Ülkemiz tarihinin en alçakça ve vahşice katliamıdır, Maraş Katliamı. 12 Eylül Faşist Darbesine giden yolda yapılan en insanlık dışı katliamdır. Onun içindir ki, insanlık var oldukça da unutulmayacaktır!
12 Eylül Faşist Darbesinden önce, özellikle 27 Mayıs Politik Devrimi’nin sınırlı da olsa getirdiği örgütlenme özgürlüğüyle birlikte yükselen devrimci dalga, halk nezdinde yerini bulmuş ve kitleler devrimci dalgayla birlikte yaşamın her alanında Parabalarının azgın baskı ve sömürü düzenine karşı mücadele ediyordu. Bu haklı ve meşru mücadele karşısında tutunamayan Parababaları ve onların siyasi temsilcileri (o dönemki AP, MHP ve MSP) el ele vererek halkın bu mücadelesini bastırmak için silahlı militanlarını devrimcilerin üzerine salıyordu. Sürekli provokasyonlar yaparak ortamı terörize ediyordu.
Bunda da koçbaşı olarak Kontrgerilla’nın özel örgütü MHP’yi kullanıyordu. Maraş Katliamı planlı bir şekilde ortaya konmuş bir Kontrgerilla eylemidir. Planlayıcıları CIA ve MİT, uygulayıcısı ise Kontrgerilla’nın özel örgütü MHP’dir.
İl dışından katliamı sevk ve idare edecek Kontrgerilla’nın adamları getiriliyor. Ve yalanlar üzerine provokasyon başlıyor. Halkımızın en hassas duyguları üzerinden kara propaganda başlıyor. En son “Çiçek Sinemasına bomba atıldı” yalanıyla halk galeyana getirildi. Tıpkı Şanlı Gezi Halk İsyanı’mızda “Camide bira içtiler, başörtülü bacımın üstüne işediler” yalanını söyleyenler gibi. İşte bu yalan ve provokasyonlar sonucu galeyana getirilen halk, kapı komşusunu boğazlayacak hale getirildi.
Başarıyla uygulanan Maraş Katliamı’nda resmi rakamlara göre aralarında hamile kadınların ve çocukların da bulunduğu 111 insanımız katledilmiştir. Bu katliamdan sonra da yüzlerce devrimci, aydın, halktan insanlarımız katledilmeye devam edildi ve planlanan 12 Eylül Faşist Darbesi yapıldı. 12 Eylül Faşist Darbesi ile Faşistler ve Ortaçağcı gericiler korundu, önleri açıldı, iyice palazlandılar.
İnsanlığın baş belası Faşizm ve Ortaçağcı gericilik el ele vererek bugün de ülkemizi karanlığa gömmek istemektedirler. Mustafa Kemal, Laiklik ve Cumhuriyet düşmanlığında birleştiler. Yine yalanlar söyleyerek halkımız arasına kin ve nefret tohumları ekiyorlar. Provokatif söylemlerle olası katliamlara zemin hazırlıyorlar. Maraş Katliamı’nı yapanlar ile AKP’giller aynı zihniyetin ürünüdür. Siyasi genetik şifreleri aynıdır. Her iki anlayış da yerli yabancı Finans-Kapital ve ülkemizdeki Tefeci-Bezirgan Sermayenin sömürü ve soygun düzenine hizmet etmek için dizayn edilmiş hareketlerdir. Günümüzde de bunun yansımasını görüyoruz. Hem 16 Nisan Referandumu’nda, hem 24 Haziran seçimlerinde, hem de yaklaşan yerel seçimlerde bir araya gelmeleri de bundandır.
Yani Maraş Katliamı’nın 40. yıldönümünde ülkemizi karanlık ve zor günler bekliyor. O yüzden biz kazanmak zorundayız. İnsanlık Tarihi kanıtlamıştır ki; Örgütlü Halklar Yenilmez!
Zafer her zaman, insanlığın kurtuluşu için mücadele edenlerin olmuştur. İnsanlığın kurtuluşu için kendilerini feda eden devrimciler de, hep insanlığın gönlünde, bilincinde yaşamaya devam etmektedirler.
Kaybedenler ve kaybedecek olanlar da insanlığa çektirdikleri acılarla beslenen sömürgenlerdir. Onlar yok olmaya mahkûmdur. Bugün için bu sömürgenler AB-D Emperyalistleri ve yerli ortaklarıdır. İnsanlık eninde sonunda bu kan emici keneleri ortadan kaldıracaktır.
Yeni Maraşlar, Sivaslar yaşamak istemiyorsak; Bu topraklarda, tıpkı Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi, halkımızla, onun bir parçası olan Bilim İnsanlarımızla, Aydınlarımızla, Ordu Gençliği’mizle ve bin yıldan beri birlikte yaşadığımız Kürt kardeşlerimizle omuz omuza vererek, AB-D uşağı hainler cephesini yenilgiye uğratmak zorundayız. 24.12.2018
HKP Genel Merkezi