Emperyalist Sırtlanlar Latin Amerika’da da Venezuela’yı ve Bolivarcı Devrimci İktidarı hedef seçtiler.
Hatırlanacağı gibi, bundan aşağı yukarı 17 sene önce, 12 Nisan 2002 tarihinde CIA yönetimindeki karşıdevrimci bir faşist darbeyle Hugo Chavez Yoldaş’ın iktidarını devirme girişiminde bulunmuştu bu alçaklar.
Başkanlık Sarayı’nı basıp Chavez Yoldaş’ı alıp götürmüştü CIA, bir adaya. Ve bizdeki TÜSİAD benzeri İşveren Örgütünün Başkanı ve ülkenin en zengin işverenlerinden olan Pedro Carmona’yı da Amerikancı Başkan olarak Başkanlık Sarayı’na oturtmuştu.
Ve bu hainin başkanlığında bir karşıdevrim hükümeti oluşturma çalışmasına başlamıştı.
Fakat Venezuela’nın ezilen ve sömürülen halkı, Chavez Yoldaş’a ve onun Bolivarcı İktidarına sahip çıkarak sokaklara döküldü. Çatışmalara girdi karşıdevrimci güçlerle. Ve 48 saat sonra bu alçakları yenerek teslim olmaya zorladı. Chavez Yoldaş da yeniden halkın coşkulu karşılaması ile Başkanlık Sarayı’na geri döndü.
Devrim öncesinde, Venezuela’nın muazzam büyüklükteki petrol gelirleri, bütünüyle İngiliz ve ABD petrol şirketlerinin kasalarına akıyordu. Chavez Yoldaş, bu ulusal geliri halka paylaştırdı. Toprak reformu yaptı ülkede. Yoksul köylüyü topraklandırdı. Onlara tarım ekipmanları verdi.
Şehir ve kasabalardaki esnafa iş imkânları sağladı. İşçi Sınıfının yaşam standardı yükseldi. Ve herkese ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti verilmeye başlandı.
Ülkedeki okuryazarlık oranı yüzde yüze yakın bir seviyeye ulaştı. Ve yaşına bakmaksızın herkese temel eğitimden üniversiteye kadar eğitim yapma imkânları sağlandı.
10 bin Kübalı doktor Venezuela’ya gelerek halkın sağlık sorunlarının çözümünde çok olumlu roller oynadı. Tabiî bu komünist doktorlar hiçbir ücret almadan halka sağlık hizmeti sundular, hem de en ileri düzeyde.
ABD ve AB Emperyalist Haydutları, Venezuela’daki bu Bolivarcı Cumhuriyet’ten son derece rahatsız oldular. Çünkü buradan esen sol rüzgârlar tüm Latin Amerika’yı etkiliyordu.
Nitekim Bolivya’da da benzer bir devrimci hareket gelişti. Ve bir köy emekçisi olan Evo Morales Yoldaş Başkanlığa seçildi.
Latin Amerika’nın pek çok ülkesinde sol rüzgârlar esiyordu artık…
Fakat ABD ve AB Emperyalist Haydutları, karşıdevrim heveslerinden asla vazgeçmediler. Çünkü onlar için Latin Amerika’nın doğal zenginliklerinin, pazarlarının ve halklarının alınterinin elden kaçırılması, ölüm demekti bir anlamda.
Bu sebeple, en aşağılık yollar, metotlar arayışına giriştiler; öncelikle Venezuela ve Bolivya’daki devrimci iktidarları yıkabilmek için.
Emperyalistler doğaları gereği hep böyle davranmışlardır, 150 yıldan bu yana. Onlardan namus, insanlık, vicdan, hak hukuk, adalet, ahlâk bekleyemezsiniz. Onlar sadece emperyalist çıkarlarını, talanlarını, sömürülerini düşünürler. Ve onları elden kaçırmamak için her türlü alçaklığa ve zalimliğe başvurmaktan asla geri durmazlar.
Burada Hugo Chavez Yoldaş liderliğindeki devrimci hareketin ideolojik ve politik tutumunu da eleştirmek gerekir. Çünkü bu Antimarksist ve Antileninist tutum, Venezuela’nın bugünkü kara günleri yaşamasına yol açmıştır.
Marks, tâ 1871’deki ilk İşçi İktidarı olan Paris Komünü’nün yıkılışı sonrası, oradan çıkardığı dersleri anlatırken şöyle der:
“Devrimle oynanmaz. Devrime bir kez başladınız mıydı, asla durmayacaksınız. Bütün gücünüzle, bütün imkânlarınızla saldırmaya devam edeceksiniz. Durmak, hele hele savunmaya geçmek, bir devrimci hareketin intiharı demektir. Çünkü siz savunmaya geçtiğiniz anda ya da durduğunuz anda karşıdevrim güçlerini takviye eder. Kayıplarının yerini doldurur. Yaralarını onarır. Ve size karşı saldırıya geçer.
“Karşıdevrimin uluslararası destekçileri, iç ve dış imkânları vardır. Ama siz, devrim anında böyle imkânlardan yoksunsunuzdur. İşte bütün bu sebeplerden dolayı, elinizde olan tüm imkânlarınızla ve gücünüzle zafere ulaşmak için çılgıncasına saldırmaya devam edeceksiniz. Karşıdevrime göz açtırmayacaksınız, onun toparlanmasına asla izin vermeyeceksiniz. Onun maddi ve manevi açıdan kendini güçlü hissetmesine yol açacak bir harekette bulunmayacaksınız. Tam tersine; ona sürekli vuracaksınız ve onun moralini, özgüvenini darmadağın edeceksiniz.”
Zafere ulaşan tüm devrimler Marks’ın bu altın kuralını uyguladıkları için zafer kazanmışlardır. Fakat Hugo Chavez Yoldaş ve sonrasında onun yerine gelen Maduro Yoldaş, bu altın kuralı ya hiç öğrenmemişlerdi, bilmiyorlardı; ya da onun önemini ve anlamını kavrayamamışlardı.
Chavez Yoldaş liderliğindeki Bolivarcı Devrim, 1998’de zafer kazanıp iktidar oldu. Demek ki aşağı yukarı 20 yıldır Bolivarcı bir Devrim Hükümeti ve İktidarı vardır Venezuela’da.
Fakat ABD ve AB Emperyalistleriyle etle tırnak gibi kaynaşmış Tefeci-Bezirgân ve Finans-Kapitlalistler de, Antika ve Modern sınıf ve zümreler olarak ekonomideki, siyasetteki, kültürdeki varlıklarını sürdürmektedirler. Sömürü ve vurgunlarına devam etmektedirler. Tabiî CIA başta gelmek üzere ABD casus örgütleriyle de iç içedirler.
Bu Amerikancı, gerici, vurguncu sınıfın, Başkent Caracas başta gelmek üzere hemen tüm önemli şehirlerde özel bölgeleri, semtleri, mahalleleri vardır, ekonomik işletmeleri vardır, televizyonları, radyoları, gazeteleri vardır. Ve karşıdevrim için çalışan satılmış binlerce hainden oluşan güçleri vardır.
Yani 20 yıldan bu yana Venezuela’da ikili bir iktidar vardır bir anlamda…
İşte Chavez ve Maduro Yoldaş’ların ölümcül hatası, 20 yıl boyunca bunların üzerine gitmemek oldu…
Ölümcül bir vuruşla onların ekonomideki ve siyasetteki varlıklarına son vermemek oldu…
Onlarla neredeyse barış içinde yan yana yaşayarak, uzun vadede devrimin nihai zaferini sağlamak gibi bir hayale kapılmaları oldu…
Oysa böyle bir dünya yoktu. Böyle bir yol yöntem, devrimci teori ve pratik yoktu.
Paris Komünü’nü gerçekleştiren ve 73 gün iktidarı ellerinde tutan Paris Komünarları da böyle bir hataya düşmüşlerdi. Ve onları yenilgiye götüren, dramatik yenilgilerine götüren sebeplerin başında şu yanlışı yapmalarını sayar, Marks Usta:
“Çocuk saflıkları yüzünden, iyi niyetleri yüzünden, sonuna kadar saldırıda bulunup gericilerin kökünü kazıyamamalarıdır.”, der.
Tabiî bununla ilişkili olarak bankalardaki tüm mevduata el koymamalarını, önemli bir yanlış olarak dile getirir.
Yani vicdanlı, saf, iyi niyetli olmaları, Paris Komüncülerini felakete götürmüştür…
Oysa vatan millet düşmanı, hain karşıdevrimci burjuvalar, Komünü yıktıktan sonra Komüncü İşçileri acımaksızın; kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden sonuna kadar kırmışlar, katletmişlerdir.
İşte benzer yanlışı ya da hemen hemen aynı yanlışları Chavez ve Maduro Yoldaş’ın önderliğindeki Devrimci Bolivarcı İktidarlar da yapagelmiştir.
Biz bu yanlışların çok büyük felaketlere yol açacağını, devrimi yenilgiye uğratacağını, 12 yıl kadar önce, Venezuela’nın gerçek anlamda Bolivarcı Devrimci ruhuna sahip Ankara Büyükelçisi Raul Betancourt Seeland’a, ortaklaşa yaptığımız etkinlikler sürecinde bire bir anlattık. Bize hak verdiğini söyledi, saygıdeğer Büyükelçi Yoldaş. İleteceğim merkeze eleştiri ve düşüncelerinizi, dedi.
Biz bununla yetinmedik. Sıcak ilişkiler içinde olduğumuz Kübalı Yoldaşlara da, Venezuelalı Yoldaşları bu yönde uyarmaları için önerilerde bulunduk.
Dedik ki; Venezuelalı Yoldaşlar “Devrimle oynuyor”lar. Bu vahim bir yanlıştır. Bütün güçleriyle vurup, karşıdevrimin kökünü kazıyıp devrimin nihai zaferini kesinkes sağlamayı düşünmüyorlar, bilmiyorlar. Bu yanlışın ülkeyi felakete götürebileceğini lütfen onlara söyleyin, uyarın onları, dedik.
O zamanlar Küba Büyükelçisi olan Ernesto Gomez Abascal Yoldaş; “Söyleriz ama”, dedi; “Anlayabilirler mi onlar? Bundan pek emin değilim. Çünkü onlar sizin bizim gibi değiller. Onların devrim anlayışları, bizimkinden farklı.”
Nitekim aradan onca yıl geçmesine rağmen Venezuelalı Yoldaşların bir davranış değişikliği söz konusu olmadı.
Bizim bu uyarılarımız Venezuelalı Yoldaşlarla ve Kübalı Yoldaşlarla gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin ya da konferansların tape edilmiş metinlerinden oluşan kitaplarımızda da yer almaktadır.
Acıdır ki İşçi Sınıfının ve dolayısıyla İnsanlığın Kurtuluş Bilimi olan Marksizm-Leninizmin en önde gelen devrim teorisine yabancı olmak, Venezuelalı Yoldaşları ve Venezuela Halkını bugün uçurumun kenarına getirmiş bulunmaktadır.
ABD ve AB Emperyalist Çakallarından oluşan insan sefaletleri, bütün güçleriyle Venezuela’daki Devrimci Hükümetin üzerine çullanmış bulunmaktadırlar.
Parlamento Başkanı bir haini Devlet Başkanı ilan ettirdi, biliyorsunuz, ABD Emperyalist Haydudunun Şefi, Faşist Bunak Trump. Onun başkanlığında, ajanlar ordusundan oluşan bir hükümet derlemeye girişti.
Bununla da yetinmeyerek, ülkenin meşru devlet başkanı Nicolas Maduro Yoldaş’ı gayrimeşru ilan etti ve ettirdi. Ve o alçaklar, Venezuela Ordusu’na da çağrıda bulunarak, bir Amerikancı Darbe yaparak Maduro Yoldaş ve Devrim İktidarını devirmelerini istedi.
Nitekim bu çağrıya, alt düzeydeki bir bölük asker uyup Devrimci İktidarı tanımadıklarını ve kitlelerin kendilerini desteklemelerini söyleyerek meydanlara çıktı. Bereket ki, kısa sürede yenilip derdest edildi bu ABD işbirlikçisi satılmışlar. Fakat tehlike bütün ağırlığıyla Devrimci İktidarın üzerine çökmüş bulunmaktadır.
Bunu bertaraf edebilmek, ancak devrimci tutumla mümkündür. Öyle görülüyor ki, Ordusunun komuta kesimi şu anda Devrimci İktidarın yanında ve emrindedir. Maduro Yoldaş’ın bu askeri gücü ve İşçi Sınıfı başta gelmek üzere ezilen ve sömürülen halk kitlelerinin devrimci güçlerini yanına alarak karşıdevrimcileri bütünüyle ezmek için an geçmeden harekete geçmesi gerekir.
Ancak o zaman ABD-AB Haydut Çakallarıyla içerideki hainlerin hevesleri kursaklarında bırakılabilir…
ABD ve AB Emperyalist Haydutları, Venezuela Halkına ve onun meşru hükümetine, iktidarına karşı yapmış oldukları bu iğrenç ve alçakça saldırıyla bir kez daha haktan, hukuktan, namustan, ahlâktan ve insanlıktan uzak olduklarını kesince ortaya koymuş bulunmaktadırlar.
Dünyanın namuslu kamuoyu, onların bu aşağılık içyüzlerini bir kez daha netçe görmüştür artık…
Demek ki Yoldaşlar, gerçek anlamda devrimci olmak, bu emperyalist, insanlık düşmanı çakallara her alanda ve her planda karşı olmaktan geçiyor. İnsan Soyunun en zulümkâr, en katliamcı, en talancı ve sömürgen düşmanlarıdır bunlar. Ve onların yerel hain işbirlikçileri…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
28 Ocak 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı