005, dördüncüsü 21 Temmuz 2005, beşincisi 31 Mayıs 2012, altıncısı 15 Nisan 2015, yedincisi ise 18 Mayıs 2018 tarihlerinde çıkarılıyor.[2]

8’incisi de eğer 6 Şubat facia ve katliamı yaşanmasaydı, önümüzdeki aylarda çıkarılmış olacaktı. Tayyip bu konuda Destici Mustafa’yı kullanıyor, af tekliflerini ona verdirtiyor. Böylece sorumluluğu bütünüyle üzerine almamış görünüyor en azından. Yani başka bir parti teklifte bulunmuş oluyor, Tayyipgiller de onu desteklemiş görünüyorlar.

Tabiî bu “af”, “barış” adlarıyla süslenen işlerin aslında bir cürüm olduğunu, deprem ülkesi Türkiye’de insanların oyunu alabilmek için onların canını ve malını hiçe saydıklarını biliyorlar, adları gibi. O bakımdan bu kanlı, hainane halk düşmanlıklarını halkın gözünden kaçırmak istiyorlar, işin ilk adımını Destici Mustafa nam Hafız’a attırmakla.

Bu Destici, teklifi 2022 Ekim’inde veriyor. Teklif, TBMM Başkanlığından Komisyona havale ediliyor. Tabiî Komisyon da Tayyipgiller iktidarının hakimiyetinde olduğu için Seçime bir iki ay kala bu kararı onaylayarak Meclis Genel Kuruluna gönderecek, meclis de otomatik olarak kararı yasaya dönüştürecek sonra da Tayyip ve avanesi, bunu halkı kandırmada verilen rüşvet olarak kullanacak. Seçime kısa süre kala verildiği için bu rüşvet, rantı daha yüksek olacak, bu rant daha çok sayıda oy şeklinde sandığa yansıyacak. Hesapları buydu. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi 6 Şubat Depremi, bunu rafa kaldırttı.

Bu “İmar Affı” ya da “İmar Barışı” denen hainliklere Yeni CHP’nin de bulaştığı ve bunu savunduğu dönemler, durumlar olmuştur. Somut bir örnek vermek gerekirse; 2015’te CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen bu konuda şöyle bir tweet atıyor:

Bu Yeni CHP’nin 2018 Seçim Bildirgesinin 214’üncü sayfasında ise şu görüş yer alıyor:

“2/B arazisinde binası olan yurttaşlarımızın mağduriyetlerini gidereceğiz.

“2981 Sayılı İmar Affı Kanunu’na göre Tapu Tahsis Belgesi’ni henüz almamış yurttaşlarımıza bir yıl içerisinde tapularını vereceğiz.

“Ruhsatsız yapıları yasal statüye kavuşturacağız.

“Son beş yıl içerisinde mesken olarak kullanılan ve afet riski taşımayan tüm konutlara bir defaya mahsus olmak üzere imar affı getirecek, ruhsatsız binalara ruhsat vereceğiz

“Bu yapılarda ikamet eden yurttaşlarımızın başta belediye hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerinden eksiksiz şekilde yararlanmasını sağlayacağız.”

***

Görüldüğü gibi, bu af cinayetlerinde, ABD piyonu burjuva siyasileri, iktidarıyla muhalefetiyle aşağı yukarı aynı tutum ve konum içindedirler.

Şimdi bu “İmar Affı” ya da “İmar Barışı” adıyla süslenen hainlikler yerleşim alanları üzerinde ne sonuçlar doğuruyor?

Kanuna, hesaba kitaba, bilime, akla mantığa uymayacak şekilde yapılmış olan konutların yasallaştırılmasını, meşrulaştırılmasını ve onlara iskân ruhsatı verilmesini; yoksul, cahil, bilinçsiz, binbir acı ve sıkıntı içinde hayatlarını zar zor sürdürmeye çalışan halkımızın oralara girip oturmasını…

Yani arkadaşlar, açıkçası kendilerine mezar ya da tabut olabilecek bu binalara rahatça girip güvendeymiş gibi yaşamalarını…

Yani tuzağa çekilmelerini sağlıyor bu yapılan işler. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu imar affı denilen namussuzluklar; yaban hayvanlarını avlamak için kapana konulan bir avdan ya da oltanın kıvrık, çelik ucuna takılan yemden zerrece farklı değildir.

Halkımız cahil, yoksul, aç, acılar içinde. Nereden bilsin depremin nasıl bir felaket doğuracağını ve nereden bilsin oturduğu konutun gelmekte olan deprem karşısında nasıl bir tepki vereceğini…

Bir an önce başını sokacak, sokaktan kurtulup sığınacak bir yer bulma derdinde, telaşında insanlarımız. Böyle olunca da işte o kapandan farklı olmayan, tabuttan farklı olmayan binalara girip sığınıyorlar çaresizce.

Tabiî bu arada siyasi hainlerle işbirliği halinde olan vurguncu, hain, namussuz, hırsız müteahhitlerin de, onları yasa gereği denetlemekle görevli olan yine aynı namussuz ve ahlâksızlardan oluşan Yapı Denetim Firmalarının da tuzağına düşüyor halkımız. Bu Yapı Denetim Firmalarının maddi giderlerini yani finansmanlarını, hırsız, alçak, namussuz müteahhitler sağlıyor.

O zaman bu firmalarda çalışan insanların, sözde bilim insanlarının müteahhitlerle anlaşmamaları düşünülebilir mi?..

Müteahhidin çürük binasına sağlam raporu vermezse, Yapı Denetim Firması müteahhitten istediği parayı alabilir mi?

Alamaz…

O zaman yaptığı en çürük, en güvensiz binalara bile sağlam raporu veren firmalarla çalışır tabiî ki bu müteahhitler. Diyelim ki namuslu bir Denetim Firması var, bu hırsız müteahhitlerin hiçbirinden iş alamaz. Dolayısıyla işsiz kalır ve varlığını sürdüremez.

İşte böylesine ahlâk dışı, insanlık dışı, namus dışı bir düzen oluşmuştur inşaat alanında.

Yani arkadaşlar; en tepede ahlâksız, hırsız, halk düşmanı iktidarlar… Onların emrindeki belediyeler, valilikler, kaymakamlıklar… Biraz altında hırsız müteahhitler ve onlarla iş yapan hırsız, ahlâksız Yapı Denetim Firmaları…

Bütün bu anlattıklarımızdan dolayı birincil oranda suçlu olan siyasi iktidardır. Çünkü hepsinin üstündedir, hepsine gücü yeter, hepsini denetlemekle görevli olan odur.

Bunun somut, canlı bir iki örneğini de verelim:

***

AKP’li otel sahibi ve üç yöneticisi tutuklandı

Adıyaman’da depremde yıkılan İsias Otelin sahibi ve yöneticisi Ahmet, Mehmet Fatih ve Efe Bozkurt mahkemece tutuklandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan İsias Otel ile ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan, otelin sahipleri ve yöneticileri Ahmet, Mehmet Fatih ve Efe Bozkurt, mahkemece tutuklandı. Zanlılar, Siverek Cezaevine nakledildi.

Diğer şüpheliler Ulviye Bozkurt ve Şule Özbek hakkında ise yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildi.

Depremde yıkılan İsias Otel’de KKTC’li voleybolcuların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi yaşamını yitirmişti.

OTELİN SAHİPLERİ AKP’Lİ

10 katlı otelin sahibi Bozkurt ailesi, Adıyaman’da AKP’ye yakınlıkları ile biliniyor.

Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre, otelin bağlı bulunduğu İsias Otelcilik Turizm ve Taşımacılık İnşaat Ticaret Sanayi Anonim şirketinde büyük ortak konumunda Mehmet Fatih Bozkurt bulunuyor.

Mehmet Fatih Bozkurt, 2014-2019 yılları arasında AKP’den Adıyaman Belediye Meclisi Üyesi olarak görev yaptı.

Şirketin yönetim kurulu üyesi olan ve kentte “otelin sahibi” olarak bilinen Ahmet Bozkurt da AKP’ye açık destek veren bir isim. Ahmet Bozkurt, ağabeyi Mahmut Bozkurt’un 2018’deki seçimde İYİ Parti’den milletvekili adayı olması üzerine İsias Otel binasına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın pankartını asarak medyanın gündemine gelmişti.

Ahmet Bozkurt, 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Fırat ve AKP Adıyaman İl Başkanı Mehmet Dağtekin’in yaptığı ziyaret sırasında “AK Parti davası, ülke davasıdır, biz bu davaya destek veriyoruz. Ailece AK Parti’nin yanındayız” demişti.

Söz konusu ziyaretle ilgili AKP’li milletvekili Fırat ise, “Ahmet bey ilimizin değerli işadamlarımızdan birisidir. Siyasi tecrübesi ve ilimizde yapmış olduğu yatırımlarla Adıyaman halkının sevgisini kazanmış biridir. 24 Haziran tarihinde yapılacak olan seçim öncesi sahibi olduğu İSİAS Otel binasına sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın pankartını astırarak destek vermiştir. Ziyaretimiz esnasında AK Parti ile ilgili yapmış olduğu açıklamalar bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir” demişti.

