Katiller Cezalandırılana Kadar Davanın Peşini Bırakmıyoruz, Bırakmayacağız!
Şanlı Gezi İsyanı’mızın Hatay Şehitlerinden Abdullah Cömert’in katili polisin yargılandığı dava 19 Şubat 2016 günü, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma başlamadan saatler önce Balıkesir Polisinin aldığı gereksiz ve abartılı önlemler yüzünden, Adliyeye girişler sıkıntı yaşandı. Duruşmayı Gezi Şehidi Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan da izledi.
Önceki duruşmalara SEGBİS yöntemi ile Mersin’den katılan sanık polis, bu duruşmaya “Diyarbakır’a geçici görevlendirildiği” için katılmadı.
Abdocan’ın Ailesinin avukatları Hatice Can ve Eren Can, esas hakkında iddialarını dile getirdiler. Avukatlar; olay yerin krokisini çıkartarak, gösterilerin barışçıl bir toplantı olduğunu, kimsenin elinde bir şeyin olmadığını ve bu barışçıl gösterilerin polis tarafından dağıtılması bir yana, anlayış gösterilerek güvenli bir şekilde sonlandırılmasının sağlanması gerektiğini AİHM ve Yargıtay kararlarından örneklerle anlattılar.
Sanık polisin gaz atarken uyması gereken talimatlara uymadığını ve 45 derecelik açı ile atılması gereken gaz fişeğinin eğer bu kurala uyulmuş olunsa idi Abdocan’ın bulunduğu mesafenin çok uzağına düşeceğinden ölüm olayının da yaşanmasının mümkün olamayacağını, İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümünde görev yapan Öğretim Üyelerinin Bilimsel Raporlarıyla mahkemeye anlattılar.
Daha sonra, dosyadaki Adli Tıp Raporları ve CD kayıtlarına da değinen avukatlar, bu raporlarda ölümün gaz fişeğinin isabet etmesi nedeniyle gerçekleştiğinin basit olduğunu, ateş edilen Akrep tabir edilen Polis aracında göstericilere karşı ağza alınmayacak küfürlerin edildiğini, göstericilerin gaz atışlarından sonra parçalara ayrılarak dağıldıkları halde sanık polisin; aldığı eğitime rağmen Abdocan’ı hedef gözeterek vurmasının iddianamede belirtildiği gibi, “olası kast” değil, “bilinçli kast” olduğunu ifade ettiler. Yani neredeyse yere paralel bir şekilde atılan gaz fişeğinin ölümcül sonuçlar doğuracağını çok iyi bilmesine rağmen sanığın kasten bu ölüm olayını gerçekleştirdiğini ve bu nedenle KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDAN CEZALANDIRILAMASI gerektiğini ve yine Hukuk Fakültesi Öğretim üyelerinden alınan Bilimsel Görüşle destekleyerek mahkemeye sundular. Sanığın tutuklanmasını istediler.
Duruşmada söz alan HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak; olayın ülkenin bütün illerine yayılan ve milyonlarca insanımızın katıldığı Gezi Direnişi sırasında olduğunu belirttikten sonra, bu olaylarda başka ölümlerin de yaşandığını, evine ekmek almak için bakkala giden küçücük Berkin yavrumuzun da polis tarafından vurulduğunu, polisin bu ölümcül saldırıları yaparken, zamanın Başbakanı tarafından azmettirildiğini, bu kişi tarafından kendilerine “destan yazan kahramanlar” denilen polislerin de görev yerlerinde bir kamu görevlisi değil de üstüne polis üniforması giymiş iktidar militanı olarak davrandığını, Abdocan’ın vurulmasının da işte bu ruh halinin sonucu olduğunu, ateş ederken göstericilere galiz küfürler edilmesinin ve hedef gözetilmesinin başka bir anlamının olamayacağını belirtti.
Gezi İsyanı döneminde, siyasi iktidarın diğer yöneticilerinin daha ılımlı yaklaşmasına rağmen zamanın Başbakanının; “Yüzde 50’yi zor tutuyorum, Dolmabahçe Camisine içki ile girdiler, Kabataş’ta başörtülü bacıma saldırdılar” gibi açıklamalarla toplumu kutuplaştırıcı ve kışkırtıcı açıklamalar yaptığını, kullandığı bu saldırgan üslupla burada yargılan polis gibi diğerlerini de kışkırttığını ve ölümlerin yaşandığını, bu nedenle bu siyasilerin de azmettirici olarak yargılanmalarının şart olduğunu, bu azmettirici siyasiler yargılanmadıkça mahkemece verilecek karar ne olursa olsun adaletli olmayacağını vurguladı. Her ne kadar önceki tutuklama taleplerinin inandırıcı gerekçeler olmadan reddedilmiş ise de gelinen bu aşamada toplanan delillere göre suçu sabit hale gelen sanığın tutuklanmasını talep etti.
Abdocan’ın Annesi, Babası ve Ağabeyi de, hiçbir suçu olmadığı halde çocuklarını öldüren polisin, başka canların da yanmaması için cezalandırılmasını istediler.
Daha sonra duruşma savcısı mütalaasında; iddianameyi özetleyerek, sonuçta yargılanan polisin “olası kastla adam öldürmek” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Buna göre savcının sanık polis hakkında istediği ceza 20-25 yıl arası bir hapis cezasıdır.
Ardından polisin avukatları, kısa bir savunma yaparak, olayı belirsizleştirip, Ceza Hukukundaki “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine dayanarak sanık polisin ceza almaması yönünde bir taktik geliştirerek, ayrıntılı savunma yapmak için süre istediler. Bunun üzerine mahkeme duruşmayı 14 Mart 2016 gününe bıraktı.
Sonuç olarak; Abdocan davasında sona doğru gelinmiştir. Muhtemelen Mart ayındaki duruşmada bir karar verilecektir. Ancak bu davanın ilk günü salonu tıklım tıklım dolduran avukat ve izleyici ordusundan eser kalmadı. Adliyenin dışında da inatla ve ısrarla takip eden partimiz HKP’den başka, zaman zaman değişen sayılarda cılız bir kitle bulunmaktadır.
HKP olarak bu duruşmaya da Adliye’nin karşısından başlayıp, “Abdocanın Hesabı Sorulacak, Gezi Şehitleri Ölümsüzdür”, “Katiller Halka Hesap Verecek” gibi sloganlarımızla yaptığımız yürüyüşle katıldık. Duruşma çıkışına kadar sloganlarımızla davanın takipçisi olduğumuzu haykırdık.
Duruşma sonrasında, aile ve avukatlar basın açıklaması yaptılar. Duruşma salonunda yaşananları kitleye ve basına açıkladılar. 14 Mart’ta görüşme üzere dağıldık.
HKP, bu davayı sonuna kadar takip etmiştir ve edecektir. 19 Şubat 2016
Bu Daha Başlangıç Mücadeleyi Devam!
Kurtuluş Partililer