Kurtuluş Partili Hukukçular, Partimizin Halkımızla kucaklaşmasına engel olmak isteyen AKP’giller’in emir eri haline gelmiş Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosuna karşı canhıraş hukuk mücadelesine bugün de devam ettiler
Bilindiği üzere Yüksek Seçim Kurulu, almış olduğu kararlarla Halkın Kurtuluş Partisi’nin Seçimlere girme yeterliliğine sahip olmadığı iddiasındadır. Bu kararının dayanağı da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosundan gelen bilgiler doğrultusundadır. Ancak sözü edilen kurum, ne kanunlarda ne yerleşik uygulamalarında yer almayan gerekçeler yaratarak hukuka takla attırmakta, siyasi, keyfi uygulamalar yapmaktadır.
Oysaki Partimiz Kanunda aranan tüm şartları taşımaktadır;
1- Tüm Türkiye’de 58 ilde ve bu illerin ilçelerinin üçte birinde örgütlenmesini Seçimlerden 6 ay önce tamamlamış,
2- Büyük Genel Kurulunu zamanında, birden fazla kez gerçekleştirmiştir.
Ancak aranan sadece bu iki şart olmasına rağmen Yargıtay Siyasi Partiler Bürosu, kanunkoyucu yerine geçerek yeni koşullar ihdas etmekte, il ve ilçe kongrelerinin yapılması gereği şartı uydurmaktadır. Devamında da yeni kurulmakta olan il ve ilçe örgütlerimizin kuruluşunu, yine yasada aranmayan şartlar uydurarak kabul etmemektedir.
İşte Yargıtay Siyasi Partiler Bürosunun bu koşul ve gerçeğe aykırı tespiti doğrultusunda Yüksek seçim Kurulu da bizi Seçimlere katılacak partiler arasında saymamaktadır.
En son 19 Nisan 2018 tarihinde kendisinde olmayan kanun yaratma kanunsuzluğuyla bu tespiti yapmış olup Seçimlere girmemize engel olmuştur.
Kurtuluş Partili Hukukçular bugün, Yargıtayın bu keyfi, siyasi kararına karşı İdari Yargı yoluna başvurarak söz konusu kararın iptali ve ivedilikle incelenerek derhal Yürütmeyi Durdurma kararı verilmesi talebiyle dava açtılar.
Yine Yargıtaya karşı yasada aranan şartlara uygun olarak kurulan il ve ilçe örgütlerimizin tescil işleminin yapılmaması kararına karşı açılan davada, Mahkemece lehimize yürütmeyi durdurma kararı verilmişti, seçim kararı alınmadan önce. Ancak Yargıtay SPB bu karara itiraz etmiş ve yine keyfi bir şekilde uygulamamıştı. Sözü edilen bu Yürütmeyi Durdurma kararını uygulamayan ve itiraz eden Yargıtay SPB’nun bu itirazı da reddedilerek Yürütmeyi Durdurma kararı kesinleşti. Dolayısıyla kurulan teşkilatlarımızı kabul etmesi ve YSK’ye bilgi vererek zaten yıllardır taşıdığımız şartların sonucunda daha önce katıldığımız biri Yerel ikisi Genel Seçim kararları olduğu da gözlerine batırılarak YSK’ye doğru bilgi vermesi ve akabinde Seçimlere katılmamıza karar verilmesi talebiyle başvuruldu.
Şu iyice bilinmeli ve bellenmelidir:
Partimizin Halkımızla kucaklaşmasına engel olamayacaksınız! 26 Nisan 2018
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Merkezi
***********************
Konu ile ilgili dava dilekçesi ve başvuru dilekçesi aşağıdadır:
ANKARA
İDARE MAHKEMESİ
SAYIN BAŞKANLIĞINA
YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR
DAVACl :HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sok. No: 24/15 Kızılay/Ankara
VEKİLİ : Av. Metin BAYYAR-Av. Ayhan ERKAN
Av. Ali Serdar ÇINGI-Av. Tacettin ÇOLAK-Av. Sait KIRAN
Av. Ferit CÖHCE-Av. Azime Ayça OKUR
Av. Halil AĞIRGÖL-Av. Pınar AKBİNA-Av. Doğan ERKAN
ORTAK ADRES :Sezenler Cad. No:4/15 Sıhhiye/Ankara
DAVALI :Yargıtay Başkanlığı
Vekaletler Cad. No: 1 Bakanlılar/Ankara
Sözkonusu İdari İşlemin
Öğrenilme Tarihi : 22.04.2018
KONU : Davalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.04.2018 gün ve 197 sayılı idari işlemine dayanarak Yüksek Seçim Kurulunca 22.04.2018 tarih ve 264 sayılı Kararı ile ilan edilen seçime katılma yeterliliğine sahip siyasi partilerin arasında müvekkil siyasi parti Halkın Kurtuluş Partisinin yer almaması nedeniyle sözkonusu dayanak 19.04.2018 tarih ve 197 sayılı Yargıtay Başkanlığı idari işleminin iptali ile öncelikle yürütmesinin durdurulması, davanın duruşmalı yapılması talebimizin sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR :
A.SÜREÇ:
1.Yüksek Seçim Kurulu 22.04.2018 tarih ve 264 sayılı Kararı ile seçime katılma yeterliliğine sahip Siyasi Partileri ilan etmiştir. (Ek-1)
2.Bu partiler içerisinde müvekkil siyasi parti Halkın Kurtuluş Partisi sayılmamıştır. Gerekçe olarak 22/04/2018 tarih 264 sayılı kararında “…Yukarıda açıklanan kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; siyasi partilerin bir ilde teşkilatlanmasının varlığından bahsedilebilmesi için, o ilin merkez ilçe dâhil ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmaları ve ilçe kongrelerini yapmaları; seçime katılma yeterliliğini sağlayabilmeleri için de illerin en az yarısında teşkilatlanmaları ya da Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.” denilmektedir. Ve bu gerekçeden sonra:
I- A) 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin onbirinci fıkrası ile 2820 sayılı Kanun’un 20. ve 36. maddelerine göre, illerin en az yarısında oy verme günü olan 24 Haziran 2018 tarihinden en az altı ay öncesi itibariyle teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olan siyasi partilerin (alfabetik sıralamaya göre); 1. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2. Bağımsız Türkiye Partisi, 3. Büyük Birlik Partisi, 4. Cumhuriyet Halk Partisi, 5. Demokrat Parti, 6. Halkların Demokratik Partisi, 7. İyi Parti 8. Milliyetçi Hareket Partisi, 9. Saadet Partisi, 10. Vatan Partisi olduğu,
B) Diğer partilerin ise genel kongre veya teşkilatlanma koşulunu yerine getiremedikleri, dolayısıyla 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin onbirinci fıkrasında öngörülen nitelikleri kazanamadıkları, saptanmıştır.“ sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu kararda müvekkil partinin de seçime katılma yeterliliğine sahip olmadığına hükmedilmektedir. Ancak bu karar yasanın açık hükmüne aykırıdır. Yasama organı eğer ilçe kongrelerini yapmış olmayı seçime katılma yeterliliği için aramış olsaydı bunu yasa hükmünde açıkça belirtirdi. 2820 sayılı yasanın “Siyasi partilerin seçimlere katılması” başlıklı 36. Maddesi: “ Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şarttır.
Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.” hükmünü taşımaktadır.
298 sayılı Kanununun 14. Maddesinin 4. Fıkrasında:
“Tüzüklerine göre ilk genel kongresini yapmış olup, illerin en az yarısında ve en az altı ay evvel il ve ilçe teşkilatını kurmuş bulunan siyasi partilerin adlarını, ilçe seçim kurullarının yeniden kurulması için öngörülen ayların ikinci haftasında tespit ve ilan etmek, “,
Aynı maddenin 11. Fıkrasında:“ Siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir. Bu esaslar dairesinde seçime katılabilecek siyasi partiler tespit ve seçimin başlangıç tarihinden on gün, seçimin yenilenmesi halinde yenileme kararının ilanından sonraki beş gün içinde ilan etmek.” denmektedir.
Yukarıda alıntılanan yasal kuralların hiçbirisinde İL VE İLÇE KONGRELERİNİN YAPILMIŞ OLMASI KOŞULU GETİRİLMEMİŞTİR. Eğer aksi amaçlansaydı anılan yasa maddelerindeki hükümlerin “kongrelerini yapmış olmak” biçiminde düzenlenmiş olacağı açıktır.
Her hukukçunun bilebileceği böyle bir gerçeği atlayarak, zorlama yoluyla aksi yorum yapmak hukuksal değildir. Keyfidir. Müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 36. ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Yasası’nın 14/11. Maddelerinde aranan seçimlere katılabilme yeterliliğini sağladığından 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Yerel Seçimlere, daha sonra da 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimi ile 1 Kasım 2015 tarihindeki Milletvekili Erken Seçimlerine 550 milletvekili adayı ile katılmıştır. YSK’nın katılmamıza karar verdiği yukarıda belirtilen seçimlerde de durumumuz aynı idi. Yasada her hangi bir değişiklik olmadığı halde tam tersi bir karar vermek yerinde değildir. Bu durumda karar hukuki olmaktan çıkmakta, TAM KANUNSUZLUKLA MALUL OLMAKTADIR.
Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 22/5/1987 tarih 1986/17 E., 1987/11 K. Sayılı kararında:”… Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı kimi zaman Anayasakoyucu tarafından, kimi zaman Anayasa’nın verdiği yetkiye dayanılarak yasama organı tarafından belirlenen sınırlı haklardır. Düzenlemenin, yasakoyucunun takdiri dışında bırakılan anayasal ilkeleri zedelememesi ve demokratik toplum düzeninin esaslarına aykırı olmaması gerekir. Hakkın özüne dokunan düzenlemeler gerçek anlamda bir seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırır. Seçime katılabilmeyi salt örgütlenme gücüne bağlamak uygun değildir. Böyle bir düzenleme, özellikle yeni kurulan siyasi partilerin seçimlere katılmasını önlemeye yönelik düzenleme, oldukça ağır sonuçlar doğuracak koşulları taşımaktadır. Yeni kurulan ve akçalı olanakları sınırlı olan bir partinin gösterilen il ve ilçe düzeyini aşması çok güç, genelde olanaksızdır. Demokrasinin vazgeçilmez öğesinin bu ölçüde sınırlanması, siyasi partilerle gerçekleşecek düzenin olabildiğince engellere bağlı tutulması, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bulunmamaktadır. “Makul”, kabul edilebilir sınırların aşılması aykırılığı oluşturur. Böyle bir ortamda seçme ve seçilme hakkının zarar göreceği açıktır. Makûl ölçülerin aşılması bir iptal nedenidir. Bununla yasakoyucu yerine geçmek ya da yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm kurmak söz konusu olamaz. Denetlenen kuralın kabul edilebilir sınırda olmadığını belirtmek yeterlidir. Yapılan sınırlamayla sağladığı yarar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gerekir. Amaçla araç arasındaki makul ölçüyü aşmış görülen yeni sınırlamanın uygun olmadığı ortadadır. Nasıl il ve ilçelerin tümünde örgütlenme koşulu, savunulabilecek bir düzey değilse buna çok yakını oranda aynı niteliktedir. Bir siyasi partinin seçimlere katılmasını güçleştirmek ya da engellemek seçilme hakkının özüne zarar verir. 8. maddenin getirdiği sınırlama, amacı aşarak, seçme hakkının kullanılmasını demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayacak biçimde zorlaştırdığından Anayasa’nın 13. ve 67. maddelerine aykırıdır.
2 – Anayasa’nın 68. maddesi yönünden inceleme:
Siyasi partileri demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez öğesi sayan bu madde karşısında, seçimlere katılmalarına güçlükler çıkarılması doğru olamaz. İlkeyle bağdaşmayan uygulama başlıca aykırılıktır. Partilerin serbest çalışmaları, olağandışı engellere bağlı tutulmamaları demokratik hukuk devletinin doğal gereğidir. Kamu yaran için getirilen sınırları aşmayan düzenlemeler sakıncasızdır. Seçme ve seçilme hakkının kullanılmasını engelleyici boyuttaki sınırlamalar ise amaçla bağdaşmaz.
“Ülke genelinde baraj” ve “seçim çevresi barajı” ile yeterince sınırlama getirilmişken bunlara ek olarak seçime katılma koşullarım ağırlaştırmak demokrasiye uygun düşmemektedir. Siyasi partilerin amaçlarına ulaşabilmeleri için gerekli, yeterli olanaklara sahip olmaları zorunludur.” sonucuna ulaşmıştır. Bu karar da davamızın haklılığını ve YSK’nın kararına dayanak olan iptalini istediğimiz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu’nun idari işleminin “makul, kabul edilebilir sınırları” aştığını kanıtlamaktadır.
3- Kaldı ki bir an için yasaya aykırı biçimde getirdiği yeni kuralı kabul etsek bile yine iptali istenen idari işlem keyfidir. Yerinde değildir. Partiler arasında eşit davranma yükümlülüğünü ihlal etmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iptalinin istediğimiz idari işlemi sonucunda YSK Kararında : “I- A) 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinin onbirinci fıkrası ile 2820 sayılı Kanun’un 20. ve 36. maddelerine göre, illerin en az yarısında oy verme günü olan 24 Haziran 2018 tarihinden en az altı ay öncesi itibariyle teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olan siyasi partilerin (alfabetik sıralamaya göre); 1. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2. Bağımsız Türkiye Partisi, 3. Büyük Birlik Partisi, 4. Cumhuriyet Halk Partisi, 5. Demokrat Parti, 6. Halkların Demokratik Partisi, 7. İyi Parti 8. Milliyetçi Hareket Partisi, 9. Saadet Partisi, 10. Vatan Partisi olduğu,..” demektedir.
Halbuki örneğin İYİ Partinin anılan il ve ilçe kongrelerini tamamlamadığı bütün kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Nitekim kendisi de bir hukukçu olan Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol, 23.04.2018 günlü yazısında YSK’nın İYİ Parti ile ilgili kararını eleştirmiş ve şöyle demiştir:
“İYİ Parti seçimlere girmenin şartlarını gerçekleştirmişti:
– İllerin en az yarısında, oy verme gününden en az altı ay evvel belirli oranda teşkilat kurmuştu…
– Yine altı ay evvel kurucular büyük kongresini yapmıştı.
Evet il ve ilçe kongrelerini tamamlamaya vakit bulamamıştı ama bu seçimlere girmeye engel değildi.
Nitekim Emine Ülker Tarhan’ın Büyük Anadolu Partisi (BAP) 14 Aralık 2014’te kurulmuş, kurucular kongresini yapmış ve hiçbir il ve ilçe kongresini yapmadan, sadece atanmış teşkilatlarla ve YSK kararıyla 7 Haziran 2015 seçimlerine girmişti.
BAP’ı seçimlere sokup da hukuki ve siyasi durumu daha kuvvetli olan İYİ Parti’yi seçimlere sokmamak düşünülemezdi.
YSK’nın bu konuda tereddütler geçirmiş olması üzücüdür.”
T. Akyol’un yazısında adı geçen BAP ile müvekkil HKP de aynı durumdadır ve anılan seçimlere katılan partiler arasındadır.
Ayrıca diğer pek çok partinin aynı biçimde il ve ilçe kongrelerini tamamlamadığı ortadadır. Eğer yasaya aykırı olarak getirilen il ve ilçe kongrelerinin tamamlanması kuralı eşit olarak kullanılacak olursa mecliste grubu bulunan partiler dışında hiçbir partinin seçime katılabilmesi mümkün değildir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yasakoyucunun yerine geçerek koyduğu hukuk dışı kurallarla eşitlik ilkesini, objektif ve tarafsız olma kuralını ihlal ederek siyasi partiler arasında seçmece yapmakta ve istenilen partilerin seçime katılabileceğine hükmetmektedir. Bu yönüyle iptali istenen idari işlem hukuki değil, siyasidir. Keyfidir. Bu kabul edilemez.
4- Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı her aşamada müvekkil partiye zorluk çıkarmaktadır. Yeni il ve ilçe örgütü kuruluşlarını da yasal dayanağı olmamasına karşın kurucuların aynı il veya ilçede ikamet etmeleri gerektiği gerekçesiyle sicile kaydetmemiştir. Buna karşı açtığımız Yürütmenin Durdurulması ve İptal istemli davada, Ankara 11. İdare Mahkemesi “…örgütlenme özgürlüğü kapsamında bulunan somut olayda herhangi bir hukuki düzenleme olmaksızın “kıyas yoluyla” sınırlama getirilmesinin de hukuka aykırılık teşkil edecek olması…” gerekçesiyle 14/03/2018 tarih 2018/128 E. sayılı YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararı vermiştir. Bu karara itiraz da Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 19.04.2018 tarih ve 2018/299 YD İtiraz No ile reddedilmiştir. Buna karşın Başsavcılık henüz YD kararına uymamıştır ve YSK’ya bu yeni kurduğumuz il ve ilçe örgütlerimizi de bildirmemiştir. Dolayısıyla gerçekte 58 ilimizde örgütlenmemizi tamamlamamıza karşın örgütlerimiz eksik bildirilmiştir. Olayımızda da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu yasal dayanağı olmadığı halde kongre yapmadığı gerekçesi ile müvekkil partinin il ve ilçe örgütlerini bildirmemiştir. YSK olarak bu yasaya aykırı keyfi davranışı engellemeniz gerekirken, yukarıda anılan kararınız ile desteklemiş bulunmaktasınız. Bu kabul edilemez.
5.Müvekkil siyasi parti 298 sayılı Kanun ile 2820 Sayılı Kanunda aranan kriterleri taşıdığı ve hatta bu kriterleri taşıyarak 30 Mart 2014 yerel seçimlerine, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimlerine katıldığı aşikardır. O tarihte 46 ilde teşkilatlanması mevcuttu. Bu seçimlerden sonra 12 ilde daha örgütlenmesini tamamlamış şu an 58 il örgütü tamamlanmış bulunmaktadır. Buna rağmen seçim dışında bırakılması hukuki değildir. Kanunlara aykırıdır. Siyasidir.
6.YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SİYASİ PARTİLER BÜROSUNUN MÜVEKKİL PARTİNİN TEŞKİLATLARINI YOK SAYMA YETKİSİ YOKTUR. YSK’YA DA BÖYLE BİR YETKİ VERİLMEMİŞTİR. PARTİ TEŞKİLATLARININ VARLIĞINA SON VERİLEBİLMESİ ANCAK ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI İLE OLABİLİR. ANAYASA MAHKEMESİ 2820 SAYILI YASANIN 101,102,103 VE 104. MADDELERİNDE BELİRTİLEN DURUMLAR İTİBARİYLE PARTİNİN VARLIĞINA SON VEREBİLİR. HAL BÖYLE İKEN ANILAN YASANIN 36. VE 298 SAYILI YASANIN 14. MADDESİNDEKİ HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE MÜVEKKİL PARTİ SEÇİMLERE GİREBİLMEK İÇİN GEREKEN KOŞULLARI TAMAMLAMIŞ, YUKARIDA DA BELİRTTİĞİMİZ ÜZERE İKİ GENEL VE BİR YEREL SEÇİME KATILMIŞTIR. MÜVEKKİL PARTİNİN 24 HAZİRAN 2018 TARİHİNDE YAPILACAK SEÇİMLERE KATILMASI, ANILAN YASALARA AYKIRI BİR ŞEKİLDE, YETKİ AŞIMI YAPILARAK, YASAKOYUCU GİBİ YENİ HÜKÜMLER İHDAS EDİLEREK ENGELLENMEK İSTENMEKTEDİR. BU NEDENLERLE DAVALI İDARENİN OLUŞTURDUĞU İŞLMLER ANAYASAYA, YASALARA, DAVALININ YERLEŞİK UYGULAMA VE KARARLARINA AYKIRI OLUP İPTAL EDİLMESİ GEREKİR. MÜVEKKİL PARTİ HALEN FAAL OLUP, EKTE SUNULAN YARGI KARARLARI DA İDARENİN HAKSIZLIĞINA BİRER ÖRNEKTİR. MÜVEKKİL PARTİ HAKSIZ BİR ŞEKİLDE MAĞDUR EDİLMEKTEDİR.
D.YÜRÜTMENİN DURDURULMASI ELZEMDİR.
Anayasa m.125/2 ile İYUK m.27/2 yürütmenin durdurulması koşullarını sıralamıştır. Bu koşullar şunlardır:
a.İdari işlemin yürürlükte kalması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğmalıdır,
b.İdari işlemin açıkça hukuka aykırı bulunması gerekir,
c.Yürütmeyi durdurma davacı tarafından talep edilmiş olmalıdır,
d.Davalı idarenin savunmasının alınması gerekir, ancak uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlemler hakkında yürütmeyi durdurma kararı idarenin savunması alınmadan verilebilir,
e.Durumun gereklerine göre teminat karşılığı verilebilir,
f.Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, kanunla yürütmenin durdurulması sınırlanabilir.
SOMUT DAVAYA UYGULANDIĞINDA İPTALİ İSTENEN İDARİ İŞLEMİN YÜRÜRLÜKTE KALMASI MÜVEKKİL SİYASİ PARTİNİN 24 HAZİRAN 2018 TARİHİNDEKİ SEÇİMLERE GİREMEMESİ SONUÇUNU GETİRECEĞİNDEN, MİLLETİN İRADESİNE KONAN ENGEL İLE TELAFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARARLAR DOĞURACAKTIR. Kİ BU DURUM İDARENİN ULUSAL VE ULUSLARARASI ALANDA SORUMLULUĞUNU DOĞURACAKTIR. ZİRA SİYASİ PARTİNİN SEÇİMLERE GİREMEMESİ ONUN TÜZEL KİŞİLİĞİNİN MANEVİ ANLAMDA ZARARA UĞRAMASINA SEBEP OLACAKTIR.
İDARİ İŞLEMİN HUKUKA AYKIRILIĞI YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE AŞİKARDIR.
DAVALI İDARENİN SAVUNMASININ ALINMASININ BEKLENMESİ, MÜVEKKİL SİYASİ PARTİNİN SEÇİMLERE KATILAMAMASINI, DOLAYISIYLA ÜLKEMİZDE ÖZGÜR, DEMOKRATİK, EŞİT KOŞULLARDA SİYASİ FAALİYET YÜRÜTEMEMESİ SONUCUNU DOĞURACAĞI İÇİN KAMU YARARINA AYKIRI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR. BU NEDENLE DAVALI İDARENİN SAVUNMASININ ALINMADAN YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDERİZ.
TALEBİMİZ GEREĞİ; İDARENİN MADDİ BİR KAYBI OLMAYACAĞI İÇİN TEMİNAT KOŞULU ARANMAKSIZIN VE DE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ OHAL KOŞULLARINDA ŞU ANA KADAR BU KONUDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İÇEREN BİR KANUN ÇIKARILMADIĞI İÇİN ANAYASA’DA VE IYUK’TA ARANAN KOŞULLARI TAŞIMAKLA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMEK GEREKİR.
HUKUKİ SEBEPLER: Anayasa, 298 Sayılı Kanun, 2820 Sayılı Kanun, diğer ulusal ve uluslararası mevzuat.
DELİLLER :Davalının delillerine karşı delil gösterme hakkımız saklı kalmak üzere;
1.YSK’nın 22.04.2018 tarih ve 264 sayılı kararı
2.2014, 2015, 2016 yılına ait YSK’nın seçime girebilecek partileri ilan etmesine dayanak olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu kararları (davalı idareden istenmesini talep ederiz),
3.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partilere ilişkin “https://siparyeni.yargitaycb.gov.tr/SPARDMZ2Web/login” adresinden UYAP üzerinden aldığımız teşkilat raporu örneği olup ayrıca aynı teşkilat raporunun davalıdan istenmesini talep ederiz.
- Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2011/168 -2011/957 Esas-Karar sayılı 06.10.2011 kesinleşme şerhli ilamı,
5.Ankara 11. İdare Mahkemesi 2018/128 Esas sayılı dosyasından verilen Yürütmeyi Durdurma kararı ve karara davalı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin 19.04.2018 tarih ve 2018/299 YD İtiraz nolu kararı.
6.Emsal Yargı kararları, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda belirtilen ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 19.04.2018 tarih ve 197 sayılı yazı kararlarının
- İdarenin çelişkili ve haksız işleminden hukuki menfaat elde edemeyeceği, eşitlik ilkesine aykırı olduğu, sebep, konu, amaç yönlerinden sakat olduğu için İPTALİNE KARAR VERİLMESİNİ;
2.24.06.2018 TARİHİNDE YAPILACAK SEÇİM TAKVİMİNİN BİRKAÇ GÜN İÇİNDE AÇIKLANACAK OLMASI SEBEBİYLE TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLARIN MEYDANA GELECEĞİ AŞİKAR OLDUĞUNDAN DAVALI İDARENİN SAVUNMASI BEKLENMEKSİZİN DOSYA ÜZERİNDEN TENSİPLE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmesini, yargılama gider ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını vekâleten saygılarımla arz ve talep ederim. 26.04.2018
DAVACI
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ
VEKİLLERİ
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Azime Ayça OKUR
*********************
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
SİYASİ PARTİLER BÜROSU’NA
İ V E D İ
İLGİ :a-) 18.04.2018 tarih 3656 sayı ile kaydınıza giren başvurumuz. b-) 20.04.2018 tarih 3738 sayı ile kaydınıza giren başvurumuz.
KONUSU : Siyasi Partiler Yasasının 36. ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanununun 14/11. maddelerinde aranan seçimlere katılma koşullarını yerine getiren ve Ankara İdare Mahkemelerince de bu hakkı tescil edilen müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi (HKP)’nin seçimlere katılacak partiler listesine dahil edilmesi istemidir.
AÇIKLAMALAR :
1-İlgi a ve b’deki başvurularımızla Halkın Kurutuluş Partisinin bugün itibariyle 58 ilde örgütlenmiş ve Büyük Genel Kurulu’nu da yapmış olmasına karşın, hukuka uyarlı olmayan bir tasarrufla bu örgütlenmelerinin yok sayılmasına, siyasi partiler siciline kaydedilen bazı örgütlerin sicilden silinmiş, bazılarının da hiç kaydedilmemiş olması nedeniyle müvekkil partinin seçimlere katılma yeterliliğine sahip olan partiler arasından çıkartılmasına yol açıldığını belirtmiştik
2- Sayın Başsavcılığın müvekkil parti örgütlerinin Siyasi Partiler Siciline kaydedilmemesine ilişkin 02/01/2018 tarih, 5104747/2018/2 sayılı işlemine karşı tarafımızdan Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 2018/128 E. Sayılı dosyasında iptal davası açılmış ve mahkemece 14/03/2018 tarihinde YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLMİŞTİR. Bu YD kararına karşı yaptığınız itiraz Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin 19/04/2018 tarih 2018/299 Y.D. İtiraz Nolu karar ile REDDEDİLMİŞTİR. (EK-1)
3- Ancak ilgi a ve b’deki başvurumuza karşın YSK’ye parti teşkilatlarımızı eksik bildirdiğiniz için; YSK’nın 22.04.2018 tarih 264 sayılı kararında ilan edilen seçime katılma yeterliliğine sahip olan partiler arasında müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) sayılmamıştır. Sözkonusu 19.04.2018 tarih 197 sayılı idari işleminize karşı Ankara İdare Mahkemesinin 2018/ E. Sayılı dosyasında Yürütmeyi Durdurma istemli İptal davası açılmıştır.
4- Ne 2820 sayılı Kanunun 36. Maddesinde ne de 298 sayılı Kanunun 14/11. Maddesinde seçimlere katılma koşulları arasında ilçe kongreleri yapma kuralı bulunmamaktadır. Bu kuralı keyfice siz koymaktasınız. Yargıçlar ve Savcılar yasa ve Anayasadan emir alırlar. Bunun dışındaki her davranış hukuki değil, siyasidir.
BU NEDENLE YASAL VE ANAYASAL HAKLARI ÇİĞNENEN HALKIN KURTULUŞ PARTİSİNİNİN MAĞDURİYETİNİN GİDERİLMESİ İÇİN, EK-1’DE SUNDUĞUMUZ BİM KARARI DA DİKKATE ALINARAK KAYDEDİLMEYEN ÖRGÜTLERİMİZİN KAYDI YAPILARAK ACİL OLARAK YSK’YA YENİDEN YAZI YAZILMASINI VE MÜVEKKİL PARTİNİN SİYASİ PARTİLER YASASININ 36. VE 298 SAYILI SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ KANUNUNUN 14/11. MADDELERİNDE ARANAN SEÇİMLERE KATILMA KOŞULLARINI YERİNE GETİRDİĞİ İÇİN SEÇİMLERE KATILMA YETERLİLİĞİMİZİN YSK’YA İVEDİLİKLE BİLDİRİLMESİNİ arz ve talep ederiz. 26.04.2018
Başvuruda Bulunan HKP
Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. A. Ayça OKUR