Ahmet Bozkurt’un ayrıca Adıyaman TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu da ortaya çıktı. TÜGVA, Erdoğan ailesine ve hükümete yakın derneklerden biri olarak da biliniyor.

Otelin ortaklarından bir diğer aile üyesi Efe Bozkurt da AKP Gençlik Kolları Ekonomi ve Mali İşler Komisyonu Üyesi olarak partide görev yapmıştı.[3]

***

Görüldüğü gibi arkadaşlar; bu oteli yapan hırsız, namussuz, vurguncu müteahhit, Tayyipgiller’le etle tırnak gibi kaynaşmış. Damardan Tayyipçi bir kişi.

Burada şu noktayı da göze batırmak gerekir: Tayyipgiller avanesinin önemli avanelerinden biri de Bilal’dir, bilindiği gibi. Burada suçlular arasına doğrudan Bilal de girmiş oluyor, arkadaşlar.

Kimmiş Ahmet Bozkurt?

Bilal’in dolayısıyla Tayyipgiller’in TÜGVA’sının “Adıyaman Yüksek İstişare Kurulu Üyesi”ymiş.

Bir örnek daha verelim bu konuya ilişkin:

***

Ölüm müteahhidi hediyesi… Şamil Tayyar kötü yakalandı

Yunus Kaya hakkında, kamuoyunda tepkilerin yükselmesinin ardından dün arama kararı çıkarıldı. Ancak Yunus Kaya’nın kaçtığı öne sürüldü…

Antep’in Nurdağı ilçesinde müteahhidi olduğu site ve apartmanlar çöken AKP’li belediye meclis üyesi Yunus Kaya, hakkında arama kararı çıkarılmasının ardından ortadan kayboldu.

Antep’in Nurdağı ilçesi belediyesinin AKP’li meclis üyesi ve imar komisyonu başkanı müteahhit Yunus Kaya’nın yaptığı konutlar enkaza dönüştü. En az 300 kişinin öldüğü belirtilen binaların müteahhitti Kaya, hakkında arama kararı çıkarılmasının ardından ortadan kayboldu.

Sözcü’den Ahmet Kaya’nın haberine göre Maraş merkezli 6 Şubat depremi, Antep’in özellikle 2 ilçesinde çok etkili oldu, yıkıma yol açtı. AKP’li Ökkeş Kavak’ın yönettiği Nurdağı Belediyesi’nin AKP’li meclis üyesi ve imar komisyonu başkanı Yunus Kaya’nın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı CCK İnşaat’ın, ilçenin çeşitli semtlerinde yaptığı 6 site çöktü.

Bu sitelerin enkazı altında kalan ve aralarında Yunus Kaya’nın yakınlarının da bulunduğu 300’ün üzerinde can kaybı yaşandı, çok sayıda da yaralı var. Kaya’nın Nurdağı’nın AKP’li Belediye Başkanı Ökkeş Kavak’ın yakınlarına ait olan Kavak İnşaat ile birlikte lüks siteler yaptığı da belirlendi.

ARAMA KARARI ÇIKTI

Yunus Kaya hakkında, kamuoyunda tepkilerin yükselmesinin ardından dün arama kararı çıkarıldı. Ancak Yunus Kaya’nın kaçtığı öne sürüldü.

MHP’Lİ ATAY: UCU NEREYE GİDERSE GİTSİN

Bu arada konuyla ilgili MHP Gaziantep Milletvekili Sermek Atay’ın paylaşımı dikkat çekti. Atay, sosyal medya hesabından “Her olayı takip edip, tweet atan şehrimizin ünlü siyasetçisi, Nurdağı’nda en fazla ölüme sebebiyet veren müteahhit siyasetçiyi takip etsene. Bu konuda senden tweet bekliyoruz. Korkma zaten emniyet, adliye gereğini yapacak. Ucu nereye giderse gitsin devlet hesap soracak. Hadi bekliyorum” paylaşımı yaptı.

Atay, tweetinde kastettiği siyasetçinin kim olduğuyla ilgili olarak Sözcü’nün yönelttiği soruyu, “İsim vermem. Zaten kimin, kiminle birlikte oluğunu herkes biliyor. Benim derdim suçluların ve arkasındakilerin gerekli cezayı görmesi” diye yanıtladı.

ŞAMİL TAYYAR İDDİASI

MHP’li Atay’ın isim vermediği ünlü siyasetçinin AKP’li MKYK Üyesi Şamil Tayyar olduğu ileri sürüldü. Çöken binalarında en az 300 kişinin yaşamını yitirdiği Yunus Kaya’nın sosyal medya hesaplarında Tayyar ile birlikte çekilmiş fotoğraf ve paylaşım olması dikkat çekti.

Kaya’nın ayrıca, MHP Gaziantep Milletvekili Muhittin Taşdoğan ile de fotoğraf ve paylaşımlarının bulunması dikkat çekti. Bunun yanı sıra kaçak müteahhittin sosyal medya hesabından “abim” dediği Nurdağı Belediye Başkanı AKP’li Ökkeş Kavak ile yakınlıklarını gösteren paylaşımlar bulunuyor.

Yunus Kaya’nın Yönetim Kurlu Başkanı olduğu şirketin, en fazla insanın yaşamını yitirdiği iki siteden CCK Yaşam Konutları’nı Ocak 2020’de, Yunus Kaya Apartmanı’nı ise Bahçelievler Mahallesi’nde 2016 yılında kullanıma sunduğu belirlendi.

ŞAMİL TAYYAR’DAN YANIT

AKP 24, 25, 26. Dönem Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Sermek Atay’ın tweetleri ve Yunus Kaya ile fotoğraflarının sosyal medyada gündem olmasından sonra olayla ilgili Twitter hesabından paylaşım yaptı.

Tayyar, Yunus Kaya’nın 2014 yerel seçimlerinde belediye meclis üyeliği için aday yapılmaması üzerine aralarında siyasi husumet başladığını açıkladı.

Kaya’nın 2019 yerel seçimlerinde belediye meclis üyesi olduğunu ve bu olayda dahli olmadığını ifade eden Tayyar, Yunus Kaya ile olan fotoğrafına da açıklama getirdi.

Eski AKP’li vekil fotoğraf ile ilgili “Kaya’nın Nurdağı ziyaretimde partimin belediye meclis üyesi sıfatıyla yaptığı kısa süreli çay davetindeki fotoğraf, maalesef deprem sonrası operasyon çocuklarına malzeme oldu. Anlamış değilim, eski bir vekilin, partisinin belediye meclis üyesiyle görüşmesi çok mu tuhaf?” ifadelerini kullandı.

“PARTİDEN ATILMASINI İSTEDİM”

Şamil Tayyar paylaştığı tweet dizisinde; 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden sonra Yunus Kaya’nın inşa ettiği binaların yıkıldığını ve bunun üzerine Kaya’nın partiden atılması için teşkilat başkanını aradığını söyledi.

Tayyar, Gaziantep ve İslahiye Başsavcılarını arayıp olayla ilgili şüphelilerin üzerine gidilmesi gerektiğini söylediğini ifade etti.[4]

***

Bütün Tayyipgiller avanesi gibi katliamın suç ortakları arasında yer alan Şamil Tayyar da çirkefleşerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Kendisinin bu konudaki suç ortaklığını dile getirenlere “operasyon çocuğu” diyerek küfrediyor. Biz, bunlarla aynı varlık aleminden değiliz; biz insanlar alemindeniz. O bakımdan bizim ağzımızdan asla “operasyon çocuğu” vb. bir küfür çıkmaz. Çünkü biz, bütün anneleri, saygıdeğer buluruz. Asla onları incitecek bir söz söyleyemeyiz. Her anne gibi bu yaratığın annesi de muhakkak ki iyi bir evlat yetiştireyim diye çabalayıp büyüttü bunu. Fakat bu, annesinin isteğinin ve çabasının tam karşıtı bir yol benimsedi, kendi iradi seçimiyle. Ve kallavi bir “operasyon” olmayı tercih etti ve öylece de oldu. Yani “operasyon”un kallavisi oldu. Bunlar ABD Emperyalist Haydudunun, onun casus örgütü CIA’nın kullandığı “operasyon” elemanlardır. Bugüne kadarki siyasi hayatları böyle geçti, bundan sonrası da sanıyoruz aynı şekilde geçecek. Tabiî CIA böylelerine ihtiyaç duyduğu sürece…

Sadece kendisi değil tabiî suça ortaklık eden. AKP’giller’in ve Kaçak Saray’ın Arka Bahçeli’sinin MHP’sinin tamamı da bu korkunç seri katiller cinayetinin suç ortakları arasındadır.

Aslında bu hırsız, soyguncu müteahhitlerin ezici çoğunluğunun Tayyipgiller’le kaynaşık olduğu apaçık bir gerçektir. Geri kalanları da diğer Amerikancı vurguncu siyasilerle ve onların yerel yöneticileriyle bir şekilde işbirliği içinde, çıkar birliği içinde olmuşlardır.

Hep söyleyegeldiğimiz gibi arkadaşlar; bunların halkımızın, ülkemizin, vatanımızın meseleleriyle ilgili bir düşünce ve davranışları yoktur kesinkes. Zaten alayını ABD Emperyalist Haydudu oynatmaktadır. Halkımız ve vatanımız yararına bir iş yapmaya kalksalar, anında onların siyasi hayatını sonlandırır, ABD Emperyalist Haydudu. Bu sebeple de bunlar sadece ABD’ye, onun çıkarlarına ve onun kendilerine verdiği (bizler için yani Türkiye Halkı için her biri birbirleriyle yarışan ihanet anlamına gelen) görevlere sadakatle bağlıdırlar ve onları yerine getirmekle kendilerini asli görevli saymaktadırlar.

Yukarıda da söyledik; bu katliamda, soykırım boyutlarına ulaşan ve o kapsam içine girebilecek olan bu canavarlıkta muhakkak ki Tayyipgiller başı çekmektedir. Onun Arka Bahçeli’si, Destici’si, Çömlekçisi…

Fakat Sorosçu Kemal’in Yeni CHP’sinin de daha az olmakla birlikte bu cinayette payı vardır. İşte Hatay Belediyesinin durumu…

Yerel Yönetim olarak ne yapmıştır bunlar, Tayyipgiller belediyelerinden farklı olarak depreme karşı önlem alma babında?

Hiçbir şey…

İşte İstanbul. Depremini bekleyen şehir…

Çığlık çığlığa ne diyor yerbilimi insanları?

“İstanbul Depreminin eli kulağında. Ve bu deprem yarım milyon civarında insanımızın ölümüne yol açacaktır. Ve de yüz milyarlarca dolarlık maddi hasara, kayba…”

Ne yapmıştır, ufukta olduğu söylenen böyle bir deprem felaketine karşı, işbaşına geldiği 2019 27 Haziran’ından bugüne, yani 3 buçuk yıldan beri Yeni CHP’li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibi?

Devede kulak kabilinden çok az şey…

Demek ki arkadaşlar; bu burjuva siyasetçilerinin, bu Amerikan kuklalarının diğer alanlarda olduğu gibi halkımızı, gelmekte olan deprem felaketinin yaratacağı yıkımlardan, alacağı canlardan koruyalım, diye bir dertleri, yeterli, derde deva olabilecek bir çalışmaları, bir gayretleri görülmüş müdür?

Hayır…

Çilekeş Halkımız her alanda olduğu gibi burada da yapayalnızdır, kaderiyle baş başadır?

Neden?

Çünkü örgütsüzdür.

Hep tekrarlayageldiğimiz gibi; “Örgütsüz Halk Köle Halktır”.

Amerikan yörüngesindeki satılmış siyasetçiler, Amerikan işbirlikçisi vurguncu, soyguncu Parababaları, örgütsüz halka kolayca hükmederler ve onları yük hayvanları gibi pervasızca kullanırlar. Özetçe; halk düşmanıdır bunların tamamı…

Tabiî bunlardan gerçek anlamda hesap sorabilmek ancak Devrimci Demokratik Halk İktidarında mümkün olabilir. Yoksa ABD hegemonyasındaki yani ABD Haydudunun yarısömürgesi durumundaki ülkemizde; satılmış siyasilerin ve Parababalarının cennet vatanımızı halkımız için cehenneme çevirdikleri ülkemizde, bunlardan bu düzen sürdüğü müddetçe hesap sorulamaz.

Öyle görülüyor ki yoldaşlar; bunlardan ancak halkın gerçek dostlarının ve halkın örgütlü gücünün iktidar olduğu bir düzende hesap sorulabilir. Düzen değişmedikçe bu Amerikancı namussuzlar devran sürmeye, halkımızsa cehennem azapları içinde, acıları içinde yaşamaya devam edip gidecektir.

Demek ki en öncelikli görev, bu düzeni baştan ayağa yıkıp Devrimci Demokratik bir Halk İktidarı kurmak için mücadele etmektir.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

25 Şubat 2023

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

[1] https://www.odatv4.com/guncel/istifa-sorusuna-yanit-verdi-271972

[2] https://artigercek.com/makale/imar-affi-kepazelikleri-1-238236

[3] https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/akpli-otel-sahibi-ve-uc-yoneticisi-tutuklandi-7595282/

[4] https://www.odatv4.com/siyaset/olum-muteahhidi-hediyesi-samil-tayyar-kotu-yakalandi-271614