Anayasa Mahkemesi 1996 yılında verdiği kararda, OHAL süresinin uzatılmasını “eylemli içtüzük kararı” sayarak anayasa yargısı denetimi kapsamına almış ve iptal etmişti.
Bu kez Halkın Kurtuluş Partisi, 1996 kararına dayanarak, Anayasa Mahkemesine Bireysel başvuru yoluyla, OHAL’in keyfi, koşulsuz ve süresiz olarak uzatılması kararındaki hak ihlallerinin tespitini istedi.
Avukatları aracılığıyla AYM’ye başvuran HKP başvuru dilekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2015 yılında yayımladığı “Olağanüstü Hallerde Yükümlülükleri Askıya Alma başlıklı” bir TEMATİK BİLGİ NOTU’na atıf yaparak, bu nottaki “Devlet, yalnızca DURUMUN KESİNLİKLE GEREKTİRDİĞİ ÖLÇÜDE, Sözleşme’de öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir” kuralına değindi.
Dilekçede OHAL şöyle tarif edildi: “OHAL, gerek Anayasa, gerekse AİHS'e göre sıkı ve zorunlu koşulları olan bir tedbirdir, kısa süreli bir istisna olması gerekir. OHAL'de temel hak ve özgürlükler kısıtlanabilmekte, yasama yetkisi fiilen Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kuruluna devredilmekte, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yoluyla yerleşik kanun maddeleri değiştirilmekte ve OHAL KHK'larına Anayasa Yargısı denetimi kapatılmaktadır. Hukuksal ve Yargısal tüm denetim mekanizmalarının devre dışı kaldığı, Anayasanın ihlal edilebildiği, ceza usul rejiminin keyfileştiği, 30 günlük gözaltı sürelerinin normalleştiği, savunma haklarının kısıtlandığı, idari soruşturmaların ve cezaların kuralsızlaştığı OHAL uygulamasının, koşulları da olmamasına rağmen ve keyfi olarak uzatılması, AİHS ve Anayasada yasaklanan “Sözleşme’de öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmama” ilkesinin ve AİHS’in “Olağanüstü hallerde askıya alma” koşulu olan “durumun kesinlikle gerektirdiği ölçü” kriterinin açıkça ihlalidir. Tüm bu hukuk üstü olağanüstü süreç, müvekkil Partinin ve tüm toplumun siyasal haklarını da kısıtlamaktadır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, basın açıklamaları vb. faaliyetler yasaklanabilmekte, özellikle Sol siyaseti benimsemiş müvekkil partinin, bu siyasetini kitlelere ulaştırma araçları kullandırılmamaktadır. Bunlardan birisi Ankara Valiliği'nin OHAL ilanına dayanarak yürüyüş ve mitingleri yasaklama kararıdır. Pek çok idari-mülki kuruluş, OHAL'e dayanarak benzer yasaklar geliştirmektedirler. Bunun dayanağı OHAL ve OHAL'in uzatılmasıdır. Böylece müvekkil partinin seçmenlerine ulaşma hakkı ve bunun sonucunda oluşacak "serbest seçim hakkı", "örgütlenme hakkı", "toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı" ihlal edilmektedir. Böylece kanundaki koşullarına aykırı olarak ilan edilen ve uzatılan OHAL, temel hakların süresiz kısıtlanmasına sebep olan, demokrasi dışı bir kanunsuz ceza rejimi de yaratmış olmaktadır.
HKP, böyle bir uzatma kararında, Hukuk Devleti İlkesi; “kanunsuz ceza olmaz” ilkesini Siyasi Faaliyet Haklarını ve Örgütlenme hakkı, Serbest Seçim Hakkı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkı; İfade Özgürlüğü; AİHS’15. md.nin “Olağanüstü hallerde askıya alma” koşulu olan “durumun kesinlikle gerektirdiği ölçü” kriteri ve AİHS md. 17 ve AY md. 14/2'de düzenlenen “Sözleşme’de öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmama” yasağı çiğnenerek ihlal edildiğini vurguladı. Tüm bu ihlallere ve dayanağı olan OHAL ve OHAL süre uzatımına karşı bir başvuru yolu düzenlenmemesi sebebiyle de yeterli ve erişilebilir bir “etkili başvuru hakkı” da olmadığını belirten HKP, tüm bu ihlallerin tespitini ve OHAl’in uzatılması kararının TEDBİREN DURDURULMASINI istedi. 06.01.2017
HKP Genel Merkezi
Başvuru Formu için OHAL UZATIMI-bireysel başvuru-HKP