AKP’giller, Siyonist İsrail’in Suriye’deki işgaline bayram ediyor!

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

2023 7 Ekim’indeki değerlendirmemizde yani Hamas’ın ilk İsrail’e yönelik harekâtını, saldırısını başlattığından bir gün sonraki değerlendirmemizde ne dedik biz?

“Hamas tuzağa düşürüldü, tuzağa çekildi. Bu İsrail’in 11 Eylül’ü olacak. Bundan sonra İsrail artık ne Gazze Şeridi bırakacak ne Batı Şeria; Filistinlileri on binlerce hatta yüz binlerce katliama uğratacak”, dedik.

Ve aynen de öyle oldu. İşte sadece Filistin’de bu Siyonist ABD aparatı devletin, katliamcı, soykırımcı devletin, Siyonist İsrail’in yaptığı canavarlık ve kan dökücülüğün boyutu, 60 bin kişinin katledilmesine yaklaştı. Sayısı 60 bine yaklaşan Filistinli hayatını kaybetti. Lübnan’daki Hizbullah ve yerel halktan, Arap Halkından  bini aşkın insan hayatını kaybetti. Ve artık Gazze diye bir şey kalmadı; hepsi İsrail’in askeri tahakkümüne girdi. Hizbullah’ı darmaduman etti, çökertti. Artık onun da bir askeri varlığı kalmadı Lübnan’da. Ve iki milyona yaklaşan Lübnan Halkı yerlerinden, yurtlarından edildi. Yüz bine yakın Lübnan’daki yerleşim birimi, konut yerle bir edildi.

Ve ardından sıra Suriye’ye geldi. Bu Tayyapgiller’le birlikte, Amerikancı Burjuva Kürt Hareketiyle birlikte Amerika’nın organize ettiği, yönlendirdiği, eğittiği, silahlandırdığı, donattığı ve desteklediği Ortaçağcı meczuplar grubu, 27 Kasım’da saldırı başlattı. Ve 12 gün sonra, 8 Aralık’ta, Şam’a kadar gelip ülkeyi tümüyle ele geçirdi ve 61 yıllık Laik BAAS İktidarını devirdi, Suriye Devleti’ni yerle bir etti. Ve ardından İsrail’in harekâtı başladı, Suriye topraklarına yönelik işgal harekâtı başladı.

Evet, işte bu harekâta yönelik bazı bilgiler aktaralım Odatv’den 18 Aralık 2024. Yani bugünün haberi;

“İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Muharebe Mühendislik Kolordusu’na bağlı 603. Tabur, İsrail güçlerinin Suriye’de girdiği en derin nokta olan Tel Hadar’a ulaştı.

“Tel Hadar, İsrail sınırına 10 kilometre, Şam’a ise 20 kilometreden biraz fazla mesafede bulunuyor. Şu anda İsrail askerleri Suriye’nin yaklaşık 10 kilometre içinde konuşlanmış durumda. Tabur komutanı Almong, ‘Buradan bir tarafta Şam’ı, diğer tarafta Hermon yamaçlarını ve arkamızda kuzey İsrail yerleşimlerini görebilirsiniz. Şu anda Alfa Hattı’nın ötesindeki mevzileri güçlendiriyor, İsrail’in savunma çemberini genişletiyor ve Golan Tepeleri sakinlerini koruyoruz’dedi.”

Yani şu anda işgal ettiği mevzileri güçlendirip iyice tahkim ediyor. Sonrasında, daha ileri bir harekâtta bulunmak için, o mevzilerdeki güçlerini, yığınağını harekete geçirecek, kullanacak.

“MALTA KADAR TOPRAK İŞGAL ETTİ

“İşgalini yaklaşık 380 kilometrekareye çıkartan İsrail, Malta’dan daha büyük bir toprak parçası elde etti. Malta 316, Maldivler ise 300 kilometrekare toprağa sahip. 22 bin kilometrekare toprağı olan İsrail, Suriye’den ele geçirdiği alanla, ülkesini yüzde 1,6 daha genişletmiş oldu.

“İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) açıkladı. İsrail güçlerinin Suriye-Ürdün sınırındaki Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Kuya köyüne ve tarihi El-Wehdah barajı bölgesine girdiğini duyurdu. İsrail güçlerinin bölge sakinlerine silahlarını teslim etmelerini emrettikten sonra stratejik mevzilere konuşlandığı belirtildi.”

Emrediyor; teslim olun, silahlarınızı teslim edin. Ve bu HTŞ adlı Amerikan yapımı meczuplar örgütünün komutanları tümüyle “emredersin”, deyip uyuyorlar emre. Silahlarını teslim edip İsrail’in önünde hizalanıyorlar. İşte bu Muhammed el Golani dedikleri paçavra ve onun yanı başındakiler işte böylesine alçak, onursuz, insan sefaletleri.

“SOHR, yani İngiltere’nin gözlemevi ayrıca İsrail güçlerinin İsrail-Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölgeye girdiğini aktardı.”

