Doğa, insan, hayvan düşmanı AKP’giller iktidarında gün geçmiyor ki doğanın bir parçası olan hayvanların katline yönelik yeni bir ferman çıkarılmasın.
Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı farklı bölge müdürlükleri tarafından, ülkemizde doğal yaşamın bir parçasını oluşturan, nesli de giderek tükenen ve bundan dolayı da 1984’ten beri Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’nin (Bern 1979) “kesin koruma altındaki türler” Ek-II Listesi’nde (https://haberler.tvd.org.tr/2020/12/08/av-ihalesi-iptal-edildi-47-yaban-kecisi-kurtuldu/) yer alan dağ keçilerinin canları, geçmiş yıllarda olduğu gibi av turizmi kapsamında bu yıl da ihale yoluyla satışa çıkarılıyor.
Basında yer alan haberlere göre, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Van İl Şube Müdürlüğü, av turizmi kapsamında yabancı avcılara yönelik yaban keçisi avlama ihalesi düzenliyor. İhalede 2 yaban keçisi için toplam 480 bin TL bedelle açık teklif usulüyle satış yapılacağı belirtiliyor. Katılımcılar için muhammen bedel 180 bin TL, geçici teminat ise 5 bin 400 TL olarak belirleniyor. Van’ın yanı sıra 13 ilde daha benzer ihaleler düzenleneceği ve çeşitli yaban hayvanlarının hedef alınması söz konusu. (https://artigercek.com/cevre/13-ilde-yaban-kecileri-ihale-adi-altinda-katledilecek-317944h)
AKP’giller’in Van İl Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen yaban keçisi avlama ihalesi, içinde yaşadığımız Parababaları düzeninin, kapitalist sistemin doğayı ve doğal kaynakları nasıl sömürdüğünü gösteren bir başka örnektir. Kapitalist sistemde hayvan yaşamları sermayenin çıkarları doğrultusunda metalaştırılmakta ve insanların kâr elde edecekleri araçlara dönüştürülmektedir. “Av turizmi” adı altında ne doğaya ne de yaban hayvanlarına zerre sevgi beslemeyen, saygı duymayan bir avuç zenginin “kanlı zevklerini” tatmin edeceği avlanma faaliyetleri, doğal dengeyi ciddi şekilde tehdit etmektedir. Yaban hayvanları, ekosistemlerin önemli parçaları olup popülasyonlarının azaltılması, türlerin hayatta kalma şansını düşürmektedir. Ayrıca, “av turizmi” adı altında yapılan bu tür ihaleler, doğanın hassas dengesini bozarak ekosistemlere zarar vermekte ve türlerin yaşam alanlarını daraltmaktadır.
Yaban hayvanlarının katledilmesini amaçlayan “av turizmi”, doğal varlıkların özel mülkiyet altına alınmasını sağlamaktadır. Bu durum Parababalarının egemenlik ve sömürü politikalarını pekiştirmektedir. Yaban hayvanlarının avlanması, hayvan bedenlerinin çeşitli şekillerde ticarileştirilmesi, doğanın ve ekosistemin sermayenin hizmetine sunulmasının bir başka örneğidir.
Neden olur bütün bunlar?
Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un çarpıcı biçimde vurguladığı gibi şu sebeplerden:
“Sömürüye dayanan ekonomik altyapıya sahip toplumlar, yalanla dolanla, kandırmacayla, riyakârlıkla, sahtekârlıkla ve zulümle insanlıklarını da çürütürler, çamurlara bularlar.
Sevginin, saygının yerini güce tapınma ve güç kullanma alır artık…
Ve böylesi toplumlarda en çok zulüm ve zararı, en güçsüz, en korunmasız, en savunmasız canlılar alırlar; kadınlar, çocuklar, hayvanlar ve doğa alır en ağır, en öldürücü darbeleri.
Hep içinde yaşadığımız rezil Sınıflı Toplumdur bu rezillikleri yaratan. Bu insan soyunun yüz karaları, onları yetiştiren bataklıkla, Sosyal Sınıflı Toplumla birlikte yok olup gideceklerdir…” (https://kurtulusyolu.org/bunca-kopegin-de-girmeseydin-kanina-zulum-defterin-eksik-kalirdi/)
İşte, Halkın Kurtuluş Partisi; insanın insanlığını yeniden kazanacağı ve doğanın bir parçası olarak yaşayacağı o güzel günler için, her türlü sömürünün son bulacağı bir dünya için mücadele ediyor, edecek.
27 Eylül 2024
HKP Genel Merkezi