27 Mayıs Politik Devrimine darbe demek…

27 Mayıs Politik Devrimine darbe demek,

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleriyle aynı kefeye koymak; hainliktir!

27 Mayıs Politik Devrimi ve ürünü 61 Anayasası, Halktan yana değişiklikler getirdi. Halk düşmanı DP İktidarının (Bayar-Menderes kliğinin) baskısından, zulmünden bunalan, daralan halkımıza rahat nefes alabileceği ortamı sağladı 27 Mayıs.

12 Mart-12 Eylül Faşist Darbelerinin halkımıza getirdiği ise; baskıydı, korkuydu, işkenceydi, zulümdü, ölümdü. Halkımızın nefesinin kesilmesiydi.

27 Mayıs; İşçi Sınıfımızı örgütlenme ve hak arama özgürlüğüne, grev hakkına, eğitim emekçilerini Türkiye Öğretmenler Sendikası’na (TÖS) kavuşturdu.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; İşçi Sınıfımızın örgütlenme hakkını elinden aldı, Emekçi halkımızın hak arama özgürlüğünü ortadan kaldırdı. Kamu Emekçilerine sendika yasağı getirildi.

27 Mayıs; Mustafa Kemal’e ve Birinci Kuvayimilliye’ye saygıdır, sevgidir, onlara dönme çabasıdır.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; Mustafa Kemal’i ve Birinci Kuvayimilliye’yi inkardır, nefrettir, onlardan uzaklaşmadır.

27 Mayıs; emekçi milyonların gülmesi, azınlık, bir avuç Parababasının ağlamasıdır.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; azınlık, bir avuç Parababasının gülmesi, emekçi milyonların ağlamasıdır.

27 Mayıs; DİSK’tir, TÖS’tür.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; Hak-İş’tir, Türk-İş’tir, Memur-Sen’dir.

27 Mayıs; insan, hayvan, doğa sevgisidir.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbelerinde insan sevgisi yoktur, işkence eder, katleder insanı. Hayvan sevgisi yoktur, itlaf eder onları. Doğa sevgisi yoktur, katleder güzelim doğayı. Yeşillikler, araziler rant alanıdır, Finans-Kapitalin en gerici, en şoven unsurlarının açık terörcü diktatörlüğü için.

Nadir Nadi; “Bir zamanlar umacı gibi korkulan solcu, sosyalizm gibi deyimlerin 27 Mayıs’tan beri artık rahatça kullanıldığına dikkat ediyor musunuz? Devrim hareketinin yurdumuzda gerçekleştirdiği en olumlu belki de en yararlı değişiklik bu olsa gerekir” diyordu.

İşte 27 Mayıs; Sosyalizmin önünün açılmasıdır, bilimsel gelişmenin ve kültürel zenginliğin artışıdır, iktidarların kanunsuzluklarını, keyfi davranışlarını yasal kılıfa büründürme girişimlerini engellemek için Anayasa Mahkemesinin kurulmasıdır, halkımızın sınırlı da olsa Demokrasi ve Özgürlük ortamına kavuşmasıdır.

Ama 12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; Devrimcileri işkencelere uğratarak, hapislere tıkarak, katlederek, idam ederek Sosyalizmin önünün kapanmaya çalışılması, bilimsel gelişmenin durması, kültürel fakirliğin artışıdır. Keyfi davranışlarla, hukuksuzluklarla, kanunsuzluklarla halkımız üzerinde karanlık bulutları yaratacak iktidarlara fideliktir 12 Mart-12 Eylül.

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı, “Finans-Kapital kanlı bir öç almak istiyor. 27 Mayıs’ı yaralayanlar onu öldürmek istiyor.” demişti.

12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri 27 Mayıs’ın izini tozunu silmek için AB-D Emperyalistleri tarafından tezgâhlanan darbelerdir. Ve Devrimci Gelenekli, yurtsever, Mustafa Kemalci, antiemperyalist asker ve sivil aydınlara son ölüm vuruşunu yapmak için tezgâhlanan Pentagon-CIA yapımı Ergenekon, Balyoz, Odatv vb. operasyonları, 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı, bu faşist darbelerin devamıdır.

Ve 27 Mayıs; insanlığın kurtuluş davasına kendini adayan devrimcilerin, yurtseverlerin, gerçek insanların yetişmesine zemin hazırlamıştır.

Ama 12 Mart-12 Eylül Faşist darbeleri; kendilerini, insanlıklarını AB-D Emperyalistlerine adayan, insanlıklarından dünya menfaati için bilinçli, iradi ve gönüllü bir şekilde vazgeçen işbirlikçilerin, AKP’giller’in yaratılmasına zemin hazırlamıştır.

Bugün ülkemizin başına bir kara kâbus olarak AB-D Emperyalistleri tarafından çökertilen AKP’giller’in “reisi” 27 Mayısı bakın nasıl nitelendiriyor.

“Bizim için burada tamamen bitmiş, tükenmiş, harabe ve tarihi itibariyle bizim için kara bir tablonun olduğu bir ada vardı. Şimdi biz bu adayı bu hâle hamdolsun getirmesi için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine dedik ki ‘bu iş size yakışır.’ Proje için çalışmayı yaptılar, bunun üzerine bir çalışma yapalım ve bu projeyi hayata geçirerek hem özellikle kendi tarihimizdeki bu kara lekeyi silme mücadelesi verelim, -bakın sildik demiyorum- hem de uluslararası toplantıları, ulusal toplantıları burada yapalım bu toplantılarla da bu adanın mahiyetini gelenlere gidenlere anlatalım. Şimdi işin restorandı, diğer bölümleriydi, içinde olan insanlar olarak inanıyorum ki TOBB, o işi zaten çözecektir” değerlendirmesinde bulundu.”

“14 Aralık 2013’de adını Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak koyduğumuz bu adanın açılışını 2019 sonu itibariyle yapacağız.”

Kendileri bu ülkenin 17 yıldan bugüne en büyük, en koyu kara lekesi olan AKP’giller’in “reisi”, 27 Mayıs’ı “kara bir leke” olarak değerlendiriyor. İşte sadece bu yüzden bile 27 Mayıs Politik Devrimi’ni savunmak gerekir. Demokrasiye inanmayan, özgürlükleri ortadan kaldıran, ne hukuk ne yasa bırakmayan AKP’giller ve “Reisi” küfrediyorsa 27 Mayıs’a, bizim O’nun karşısına çıkıp haykırmamız gerekir; “27 Mayıs Kuvayimilliye’nin devamıdır, 27 Mayısı gerçekleştiren Asker-Sivil gençliğimiz Kuvayimilliyecidir, ama sizler Yunan Galip gelseydicisiniz, mandacılığı temsil ediyorsunuz.”, diye.

Bugün sadece biz haykırıyoruz, sadece bizim sesimiz çıkıyor: “27 Mayıs, Birinci Kuvayımilliyenin, 12 Mart ve 12 Eylül Mandacılığın devamıdır!”, diye.

Yok maalesef yok bu sloganı Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencilerinden başka haykıran.

Demokrasiyi; Ortaçağcı Gericilik için inilecek bir durak olarak gören,

Nerede bir işçi grevi varsa OHAL’i işçi grevini yasaklamak için kullandığını ağzı kulaklarında bağıra bağıra söyleyen,

Birinci Kuvayimilliye yadigârı bütün değerlerimizi AB-D Emperyalistlerine peşkeş çeken,

Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın önderlerine hakaretler savuran,

Ağzından çıkacak her sözcüğü kanun kabul eden, kabul ettiren,

Vatan topraklarımız 18 Adamızı Yunanistan’a peşkeş çeken,

Ortadoğu Halklarına kan, gözyaşı, ölüm götüren AB-D Emperyalistlerine taşeronluk eden,

Türkiye’de dahil olmak üzere Ortadoğu’yu parçalama projesi BOP-GOP Eşbaşkanı olmakla övünen,

Tam kanunsuzluk yaptırarak Laik Cumhuriyeti ortadan kaldırma referandumunu kendi lehine çeviren, hırsızlamayla seçimleri kazanan,

Yine tam kanunsuzlukla, kendilerini bıkmadan, usanmadan, korkmadan, çekinmeden teşhir eden, suç duyurularıyla bunaltan, kendi televizyonlarında topu topu 20 dakikalık konuşmasıyla halkımıza gerçek yüzlerini gösteren “HKP’li Dayı”nın Partisini seçimlere sokmayan,

Türkiye’yi taşa, betona kesen,

Durmadan kamu malı lüpleyen,

İş cinayetlerinin sorumlusu,

Doğadaki yeşilin düşmanı, dolardaki yeşilin dostu,

Emekçi halka kan kusturan, AB-D Emperyalistlerine kul köle olan,

Lağım deliğine süpürülmemek için bütün değerlerini AB-D Emperyalistlerinin kullanımına sunan, Muaviye-Yezit günümüzdeki adlandırmasıyla CIA-Pentagon İslamcıları, Çağdaş Caligulalar elbette karşı olacaklar, bu topraklarda yaşayan halka sınırlı da olsa özgürlük ortamı getiren, gericilerin en çok korktuğu iki şey olan; düşünce ve örgütlenmenin önündeki engelleri ortadan kaldıran 27 Mayıs’a.

Elbette karşı olacaklar Türkiye Tarihinin tanıklık ettiği en ileri Anayasa olan 1961 Anayasası’na.

Onlar siyasi meşrepleri gereği hep karşı olacaklar, halktan, haktan, hukuktan, devrimden yana olan her şeye.

Biz İkinci Kurtuluş Savaşçıları da inadına, halktan, haktan, hukuktan, devrimden yana bilimli-bilinçli-inançlı-kararlı mücadelemizi devam ettireceğiz.

Ta ki Halkın İktidarı kurulup, insanlığa karşı mücadele edenlerin ellerine çelik bilezik takılıncaya dek.

Geciktirmek için ne kadar da uğraşırsanız uğraşın emekçi halkımız için o güzel günleri, Halkın İktidarının kurulup hesaba çekileceğiniz o günler, o güzel o mutlu günler eninde sonunda gelecek.

Engelleyemeyeceksiniz.

Halkız Haklıyız Yeneceğiz!

27 Mayıs 2019

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi