Artık ayan beyan meydana çıktı ki; ABD Emperyalist Çakalı, devşirip, partileştirip iktidara taşıdığı ve 16 yıldan bu yana orada tuttuğu Kaçak Saraylı Tayyip ve avanesine aynen Irak’ta oynattığı rolü oynatıyor Suriye’de de.
Yani ABD, “Vatan savunması”, “Teröristlerin tepesine inilmesi” yaygaraları ardında ya da maskelemesi ardında BOP’un Suriye ayağının oluşturulmasında da tıpkı Irak’taki Barzanistan’ın oluşturulmasında olduğu gibi taşeronluk rolü oynatıyor Tayyipgiller’e.
2011’de; “Haydi oğlum Tayyip göreyim seni. Suriye’de de, Irak’takinin aynısını yapacağız. Müslüman İsrail’in, yani İkinci İsrail’in, yani Amerikancı Kürdistan’ın nasıl elbirliğiyle Irak’taki Barzanistan’ını inşa etmişsek, burada da Öcalanistan’ını inşa edeceğiz. Tabiî bunların her ikisi de tıpkı senin gibi bize biat etmiş durumdadırlar ve ömür boyu bize hizmet edeceklerdir.”, diye buyurdu.
Tayyip, işte o andan itibaren, o güne dek; “kardeşten de yakınız”, dediği Beşşar Esad’ı bir anda “Zalim Esed” yaptı. “En kısa zamanda devrilecektir ve biz de Emevi Camii’nde Cuma namazı kılacağız.”, hayalleriyle meydanlarda, ekranlarda höykürmeye başladı.
İzleyen arkadaşlar bilir. Ne demiştik biz o günlerde?
Rusya, İran ve Çin Suriye’ye sırtını dönmediği müddetçe, dünyada hiçbir güç Beşşar Esad liderliğindeki BAAS İktidarını yıkamaz.
Bugün dediğimiz aynen çıktı mı?
Çıktı…
Ne var ki; Rusya 2015’e kadar tutuk davrandı. Çin zaten; “Benim bu işten ne kadar çıkarım olur?”, hesabı içindedir hemen her konuda. Rusya, lafta Esad’ı destekledi ama fiiliyatta bir davranışı olmadı, ta ki 2015’e gelinene kadar.
Tabiî bu arada Rus Ordusu, teknolojik açıdan atılım yaptı ve modern kara ve hava silahlarıyla donandı. Bu sebeple, cesaret toplayan Putin, nihayet Suriye sahasına giriş yaptı. O anda Suriye, topraklarının üçte ikisini kaybetmiş durumdaydı. Üçte biri Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK-YPG’nin, diğer üçte birlik bölümü de, başta IŞİD gelmek üzere Ortaçağcı, karanlık düzen savunucusu Cihatçıların kontrolü altına girmiş durumdaydı.
Rusya’nın sahaya inmesi, işi bir anda tersine çevirdi. O güne dek bayır aşağı giden Beşşar Esad ve BAAS, bir anda yönünü kazanmaya doğru dönmüş oldu. Art arda galibiyetler elde etmeye başladı. Kaybetmeye başlayanlarsa, Ortaçağcı Muaviye-Yezid Dincisi Cihatçı örgütlerdi.
Şimdi Cihatçılar büyük ölçüde temizlendi. Hezimete uğratıldı Rusya’nın hava gücü ve Suriye Ordusu’nun kara gücünün vuruşları neticesinde.
Amerikancı Kürt Hareketi de kendi bölgesini bu Cihatçılara karşı korumayı başardı. Tabiî o da, Ortaçağcıların hem Rusya ve Suriye Ordusu tarafından ezilmesi, hem de ABD Emperyalist Haydudu’nun PYD-YPG’ye tüm askeri alanlarda verdiği destek sayesinde gerçekleşti.
Bölgeye odaklı gözlemcilerin belirttiğine göre, 20 bin TIR dolusu hafif ve ağır silahı ABD Çakalı buradaki Amerikancı Kürt Hareketi’ne aktarmış ve o silahların kullanımı konusunda bunları eğitmiştir.
Şu an için Cihatçılar çok küçük bir alanda, Güneydoğu Suriye’de varlıklarını sürdürebilmektedirler. Ki, oralardan kovulmaları ve bütünüyle ülkenin bunlardan temizlenmesi, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek gibi görünüyor.
Tabiî Cihatçıların “ÖSO” adı altında örgütlenmiş olan bir öbeği de Türk Ordusu’yla kaynaşık biçimde Kuzey Suriye’deki küçük de olsa bir bölgeyi kontrolü altında tutmaktadır.
Tayyip lafzen; “Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok.”, dese de; aslında Suriye’nin bu bölgesinde Ortaçağcı bir din devleti kurmaya çabalamaktadır, bu ÖSO’cu, Cihatçı Ortaçağcılarla.
Malum ya; Tayyipgiller de Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcileri oldukları için kendiliklerinden vatansız, milletsizdirler. Ve de Ortaçağcı Ümmetçilik Konağı günlerine yeniden dönüşün hayalleri içinde yaşamaktadırlar.
ABD Çakalı da onların böylesi bir hayaller âleminin meczupları olduğunu çok iyi bilmektedir. İşte o hayallerini de kullanarak, bunlara BOP’unun Suriye bölümünün gerçekleştirilmesinde taşeronluk rolü oynatmaktadır.
Zaten Tayyip de daha önce belgeleriyle ortaya koyduğumuz gibi, BOP’ta bu rolü oynayacağı konusunda kesin söz vermiştir, iktidara getirilmesi karşılığında ABD’li efendilerine.
İşte o günden bu yana da duraksamadan, büyük bir sadakatle ve iştahla rolünü oynamaya devam etmektedir.
Bunun karşılığında da bütün hilelerine rağmen, referandumlardan, seçimlerden kendini galip çıkmış göstermekte ve bu hilekârlığı da ABD ve AB Emperyalistleri tarafından görmezlikten gelinerek meşrulaştırılmaktadır.
Son zamanlarda ne diyor Tayyip?
Suriye’de Fırat’ın doğusuna gireceğiz, burada bir “Güvenli Bölge”-“Tampon Bölge” oluşturacağız.
Şimdi bu da tam bir kandırmacadır, tam bir hilekârlıktır, halkımıza yönelik olarak.
Fırat’ın doğusunda 30 km derinliğinde bir tampon ya da güvenli bölge oluşturacakmış, Tayyip ve Amerika. Burada TSK ile Amerikan Ordusu ortaklaşa devriye gezecekmiş.
Peki, daha aşağısı?
İşte oraya Türk Ordusu ne karadan ne havadan hiçbir şekilde müdahalede bulunamayacakmış…
Yani Türkiye-Suriye sınırı ne olmuş oluyor buna göre?
30 km aşağıya-güneye çekilmiş oluyor.
Peki ondan ötesinde ne var?
Amerika’nın her kademesindeki yetkililerden büyük övgüler alan Amerikancı Burjuva Kürt Devleti’nin bölgesi oluyor. İşte orada ABD ile PYD-YPG, başta her türden hafif ve ağır silahla donatılmış ordu olmak üzere, bu Amerikancı Kürt Devleti’nin tüm kurumlarını istedikleri gibi inşa edeceklermiş.
Durum böyle olunca, bu “Güvenli Bölge” denilen yapı, aynen Irak’taki “Çekiç Güç”ün gördüğü işlevi görmüş oluyor. Yani Türkiye’den buraya en ufak bir müdahale imkânı bulunmamış oluyor. Onun önünü kesmiş oluyor bu bölge…
ABD Çakalı ise, hiçbir şekilde bu bölgeden askerlerini bütünüyle çekmeyecekmiş. Bir bölüm askeri kalacakmış. Daha fazlasına ihtiyaç olması halindeyse, Irak’taki kuvvetlerini hemen buraya kaydıracakmış.
Ayrıca buranın korunması için gerekirse Barzanistan Ordusunu oluşturan Peşmergelerin buraya gerekli oranda getirilmesi de sağlanacakmış.
Biliyorsunuz ya da hatırlarsınız; Irak’ta da Barzanistan Bölgesi, Irak Ordusu’na; “Uçuşa Yasak Bölge”, adı altında kapatılmıştı. Buraya herhangi bir havadan ya da karadan müdahalesi söz konusu olamıyordu, Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak Devleti’nin, Ordusu’nun.
Irak Ordusu’ndan herhangi bir bu yönde girişim olduğu anda, Türkiye’deki hava üslerinden kalkan ABD uçakları anında yetişip havadan vurup imha ediyorlardı, Irak Ordusu’nun orada bulunan bölümünü.
İşte ABD Çakalı, Suriye’de de hem 30 km derinlikteki tampon bölgenin kendisini, hem daha gerisini yani güneyini “Uçuşa Yasak Bölge” kılıyor Türk Ordusu için. Yani Türk Ordusu hiçbir biçimde Türkiye sınırları ötesinde hava gücü uçuramayacaktır, kullanamayacaktır, bu plana göre.
Bunun ilk işaretini kim verdi?
Faşist Bunak Trump…
Ne demişti?
“Türkiye Kürtleri vurmaya kalkarsa, onu ekonomik olarak mahvederiz.”
Tayyip bu aşağılayıcı, küstahça meydan okuma ve tehdit karşısında ne diyebildi, en korkakça makamından?
“Üzüldük.”
Peki, Tayyip’in Bakanı Çavuşun Oğlu ne diyebildi?
“Stratejik müttefikler medya aracılığıyla konuşmamalı.”
Yahu adam, seni mahvederiz, diyor; sen hâlâ stratejik müttefikiz, dalgasındasın…
Aslında içler acısı durumunuz da…
Neylersiniz ki Türkiye Halkında da işleyen, sistematik düşünebilen zihin bırakmadınız. Tarikatlarla, cemaatlerle, on yıllar boyu süren sistematik saldırılarla zihin hasarına uğrattınız, toplumun yarıya yakın bölümünü. Sizin bu zavallılığınızı ve ihanetlerinizi göremez, anlayamaz hale getirdiniz…
ABD Çakalı geçen hafta bir senatörünü gönderdi ya Türkiye’ye… Ve bu senatör, başta Tayyip’le iki buçuk saatlik bir konuşma yaptı; sonrasında da Dış Bakan Çavuşun Oğlu ve Savunma Bakanı Akar Hulusi’yle de ve hatta MİT’çi Hakan Fidan’la da görüşüp hepsine sıkı sıkıya ayar verdi.
Ne demiş bunlara?
Sözcü Ankara muhabiri Zeynep Gürcanlı’nın aktardığına göre aynen şunu:
“Türkiye ile ABD arasında Suriye’de oluşturulması planlanan tampon bölge konusunda arabuluculuk görevi üstlenen ABD’li senatör Lindsey Graham, Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk yetkililerle görüşmelerin ardından itiraf etti; “ABD olarak, PYD konusunda hata yaptık…” Senatör Graham, Suriye’deki PYD-YPG ile, PKK terör örgütü arasındaki ilişkinin “Görmek isteyenler için son derece açık ve ortada” olduğunu da vurgulayarak, Washington yönetiminin Türkiye’nin güvenlik kaygılarını ortadan kaldıracak bir “tampon bölge” planı üzerinde çalıştığını söyledi.
“TAMPON BÖLGE İÇİN 3 AŞAMALI “DUNFORD PLANI”
“Suriye-Türkiye sınırında kurulacak tampon bölge planının ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford tarafından hazırlandığını, Dunford’un planı Türk yetkililerle müzakere ettiğini de anlatan Senatör Graham, planın ayrıntılarını da açıkladı. Buna göre, 3 aşamalı “Dunford planı” şu unsurları içeriyor;
“-PYD -YPG unsurları Türkiye sınırından, Suriye’nin daha iç bölgelerine çekilecek,
“-ABD’nin PYD-YPG’ye verdiği ağır silahlar geri alınacak,
“-Sınırda bir tampon bölge oluşturup Türkiye’nin güvenlik endişelerini ortadan kaldırılacak.
“BİZİM HATAMIZ YÜZÜNDEN, TÜRKİYE’NİN DE HATA YAPMASINA İZİN VERMEMELİYİZ”
“ABD’nin PYD-YPG’yi silahlandırmasının “hata olduğunu” birçok kez tekrarlayan Senatör Graham, ancak ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesinin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PYD-YPG ile savaşmak için Suriye topraklarına girmesinin de “yanlış olacağını” söyledi. Senatör Graham, “Obama PYD-YPG’yi silahlandırarak Türkiye için bir kâbus yarattı. Türk Ordusu’nun Suriye’ye girerek PYD-YPG’ye silahla müdahalede bulunması da ikinci bir kâbus yaratır. Şimdi Türkiye’nin de bizim silahlandırdığımız PYD-YPG’ye karşı silahla harekete geçerek, korkunç bir tercih yapmasını engellemeliyiz” dedi.
“Senatör Graham, bu çerçevede ABD ile Türkiye arasında daha önce uzlaşılan ve büyük ölçüde hayata geçirilen Menbiç yol haritasının tamamen uygulanması gerektiğini de söyledi. Ankara ile Washington arasındaki Menbiç yol haritası, bölgedeki PYD-YPG kontrolüne son verilmesi için Türkiye ve ABD’nin ortak devriye yapmalarını ve Menbiç’in yönetimindeki PYD-YPG unsurlarının devre dışı bırakılmasını içeriyordu. Ortak devriye hayata geçmekle birlikte, Menbiç’i yöneten şehir konseyindeki PYD-YPG unsurları hâlâ aktif olmaya devam ediyor.”(https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/arabulucu-senator-basin-toplantisi-duzenliyor-3184003/)
Demek ki bu Tampon Bölge planı kimin eseriymiş arkadaşlar?
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın…
Ne diyor burada?
Menbiçteki gibi beraber devriye gezelim.
Menbiç’te Türk Ordusu nerede devriye geziyor?
Nüfusun olmadığı kırsal alanda… Yani “avara kasnak” gibi dolanıp duruyor burada…
Peki şehir merkezi kimin yönetiminde?
PYD-YPG ile ABD Emperyalist Haydudu’nun.
Buna bugüne dek gık diyebildi mi Tayyipgiller’den herhangi bir yetkili?
Yok…
İşte Fırat’ın doğusunda da aynen bu olacaktır. O 30 km derinliğindeki bölgenin kırsal alanlarında Türk Ordusu dolanacak, bırakalım 30 km’nin daha altını, oranın bile yerleşim yerleri bütünüyle PYD-YPG ve ABD Ordusu’nun elinde ve denetiminde olacaktır…
Zeynep Gürcanlı zaten iki gün sonrasındaki köşe yazısında da aynen bizim daha önce belirttiğimiz şekilde Güvenli Bölgenin ya da Tampon Bölgenin, Irak’ta kullanılmış olan Çekiç Güç’ten bir farkının olmayacağını ortaya koymaktadır:
“Türkiye, 1. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ta, dönemin lideri Turgut Özal’ın da onayıyla kurulan Çekiç Güç’ten çok çekti, hâlâ çekiyor.
“Şimdilerde ise sık sık Özal vizyonunun devamı olduğunu tekrarlayan AKP eliyle/onayıyla, benzer bir oluşum Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkmakta.
“Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de ABD Başkanı Donald Trump’ın son günlerde sık sık dile getirdikleri “Suriye’nin kuzeyinde kurulacak tampon bölge”den bahsediyorum.
“Türkiye, -AKP’li yetkililerin de defaatle söylediği gibi-, bu tampon bölgeyi Suriye’nin kuzey doğusunda üslenmiş PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG’yi sınırdan uzaklaştırmak, mümkünse yok etmek için istiyor.
“ABD’nin amacı ise IŞİD’le mücadele adı altında besleyip büyüttüğü, ağır silahlarla donattığı PYD-YPG’nin “Türk Ordusu’ndan korunması”
“(…)
“ŞEHİR MERKEZLERİNDE ROJ PEŞMERGELERİ: Kırsal kesim tamam da peki Fırat’ın doğusundaki kent merkezlerinin güvenliği nasıl sağlanacak? Türkiye PYD-YPG’yi istemiyor. ABD ise kent merkezine Türk Ordusu’nu ya da onun desteklediği ÖSO’yu sokmayı düşünmüyor. Burada da Amerikalılar’ın düşündüğünün, Suriye’de PYD-YPG’ye değil de Barzani’ye yakın duran Kürt silahlı unsurları, yani “Roj peşmergelerini” kullanmak olduğuna dair işaretler geliyor.
“HAVA SAHASI AMERİKALILAR’A EMANET: Planın en kritik unsurlarından biri ise tampon bölgenin hava sahasının ABD tarafından kontrol edilmesi. İşte tam da burası, bir zamanlar Irak’ın kuzeyinde uçuşa kapalı bölgeyi uygulamak için oluşturulan Çekiç Güç’ü hatırlatıyor. Bu kez de Suriye’nin kuzeyinde, yine Amerika’nın garantörlüğünde, Türk savaş uçaklarına kapalı bir alan oluşturuluyor.
“Sınırın hemen içlerinde Türk askerine devriye olasılığı tanınırken, 30 kilometreden sonra Amerikan garantörlüğünde -tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi- bir Kürt yönetiminin önü açılıyor.
“AKP’nin önünde duran Amerikan planı işte bu.” (https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/suriyede-cekic-guc-mu-3198346/)
Aynı günkü Sözcü’de Necati Doğru da köşesinde bu konuyu yazmaktadır:
“Çok adam geldi.
“Çok adam gitti.
“Çok general.
“Söz getirici.
“Laf götürücü.
“Geldi, gitti.
“Mahvederiz” tweeti geldi.
“Çok üzüldük” telefonu gitti.
“En son önceki gün bir Amerikalı senatör de geldi. ABD’nin zaten toplam 100 senatörü var. Hepsi etkili. Ankara’daki diplomasi muhabirleri en etkili olan bu senatör diye yazdılar. Senatör Ankara’da 3 üst düzey (Cumhurbaşkanı Erdoğan- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu- Savunma Bakanı Akar ile) görüşme yaptı. Sonra da Ankara Senatörü gibi konuştu.
“Türkiye’ye dert açtık.
“ABD, Obama döneminde YPG’yi silahlandırarak Türkiye için kâbus yarattı. YPG’nin PKK ile bağlantılı olduğunu görmedi. Şimdi Türkiye için ortaya çıkardığımız YPG/PKK sorununu çözmeliyiz.
“Türkiye’yi korumalıyız.
“Nitekim ABD Genelkurmay Başkanı, Türkiye’nin güvenlik endişelerini ortadan kaldıracak bir ‘Tampon Bölge Planı’ yaptı. PYD-YPG unsurları Suriye’nin iç bölgelerine çekilecek.”
“Senatör bunları dedi.
“Ağzından bal damladı.
“Amerikalı, bize bizim tezimizi anlatıyor. Türkiye’yi rahatlatıyor. Daha bir hafta önce “seni ekonominden vururum, mahvederim” diyen ABD, bir hafta sonra bugün “sizin için kâbusu biz yarattık şimdi aynı kâbusu biz kaldıracağız” diyor.
“Fakat iki cümle var.
“SÖZCÜ Ankara muhabiri Zeynep Gürcanlı, Senatör Lindsey Graham’ın Ankara’da yaptığı basın toplantısında; “Türk Silahlı Kuvvetleri, PYD-YPG ile savaşmak için Suriye topraklarına girerse yanlış olur. Obama, PYD-YPG’yi silahlandırarak Türkiye için bir kâbus yarattı. Türk Ordusu’nun Suriye’ye girerek PYD-YPG’ye silahlı müdahalede bulunması da ikinci bir kâbus yaratır” dediği bu iki cümleyi de haberinde yazdı, dün yayımlandı.
“Tek SÖZCÜ’de var.
“Diğer gazetelerde yok.
“Niye yok?
“Senatörün “bal damlatan” cümlelerini yayımlayıp, “zehir zemberek tehdit” sözlerini halktan gizlemek de bu dönem gazeteciliğinin marifeti oldu. Ayıp.
“Sağ elinin başparmağını burun hizasından uzatarak ve “basarım sıfırı” diyen bir edayla konuşan Senatör, “Türk Ordusu, Suriye toprağına sakın girmesin, yanlış olur, ikinci kâbus olur” diyerek Trump’ın “Sizi mahvederiz” tweetindeki aynı dili kullanıyor.
“Halktan gizlenen bu!
“Çok açık.
“İkinci Çekiç Güç geliyor.
“Birincisi Irak sınırındaydı.
“Biz birinci Çekiç Güç dönemini de “Türk askerinin başına Kuzey Irak’ta çuval geçirildiği günleri” de gördük. Şimdi ikinci Çekiç Güç Suriye sınırında kurulunca bunun sonunda ne göreceğiz? “Tampon Bölge” deyince biz ne anlıyoruz, ABD ne anlıyor?” (https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/abdden-geldi-ankara-senatoru-gibi-konustu-3198017/)
ABD Emperyalisti, açıkça görüldüğü gibi, BOP’unu uygulamaya koyuyor. Tayyipgiller de iktidarları öncesinde vermiş oldukları söze sadık kalarak, o hayduta taşeron rolü oynayarak görev sunmaya devam ediyor.
Daha açığı, ihanetine devam ediyor, ara vermeksizin…
Biz, daha önceki bir yazımızda, 16 Ocak 2019 tarihli yazımızda aynen şunları dile getirmiştik:
“ABD Haydut Çakalı sana Irak’ta oynadığın ihanet oyununu Suriye’de de oynatmak istiyor. Tabiî o kadarıyla da yetinmiyor. Türkiye’de de oynatmak istiyor. Zaten yapmış olduğun bazı girişimler, ki bunlardan daha önce söz etmiştik, Mart Yerel Seçimlerinden sonra Türkiye’yi eyaletlere bölme maskesi ardında BOP’un Türkiye ayağını da sinsice hayata geçirmeye başlayacağını gösteriyor.” (https://www.hkp.org.tr/esadla-el-sikis-suriyeden-cik-siniri-kapat/)
Görülmektedir ki arkadaşlar, bugün namuslu küçükburjuva yazarlar bile bizim ortaya koyduğumuz görüşü, Türkiye bölümünü hariç tutarsak, yazmaya, savunmaya başlamışlardır.
Demek ki gerçekler gizlenemiyor…
ABD Emperyalist Haydudu, Türk Ordusu’nu Tayyipgiller yönetiminde Suriye’de böyle “avara kasnak” gibi dolandırarak birden çok emperyalist amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadır.
Bunlardan Birincisi, BOP’un Suriye ayağının hayata geçirilmesinde Tayyipgiller’in ve Türk Ordusu’nun taşeron rolünde kendisine yardımcı olmasının sağlanmasıdır.
İkincisi ise, Türk Ordusu’nun ve Türkiye Halkının dikkati Suriye’ye çekilerek Ege’nin 18 Adamızla birlikte ve deniziyle birlikte Yunanistan’a bütünüyle devredilmesinin ve bunun iyice pekiştirilmesinin sağlanmasıdır. Yani Ege’deki bu ihanetin halkın gözünden kaçırılmasıdır.
AKP’giller adlı ihanet iktidarı ve Meclisteki Beşli Çete’nin tamamı bu ihanet oyununda değişik oranlarda rol alıyor. Tabiî başı Kaçak Saraylı ve avanesi çekiyor bu ihanette.
Biz yıllardan bu yana feryat ediyoruz:
Ey hainler!
Milyonda bir oranında bile vatansever olun da Suriye’de 8 yıldan bu yana antiemperyalist savaş veren vatansever Beşşar Esad liderliğindeki BAAS İktidarıyla ve onunla ittifak etmiş olan Rusya’yla, İran’la, Çin’le açık açık ve kesinkes anlaşın, el sıkışın.
Türk Ordusu’nu Suriye’den çekin. Sınırı kapatın. Ve her ülke yani Suriye de, Türkiye de Kürt Meselesi’ni kendi ülkesindeki Kürtlerle kendisi halletsin. Türkiye’nin çıkarı buradadır.
ABD Çakalı Türkiye’nin ne müttefikidir, ne dostudur. Tam tersine, en ağulu düşmanıdır!
Birinci Kuvayimilliye’de de düşmanıydı, bugün de düşmanıdır. Ve hep düşmanı olmuştur. BOP Haritası, onun bu düşmanlığını, her namuslu aydınımızın görüp kavrayacağı açıklıkta, ortaya dökmüştür:
O, Türkiye’yi üç parçaya bölmek istemektedir. Bu, yüzde yüz oranında bir kesinliğe sahiptir.
Girin internete, arama çubuğuna yazın “BOP Haritası” diye, ekrana gelen görüntüye bakın bir. Eğer zerre miktarda namusa sahipseniz, bu görüntü-harita her şeyi göstermeye ve anlatmaya yetecektir…
Ama nerede bunlarda vatanseverlik…
Nerede bunlarda siyasi namus ve ahlâk…
Her biri siyasi birer İblis’tir bunların. Ve Türkiye’nin de, Türk Vatanının da, Türkiye Halkının da düşmanları cephesindedir bunlar.
Bunları asla Amerikanofillikten vazgeçiremezsiniz…
Neylersiniz ki Türkiye Halkını da bu hainler haini Amerikan işbirlikçileri türlü çeşitli yollar yöntemler kullanarak kandırmaktadırlar, aldatmaktadırlar, peşlerine takıp sürükleyip götürmektedirler.
Eh, her şey gibi bunların da sonu gelecek elbet…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
23 Ocak 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı