Toprak, Toprak Dede’yi bağrına bastı. Toprak Dedesiz Toprak mücadelesinin boynu bükük kaldı

İçinin güzelliği yüzüne vurmuş nadir insanlardandı. Nur yüzlü der ya halkımız, bembeyaz sakalı, hep gülen yüzüyle nasıl da hak ediyordu bu tanımlamayı. 20 Ocak günü bedence aramızdan ayrılan, herkesin Hayrettin Karaca olarak değil de Toprak Dede olarak bildiği bu güzel insan artık o çok sevdiği, uğruna yıllarca mücadelesini verdiği toprağına kavuştu.

Toprak Ana dile gelip konuşsa herhalde şunu haykırırdı tüm insanlığa:

Bugün benim bayramım. Bugün beni gerçekten seven, benim için mücadele veren, insanlığa kalsın diye canını dişine takarak koruyup kollayan, bana gözü gibi bakan, benim için servetini bile elinin tersiyle iten gerçek bir doğa aşığına, gerçek bir hayvan severe, gerçek bir insana kavuşuyorum. Ne mutlu bize, artık hep beraberiz.

Ne diyor Hannover Üniversitesi’nden Ekoloji Profesörü Franz H. Meyer, Hayrettin Karaca için:

“Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım.”

Tüm yaşamını adıyor insanlığa, doğaya, hayvana. Aslında sanayici. Halkımızın deyimiyle serveti yedi sülalesine yeter. Ama O, servetini doğaya, tüm canlılara harcıyor. Bu nedenle de Orman Kahramanı seçiliyor.

Tamam, çabaları bireysel, örgütlü değil. Tamam, sosyalist değil. Tamam, dünyadaki bütün yıkımların, bütün kötülüklerin, doğayı bütün katledişlerin sorumlusu ABD ve AB Emperyalistlerine karşı örgütlü bir mücadele yürütmedi. Ama O, ardındaki gemileri yakıp gelebilen gerçek bir insan. İnsan olarak geldiği bu dünyadaki serüvenini insan olarak tamamlayan nadir insanlardan.

Hani şair diyor ya İstanbul için, “Sen bize layıksın”; Hayrettin Karaca da, bilinen adıyla Toprak Dede, Uluslararası adıyla Orman Kahramanı, aslında bize layık.

Bu ülkede, belki de dünyada sevgiyi programına koyan tek parti HKP’ye layık Toprak Dede.

İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesine kendini vakfeden gerçek devrimcilerden oluşan Halkın Kurtuluş Partisine layık Toprak Dede.

Genel Başkanı; hayvan sevgisi nedeniyle, insana, bitkiye, doğaya sevgiyi yok etmeye yeminli AB-D Emperyalistlerine ve Yerli Satılmışlara karşı mücadelesi nedeniyle yargılanan bu ülkenin en eski ideoloji partisine layık Orman Kahramanı.

Biz herkesin arkasından yazılar yazmayız. Hele içinde bulunduğumuz, “yalanlar, dümenler, riyalar, dolaplar, düzenler dünyasında” her ölenin arkasından övgüler düzmeyiz. Biz insan kalabilenlerin, Yurtseverlerin, Mustafa Kemalcilerin, Laik Cumhuriyet savunucularının, bütün saldırılara rağmen bu güzellikleri terk etmeyecek yüreğe sahip olanların arkasından Onlara hak ettikleri övgüleri sıralarız. TEMA Vakfının (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) kurucusu Hayrettin Karaca da hak ediyor kendine söylenen bu güzel sözlerin tamamını.

Toprak Dede’nin söylediği; her biri insan, hayvan, doğa, bitki sevgisi kokan sözler; bu ülkede Devrim Yapma görevi omuzlarında olan, insan, doğa, hayvan, bitki düşmanı, insanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli Ortaçağcıları, bütün kötülüklerin sorumlusu ve yaratıcısı AB-D Emperyalistlerini tarihin karanlık sayfalarına mahkûm etme mücadelesinde, onurundan başka her şeyini ortaya koyan Kurtuluş Partililere hiç yabancı değil.

“Akmerkez`in önünden geçmeye utanıyorum, nedir bu ışıklar, bu rezalet. Yılbaşı demek al, tüket, yok et, yaşamı mahvet demek. O yüzden bu yırtık kazağı gururla taşıyorum üzerimde. Global ekonomi, insanları kullanıyor. Ama bakın beni kullanamıyor, çünkü izin vermiyorum. Çok da mutluyum. Bunu elimden hiçbir güç alamaz. İnanç her şeyi halleder.”

“Ne zamandır alışveriş yapmadığımı hatırlamıyorum, kendime sadece kitap alıyorum. Nedir benim ihtiyacım; doymam, sağlığım, barınmam, kuşanmam; bunun dışında hiçbir şey tüketmeye hakkım yok. Gömleklerim var yakası çevrilmiştir, ayakkabılarıma bakarsanız altı yamalıdır. Dokuz senedir bu pantolonu giyerim, paltom yırtıktır. Param var ama tüketmeye hakkım yok. Bunu herkes yapabilir. `Bir` çok güçlüdür. Atatürk bir kişiydi. Her şey, bir ile başlar. Bir yoksa iki olmaz. Ben de yakınlarıma örnek olmaya çalışıyorum.”

Genel Başkanımızdan, Kıvılcımlı Ustamızdan bilmiyor muyuz; giyime, kuşama, süse, püse, mala, mülke önem vermediklerini, sade bir yaşam sürülmesi gerektiğini. Bilmiyor muyuz; güzel sadedir, sade güzeldir.

“Dünya ikiye bölünmüş artık. Gözü açlar ve karnı açlar. İşte o gözü açları doyurmayacağız. Bunların farkına küçükken vardım. Dilim, kültürüm gidiyor. Bağımsız bir Türkiye değiliz artık. En büyük acımız geri getiremediğimiz o kültürümüzdür.”

Yıllardır hep tekrarlamaz mıyız AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların birlikte dilimizi, kültürümüzü, Kuvayimilliye yadigârı değerlerimizi dejenere ettiğini, yok etmeye çalıştığını.

“Açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır. İhtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanlarda suç. Bugünkü tüketim iki katına çıktığı gün, belki dünyada yaşam olmayacak. En büyük tehlike gıdada. Bir Amerikalı çocuk doğduğunda 30 çocuğa eşdeğerde dünya nimetlerini alıp götürüyor.”

“Birleşmiş Milletler 2004 Kalkınma Raporu`na göre; Afrika`da 323 milyon insan günde 1 dolardan az bir gelirle geçimini sağlıyor. Temiz su kaynağından mahrum 273 milyon kişi bulunmakta. İlkokul çağında okula gidemeyen 44 milyon çocuk var. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm riski altında yaşayan Afrikalıların sayısı 185 milyon. Her yıl beş yaşının altında ortalama beş milyon çocuk ölüyor. Zengin ülkeler yıllık gelirlerinden yüzde 0.7`sini kurtarma amaçlı projelere yönlendirseler bu sorunların hepsi ortadan kalkabilir.”

Bizler de Kıvılcımlı Ustamızın düşünce evlatları olarak yıllardır, dünyadaki açlığın, kıtlığın, yokluğun, yoksulluğun yaratıcısı, çocuk ölümlerinin sorumlusu AB-D Emperyalistlerine ve İşbirlikçilerine karşı, bıkmadan yılmadan usanmadan, işte bunun için mücadele ediyoruz.

“Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar. Dünyadaki tüm kadınların üreme sağlığı ve bakımı için gerekli para 12 milyar dolar.”

“Avrupa ve ABD`de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar. Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli para 19 milyar dolar.”

“Parfüme harcanan para 15 milyar dolar. Evrensel okuryazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar. Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar. Dünyada herkese temiz içme suyu sağlaması için gerekli miktar 10 milyar dolar.”

“Avrupa`da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar. Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1.3 milyar dolar.”

“Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur. Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeler içerir.”

Bu ülkede yalnız biz kaldık; ormanları katleden, canlıları yok eden, insanlarımızı insanlığından uzaklaştıran, insanlığı Ortaçağ karanlığına karşı götürmeye çalışan AB-D Emperyalistlerine karşı “Katil AB-D Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol       diyebilen. Ve yerli işbirlikcileri AKP’giller’e karşı, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP’giller Halka Hesap Verecek” diyen. “Şeriat Ortaçağdır” diyen. Halkın Kurtuluş Partisi olarak, üzerinde yaşadığımız toprağı, dilimizi, kültürümüzü koruyacak cesaret vatanına sadece, biz sahibiz.

Dolayısıyla Toprak Dede Hayrettin Karaca’nın ideallerini de biz yaşama geçireceğiz.

Bütün insanseverlerin, doğaseverlerin, bütün hayvanseverlerin, bitkiseverlerin başı sağolsun. 20.01.2020

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi