AKP’nin bir başka Rant Küpü olan “Okul Sütü”nde daha ilk günden fiyasko
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği ve yaklaşık Türkiye genelinde 7 milyon 200 bin öğrenciyi kapsayan “Okul Sütü Akıl Küpü” adı altındaki süt dağıtma projesi tam bir fiyaskoyla başladı. Aynı fiyaskoyla sürmeye devam ediyor.
2 Mayıs’ta Türkiye genelinde başlatılan süt dağıtımından sonra, Diyarbakır’da en az 3 okulda yaklaşık 200 çocuk zehirlenme şüphesiyle hastanelik oldu. Okul yetkilileri, ilk olarak birkaç çocuğun bayıldığını, ardından ateş, karın ağrısı şikâyetleriyle öğrencilerin hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Antalya’da da çok sayıda öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastanelere kaldırıldı. Edirne’de 30, Antalya’da ise en az 50 çocuk çeşitli hastanelere kaldırıldı. Adana’da da 24 Kasım İlköğretim Okulunda ücretsiz dağıtılan sütten içen yaklaşık 200 öğrencide karın ağrısı, mide bulantısı ve baş dönmesi görüldü. Yine aynı şekilde, Kırıkkale ve Sivas’ta da öğrenciler benzer rahatsızlıklarla hastanelere kaldırıldı. Toplamda 6 ilde 500’den fazla çocuk dağıtılan sütlerden zehirlendi. Olay bununla da bitmedi. Kamuoyundan gelen süt dağıtma kampanyası sonlandırılsın tepkilerine rağmen süt dağıtımına devam edildi ve yine çocuklar aynı rahatsızlıklarla hastaneye kaldırıldı. Bu arada örneğin İstanbul’da basına yansımayan zehirlenmeler de meydana geldi.
Diyarbakır ve Edirne valileri zehirlenmelerle ilgili yaptıkları açıklamalarda, bazı öğrencilerin psikolojik olarak da etkilenmiş olabileceğini iddia etti. Ayrıca durum bu vahamette olunca Tayyipgiller’in konuyla ilgili 3 bakanından açıklamalar geldi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, aslında sütlerin bozuk olmadığını, sorunun süte karşı hazımsızlıktan kaynaklandığını, kampanyanın aralıksız devam edeceğini söylüyorlar. Bir yandan da Bakan Eker, şüpheli sütlerin piyasadan toplatıldığını belirtiyor.
Peki bay bakan, sütlerde bir sorun yok ve sorun süt hazımsızlığıysa neredeki, hangi şüpheli sütleri toplattınız? Hangi şüpheyle toplattınız; bu şüphelenme nereden çıktı, çocukların yaşadığı zehirlenmenin kesinlikle süt hazımsızlığı olduğunu iddia ediyorsanız?
Diğer taraftan da konuyla ilgili olabilecek bazı kurumların temsilcileri, ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Haluk Hamamcı ve Ankara Üniversitesi Süt Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Sezgin de öğrencilerin yaşadığı dramla ilgili, zehirlenme değil, süt şekerinin sindirilememesinden kaynaklanan bir durum olduğu açıklaması yaptılar. Açıklamalarda dikkat çeken nokta ise, bilimsel kuruluşlar olması gereken bu kurum temsilcilerinin bilimselliği tartışılır ifadeleri. Hamamcı, duyduğu kadarıyla çocuklarda şişkinlik, gaz ve ishal gibi belirtilerin olduğunu, bunun da laktoz intoleransı denilen süt şekerinin sindirilememesinden kaynaklanan bir durum olduğunu söylüyor. “Duyduğu kadarıyla”… Ciddi olması gereken bir kurumun temsilcisi olacaksın, ama yorum ve açıklamalarını duyumlara göre yapacaksın. Bu ne acele yahu?.. Yangından mal mı kaçırıyorsun?.. Çocukların hayatının söz konusu olduğu bir konuda, kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yaparken duyumdan başka veri yok mu?
Emel Sezgin ne demiş?
“Verilen sütler UHT sütler. Ben bu sütlerden zehirlenme yapabilecek bir şey olabileceğine inanmıyorum.”
Öyle mi? Niye?
AKP size fazlasıyla güven veriyor anlaşılan. Evet, UHT süt uzun ömürlü süt, yüksek ısıda içindeki mikroorganizmaların öldürüldüğü süt. Ama bu sadece kutuda yazan. Sen sütün içeriğine baktın mı? Bir bilim adamı olarak çocukların zehirlendiği sütlerden herhangi birini alıp çeşitli analizlerle bu sütün gerçekten mikroorganizmalardan arındırılmış, sağlıklı ve güvenli bir süt olup olmadığına baktın mı? Neye, hangi veriye dayanarak-güvenerek, böyle kesin bir yargıda bulunuyorsun?
Kusura bakmayın ama burada aklımıza tek bir şey gelebilir, sen-siz Tayyipgiller’e fazlasıyla güveniyorsunuz. Çünkü ortada sütlerin ve çocukların durumuyla ilgili analiz-inceleme sonuçları olmadan kesin bir yargıya varıyorsunuz: “Zehirlenme değil, süt hazımsızlığı…”
Tayyipgiller’in bakanlarının aynı içerikteki açıklamalarını bir nebze anlayabiliriz. Onlar suçüstü yakalanmanın telaşıyla her zaman en iyi yaptıkları şeyi yapıyorlar, halkı kandırıyorlar. Ama bilim insanı olarak siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Laktoz intoleransı diye bir rahatsızlık vardır, evet. Süt ile alınan süt şekeri laktozun bağırsaklardan emilebilmesi için laktaz enzimi tarafından parçalanması gerekir. Laktaz ince barsak yüzeyinde bulunur. Kimi az süt tüketen insanlarda bu enzim az bulunabilir ya da hiç bulunmayabilir. Bu durumda da süt sindirilemez ve sindirilmeden kalan laktoz osmotik dengeyi bozarak bağırsak içinde sıvı ve elektrolit birikmesine neden olur. Genişleyen bağırsaklarda hareketlilik artar ve ishal ortaya çıkar. Öte yandan serbest halde yıkılmadan kalın bağırsaklara ulaşan laktoz buradaki bakteriler tarafından fermantasyona uğrar ve ortaya hidrojen gazı çıkar. Fazla miktardaki hidrojen hem ishali arttırır hem de gaz ve şişkinlik başta olmak üzere diğer sindirim sistemi yakınmalarına yol açar.
Kısaca tanımladığımız laktoz intoleransında, yani süt hazımsızlığında en önemli belirtilerden biri ishal gördüğümüz gibi. Ama hastaneye kaldırılan çocuklarda ishal olduğuna ilişkin bir bilgiye rastlamadık. İlk gün hastaneye kaldırılan çocuklarda ateş görüldüğü tespiti var. Ateş demek mikrop var demektir. Vücut mikroplara karşı savaş açar, ateş yükselir.
Zehirlenmenin bazı belirtileri, mide bulantısı, karın ağrısı gibi, laktoz hazımsızlığının bazı belirtileriyle benzeşiyor diye, ortada hiçbir analiz-inceleme sonucu olmadan bu çocuklarda zehirlenme yoktur, süt hazımsızlığı vardır demek, bilimsel midir?
Aynı anda yüzlerce çocukta süt hazımsızlığı olması ne kadar mantıklıdır?
Bu çocuklar daha önce hiç mi süt içmemişlerdir, bilmezler mi süt içtiklerinde karınlarının ağrıdığını?
Evet, karşınızdaki daha bir çocuktur ama her süt içtiğinde karnının ağrıdığını, hastanelerdeki o perişan duruma düştüğünü hiçbir çocuk unutmaz ve süt verildiğinde en azından, öğretmenim ben süt içtiğimde karnım ağrıyor, süt içemiyorum, diyebilir-der. Hiçbir çocuk mu bunu dememiş? Bu kadar çok süt hazımsızlığı yaşayan çocuk var ve bir tanesi bile kalkıp, süt bana dokunuyor öğretmenim dememiş ve hepsi sütü bile bile içmiş öyle mi?
Bu yersen lokantasından ancak yukarıda adlarını zikretmek durumunda kaldığımız sözde bilim insanları yerler.
Televizyonlarda izlediğimizde yüreklerimizi sızlatan o görüntülerdekiler, koca insanlar değildi, hepsi daha çocuktu. Bir kez daha gördük ki, Tayyipgiller’de insan sevgisinin, insana-çocuğa değer vermenin zerresi yokmuş. Çocuklar zehirlendikten sonra bile yaptıkları açıklamalarla kendi postlarını kurtarma derdindeler hâlâ. Çocuklar umurlarında bile değil. Onlarda süt hazımsızlığı var nasılsa, o da geçer beyim boş ver aldırma, milyonlarca çocuk var onlarla mı uğraşacağız, bozuk mozuk süt veriyoruz ya. İşte onların anlayışı bu…
Zehirlenmeye yol açan süt numunelerinin analizleri-incelemeleri bağımsız ve tarafsız bir kurum tarafından yapılmalı ve sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Rant için çocukların sağlığını tehlikeye atanlar, en alttakinden en tepedekine kadar cezalandırılmalıdır.
Çocuklarımızı da zehirlediniz… Bu ilk değil, anlaşılan siz var olduğunuz sürece son da olmayacak. Ama bizde zaman aşımı yoktur. Acılar içinde kıvranan halk çocuklarının her bir gözyaşı damlasının hesabı sorulacaktır. 07.06.2012
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi