Yargının getirilmiş olduğu içler acısı durumu görebiliyor musunuz?
Cumhuriyet Başsavcısı, TRT Eski Genel Müdürünün Tayyipgiller lehine yaptığı görevi kötüye kullanmayı, onun Tayyipçiliğine, Tayyipçiliğini de yargılanmasına gerek olmadığına delil diye sunuyor…
Yani kanunsuzluk, Tayyipgiller yandaşlığı, TRT Eski Genel Müdürünün yargılanamamasını sağlamış oluyor.
Dolayısıyla da ne demiş oluyor bu Başsavcı?
Kaçak Saraylı Reis ve avanesine ve onun yandaşlarına ne yapmış olurlarsa olsunlar, ne denli ağır suç işlemiş olurlarsa olsunlar, ceza verilemez…
Çünkü onlar kanunlarüstüdür, ne söylerler ve ne yaparlarsa da ona herkes uymaya mecburdur.
Görelim, bu yandaş Başsavcının hukuktan ve hukuçuluktan ne anladığını şimdi de. Konuya ilişkin haber, 20 Aralık tarihli Cumhuriyet’te yayımlandı. Okuyalım:
***
Böyle aklama görülmedi: FETÖ’cü olamaz çünkü…
Eski TRT Genel Müdürü Şahin için takipsizlik veren Savcı Yavuz, gerekçesinde Şahin’in FETÖ’cü olamayacağını TRT’de muhalefetin sesini kısmasıyla açıkladı.
Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz’un, merkeze çekilen Samsun Valisi olan eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında yürüttüğü FETÖ üyeliği soruşturmasında, TRT’deki FETÖ kadrolaşmasını “aklama” gerekçeleri ortaya çıktı. TRT’de FETÖ’den ihraç edilen 435 personelden yüzde 84’ünün yani 368’inin Şahin döneminde alınmasını; kadrolaşma için “yeterli, somut ve inandırıcı” bulmayan başsavcılık, bütün personel sayısına göre az sayıda FETÖ’cünün istihdam edildiğini öne sürdü. Soruşturma sürecinde Vali olan Şahin ile beraber etkinliklere katılan, adliyede açılış yapan Başsavcı Yavuz, Şahin’i “çok yönlü, başarılı bir bürokrat” diye överken, “Seçim dönemlerinde TRT’de yapılan seçim yayınları ile propaganda konuşmalarında iktidardaki AK Parti’ye ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a daha fazla süre verip muhalefete süre vermediği suçlamalarına muhatap olduğunu” belirterek, Şahin’in FETÖ’cü olamayacağını iddia etti. Karardaki tanık ifadelerinde eşi “FETÖ ablası” olarak anlatılan Şahin adına kayıtlı telefonun bir bayan tarafından kullanıldığının tespit edildiği belirtilirken, bununla İbrahim Şahin’in suçlanamayacağı vurgulandı. Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz’un dönemin Samsun Valisi İbrahim Şahin hakkında “Silahlı Terör Örgütü üyeliği” iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada 17 Ekim 2017’de verdiği 14 sayfalık takipsizlik kararı, ilk kez ortaya çıktı. Buna göre, Şahin hakkındaki soruşturma eski TRT çalışanı Abdurrahman Keskin’in 26 Ağustos 2016’da yaptığı şikâyet üzerine başladı. Dosyaya, AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın “TRT’deki FETÖ yapılanmasının mimarının İbrahim Şahin olduğu, eşinin de cemaat ablası olduğu” yönündeki açıklamaları da girdi. Köşesinde İbrahim Şahin’in ByLock’u olduğunu yazan Habertürk yazarı Fatih Altaylı’nın da ifadesine yer verildi.
