Kimdir insanlara acılar çektiren, insanları, hayvanları öldüren, doğayı katleden, doğal hayatı doğallığından çıkaran bu yok olasıca kanser düzeninin yaratıcıları?
Başta son 70 yıldır ülkenin bütün kaynaklarını sömüren AB-D Emperyalistleri.
Sonra AB-D Emperyalistlerine kişiliklerini, onurlarını satmış, onlara bu kaynak aktarımının yerel taşeronları Yerli Satılmışlar.
Sonra ülkemize girdikten sonra emperyalizm, hemen ittifaka girmekte hiçbir beis görmeyen, insanlarımızı AB-D Emperyalistlerine kul köle etmekle, Kanser Düzenini sağlıklı bir düzen gibi göstermekle görevli Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcileri.
Elazığ merkezli yaşadığımız deprem bunları bir kez daha yüzümüze çarptı. Bir kez daha bu gerçeklerle yüz yüze geldik. Yine başladı Tefeci-Bezirgân Sermayenin günümüz temsilcileri, Muaviye-Yezit dininin günümüzdeki devam ettiricileri, CIA İslamcıları AKP’giller klasik teranelerine:
Recep Tayyip Erdoğan, “Elazığ’da meydana gelen ve pek çok ilimizde hissedilen depremin en az kayıpla atlatılması ve vatandaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması için ilgili kurumlarımız gerekli tüm tedbirleri almaktadır. Çevre ve Şehircilik, İçişleri ve Sağlık Bakanlarımızı bölgeye gönderdik” dedi.
“Kalın, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 6.5 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini belirterek, “Hepimize geçmiş olsun. Can kaybı yaşanmaması en büyük temennimizdir. Tüm kurumlarımız seferber edilmiştir. Vatandaşlarımızın yetkililerin açıklama ve yönlendirmelerini takip etmelerini rica ediyoruz” ifadelerini kullandı.”
“Elazığ’da meydana gelen deprem sonrası açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Elazığ Sivrice’de meydana gelen depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Bakanlık olarak tüm birimlerimizle, 112 Acil ve UMKE ekiplerimizle sahada olduğumuzu bildirmek istiyorum” dedi.”
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, “Tüm imkânlarımızla seferber olmuş durumdayız. İlk dakikadan itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları açık ve nettir. İnşallah yaralarımızı el birliğiyle saracağız ve burada karşı karşıya kalınan durumları el birliğiyle gidereceğiz”, ifadelerini kullandı.”
En iğrenç mesajda belki de bu ülkenin en kutsal kurumu olması gereken Kızılay’ın başındaki dördüncü tür insanımsıdan geliyor.
“Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın, depremin hemen ardından Twitter hesabı üzerinden vatandaşlardan para talep etmesi tepkilere neden oldu.
“Kınık, paylaşımında “Bölgedeki vatandaşlarımızın olumsuz şartlardan korunması için ihtiyaç duyulan malzemeleri bölgeye sevk ediyoruz. @Kizilay Destekleriniz için Deprem yazın 2868’e sms yollayın 10TL katkıda bulunun. Dilediğiniz kadar gönderebilirsiniz. Gün dayanışma günü” ifadelerini kullandı.”
Hiç mi hiç utanmıyorlar, yüzleri kızarmıyor, konuşurken sesleri titremiyor?
Şimdiye kadar neredeydiniz?. Bu halkın kaynaklarını sizler nerelere kullandınız?. Deprem bilimciler bağırırken “Deprem geliyor” diye, sizler deprem için toplanan milyarları nerelere harcadınız?..
“CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, açıklama yaparak deprem vergilerini, ne kadar toplandığını, nereye harcandığını sorduklarını ancak bakanların da deprem vergilerine ne olduğunu bilmediklerini söyledi.
“Yaklaşık bir yıl önce Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a çok net, yorumsuz sormuştuk. ‘1999’dan 2018 yılına kadar toplanan paranın ne kadarı depremlerin vereceği zararları önlemek için kimler tarafından ne şekillerde harcanmıştır?’ Onlar da ‘Biz bilmiyoruz İçişleri Bakanlığı bilir’ dedi.