Artık Suriye Ordusu diye bir şey yok. Gönlünün istediği gibi coğrafyaya giriyor, kır gezintisi yapar gibi işgalini sürdürüyor.

“NETANYAHU 2025 SONUNA KADAR EMİR VERDİ

“Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna bazı talimatlar verdiği belirtildi.

“Netanyahu’nun orduya Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.”

Tabiî 2025 sonunda yeni bir emir verecek; yeniden işgalimizi sürdüreceğiz, diyecek. İsrail’in bu bölgelerden ebediyen çekilme gibi bir harekâtı olmayacak.

Tayyip, işte bu Amerika ve İsrail zaferini; “bizim zaferimiz” diye, “devrim” diye alkışlıyordu değil mi? “Sabrettik kazandık”, diyordu.

Şimdi gidip Hermon Dağı’nda Netanyahu’yla bu zaferlerini kutlayabilirler. Netanyahu’yla beraber artık kola mı içerler, Americano mu içerler, o şekilde bir kutlamada bulunabilirler.

Evet, başardılar, kazandılar. İsrail, Suriye coğrafyasında Malta’dan daha büyük alanı ele geçirdi, işgal etti ve ilhak etti. Tayyip isterse Şam’a gidip Golani soytarısıyla ayran içip, Emevi Camii’nde namaz kılabilir.

Bunlar böylesine paçavra… Hep dediğimiz gibi; bunlar Amerikan uşağı, Amerikan yapımı, Amerikan piyonu. Türkiye Halkının ve Ortadoğu Halklarının, kardeş halkların başdüşmanı bunlar.

Hani Amerika Tayyip’i devşirirken ne demişti?

Biz seni partileştireceğiz, iktidara taşıyacağız ve iktidarda önüne çıkan engelleri ortadan kaldıracağız. Ama sen de bize, BOP’ta verdiğimiz görevleri yapacaksın. İsrail’in düşmanlarının ortadan kaldırılmasında sana verdiğimiz görevleri yapacaksın.

Tayyip bu görevleri aynen yerine getirdi mi, aksatmadan, sadakatle yerine getirdi mi?

Yerine getirdi. İşte bunu o yüzden tutuyor Amerikan Emperyalist Haydudu iktidarda.

Bir de İslam’ın içinin boşaltılıp onun bir CIA-Pentagon-Washington İslam’ı haline dönüştürülmesinde sana verdiğimiz buyrukları uygulayacaksın, dedi.

Ve uyguladı. İslam’ı bir hırsızlar, vurguncular, soyguncular, halk düşmanları dini haline getirdi. Halkımızın alın terinden gasp edilen paralar bunlar tarafından har vurulup harman savruluyor. Kaçak ve de Haram Saray’ının günlük gideri 34 milyon liraymış bu Tayyip denen Potamyalı Yezid’in. Yıllık gideri 12 milyar lira bu Kaçak Saray’ın. Aveneleri de öyle. Talan ediyorlar, yağmalıyorlar vatanımızı, yeraltı, yerüstü zenginliklerimizi ve halkımızın alın terini. Ve bunun beşli, yedili çeteleri onu İngiltere’deki belirli zulalarına götürüp orada istifliyor. Tayyip sonrası elimizden alırlar, diye. Tayyip de aynısını yapıyor. Kargo uçaklarıyla, konteynerlere doldurup dolarları, euroları, altınları götürüp dostu geçinen Suudi’ye, Katar’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve başka yerlerdeki dost bildiği ülkelere götürüp istifliyor. İktidardan düşersem oralara kaçarım, bu paraları gönül rahatlığıyla yerim, diye.

Yani din, bunların elinde, hırsızlar dini haline getirildi. Oysa Hz. Muhammed öldüğünde geriye hurma dallarından yapılmış bir sedir, bir hırka, bir ibrik kaldı, bir de kırba-su kabı kaldı. Başka hiçbir malı mülkü yok. Ama bu, belki de şu anda dünyanın en zengin üç-beş tane vurguncu, soyguncu, despot diktatörünün arasında, belki de onların başında geliyor. 300 milyar doları aşkın kamu malını aşırmış bu. Ve vatan satmakta, halklara ihanet etmekte de sınır tanımıyor. O yüzden Avrupa Birliği, ABD Emperyalist Haydutları bunu ayakta tutuyorlar. Ve ölünceye kadar da iktidarda tutma niyetindeler. Daha teslimiyetçi, daha uşak biri zor bulunur.

Bizim 2023 7 Ekim’inde yaptığımız tespitin aynısını Netanyahu denen Siyonist soykırımcı, faşist insanlık düşmanı da şu videosunda açıkça itiraf ediyor:

***

Videonun çözümü:

Netanyahu: Bir yıl önce basit bir şey söyledim. Dedim ki, Ortadoğu’yu değiştireceğiz. Ve gerçekten de değiştiriyoruz. Suriye, artık Suriye değil. Lübnan eski Lübnan değil. Gazze, eski Gazze değil. Ve şeytanın başı İran da eski İran değil.

Bu yüzden Suriye hakkında bir şey söylemek istiyorum. Suriye ile bir çatışmaya girmek istemiyoruz. Suriye’ye karşı İsrail’in politikasını, sahadaki gerçekliğe göre belirleyeceğiz. Unutmayalım ki, onlarca yıl boyunca Suriye, İsrail’e karşı aktif bir düşman devleti oldu. Bize sürekli olarak saldırdı. Başkalarının Suriye topraklarından bize saldırmasına izin verdi. İran’ın Suriye üzerinden Hizbullah’ı silahlandırmasına izin verdi.

Geçmişte olanların bir daha olmaması için, son günlerde bir dizi yoğun önlem aldık. Birkaç gün içinde Esad rejiminin onlarca yıl boyunca inşa ettiği yetenekleri imha ettik. Ve bunu, Suriye topraklarını bir daha bize karşı bir tehlikenin yönelmesini engellemek için yaptık.

Ayrıca Suriye’den Hizbullah’a silah sevkiyat yollarına da darbe vurduk. Bu İran’ın, Suriye üzerinden Hizbullah’a gönderdiği yeteneklerdir. Hizbullah lideri Naim Kasım bunu açıkça söyledi: “Hizbullah, Suriye üzerinden askeri tedarik yolunu kaybetti.” Bu sözler, İran eksenine verdiğimiz büyük zararın bir başka kanıtıdır. Ancak yine de bir uyarı yapmak istiyorum. Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını önlemeye kararlıyız. Hizbullah’a ve İran’a çok net bir şekilde söylüyorum. Bize zarar vermenizi önlemek için, gereken her yerde ve her zaman sizinle savaşmaya devam edeceğiz.”

***

Ne diyor?

Bir sene önce size bir söz vermiştim, diyor İsrail Halkına, milletine diyelim daha doğrusu; artık bundan sonra Ortadoğu’yu yeniden şekillendireceğiz demiştim, diyor. İşte artık ne Hamas kaldı, ne Hizbullah kaldı bize düşmanlık eden, ne Suriye kaldı, ne de eski İran kaldı, diyor. Artık hepsi önümüzde diz çöktü, tarumar edildi, hizaya geldi, diyor.

O, Amerika’yla, o dünya halklarının başdüşmanı, insan soyunun başdüşmanı, Emperyalist Haydutla yaptığı anlaşma üzerine bunları söylüyor. Ama biz teorimizin gücüyle; bu haydutların böyle bir plan yapıp, böyle bir niyetle harekete geçtiklerini gördük ve gösterdik o gün.

Teorinin görevi nedir?

Pratiğe yol göstermek, ışık düşürmek.

İşte bizim devrimci teorimiz de önümüze böylesine açık bir ışık düşürüyor. Onun aydınlığında, biz dünyada olup bitenleri, bölgemizde ve ülkemizde olup bitenleri, gerçekte neyseler aynen öylece, görebiliyoruz, değerlendirebiliyoruz, ortaya koyup gösterebiliyoruz.

Ne yazık ki ülkemiz işte böylesine ve hatta bölgemiz Ortadoğu, böylesine karanlık günlerden geçiyor… Büyük acılar yaşıyor ve daha da katmerlenerek bu acıların boyutu artacak.

Bu haydutlar artık tüm bölgemizi babalarından kalma çiftlik gibi görüyorlar. Yüzyıl önce karşılarında Sovyetler Birliği vardı. 1991’e kadar az çok dünyaya bir denge veriyordu. Emperyalistler böylesine saldırganlaşamıyordu, Ortadoğu’ya bulaşamıyordu. Ve Ortadoğu’da bu Emperyalist Haydutların sömürgesi, yarısömürgesi durumundaki halklar Sovyetler’e tutunarak, Sovyetler’den yardım alarak, onların desteğiyle özgürlüklerine kavuşabiliyordu, bağımsızlıklarını elde edebiliyordu. Yani dünya ülkelerini, mazlum ülkelerini koruyordu Sovyetler’in ve Sosyalist Kamp’ın varlığı. Ama şimdi öyle bir şey yok. Bu bakımdan artık pervasız bu insan soyunun düşmanları.

Bunları böylece tanıyıp, görüp, ona göre konumlanmak, mevzilenmek gerekir.

Hep söyleyegeldiğimiz gibi, biz 12 Mart, 12 Eylül Faşizm şartlarında idamla yargılanırken bile asla yurt dışına çıkmayı düşünmedik. Ölürsek de, idam edilirsek de, işkencelerde ölürsek de kanımız bu vatan topraklarını sulayacak, dedik. Son soluğumuzu vatan toprakları üzerinde vereceğiz, dedik.

O yüzden biz gerçek devrimciler asla ülkemizi terk etmeyiz. Şartlar, durum ne olursa olsun, düşman kim olursa olsun…

Evet, Saygıdeğer Halkımız;

İşte durumlar böyle.

Kalın sağlıcakla…

18 Aralık 2024