‘Bakan Yılmaz uyardı’
Karara göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Şahin hakkında FETÖ’den yürüttüğü soruşturma dosyasının da yetkisizlikle Samsun’a gönderildiği anlaşıldı. Bu dosya kapsamında Ankara’da şüpheli olarak ifade veren, TRT yayın denetmeni Mehmet Kavas, Şahin’in “TRT’de çalışan FETÖ’cüleri bilmiyordum” ifadesini şöyle yalanladı: “TRT’de çalıştığım dönemde Samanyolu TV gibi farklı kurumlardan da TRT’ye transferler yapıldı. Buna dönemin Genel Müdürü Şahin onay verdi. Bu örgütün TRT’deki faaliyetlerinden rahatsızlığımı İbrahim Şahin’e iletmek istedim. Ancak bire bir görüşme imkânım olmadı.
Bu durumu hemşerim olan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’la bir görüşmemde ona söyledim. O da Şahin’e ileteceğini ifade etti. Hatta 17-25 Aralık 2013 sürecinden sonra İsmet Yılmaz’ın makamına giderek bu konuları tekrar anlattım. O da telefonla İbrahim Şahin’i arayıp rahatsızlığını iletti. Kuruma dönüşte de Şahin ile yüz yüze görüştüm, FETÖ’cülerle aynı birimde çalışmak istemediğimi söyledim. Şahin, tüm ısrarlara rağmen çalıştığım birimde bulunmam gerektiğini, bana burada ihtiyaç olduğunu söyledi.
Daha sonra baskılara dayanamayarak çalıştığım birimden ayrıldım.” Başsavcı Ahmet Yavuz, İbrahim Şahin hakkında “terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte, kesin, somut, şüpheden uzak, inandırıcı ve yeterli delil elde edilemediği” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verirken, Şahin’e yönelik TRT’de FETÖ üyelerinin kadrolaşmasını sağladığı suçlamasını, tartışma yaratacak gerekçelerle akladı. Kararda, FETÖ gerekçesiyle TRT’den ihraç edilen 435 personelin (67’si dışında) yüzde 84’ü olan 368’inin Şahin döneminde göreve getirilmesi, kadrolaşma için “yeterli” bir sayı olarak görülmedi. Şahin döneminde alınan ve FETÖ gerekçesiyle ihraç edilen 368 kişinin tüm personel sayısına oranının yüzde 5.12, Şahin döneminde alınan 2 bin 612 kişiye oranının ise yüzde 14 olduğuna işaret edilen kararda, şöyle denildi: “Şahin’in genel müdürlükten ayrıldığı 16 Eylül 2014 ile darbe girişiminin gerçekleştirildiği 15 Temmuz 2016 tarihleri arasında FETÖ/PDY kapsamında işten çıkarılan veya bu nedenle hakkında soruşturma açılan hiçbir TRT personeli bulunmamaktadır. Bundan da anlaşılacağı üzere 15 Temmuz hain darbe girişimi olmasaydı, bu ihraç edilenlerin FETÖ’cü olarak tespit edilebilme imkânı çok zordu.”
“Az sayıda FETÖ’cü…”
KPSS şartı olmadan sözlü sınavla 18 kişinin Samanyolu, Zaman, Cihan ve Feza gibi kurumlardan alınması suçlamasına yanıt veren başsavcılık, kararda bu kurumların FETÖ’cü olduklarının sonradan anlaşıldığını ileri sürdü ve büyük oranda FETÖ’cülerin TRT’de istihdam edildiğinin inandırıcı olmadığını iddia etti. Şahin döneminde yönetici kadrosuna alınan 43 kişinin, yönetici personel sayısına oranının yüzde 6.2 olduğu ifade edilen kararda, şöyle devam edildi: “TRT’den FETÖ’cü oldukları iddiasıyla ilişiği kesilenlerin bu tasarruflara itiraz ettikleri de dikkate alındığında, gerçek rakamın bu süreç sonucunda netleşeceği, bütün personel sayısına oranla az sayıda FETÖ’cünün TRT’de istihdam edilmesi tek başına şüphelinin örgüt üyesi olduğunu kabule yeterli değildir. FETÖ, yıllara sari olacak şekilde devletin tüm kurumlarına sızma yöntemlerini kullanmada aşırı mahir olması nedeniyle başlangıçta bunları tespit etmek çok zordu.
Nitekim hemen hemen tüm devlet kurumlarında TRT’den daha büyük oranda kadrolaşma yoluna gittikleri 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yapılan tasfiyelerle ancak anlaşılabildi.” Kararda, şüphelinin neden FETÖ üyesi olamayacağı, seçim dönemlerinde yapılan AKP lehine yayınlarla ifade edildi: “Şüpheli, seçim dönemlerinde TRT’de yapılan seçim yayınları ve propaganda konuşmalarında iktidardaki AK Parti’ye ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a daha fazla süre verip muhalefete süre vermediği suçlamalarına muhatap oldu. O dönem başta HDP Genel Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş olmak üzere bütün muhalefetin çok yoğun, ağır eleştiri ve saldırılarına maruz kaldı. Muhalefetin bu konudaki beyanları FETÖ medyasında yoğun şekilde desteklenerek haberleştirildi. Şüpheli Samsun Valiliği döneminde ise Halkın Kurtuluş Partisi isimli aşırı sol parti tarafından, TÜRGEV, KADEM ve TÜGVA isimli vakıflara Samsun’da bedelsiz yer tahsis ettirdiği, bu vakıflara haksız menfaat sağladığı iddiasıyla şikâyet edildi…” Kararda, Vali İbrahim Şahin’in 15 Temmuz darbe teşebbüsünün savuşturulmasında hesabi tavırlar içinde olmayıp, büyük bir azim ve gayretle görevini yaptığı savunuldu.
ByLock’u ‘bir bayan’ kullanıyormuş
Kararda, İbrahim Şahin adına kayıtlı telefona, 1 Mart 2014 tarihinde yüklenen ByLock programına da yer verildi. Şüphelinin 15 Eylül 2014 tarihinde kararname ile Samsun’a vali olarak atandığı, o tarihten sonra Samsun’da oturduğu ifade edilen kararda, buna karşın ayrıntılı HTS görüşme detayları, baz istasyonu bilgileri incelendiğinde, ilk tesis tarihi olan 1 Mart 2014’ten ByLock programının yüklendiği ilk tespit tarihi olan 5 Ocak 2016’da ve sonrasında hattın Ankara il sınırlarında kullanıldığı kaydedildi. Yapılan araştırmada bu hattın fiilen bir bayan tarafından kullanıldığının kesin olarak belirlendiği aktarılan kararda, bununla ilgili ayrı bir soruşturma yürütüldüğü, suçta ve cezada şahsilik prensibine göre bu durumda şüpheli Şahin’i eylemden sorumlu tutmanın mümkün olmadığı, bu şekilde ByLock isimli gizli haberleşme programını cep telefonuna yükleyip kullanma eyleminin şüpheli tarafından işlenmediğinin kesin olarak anlaşıldığı ifade edildi.
“İhale başarısı”
100’den fazla firmadan FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle kayyıma devredilen iki şirkete verilen 16 ihaleye değinilen takipsizlik kararında, “Şüphelinin görev yaptığı dönemde TRT’den yalnızca iki FETÖ firmasının iş alabilmesi, yöneticilik yeteneği açısından şüpheli için değil suçlanmak, aksine önemli bir başarı sayılması gerekir” denildi. Başsavcı, bununla yetinmeyip Şahin hakkında “açık kaynak araştırması” da yaptırdı. Buna ilişkin bölümün yer aldığı takipsizlik kararında, Şahin’in Amasya İmam-Hatip Lisesi mezunu olduğu vurgulandı. Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı döneminde Şahin’in aynı zamanda Türk Telekomünikasyon A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Golf Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Mütevelli Kurulu üyeliği gibi birçok görevde bulunduğu ifade edilen kararda, şüphelinin “çok yönlü, çalışkan bir bürokrat özelliğine sahip olduğu” öne sürüldü. (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/890184/Boyle_aklama_gorulmedi__FETO_cu_olamaz_cunku….html)
***
Gördünüz mü arkadaşlar, Samsun Cumhuriyet Başsavcısının hukuktan, adaletten ne anladığını?
Ya da daha açık bir ifadeyle, hukukla da, kanunla da, adaletle de zerre miktarda olsun ilgisinin olmadığını…
Adamın yazdığı karar ve gerekçe, resmen insan aklıyla, ahlâkla, vicdanla alay etmektir.
Kovuşturmaya yer olmadığına karar verirken bile konu ettiği olaylar, aslında bu TRT Genel Müdürünün FETÖ’cü olduğunun açık ve kesin kanıtlarıdır. Hem de fazlasıyla…
Ama hak hukuk arayan nerede?..
Adam diyor ki; tamam ya eskiden FETÖ’cü olabilir. Ama Ganimet Paylaşım Savaşında Tayyipgiller’den yana tavır koymuş. E, hepimiz de zaten böyle yaptık. Eskiden FETÖ’cü olmak suç değil ki… Suç olan, Kaçak Saraylı Reis’le FETÖ’nün kapışması sonrasında hâlâ FETÖ’cü kalmaktır. E, bu da kalmamış. Bakın, görevini kötüye kullanma ve kanunsuzluk yapma da dahil olmak üzere bir sürü suç işleyerek, Tayyip’i ve Tayyipgiller’i savunmuş, kayırmış. Onlara TRT’nin bütün kanallarını açmış. Muhalefetinse sesini kısmış. E, adam daha ne yapsın, Reis’imiz için?..
Samsun Valiliği döneminde ise, yine Tayyipgiller’in ve Bilal Oğlan’ın vakıflarına bir sürü kamu mülkünü peşkeş çekmiş. E, işte bu da Tayyipçiliğine kanıt oluşturmaz mı adamın?
Eskiden neyse ne…
Ama şimdi sıkı Tayyipçi adam. Biz buna bakalım. Zaten de buna bakıyoruz.
Üstelik de, bu adamın yaptığı kanunsuzlukları; “Halkın Kurtuluş Partisi isimli aşırı sol parti”, görmüş ve konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. Bu da İbrahim Şahin’in, artık Tayyipgiller yandaşı olduğuna açık bir delildir. Görüyorsunuz, adam bir sürü suç işleyerek, risk alarak, Reis’imize, oğluna ve avanesine Samsun’daki kamu mallarını yeyim ettirmiş. Yani Reis’imiz için hizmette sınır tanımamış. Böyle adam yargılanır mı hiç?..
Bizim için tek ölçü vardır: Reis’imizden yana olmak…
Reis’imizin yandaşları asla suçlanamazlar ve yargılanamazlar. Yeter ki o konuda güvenilir olsunlar… Suçlanacak olanlar, yargılanacak, cezalandırılacak olanlar, Reis’imize karşı olanlardır, ona düşmanlık besleyenlerdir. Bizde kanun budur, bizde adalet budur…
Bu Savcı cübbesindeki şahsa bizim de bir çift sözümüz olacak:
Solun aşırısı, ılımlısı olmaz, Hafız…
Gerçeği ve sahtesi olur…
Biz Gerçek Sol Partiyiz. Biz, baştan ayağa namus demekiz, ahlak demekiz, onur demekiz. Halk sevgisi, vatan sevgisi yüreğimizi ve bilincimizi doldurur bizim. Sizler, asla anlayamazsınız bizi. Çünkü ayrı dünyaların insanlarıyız biz.
Hepiniz suçlusunuz, kanunsuzsunuz, tepeden tırnağa suça batmışsınız. Reis’iniz dahil olmak üzere, hepiniz bu suçlarınızın hesabını hukuka ve insan vicdanına sahip, bağımsız mahkemeler önünde vereceksiniz bir gün!
FETÖ neyse, siz de osunuz…
İşte, Türkiye’nin bugün içine düşürülmüş bulunduğu durum budur, arkadaşlar. Yargı diye, hukuk diye bir şey bırakmadılar. Vicdanı öldürdüler, hakkaniyeti öldürdüler. Talan ediyorlar, ülkemizin varını.
Sözlerimizi Yiğit Ozanımız Âşık İhsani’nin şu dizeleriyle noktalayalım:
Dedim, “gidiş…”
Dedi, “onlara göre”
Dedim, “kötü mü ki”
Dedi, “bin kere”
Dedim, “hak adalet”
“Tu”, dedi yere
Arkasından baltasını biledi
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
25 Aralık 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı