YSK’nin kanunsuzluğuna HKP’den Suç duyurusu:
YSK; suç işlemiştir!
Yasanın emredici kuralları ve bizzat kendi kararlarına rağmen referanduma hile karıştırmıştır.
Bizde seçimler bir oyundur. Ve ülkemizde seçim hileleri Vaka-ı Adiye’dendir.
Yani her seçimde en az % 3-5 oranında oy çalınır ve iktidar partisinin hanesine yazılır.
Diğer partilerin görevlilerinin sandık kurullarında bulunmasının bir önemi yoktur. Her seçimde bu hileler mutlaka ama mutlaka yaşanır.
Bu Referandumda ise bu hile bizzat Yüksek Seçim Kurulu (YSK) eliyle yapılmıştır.
Çünkü “Büyük Ortadoğu Projesi”nin Eşbaşkanı’nın üzerine aldığı görevler bitmemiştir. Bu nedenle, Halkımız ne kadar Hayır da dese bunlar iktidara mahkûmdur ve mutlaka sandıktan “galip” çıkmaları gerekir. Öyle de olmuştur. Şimdilik bir “Pirus Zaferi” kazandırılmıştır kendilerine.
Gerçeklikte Referandum’da Halkımızın büyük çoğunluğunun tercihi Hayır’dan yana olmuştur.
Bu hezimeti gördükleri için de hukuk tarihinde görülmemiş bir pervasızlıkla, AKP’li bir üyeye başvuru yaptırtılarak sandık kurulu mührü olmayan zarfların ve oy pusulalarının geçerli olacağına dair YSK’ye karar aldırtılmıştır.
Bu karar 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Yasasının Sandığın Açılması ve Zarfların Sayımını düzenleyen ve 98/4. maddesindeki; “üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, … zarflar geçersiz sayılır.” hükmüne ve aynı yasanın Geçerli Olmayan Oy Pusulaları başlıklı 101/3. maddesindeki; “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan” oy pusulalarının GEÇERSİZ olacağına dair hükme açıkça aykırıdır.
Dahası bu karar, Referandumun işleyişi ile ilgili YSK’nin bizzat kendisinin aldığı 15.02.2017 tarih ve 103 sayılı kararının da dolanılmasıdır.
Bu nedenle YSK, seçimlere hile karıştırmıştır.
YSK üyeleri bu fiilleri ile; 298 sayılı yasanın; 134’üncü maddesinde düzenlenen KURULLARIN TEDBİRLERİNE RİAYETSİZLİK suçunu, aynı yasanın 164’üncü maddesinde düzenlenen OY VERME SONUCUNA TESİR ETME suçunu, ve 138’inci maddede düzenlenen GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA suçunu işlemişlerdir.
YSK başkanı ve üyelerinin bu suçları nedeniyle haklarında soruşturma başlatılıp yargılanmaları ve 298 sayılı yasanın yollamasıyla TCK’nin 257’nci maddesine göre cezalandırılmaları ve bu madde uyarınca haklarında verilecek olan cezanın altıda birden üçte bire kadar artırılarak hükmolunması için Halkçı Avukatlar tarafından bugün (17.04.2017) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na Suç Duyurusunda bulunulmuştur.
Artık yolun sonuna geldiklerini kendileri de çok iyi biliyorlar. Bundandır yüzleri kızarmadan, pervasızca hile yapmaları. Kendilerinin % 60-65 hatta %70 oranında kazanırız dedikleri Referandum’u kaybetmişlerdir. YSK eliyle “Evet” çıkartılmasının bir önemi yoktur. Referandumun gerçek sonucu Hayır’dır. Bunu kendileri de çok iyi bilmekteler. Artık hile ve hurda ile uzatmaları oynamaktalar. Zira Eşbaşkanı oldukları BOP’un ülkemizi ilgilendiren projelerinin tamamlama görevleri bitmemiştir. İşleri bitince de savrulup atılacaklar.
Ülkemizin bu zor ve karanlık günlerinde zulme karşı korkusuzca mücadele eden HKP; bu zalimler iktidarına hesap soracak biricik güçtür. Halkımızı; yılgınlığa, umutsuzluğa kapılmadan Demokratik Halk İktidarı mücadelesine omuz vermeye ve bu haksızlıkları yapanlardan hesap sormaya çağırıyoruz. 17/04/2017
HKP Genel Merkezi
Verilen Dilekçeyi aynen yayımlıyoruz:
YARGITAY BAŞSAVCILIĞI’NA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN……………: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
V E K İ L L E R İ…….: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN,
Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN,
Av. Ferit CÖHCE, Av. Azime Ayça OKUR, Av. Halil AĞIRGÖL,
Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN
Ortak adres: Kızılırmak Cad. No: 7/9 Kavaklıdere
Çankaya/ANKARA
ŞÜPHELİLER………..: 1- Sadi GÜVEN (Yüksek Seçim Kurulu Başkanı)
2- Erhan ÇİFTÇİ (YSK Başkan Vekili)
3- Zeki YİĞİT (YSK Üyesi)
4- Sarı SARIYILDIZ (YSK Üyesi)
5- Nakiddin BUĞDAY (YSK Üyesi)
6- Muharrem AKKAYA (YSK Üyesi)
7- Cengiz TOPAKTAŞ (YSK Üyesi)
8- İlhan HANAĞASI (YSK Üyesi)
9- Z. Nilgün HACIMAHMUTOĞLU (YSK Üyesi)
10- Yunus AYKIN (YSK Üyesi)
11- Kürşat HAMURCU (YSK Üyesi)
SUÇ………………………: Seçime Hile Karıştırmak suretiyle Görevi Kötüye Kullanmak.
(298 sayılı yasa; m. 98, 138, 164/3 ve 4, 274 maddeleri. TCK;
257 maddesi.)
SUÇ TARİHİ…………….: 16 Nisan 2016
AÇIKLAMALAR……: I- OLAY:
- Bilindiği gibi, Anayasa’nın 18. maddesinde yapılmak istenilen değişikliklerle ilgili 16 Nisan 2017 günü tüm yurtta Referandum yapılmıştır.
- Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan açıklamaya göre; Referandumdaki Evet ve Hayır tercihleri birbirine çok yakın oranlarda sonuçlanmıştır.
- Ancak sandıkların açılmasından sonra, (bizzat YSK Başkanı Şüpheli Sadi Güven’in açıklamasına göre); “AKP’li üyenin başvurusu ile” YSK tarafından ; “…..sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar vermiştir.” denilerek, “Sayım döküm işleminin buna göre yapılması, … il ve ilçe seçim kurulları ile sandık kurullarına” duyurulmuştur.
- Sonuç olarak YSK’nca; tam da oyların sayımı sırasında alınan ve hiçbir usul ve yasaya uymayan bu kararla, seçimlerin güvenliği tehlikeye düşmüş, oyların sayımında ortaya çıkan hileli sonuçlar bizzat YSK tarafından geçerli hale getirilmiştir.
HUKUKİ NİTELEME:
1. Bilindiği gibi; 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Yasası’nın;
- Sandığın Açılması ve Zarfların Sayımını düzenleyen ve 8.4.2010 tarih ve 5980 sayılı yasa ile değiştirilen 98/4. maddesinde; “Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır.” denilmektedir.
- Geçerli Olmayan Oy Pusulaları başlıklı ve 8.4.2010 tarih ve 5980 sayılı yasa ile değiştirilen 101/3. Maddesinde; “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan” oy pusulaların GEÇERSİZ olacağını hükme bağlanmıştır.
2. YSK’nun bizzat kendisi; 298 sayılı yasanın kendisine yüklediği seçim işlerini yürütme kapsamında 15.02.2017 tarih ve 103 sayılı kararının eki olarak yayımladığı, “Anayasa Değişikliği Halkoylamasında Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulunun, Yurt Dışı Sandık Kurullarının, Yurt Dışı Temsilciliklerde Oyları Saklamak Ve Yurt Dışı İlçe Seçim Kuruluna Ulaştırmakla Görevli Sandık Kurulları İle Yurt Dışı Oyların Sayım Ve Dökümü İle Görevli Sandık Kurullarının Görev Ve Yetkileri İle Yurt Dışında Oy Verme İşlemleri”nin düzenlendiği 202/I SAYILI GENELGE’nin
“Geçerli ve Geçersiz Zarflar”ı düzenleyen 44/d maddesinde; “Üzerinde İlçe Seçim Kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan” zarfların,
“Geçerli ve Geçersiz Oylar”ı düzenleyen 45/d maddesinde; “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan” oyların GEÇERSİZ olacağı karar altına alınmıştır.
3. Şüpheli YSK başkanı ve suça katılan üyeler, oy sayımına geçildiği aşamada ve AKP’li üyenin istemiyle, yukarıda belirtilen duyuruyu yayımlayarak oy sayımı kuralını değiştirmişlerdir. Bu kararla başta YSK Başkanı Şüpheli ve diğer şüpheliler, Referandumdan iki ay önce bizzat kendilerinin aldığı kararlara rağmen, açıkça 298 sayılı yasanın emredici hükümlerini ihlal etmişler ve SEÇİMLERE HİLE KARIŞTIRMIŞLARDIR.
4. Şüphelilerin bizzat kendi kararlarını ihlal eden bu fiilleri 298 sayılı yasanın;
* 134’üncü maddesinde öngörülen; KURULLARIN TEDBİRLERİNE RİAYETSİZLİK suçunu oluşturur.
* Yine bu fiiller aynı yasanın 164’üncü maddesinde düzenlenen OY VERME SONUCUNA TESİR EDECEK suçlar kapsamındadır.
* Şüphelilerin anılan seçim hileleri aynı zamanda 298 sayılı yasanın 138’inci maddesinde düzenlenen GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA suçu olarak değerlendirilmesi gerektiğinden aynı yasanın yollaması ile TCK’nun 257’nci maddesine göre cezalandırılmaları ve bu madde uyarınca haklarında verilecek olan cezanın altıda birden üçte bire kadar artırılarak hükmolunması gerekir.
5. Bilindiği gibi, 298 sayılı yasanın Genel Hükümlerin Uygulanması”nı düzenleyen 174’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında; “Bu Kanunda yazılı suçlardan birini işleyenler veya bu Kanun’un uygulanmasına taalluk edip de genel hükümlere göre cezalandırılmaları gerekenlerin sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun haklarında umumi hükümler dairesinde soruşturma ve kovuşturma yapılır.” denilmektedir.
Yine aynı maddenin son fıkrasında; “İlgili kimseler ve siyasi partiler, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince kamu davasına katılabilirler.” denildiğinden müvekkil parti adına Sayın Savcılığınıza başvurmak zorunluluğu doğmuştur.
6. Bilindiği gibi, Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup, bu ilke gereği birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Bu ilke Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da hep göze batırılmıştır.
Olayımızda seçim işleriyle ilgili olarak tüm kuralları belirli olduğu halde, şüphelilerin YSK sıfatıyla bu kuralları hiçe sayarak seçim hilesi doğuracak kararlar almaları, yurttaşların devlete olan güven duygusunu ortadan kaldırdığı/kaldıracağı çok açıktır. Yine hukuksal güvenlikten yoksun bir ortamda yapılan seçimlerin tarihe ŞAİBELİ olarak geçeceği de bilinin bir gerçektir.
7. Şüpheli YSK başkanı, gece yarısı TV’lere çıkarak (binlerce sandığa yapılan itirazlara rağmen) seçimin galibinin “evet” olduğunu ilan etmesi suç işleme kastının yoğunluğunu göstermektedir.
8. Sonuç olarak; şüpheli YSK üyelerinin bu hukuksuz yasadışı kararlarıyla birlikte 16 Nisan 2017 Referandumuna gölge düşmüş, şaibe bulaşmıştır. Açıklanan sonuçlar güvenilir değildir. Maddi gerçeğin ortaya çıkması gerekmektedir. Bununla ilgili hukuki girişimlerimizi ayrıca başlatmakla birlikte, işlenen fiiller açıkça şuç teşkil ettiklerinden, sorumluların yargılanmalarını talep etme zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM…….: Şüpheliler hakkında atılı suçtan 298 sayılı yasanın 174’üncü maddesi
uyarınca Genel Hükümlere göre soruşturma yürütülerek cezalandırılmalarının sağlanmasını vekaleten arz ve talep ederiz. 17/04/2017
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ VEKİLLERİ
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN
Av. Azime Ayça OKUR Av. Doğan Erkan