“Biz daha sonra hem soru önergesi ile hem de CİMER aracılığı ile İçişleri Bakanlığına sorduk. Aylardır cevap veren yok. Kimse bilmiyor.
“Deprem için toplanan katrilyonları kim harcadı nasıl, nereye harcadı? Şu anda bilen yok. Bu durum iktidarın ayıbıdır. Bu durum milyonların hayatının, can ve mal güvenliğinin hiçe sayıldığının ispatıdır.
“Vatandaştan alınan deprem vergileri vatandaşa değil yandaşa harcanmış. Korkuları budur. Yoksa çıkıp açıklasınlar kalem kalem nereye harcandı. Biz de bilelim, vatandaş da görsün. Deprem için ödediği vergiler nereye, kimlere gitmiş?”
Yok, yok, bunlarda kesinlikle vicdan teşekkül etmemiş. Bunlar da ar duygusu, yarın ruz-i mahşerde hesaba çekilme korkusu oluşmamış. Çünkü bunların tek bir inandığı tanrı var; Para Tanrısı.
Para Tanrısı da başka Tanrıların varlığına izin vermiyor.
Bu duygular ve korkular teşekkül etmiş olsaydı AKP’giller de demezlerdi; “İnşallah yaralarımızı el birliğiyle saracağız” diye.
Sizsiniz Elazığ ve Malatya’da şu ana kadar sayısı 21’e ulaşan ölülerimizin sorumlusu. Sorumlusu da değil, direkt olarak sizsiniz bu cinayetlerin failleri.
Bu acılara, bu felaketlere, bu ölümlere sen yol aç, ondan sonra gelin yaraları birlikte saralım, de.
İnsafınız kurusun be!
Deprem vergisini iç ediyorsunuz, işsizlik için toplanan paraları iç ediyorsunuz, bütün mal ve hizmetlerden alınan tür tür ad altında topladığınız vergileri iç ediyorsunuz. Bu halk daha ne yapsın, bu halk daha size ne bağışlasın?
Bakın ne diyor namuslu Deprem Bilimcimiz:
“Eski İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Yeniçağ gazetesine verdiği röportajda beklenen büyük İstanbul depremine ilişkin konuştu. Yoksul bir ülkenin depreme hazırlanmasının mümkün olmadığını dile getiren Ercan, “Türkiye’de kişi başına gelir siyasilerin söylediğine göre 8 bin dolar. Aşağı yukarı bu 45 bin lira filan yapar. Demek ki aylık 2 bin lira yapıyor. İstanbul’da ev kiraları bin- bin 500 demek ki 2 bin lira alan bir ailenin depreme hazır olması gibi bir olay düşünülemez. Eşik değer kişi başına 45 bin dolardır. Ayda 22 bin lira alman gerekiyor. O zaman sağlam yerde oturabilirsin. Siz hiç varsıl bir ailenin depremde öldüğünü duydunuz mu? Sabancı’lardan, Koç’ların akrabalarından, Bayraktar Holding’ten? Duymadınız ve duymayacaksınız. Böyle gelmiş böyle gidiyor” diye konuştu.
“Ercan, “Depremin dinle minle ilgisi yok. O ülkenin doğru yönetilip yönetilmediğiyle ilgisi var” ifadelerini kullandı.”
Yoksulluğu yaratan AB-D Emperyalistleri.
AB-D Emperyalistlerine; “sizin için en iyi vurgunu ben yaparım, size halkın yoksul kalarak haline şükredebilmesi için Allah’la aldatmayı en iyi ben yaparım, size en iyi ben hizmet ederim”, diyen sizlersiniz. Bu yoksulluğu yaratan sizlersiniz. Dolayısıyla halkımızı da ölüme mahkûm eden sizlersiniz.
AKP’giller’in bilimle bir ilgisi olmadığı için bilim insanlarının hiçbir uyarısına kulak asmadılar. Eğer birazcık, can kulağıyla da değil, birazcık dinlemiş olsalardı bilimin sesini bu acı kayıplar yaşanmayacaktı.
“Arkadaşlar, Elazığlı olmam nedeniyle, Elazığ’da bir zamanlar Elazığ’ın depremselliği ile ilgili konferanslar verdim, uyarılar yaptım, Elazığ ve köylerini depreme hazırlayın, dedim. Bu konuda kitaplar basıldı. Ama maalesef pek bir şey yapılmadı.
“Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi… Bununla da kalmadık. Yine Elazığlı olan Prof. Namık Çağatay ve İTÜ’deki arkadaşlarla birlikte Bingöl, Elazığ, Malatya, Maraş valilik ve belediye başkanlıklarını ve bu kentlerdeki üniversiteleri bir araya getirdim. Harita Genel Komutanlığını da işe katarak proje hazırladım… TÜBİTAK, DPT gibi birçok yere başvurduk reddedildi. Hâlbuki her fay kuşağında depremin er geç geleceği biliniyor. Neden daha ortada deprem yokken oralar ele alınmıyor? Bileniniz var mı?”
Deprem Uzmanı Prof. Naci Görür yapıyor bu saptamaları.
Hoca’mıza biz yanıt verelim:
“Bileniniz var mı?” diye soruyor Hoca, biz biliyoruz Hoca’m.
Bunlar Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcileri.
Bunlar AB-D Emperyalistlerinin ülkemize layık gördükleri “Ilımlı İslam” projesinin uygulayıcısı CIA İslamcıları.
Bunların tek bildiği; vurgundur, soygundur, kamu malını iç etmektir.
Yine bunların yani AKP’gillerin en iyi yaptığı şey de; Din sömürüsüdür, Allah alıp Allah satmaktır. Bu yolla halkımızın gözüne kül serperler, halkımızı öbür dünyayı özler ve bekler hale dönüştürürler, içinde bulunduğu can dayanmaz duruma şükreder hale getirirler. Başka türlü davranmalarına da sınıf karakterleri izin vermez.
O yüzden Sevgili Hoca’m, insanları depreme hazırlamak, en az zararla çıkılması için halkın kaynaklarını bu alana sevk etmek gibi insani ve olması gereken şeyleri bunlar yapamaz. Buraya aktarılacak kaynaklar heba edilecek kaynaklardır bunlara göre. Kaçak Saraylar yapmak varken, ABD Emperyalistlerine hizmet için, Montrö’yü delmek için Kanal İstanbul yapmak varken, Türk Ordusu’nu bu kaynaklarla yok etmek varken, yandaşlara aktarmak varken bu kaynakları, “Allah’tan, nasıl olsa gelecek Deprem Felaketi” için bu güzelim kaynaklar heba edilemez. İşte Hocam Tefeci-Bezirgân Sermayenin günümüz temsilcileri AKP’giller halktan toplanan ve miktarı milyar dolarları bulan Deprem Vergilerini deprem için, insanlar için kullanmazlar, kullanamazlar.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bir kez daha yüreklerimiz dağlandı, yanıyor.
Biz hak etmiyoruz bu acıları, bu ölümleri. Japonya’da olsa belki ikinci, üçüncü bir haber olabilecek, hayatın olağan akışını hiçbir şekilde kesintiye uğratmayacak bir şiddetteki depremden bu kadar yara almamız kahrediyor bizleri. Canımızdan can gidiyor, göçükler altından çıkan her bir insanımız için. Tutamıyoruz gözyaşlarımızı, bir kez daha lanetler okuyoruz bu felaketleri yaratanlara. Şu an için elimizden halkımıza başsağlığı ve acil şifalar dilemekten başka bir şey gelmiyor.
Ama şu an için bir şey gelmiyor!
Eninde sonunda bu acıları yaratan Kanser Düzenini, arkamızda ordulaştırdığımız halkımızla birlikte yok edeceğiz!
İşte o zaman son bulacak bu acılar, bu ölümler. Halkın İktidarına eninde sonunda ulaştıracağız Halkımızı.
Bu da Halkımıza sözümüz olsun. 25.01.2020
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi