Üç Şehitlerin devrettiği bayrak HKP’nin verdiği Devrimci Mücadelede dalgalanıyor

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı der ki, “Görev yapıyorduk, muhallebi değil… Görev yapmada çok iyi biliyoruz; vurmak da vardır, vurulmak da. Hepsi vız gelir ve de gelmelidir.”

Bu sene de her yıl olduğu gibi Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın düşünce evlatları olan biz Halkın Kurtuluş Partililer; 40 yıl önce aramızdan bedence koparılan Üç Kızıl Karanfilimizi, Mahmut-İbo-Sadi ve Engin Yüzbaşıoğlu Yoldaşlar’ımızı anmak için Karşıyaka Mezarlığı’ndaydık.

Parti bayraklarımızla, pankartlarımızla ve sloganlarla tek yürektik; Yoldaşlar’ımızın uğruna canlarını ikirciksiz feda ettikleri bu kavgada sonuna kadar savaşacağımızı haykırdık!

Mahmut-İbo-Sadi Yoldaşlar’ımızın mezarı başındaki konuşmayı Çiğdem Yoldaş yaptı.

Konuşmasının genel özeti şu şekilde;

Üç kızıl karanfilin mücadeleyi başlattıkları yer Ankara’nın Şentepe bölgesiydi. O dönemde iktidarda bulunan, ABD-AB Emperyalistlerinin sözünden çıkmayan yerli satılmışlar, Şentepe mahallesini Kontgerilla’nın sivil gücü olan MHP’li faşistlerin zulmüne bıraktılar. Mazlum Şentepe Halkı bir yandan Kontgerilla’nın zulmü ile baş etmeye çalışırken, öte yandan işsizlik ve pahalılık cehenneminde yanmaktaydı.

İşte Mahmut-İbo-Sadi Yoldaşlar, böyle bir zamanda mücadeleye atıldılar; yaşlarının gençliğine, sayılarının azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan. Hareketimizin o zamanki ismi olan Devrimci Derleniş bayrağı altında mücadelelerini sürdüren yoldaşlarımız, bu haklı davanın ilkeleri doğrultusunda en önde kavgayı başlattılar.

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlının düşünce evlatları olan Mahmut-İbo-Sadi, halklarımızın kurtuluş davasını en içten, gözükara biçimde benimsemişler ve hayata geçirmişlerdi. Onlar bu yolda vurmayı da, vurulmayı da göze aldılar.

Ülke adım adım faşist diktatörlüğe sürüklenirken, Mahmut-İbo-Sadi Yoldaşlar’ımızın verdikleri Devrimci Mücadele, bu kanser düzenin savunucuları olan yerli ve yabancı satılmış Parababalarını ürkütmüştü. Çünkü biliyorlardı; Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın gerçek savunucuları halkımızla bir buluştu mu, egemenlerin saltanatı da artık son buldu demekti!

Parababalarının aylık cellâtları olan faşistler yanlarına POL-BİR’li faşist polis teşkilatını da alarak 31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan gece kahpece katlettiler yoldaşlarımızı. Parababaları bitti sandılar, Şentepeyi tekrar ele geçirdik dediler, ama yanıldılar. Öldürebildikleri yalnızca bedenleriydi yoldaşlarımızın. Şentepe Halkı oraya artık “Üç Şehitler Tepesi”demekteydi.

Parababalarının yok ettiklerini sandıkları yoldaşlarımız mahalleye isimlerini, mücadelelerini, yiğitliklerini bıraktılar. Gerçek Devrimciler önderliğinde yoksul halk örgütlenirse neler olacağının kanıtıdır Üç Şehitler Tepesi. Üç Şehitler’imiz bugün Partimizin mücadelesinde yaşamaya ve ışık olup yol göstermeye devam ediyor.

Sözümüzdür: Geleceğiz. Yıkacağız bu kanser düzenini. Kuracağız Halkın İktidarını.

 

Üç Şehidimizin mezar başındaki anmamızdan sonra bayraklarımızla Engin Yoldaş’ımızın mezarına yürüdük. Gülizar Yoldaş’ın söylediklerinin özeti şöyle;

Son nefesine kadar inancını devam ettirenler unutulmazlar!

İşte bu yüzden Engin Yoldaş’ımız, uğruna yaşamını feda ettiği, dünyanın en kutsal davası olan insanlığın hayvanlıktan kurtuluş mücadelesi zaferle taçlanana kadar mücadelemizde yaşamaya devam edecek.

Kolay değildir son nefesine kadar devrimci kalabilmek.

Kolay değildir, inandığı dava uğruna son nefesine kadar kararlıca, bıkmadan, yılmadan, inancında bir sarsılma yaşamadan, mücadele edebilmek.

Son nefesinin yaklaştığını hissettiğin anda bile yoldaşlarına “mücadelemi devam ettirin” vasiyetini bırakmak kolay değildir.

İşte Engin Yoldaş’ımız oldukça genç yaşına rağmen bu bilince erişmiş bir yoldaşımızdı. “Yoldaşlar mücadelemi devam ettirsinler” sözü Engin Yoldaşımızın davaya olan sarsılmaz inancının göstergesidir.

Bu vasiyeti Engin Yoldaş’ımızın, ne kadar bilimli, bilinçli ve kararlı bir mücadele yürüttüğünün bir göstergesidir.

Bedence aramızdan ayrılmadan hemen önce Engin Yoldaş’ımızın bize devrettiği mirası olan bu sözü, Usta’sı Hikmet Kıvılcımlı’ya, Önderlerine ve Yoldaşlarına güvenin de bir göstergesidir.

Ve Engin Yoldaş’ımızın bu vasiyeti; kendisinin anılarıyla, kısacık yaşamına sığdırdığı mücadelesiyle ölmediğinin, ölmeyeceğinin yani ölümsüzleştiğinin de bir göstergesidir.

Ve bilincin, inancın, kararlılığın göstergesi olan bu vasiyet, aynı zamanda bir Engin Yoldaş’ın sıradan yüz kişiden büyük olduğunun da bir göstergesidir.

Sen rahat uyu Engin Yoldaş!

Senin mücadeleni hiç ara vermeden devam ettirdi yoldaşların, devam ettiriyorlar ve devam ettirecekler.

Aynı bilinçle, aynı kararlılıkla, aynı inançla, aynı cesaretle, hiç esnemeden, hiç yılmadan, hiç bıkmadan, Marksizm-Leninizm ve Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı ideolojisinden en ufak bir ödün vermeden mücadelen HKP bayrağı altında devam ettiriliyor.

Halkın İktidarı kurulana kadar, insan soyunun en büyük düşmanları ABD ve AB Emperyalistleri yerli işbirlikçileriyle birlikte Tarihin çöplüğüne gönderilene kadar da bu mücadele devam ettirilecek.

Ve sen Engin Yoldaş, bu da bizim sana sözümüz olsun:

Halkın İktidarını Kuracağımız güne kadar, yapacağımız her eylemde, her mücadelede, her direnişte sen de bizle olacaksın. Senin o inancın, o kararlılığın ve o cesaretin bizlere yol gösterecek.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

Ankara’dan Kurtuluş Partisi Gençliği