Şimdi bu Amerikan uşağı, işbirlikçisi, kara gücü harekete, bu Amerika’nın bölgedeki İsrail’den sonra ikinci bir petrol bekçisi harekete, bu çocukların yüzünü Amerikan bayrağının renk figürleriyle boyayıp “Biji Serok Obama!” diye bağırtan harekete hâlâ sol diyebilen insanlar çıkar mı, dersek siz ne dersiniz?
Biz; “Çıkar, evet çıkar”, deriz. “Hem de kendisini demokrat, ilerici, sol, sosyalist ve hatta komünist olarak tanımlayanlardan bile çıkar… Hem de mebzul miktarda”…
Bu Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin legal plandaki siyasi kolu HDP’nin Bağlamacı Selo’yla Gültan Kışanak ve Ahmet Türk’ü, ABD’ye gidip her biri birer CIA yapılanması olan “Düşünce Kuruluşları”nı tavaf edip, sonra da basın açıklaması yaparlar. Derler ki, “Biz ABD’den Suriye’de bize rol vermesini istedik.”
Selocan, hatırlanacağı gibi, “Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı” adı altında tertiplenen, üç hafta süreli, CIA’nın ajan yetiştirme kursundan geçirilmiş ve üstün başarıyla mezuniyetini tamamlamıştır. Wikileaks Belgeleri bu gerçeği netçe ortaya koymaktadır. Yine bu belgelerde, ABD Adana Konsolosu, Selocan için; “Kürt meselesinde kullanacağımız ideal kişidir”, değerlendirmesini yapmaktadır, merkeze (CIA merkezine) gönderdiği kriptosunda…
Öcalan; “Amerika Ortadoğu’da rol oynamak istiyorsa, Kürtlerle işbirliği yapmak zorundadır”, diye yazıyordu on yıllar öncesinin “Özgür Gündem”deki yazısında…
Kandil’deki Karayılan bir Amerikan yayın organına (Newsweek’e) verdiği demeçte;
“Biz Türklerin aksine Amerika’ya düşman değil, dostuz. Yedi bin silahlı savaşçımızı-gerillamızı ABD’nin emrine verebiliriz”, diyordu.
Avrupa’daki PKK temsilcisi Zübeyir Aydar da; “Amerika uzaklardan gelen dostumuzdur”, beyanında bulunuyordu.
Zaten şu anda da Kuzeydoğu Suriye’de ülkenin petrol yataklarını, Amerika adına bu yeni Petrol Bekçisi-PKK-PYD-YPG-SDG-kara gücü olarak elinin altında, hakimiyetinde tutmaktadır.
ABD bu “kara gücü”nü, kırk bin TIR’ı aşkın bir askeri malzemeyle donattığı altmış bin kişilik bir orduyu oluşturuvermiştir. Tabiî kendisi, kendi Özel Kuvvetleri, komuta etmektedir bu Burjuva Kürt Hareketi’nin ordusuna…
Özetçe; bu Amerikancı hareket ABD Emperyalist Hayduduyla etle tırnak gibi kaynaşmıştır…
ABD’nin Ortadoğu’daki İsrail’le birlikte iki ileri karakolu rolünü oynamaktadırlar…
İsrail demek nasıl aslında Amerika demekse; PKK, HDP, PYD, YPG, SDG demek de artık Amerika demektir…
Geçenlerde ABD Haydudu yeni Başkanını seçti, değil mi?
Eski faşist bunak Trump gitti, yeni faşist bunak Joe Biden geldi.
Bu, dünyanın en kanlı seri katili emperyalist devletin yeni başkanını ilk kutlayanlar kim oldu?
Yeni CHP’nin Sorosdaroğlu nam lideriyle birlikte HDP’nin iki “Eşbaşkanı Mithat Sancar ve Pervin Buldan…
Ne adına?
HDP adına…
Şöyle der, daha doğrusu şöyle yalama geçer bu Amerikan uşakları:
“Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar, ABD Başkanı seçilen Joe Biden ve Başkan Yardımcısı seçilen Kamala Harris’e kutlama mesajı iletti:
“Mesajda, “Ağır pandemik koşullar altında yürütülen rekabetçi bir seçim kampanyası sonucunda ABD Başkanı seçilmenizden dolayı Halkların Demokratik Partisi adına sizi kutluyoruz. Sayın Kamala Harris’in Başkan Yardımcısı seçilmesini Amerika’nın demokrasi tarihinde önemli bir başarı ve dönüm noktası olarak görüyoruz” ifadelerine yer verildi.
“Etik ve barışçıl bir dış politikaya öncelik verilmesi gerektiği vurgulanan mesajda, “Amerika politikalarının demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, sosyoekonomik adalet, cinsiyet eşitliği, iklim değişikliğine ekolojik yaklaşım ile etik ve barışçıl bir dış politika gibi gündemlere öncelik verip desteklemesini umut ediyoruz” denildi.” (https://www.hdp.org.tr/tr/es-genel-baskanlarimizdan-joe-biden-ve-kamala-harris-e-kutlama/14807)
Nasıl yalama çekiyor, gördünüz mü uşaklar efendilerine?
Büyük felaketlere katlanarak, ağır yüklerin altına girerek kazanmış oluyor seçimi, insanlık düşmanı faşist bunak Joe Biden…
Sadece ona değil, “Başkan Yardımcısı” kadına da övgü düzmekten geri kalmıyor bu ABD yalayıcıları…
Kamala Harris adlı bu kadının seçilmesi de Amerika’nın demokrasi tarihinde bir “dönüm noktası” teşkil ediyormuş…
Yakın Tarih bize netçe göstermiştir ki; ABD Emperyalizminin kadın temsilcileri de cellatlıkta erkeklerinden asla geri kalmamışlardır. Madeleine Albright, Condoleezza Rice, CIA Başkanı Gina Haspel, Hillary Clinton, Irak-Ebu Garib Cezaevindeki işkenceci kadın Lynndie England vb.’leri…
Ne demokrasisinden söz ediyorsunuz, bre hain satılmışlar!
Che’nin deyişiyle; “İnsan soyunun başdüşmanı olan bu emperyalist hayduda”, demokrasi, soksan geçer mi?
Tarihin görüp geçirdiği en büyük, en kanlı seri katildir bu emperyalist devlet…
Bugüne dek yüz milyonlarca masum insanın kanını içmiş, canını almış bu kanlı diktatör; bu alçak emperyalist kötülükler imparatorluğu.
Hitler ve Naziler bile bunun yanında çömez kalır…
Bu alçak emperyalistin işledikleri suçları saysak ciltler dolusu kitaplar ortaya çıkar…
Ve hâlâ da Ortadoğu’da, Asya’da, Latin Amerika’da kan dökmeyi, faşist darbeler tertiplemeyi kolluyor bu başbelası cellat!..
Ve ayrıca Burjuva Demokrasisi Yirminci Yüzyıl’la birlikte son bulmuştur.
İngiliz-Boer Savaşları ve Küba’da Amerikan-İspanyol Savaşı, tanık olunan ilk emperyalist savaşlardır, Lenin’e göre.
Küba’yı İspanyol sömürgecilerden alıp kendi modern sömürgesi yapabilmek için giriştiği bir savaştı ABD’nin oradaki savaşı. 21 Nisan-10 Aralık 1898 tarihlerini kapsar.
İngiliz-Boer Savaşı da 11 Ekim 1899-31 Mayıs 1902 tarihleri arasında geçer.
Emperyalizm Çağında devlet, artık Bankalar Tapınağında birleşen-toplanan bir avuç tekelin-Finans-Kapital’in yürütme komitesi gibi çalışır. O işlevi görür…
Artık kimin Başkan, kimin bakan, kimin parlamenter olacağına sadece bu Finans-Kapital örgütleri karar verir…
Demokrasi de, serbest seçimler de boş lakırdıdan, kandırmacadan ibaret olur…
Fakat tüm emperyalistler ve hizmetkârları da HDP’liler ve benzerleri gibi bu katı gerçeği inkârdan gelirler…
İnsanlar sosyal sınıf karakterlerine ve temsilcisi oldukları sınıf ya da zümrelerin çıkarlarına göre siyasette bir yol tutarlar, yön belirlerler… Bu olağandır… PKK ve türevleri de sınıf çıkarları gereği 1991 sonrası Amerika’ya dümen kırmış ve Miami limanlarına demir atmıştır. ABD’nin hizmetine, buyruğuna girmiş, onun uşağı olmuştur…
Fakat bununla kalmamıştır…
ABD’li efendileri bunlara eski sol geçmişlerini de kullanarak, bir başka görev daha yaptırmak istemiştir. Bunlara demiştir ki, tamam bana ve benim çıkarlarıma sadakatle ve kusursuz bir biçimde hizmet edin, fakat bu arada sadece söylemde olmak üzere solculuk yapmaktan da vazgeçmiş olmayın. Solcuyuz demeye devam edin…
“Havuç ve Sopa” yöntemini kullanarak Türk Solunu ve sizin dışınızdaki Kürt Solunu kendi yörüngenize çekin!..
Bunlar da aynen öyle yaptılar…
Bizim dışımızda kalan solun tamamını, yörüngelerine alıp uydulaştırdılar. Ay’ın hem Dünya’nın hem de dolayısıyla Güneş’in uydusu oluşu gibi bu zavallı sol, PKK’yle birlikte Amerika’nın da uydusu olmuş durumdadır artık…
Tabiî böylece de bu acınacak haldeki zavallı Sol’da Amerikan karşıtlığı, ABD karşıtlığı ya da emerpyalizm karşıtlığı bitmiştir artık. Bu adı var kendi yok sol da ABD’nin Sol Tabelalı Şark Ekspresi’nin vagonlarından veya yolcularından olmuştur gayrı.
Biz bunlara “Sevrci Soytarı Sahte Sol” diyoruz. “Sefalet Sol’u” diyoruz. Siyasi jargona uygun söylenişiyle bu sol “CIA Solu”dur artık…
Bunların savundukları sosyalizme de “CIA Sosyalizmi” denir.
Bunların halkla, vatanla milletle bir ilgileri, bağları kalmamıştır… Bunlar bütünüyle ABD’li CIA’cı akıl hocalarının kendilerine verdiği, ellerine tutuşturduğu reçeteleri okurlar…
Doğrudan ya da dolaylı olarak BOP savunuculuğu, Yeni Sevr savunuculuğu yaparlar…
Bunların AB ve ABD tarafından fonlanan akademisyenleri, aydınları, yazarçizerleri ve sanatçıları da vardır… Hepsi ortaklaşa bir koro oluştururlar…
İktidarıyla muhalefetiyle medya da bunların yönetimi altındadır. Bu sebeple PKK-HDP ve türevleriyle ilgili haberler hep TV’lerin, gazetelerin baş haberleri arasında yer alır.
Ve Gerçek Sol olarak yalnızca biz kalınca, bu Amerikancı satılmışlar medyasının tamamı bize düşmandır. Sağlı sollu tamamı düşmandır bize… Bizim eylemlerimiz, direnişlerimiz, kavgalarımız ve yazılarımız, bildirgelerimiz hiç yer almaz, yer bulmaz onların medyasında…
Böylece de bizim Halkımıza ulaşmamız, Halkımızın bizi anlaması önemli ölçüde kısıtlanmış, engellenmiş olur…
İsterler ki biz gelişip güçlenmeyelim. Meydan sürgit bu Amerikancılara kalsın…
Kaderin ne İblisçe bir oyunudur bu, Yoldaşlar…
Bizimle birlikte Türkiye’nin de can yakıcı trajedilerinden biridir bu, aynı zamanda…
Velhasıl; işimiz hiç kolay değil. Fakat biz zorlukların alışığıyız. Güçlükleri de aşarız sabırlı ve kararlı mücadelemizle… Sonunda muhakkak biz kazanacağız!..
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
13 Kasım 2020
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı