Katliamcı, patronu, bizdeki işbirlikçi ve kurban

Cemal Kaşıkçı cinayeti bir kez daha kesin biçimde ortaya koymuştur ki; ne ABD Emperyalist Haydut Çakalının, ne de onun Ortadoğu’daki sadık taşeronları olan, insanlık düşmanı Suudilerin ve de Kaçak Saraylı Hafız’la onun AKP’giller’inin insani, vicdani ve ahlâki değerlerle zerre miktarda olsun ilgileri yoktur.

Suudi Arabistan denen Ortaçağcı, Derebeyliğe karmış aşiret devletinin İstanbul Konsolosluğunda Suudi vatandaşı bir gazeteci, yönetime muhalif olduğu için canavarca katlediliyor.

ABD Çakalıyla Tayyipgiller; sanki katliamın sorumlusu bu alçak Suudiler ve onların Amerikan kuklası, azgın ve de iflah olmaz bir biçimde Türk ve Türkiye düşmanı Veliaht Prensi Muhammed bin Salman değilmiş gibi, o caninin adamlarıyla birlikte, güya cinayetin sorumlularının ortaya çıkarılması için ortaklaşa komite oluşturuyorlar.

Ne demektir bu?

Kurtla birlikte, kuzunun ortadan nasıl kaybolduğuna dair bilgiler elde etmek için araştırma yapmaktır…

Yani açıkça kurdu olayın dışında tutmak ve onun bu konuda adil bir tutum alabileceğini ummak demektir.

Yani özetçesi; halkımızın deyişiyle “Kuzuyu kurda ısmarlamış olmak”, demektir.

Burada ABD Çakalı olsun, Tayyipgiller olsun, halkımızın deyişiyle “salağa yat”ıyorlar.

Oysa onlar da adları gibi bilmektedirler ki; Kaşıkçı’nın katliam emrini veren, Muhammed bin Salman denen azgın insan sefaletidir.

Hatırlanacağı gibi bu sefalet, Amerika’yla da, İsrail’le de net ve kesin anlaşık durumdadır ve onların uşaklığını, piyonluğunu yapmaktadır. Azgınlığının ve pervasızlığının nedeni de işte budur.

Dünyanın ve Ortadoğu’nun en güçlü bu iki devletinin kucağında oynuyorum, dolayısıyla bana kimse dokunamaz, zarar veremez, diye düşünmektedir.

Türkiye’ye ilişkin alçakça düşüncelerini de hiç gizleme gereği duymamaktadır.

“Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Mısır temasları sırasında Türkiye hakkında küstahça açıklamalarda bulundu. Bin Selman, “Mısır ve Suudi Arabistan’ın düşmanları şeytan üçgenidir. Bunlar da Türkiye, İran ve teröristlerdir” dedi.

“(…)

“Salman’ın, “Mısır ve Suudi Arabistan’ın düşmanları şeytan üçgenini temsil ediyor. Bu da Türkiye, İran ve terör örgütleridir” dediği ortaya çıkarken (…)” (https://www.sozcu.com.tr/2018/dunya/suudi-prensten-kustah-turkiye-cikisi-2271114/)

İşte bu ABD ajanı, insanlıktan yoksun şerefsiz, Kaçak Saraylı Hafız’ın da sıkı dostudur. Çünkü her ikisi de Türkiye düşmanlığı ortak paydasında buluşmaktadırlar.

Tayyip ve avanesi içerideki düşmanıdır Türkiye’nin, uluslararası plandaki simgesiyle MBS de dışarıdaki düşmanları arasındadır.

Saygıdeğer arkadaşlar;

Gördüğümüz gibi ABD ve AB Emperyalistler dünyasında ve onlara işbirlikçilik, hizmetkârlık, taşeronluk eden yerel hainler dünyasında hiçbir insani, vicdani ve ahlâki değer bulunmamaktadır. Bunlar için çıkar, para, menfaat her şeydir, gayrısı boş şeydir…

Cemal Kaşıkçı’nın Mısır’daki “Müslüman Kardeşler” yanlısı olduğunu yazmaktadır, burjuva medyası. Tayyipgiller’le de dost olduğunu yazmaktadır ayrıca. Ünlü bir Amerikan gazetesi olan Washington Post’ta yazmaktadır.

Dolayısıyla da kişi olarak, siyaseten bizim sempatiyle bakacağımız biri değildir.

Fakat, nihayetinde bir insandır. Ve sadece muhalif düşüncelerinden dolayı canavarca ve alçakça katliama uğratılmaktadır.

Yani burada açıkça vahim bir haksızlık vardır, bir katliam vardır. Bunu yapanlara tepki duymamak, onları lanetlememek ve onlara hak ettikleri cezayı vermemek; insani değerler taşımamak anlamına gelir.

İşte bu sebeple biz, zaten her eylemiyle insanlık düşmanı olduğunu binbir kez tekrarlamış ve kanıtlamış bulunan Suudi yönetimini de, onun hamisi, efendisi ABD Emperyalist Çakalını da lanetliyoruz, şiddetle.

Tabiî AKP’giller’i de, insani değerlerden yoksun oldukları ve bu katliam karşısında işi savsaklayıcı, suçluları koruyucu ve katliamın üstünü örtücü tutum sergilediklerinden dolayı şiddetle kınıyoruz.

Ayrıca, Suudiler bu canavarlıklarıyla Türkiye’yi de dünya kamuoyu önünde bir kez daha küçük düşürmüşlerdir. Ülkesindeki konsolosluklarda insan boğazlanan ülke olarak göstermişlerdir dünya halklarına.

Ama Tayyipgiller bunun ne ayrımına varabilirler, ne de böyle bir şey onların umurlarında olur. Daha önce de dediğimiz gibi; onlar Para Tanrısı’na tapınmaya devam ederler.

Bakın, ABD’nin Faşist Bunak Başkanı Trump ne diyor, olaya ilişkin:

“ABD Başkanı, “Kaşıkçı meselesi yüzünden Suudi Arabistan’dan uzaklaşmak istemiyoruz. Terörle mücadelede ve İran meselesinde Suudi Arabistan’a ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.” (https://www.haberturk.com/son-dakika-trump-kasikci-olayi-yuzunden-suudi-arabistan-dan-uzaklasmak-istemiyoruz-2182504)

Açıkça görüyorsunuz, söylenenleri. Böyle bir uşağa, taşerona ihtiyacım var, diyor. Kaşıkçı meselesi yüzünden ondan uzaklaşamam, diyor Trump Bunağı.

Kaldı ki insan katletmek, insanları sessiz sedasız, sinsice, kalleşçe, alçakça yok etmek; ABD’nin de, onun casus örgütlerinin de çok ustası oldukları işlerdendir. Ve onlar da yaparlar, sadece ülkelerinde değil, tüm dünyada böyle infazları.

O bakımdan, Kaşıkçı katliamı onlar için vaka-i adiyedendir. Bir önem arz etmez.

Tayyipgiller de yüreklerinde zerre miktarda olsun insan sevgisi ve insani erdemler taşımadıkları için, sıradan, olağan işler gözüyle bakarlar böyle katliamlara.

Emperyalistler ve onların hizmetkârı yerel kapitalistler, Ortaçağcılar dünyası budur işte, arkadaşlar…

Onlar her türlü insancıl değerden, durumdan ve tutumdan uzaktırlar. İnsani olan hiçbir şey, onlara yakın değildir. Ve onlar için benimsenebilir değildir.

***

İşte Sosyalizmin Farkı

Küba’da 1959’da gerçekleşen devrimden bu yana bir tek insan kaybolmamıştır ve bir tek insana işkence edilmemiştir.

Çünkü orada gerçek anlamda sosyalist bir iktidar vardır. Bu sebeple de hep insani, vicdani ve ahlâki değerler en önde tutulur.

Gerçek bir sosyalist ülke ya da parti ya da kişi, ahlâki olmayan, insani olmayan hiçbir düşünce ve davranışta bulunmaz. Dolayısıyla da böylesi Gerçek Devrimcilerin açık alınla savunamayacakları hiçbir işleri, eylemleri söz konusu olmaz.

Usame bin Laden, bilindiği gibi, ABD devşirmesi ve yetiştirmesi El Kaide’nin lideriydi ve en azılı biçimde antikomünistti.

Afganistan’daki Sosyalist İktidarın yıkılması sürecinde bu Ortaçağcı güçler, ABD ve AB Emperyalist Haydutlarıyla el ele vererek çok etkin bir rol oynadılar.

Bütün bunlara rağmen, onun ABD Özel Kuvvetleri tarafından evinde, silahsız olduğu halde, 12 yaşındaki kızının önünde öldürülmesi bir cinayetti. Bir katliamdı ve insanlık dışı bir işti.

İşte buna bizimle birlikte Küba’nın efsanevi lideri Fidel de karşı çıktı. Aynen şunu dedi:

“Küba’nın efsane lideri Fidel Castro, Usame bin Laden’in öldürülmesi nedeniyle ABD’yi eleştirerek, El Kaide liderinin ailesinin önünde idam edildiğini söyledi.

“Bin Laden’in öldürülmesiyle ilgili görüşlerini Küba medyasına açıklayan Castro, Amerikan komandolarının Bin Laden’i öldürmek için Pakistan topraklarına girmesinin, bu ülkenin yasalarını ihlal ettiğini ve itibarını zedelediğini ifade etti.

“Terörizmin her türlüsünü kınadığını bildiren 84 yaşındaki Castro, dayanışmasını göstermek için ABD’ye 11 Eylül 2001’de düzenlenen terör saldırılarını da siyasi farklılıklara rağmen kınadığını hatırlattı.” (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/castrodan-abdye-bin-ladin-elestirisi-17716387)

Sosyalist vicdan, işte böyle davranmayı emreder. Usame bin Laden’le aynı dinci anlayışa sahip olan sözde İslam Devletleri liderlerinden bu konuda tık diyebilen oldu mu?

Hayır.

Çünkü hepsi de ABD’nin hizmetindedirler.

Hatırlanacağı üzere, Libya Lideri ve Türkiye dostu Muammer Kaddafi’nin alçakça katledilmesine de tepki göstermişti Fidel Castro ve Yoldaşı Hugo Chavez:

“Küba Devrimi Lideri Fidel Castro, Kaddafi’nin öldürülmesini değerlendirdi.

“Castro, eski Libya lideri Kaddafi’nin kaçırılması ve cesedinin savaş ganimeti gibi sergilenmesinin, Müslüman değerlerin ve diğer dini inanışların en temel kurallarına aykırı olduğunu belirtti.

“Dünya gündemi hakkındaki eleştirilerini yayınladığı makalelerle sık sık dile getiren Fidel Castro, NATO’yu “gaddar askeri ittifak” olarak değerlendirdi.

“Muammer Kaddafi’ye yapılanları eleştiren Fidel Castro, gaddar askeri ittifakın insanlık tarihinin bilinen en kalleş baskı aracı olduğunu vurguladı.

“Venezuela, Kaddafi’nin öldürülmesini “barbarca” olarak değerlendirdi

“Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez daha önce yaptığı açıklamada Kaddafi’nin öldürülmesine tepki göstermişti.

“Venezuela hükümeti, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin öldürülmesini ve NATO’nun Mart ayından beri sürdürdüğü Libya karşıtı saldırganlığı kınayan bir açıklama yaptı. Venezuela, NATO’nun bu saldırılarının, kapitalist güçler için egemenliklerini kabul etmeyen başka halklara boyun eğdirmek için bir örnek teşkil ettiği vurgulandı.” (http://www.nationalturk.com/fidel-castro-kaddafi-oldurulmesi-5163/)

Bizdeki Muaviye-Yezid Dincileri ne yapmıştı, arkadaşlar? CIA-Pentagon Dincileri?

ABD ve AB Emperyalist Haydutlarıyla yan yana Muammer Kaddafi’yi katletmişler, onunla birlikte 70 bin civarında masum Müslüman Libyalıyı da katletmişlerdi.

Yani bizdeki sahte Müslümanlar emperyalistlerle suç ortaklığı etmişlerdi. Dolayısıyla elleri kanlıdır bunların da, efendilerinin elleri gibi.

Sözü uzatmayalım, arkadaşlar:

Demek ki Gerçek Devrimciler, insanlığın ortak vicdanıdır, namusudur, güvencesidir. Ve tüm insani ve vicdani değerlerin de eksiksiz bir biçimde taşıyıcısıdır, savunucusudur…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

18 Ekim 2018

 Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı