HKP Gerici Yobaz Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu

 HKP, 10 Kasım’da yaptığı paylaşımlarla;

Mustafa Kemal’e Hakaret Eden, Nefret ve Ayrımcılık, Görevi Kötüye Kullanma Suçlarını İşleyen Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman Hakkında Suç Duyurusunda bulundu

Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde, Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı Abdullah Yaman; sosyal medya adresinden Mustafa Kemal Atatürk ve 10 Kasım hakkında ağır hakaretlerde bulunmuştur. İşgal ettiği makamın kendisine yüklediği “bağımsız ve tarafsız” olma sorumluluklarını pervasızca ayaklar altın alan bu şahıs, “Zorunlu ibadete hayır” ifadesiyle 10 Kasım’daki anma programlarına karşı yıllardır içinde sakladığı kini kusmuştur.

Abdullah Yaman; Ortaçağcı zihniyetini ortaya koyarak (bozuk bir dille) yapmış olduğu, bir kısmına avukatlarımızın Suç Duyurusu dilekçesinde yer verilen paylaşımlarında; Anayasa’nın değiştirilemeyen ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen “Cumhuriyetin Nitelikleri”ne, dolayısıyla Laiklik İlkesine duyduğu tepkiyi açığa vurmuştur.

Yine bu şahıs; (muhtemelen kendisi de bir tekke ve cemaat mensubu olduğundan) Cumhuriyet sonrası çıkartılan “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Yasası”ndan rahatsızlığını da ifade etmiştir. Açıkça bu yılan yuvalarının savunusunu yapmıştır.

Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından olan Latin harfleriyle eğitim ve öğretim yaparak ve yine Cumhuriyet’in Üniversitelerinde okuyup, “yüksek” yargıçlık makamını işgal edecek yere kadar gelen bu şahsın gözünde, Anıtkabir de yıkılması gereken bir “mabet”tir. Adam, resmi bayramlarda yapılan törenlerdeki saygı duruşunu dahi hazmedememektedir. Oysa muhtemelen kendisi de bu törenlerin birçoğuna katılarak şimdiye kadar hep takiyye yapmıştır.

Yine muhtemelen, aday olduğu yerler için icazetini alabilirim diye, Tayyip Erdoğan’la Mustafa Kemal arasında karşılaştırma yaparak, sanki T. Erdoğan tarafından açılmış binlerce dava yokmuş gibi, Mustafa Kemal’e hakaret eden gericilerin savunusunu yapmaya kalkmış, bu gericilere açılan davaları eleştirmiştir. Oysa yarın belki bu davaların dosyaları kendi önüne gelecek ve şimdide ihsas-ı reyde bulunmaktadır.

“Kemalistler”, “Kemalist dinciler”, “sair türbe ve tekke müritleri” gibi nefret söylemleriyle toplumu bölen, ayrıştıran bu adam bir de yargıç olacak. Önüne gelecek herhangi bir davada hâkimlik mesleğinin vakarına uygun davranamayacağı açıktır.

HKP olarak, bu şahsın yüksek yargıç olmanın verdiği “güven duygusu” ile hem de 10 Kasım günü yapmış olduğu paylaşımlarla; Ulusa, Vatana, Ulusal Bağımsızlığa, ülkemizi açık Emperyalist işgalden kurtaran dünyanın ilk başarılı Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı ve silah arkadaşları ile Ulusal Bayramlarımıza karşı saygısızca ve küfre varan paylaşımlarına sessiz kalamazdık.

Bu nedenle, şahsın yapmış olduğu paylaşımlar 5816 Sayılı Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna Muhalefet, Nefret ve Ayrımcılık, Görevi Kötüye Kullanma Suçlarını oluşturduğundan hakkında idari ve cezai soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunduk.

Parti avukatlarımız tarafından Yargıtay 1. Başkanlığı’na verilen Suç Duyurusu dilekçesinde; bulunduğu mevki ve makam itibariyle tarafsız olması gereken Abdullah Yaman’ın sıradan bir insandan beklenen objektiflik, tarafsızlık ve bağımsızlık kriterlerine dahi sahip olmaması nedeniyle, DERHAL GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI da talep edilmiştir.

Bakalım, TC Yargıtay Başkanlığı, Cumhuriyet’in bir yargı organı mı yoksa Cumhuriyet ve Bağımsızlık düşmanı Ortaçağcıların aklandığı bir kadı makamı mı olduğunu göreceğiz.

Ancak sonuç ne olursa olsun, Demokratik Halk İktidarında bu suçların hesabı mutlaka sorulacaktır.

Suç duyurusu dilekçemiz aşağıdadır. 29.11.2017

HKP Genel Merkezi

 

SUÇ DUYURUSU;

 YARGITAY 1. BAŞKANLIK KURULU’NA
                                                                                 ANKARA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                           : Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ                : Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN,Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Azime Ayça OKUR, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN, Av. Ferit CÖHCE

ŞÜPHELİLER                     : Abdullah Yaman
Yargıtay Başkanlığı Ankara

SUÇ                                    : 5816 Sayılı Kanuna Muhalefet Suçu

                                                (Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun)

Nefret ve Ayrımcılık Suçu (TCK m. 122 )

Görevi Kötüye Kullanma Suçu (TCK m. 257)

SUÇ TARİHİ                       : 10.11.2017

AÇIKLAMALAR               :

Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı Abdullah Yaman, Mustafa Kemal Atatürk ve 10 Kasım hakkında  sosyal medya adresinden, “Zorunlu ibadete hayır” ifadeleriyle uzun bir yazı paylaştığı yazılı ve görsel basında yer buldu.

(http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/yargitay-uyesinden-skandal-ataturk-paylasimi-zorunlu-ibadete-donustu-2085814/) erişim tarihi 22.11.2017

(http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/yargitay-uyesinden-skandal-ataturk-paylasimi-saygi-durusunu-h58478.html) erişim tarihi 22.11.2017

(http://odatv.com/yargitay-uyesinden-skandal-ataturk-paylasimi-1011171200.html)

erişim tarihi 22.11.2017

(http://www.insanhaber.com/guncel/yargitay-uyesinden-skandal-ataturk-paylasimi-h105523.html 

erişim tarihi 22.11.2017

(https://www.vaziyet.com.tr/gundem/yargitay-uyesinden-ataturk-le-ilgili-skandal-paylasim-h23505.html) erişim tarihi 22.11.2017

Şüpheli Abdullah Yaman’ın yapmış olduğu bu paylaşımda;

“Öteden beri Kemalizm’in bir ideoloji olduğu söylenir ama esasında kendine özgü ritüel, ayin ve törenleri olan bir dindir, tespitinde bulunsak yanlış tanımlamış olmayız, herhalde… Hem de hiçbir dine nasip olmayan “resmi devlet dini” olma ayrıcalığını da bünyesinde barındırarak…

”(…)

“Türkiye’deki Kemalist elit de dersini iyi çalışarak, sistemin bekasını Atatürk’ün ömrüyle sınırlandırmamak için kendince çok yerinde tedbirlerle yola koyulmuştur…“Öncelikle sair türbe ve tekkelerin kapısına kilit vurarak hepsinin toplam yüzölçümünden daha fazlasını Anıtkabir adı altında Atatürk’ün mezarına tahsis ederek, merkezi bir kutsal mekan ihtiyacına cevap verdiler…

 “(…)

“Sair türbe ve kabirlerde dua edenler, bilimsellik namına ti’ye alınırken, milli bayram ve anma törenlerinde bir nevi içtima alanına çevirdikleri Anıtkabir’deki cemaat mevcudiyeti istatistikleri üzerinden gurur devşirdiler…

 “(…)

“Tüm resmi zevatın Ankara’ya gelerek bu ayine iştirak etmesinin imkansızlığından hareketle, taşradaki yerleşim birimlerine endüstriyel heykeller dikerek kamu görevlilerinin bulundukları yerdeki bu ayin mekanlarında yarı beline (rükuya) kadar eğilerek ibadet etmelerine “olanak” sağladılar…

 “(…)

“İslam inancındaki “her şeyin peygamberin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı” tezini karşılarcasına, “olmasaydın olmazdık” söylemiyle işi takva boyutuna vardırdılar…

“Henüz yaşamakta olan ve dolayısıyla, işitme ve görme duyusunu yitirmediği için; üzülen elem ve kedere garkolan bir cumhurbaşkanına hakaret edebilmeyi kişisel özgürlük adına savunurken, 80 yıl önce vefat etmiş 1. Cumhurbaşkanımız hakkında en ufak bir eleştirinin hapisle sonuçlanması yolunda fikri takipte bulunmayı ihmal etmediler…

 “(…)

“Ne var ki, kendileri muhalefette olsa dahi dinlerini iktidarda tutan bir koruma zırhına sahipler… Dogmatik olmakla itham ettikleri sair dinler bile kendi içinde ciddi tartışmalar yaşarken; anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez” zırhıyla kaplı olan bir dine mensup olmanın konforunu yaşamaya devam edecekler…

Yüksek yargıç olarak görev yapan şüpheli özellikle 10 Kasım günü yapmış olduğu bu

paylaşımla Ulusa, vatana, ulusal bağımsızlığa karşı herhangi bir değer taşımadığını, kullandığı üslupla gösterdiği gibi Ulusal kahraman Mustafa Kemal’e, O’nun şahsında silah arkadaşlarına, ulusal gün ve değerlere karşı hakaretvari sözleriyle karşı geldiği bel altından küfürler ettiği görülmektedir.

Ayrıca “Kemalistler”, “Kemalist dinciler” gibi söylemlerle toplumu ayrıştıran, nefret söylemleriyle toplumu bölen tavırlarla hakimlik mesleğinin vakar ve onuruna yaraşmayan tutum ve davranış göstermiştir.

Hukuk sistemimizde hakimlerin görev ve sorumluluklarına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Anayasada ve belli bir kanunda derli toplu olarak düzenlenmemiştir.

Anayasanın m. 2 ve 5, 9, 10, 12, 17, 36, 37, 38, 39, 90, 138, 139, 140, 141, 142, 144, 145, 154/2, 155/3 , 159,

HMK m.34 ve CMK m.22 ve devamında, hakimin tarafsızlığını sağlamaya yönelik hükümleri görmek mümkündür.

Yargıtay Kanunu m. 1, m.29, m.30, m.33-38, m.45’;

Danıştay Kanunu m. 2’den bağımsızlık, ahlaklı ve seciyeli olma gibi bazı vasıflar tespit edilebilir.

Hakim ve Savcılar Kanunu m. 4, 8, 12, 21, 32, 44, 46, 48, 53, 62, 67’den bağımsızlık, vicdan sahibi olmak, mesleğe yakışan tutum ve davranışlar içinde olmak, bilgili olmak, şerefli olmak, tarafsızlık gibi bazı vasıflara hakimlerin haiz olması gerektiği söylenebilir. Bu kanunda, hakimlerle ilgili bulunması gereken vasıfları belli bir maddede bulmak mümkün değildir.

Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun m. 6 ve 9’dan hareketle, hakim doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakka saygılı olma, bağımsızlık, vicdan sahibi olma, namuslu ve şerefli olma gibi vasıflarla donatılmış olmalıdır.

Ayrıca uluslararası belgelerden olan Budapeşte İlkeleri, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından 10.10.2006 gün ve 424 sayılı karar ile kabul edilmiş olup iç hukuk açısından hakimler ve savcılar, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen görev ve yetkileri, yazılı olan veya olmayan ancak evrensel anlamda hakim ve savcıları bağlayan ahlak kurallara uygun davranmalıdır. Aksi halde görevi ihmal veya kötüye kullanma suçunu oluşturabilir

Uluslar arası belgelerden Bangolar Yargı Etiği İlkeleri de  HSYK’nin 27.06.2006 tarih ve 353 sayılı kararı ile kabul edilmiş  bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, ehliyet ve liyakat (mesleğe yaraşırlık), eşitlik, doğruluk ve tutarlık olmak üzere 6 ilkeden ve her bir ilke ayrı başlık halinde alt ölçütlerden oluşmaktadır.

Hakim, mahkemede ve mahkeme dışında, yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu, hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır, doğruluk ve tutarlılıktan bahsedilirken, Hakim, mesleki davranış şekli itibarıyla, makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide herhangi bir serzenişe yol açmayacak hal ve tavır içinde olmalıdır.

“Hakim, yargısal görevlerini layıkıyla yerine getirilmesine uygun düşmeyen davranışlar içerisinde bulunamaz.” Şu halde; hakimler ve savcılar Anayasa ve yasalarla kendilerine verilen görev ve yetkileri, yazılı olan veya olmayan ancak evrensel anlamda hakim ve savcıları bağladığında da kuşku bulunmayan etik kurallara tabi olarak yerine getirmelidirler.

(Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2007/5.MD-83 K: 2007/244)

Halkın Kurtuluş Partisi programında;

“DEMOKRASİ: Düşünceye saygı, halka refahla gelişir.

“Millet hâkimdir, diyoruz. Bir hâkimin haklı karar verebilmesi için yalnız savcıyı dinlemesi yetmez, davacıyı da, suçluyu da, savunma ve kamu şahitlerini de, bilirkişileri de, jüriyi de ayrı ayrı dinlemesi, bütün delilleri ve belirtileri göz önünde bulundurması gerekir. Demek, egemenliğin gerçekten milletin olabilmesi için en ilk şart: Düşüncenin özgür olması, yani düşünceye saygı, düşünceyi düşünceyle karşılamaktır.” denmektedir.

Yüksek yargı üyesi olan şüphelinin; yukarıda alıntılanan eylemleriyle/paylaşımlarıyla anayasa ve yasaların kendisine yüklediği ilkelere, en basit ahlak kurallarına uymadığı açıktır.

Şüphelinin Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına, ulusal gün ve değerlerine karşı işlemiş olduğu fiiller; 5816 Sayılı Kanuna Muhalefet, Nefret ve Ayrımcılık, Görevi Kötüye Kullanma Suçlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle hakkında yasal işlem yapılmasını talep etme zorunluluğu doğmuştur.

Ayrıca bulunduğu mevki ve makam itibariyle tarafsız olması gereken şüphelinin, işlediği fiiller itibariyle sıradan bir insandan beklenen objektiflik, tarafsızlık ve bağımsızlık kriterlerine dahi sahip olmaması nedeniyle, DERHAL GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI gerekmektedir.

 

SONUÇ VE İSTEM                        : Şüpheli hakkında atılı suçtan idari ve cezai soruşturma yürütülerek Cezalandırılmasının sağlanmasını, soruşturma sonuçlanıncaya kadar TEDBİREN GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLMESİNİ talep ederiz. Saygılarımızla. 27.11.2017

 

  SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ VEKİLLERİ
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN