Beş yıldan beri meydanlarda…

Beş yıldan beri meydanlarda “Zalim Esed, Zalim Esed” diye höyküren Tayyip bile bu tutumun Türkiye için bir felaket olduğunu anladı, şimdi tornistan yapmaya çalışıyor; Sorosçu Kemal’in avanesi zavallı Amerikancılar güruhu ise hâlâ Esad’la, Kaddafi’yle, Saddam’la uğraşmayı marifet sayıyor

 

Saygıdeğer, CHP’ye gönül vermiş içtenlikli arkadaşlar;

Yahu, Tayyip’in hüloogg’cularından bir farkınız olsun. Düşünen, sorgulayan, gerçeklere odaklanan bir zihne sahip olduğunuzu belirten bir davranışınız olsun.

Ne yazık ki yok be. İnanın yok. Tayyip’in hüloogg’cularından zerrece bir fark ortaya koymuş değilsiniz, zihin yönünden.

Sorosçu Kemal açık konuşuyor:

“Bizi hâlâ 1930’ların 40’ların CHP’si gibi düşünmeyin. Dünya değişiyor, kurumlar değişiyor; tabiî ki biz de değişiyoruz” (http://www.posta.com.tr/1930larin-chpsi-degiliz-videosu-518687)

Hiçbiriniz de çıkıp sormuyor:

Tamam, anladık. 1930’ların, 40’ların CHP’si değilsek, neyiz şimdi biz?

Neyin CHP’siyiz?

Onu bize bir anlatıver.

Yo. Böyle sorular soran tek kişiye tanık olmadık biz. Duymadık, görmedik. Bütün gördüğümüz, Sorosçuyu, Sorosçu’nun bu herzelerini kaval dinler gibi dinleyen kuru kalabalık.

Bunula yetinmiyor, Sorosçu Kemal. Devam ediyor:

“CHP geçmişiyle yüzleşemez mi? Yüzleşir, niye yüzleşemesin?” (https://zete.com/kilicdaroglu-ben-dersimli-devrimci-kemalim/)

Burada da yine, bir tek CHP’li çıkıp soramıyor.

“Yüzleş ulan öyleyse, hadi yüzleş. Lafını yarım bırakma. Geçmişin nesiyle yüzleşeceksen yüzleş de görelim bakalım. Böyle karnından konuşma. Açık ol, dürüst ol, mert ol. Mustafa Kemal’in, İnönü’nün CHP’sinin nesine karşısın sen? Söyle de bilelim.”

Zavallı CHP’li saf kardeşler;

Siz, böyle akıl, zekâ, onur ortaya koyan net tavırlar takınmadığınız sürece; bu Sorosçu Kemal ve avanesi, babasından miras kalmış çiftlik gibi gönlünce at oynatır oralarda. Sizleri de tıpkı Tayyip’in insanları Allah’la aldattığı gibi, CHP’cilikle aldatır, oyalar, sonunda da götürüp emperyalistlerin yedeğine koyar.

Bakın, Türkiye siyasi ortamında bir simge var, “TR 705” diye. Bu her yerde Sorosçu Kemal’in yanı başında görülen CIA ajanının kod adıdır. Adam resmen CIA’ya kapılanmış. Periyodik raporlar sunuyor, ABD Adana Konsolosluğunun CIA uzmanlarına.

Yine bir tekiniz çkıp sorma cesareti gösteremiyorsunuz.

“Ne ulan bu TR 705, ne? Biri açıklasın bunu bize.”, diyemiyorsunuz.

Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi ve Gerçek CHP’nin en önde gelen kurucu lideri Mustafa Kemal’e “Kefere Kemal” diye saldıran; CHP’ye bir kez bile ömründe oy vermemiş olan; hatta tam tersine, tüm siyasi hayatını CHP ve sol düşmanlığı üzerine inşa etmiş bulunan Mehmet Bekaroğlu gibi bir kaşar Ortaçağcı, Pontusçu’yu CHP’’ye getiriyor Sorosçu Kemal, üstelik de Genel Başkan Yardımcısı yapıyor.

Yine soran yok, eden yok.

Ha, bir de Ekmeleddin faciası var, değil mi?

Bu konuda da kimsenin tık dediğini duymuş değiliz.

Türklerin gelmişine geçmişine, tarihine düşman, Ermeni Soykırımı Emperyalist Yalanının meczup savunucusu Selina Doğan Hanım’ı getirip milletvekili yaptırıyor, yine soran yok.

Bu liste böyle uzar gider, arkadaşlar.

Bildiğimiz gibi, birkaç gün önce CHP milletvekilleri, sözde alanlara çıkıp bir bildiri okudular, Kaçak Saraylı Reis’in Başkanlık Anayasasına karşı.

Türkiye’nin her ilinde eşzamanlı olarak okumuşlar, bu bildiri metnini. Biz, CHP’nin artistlerinin önemli bölümünün yer aldığı, İstanbul Taksim’de yapılan açıklamaya bakalım, isterseniz.

ABC, “içinde çok sert ifadelerin yer aldığı bildiri”, diye tanıtıyor, okunan metni.

Biz de bu ibareyi okuyunca, Allah Allah, dedik. Yahu bu CHP’lilerin başına bir şey filan mı düştü acaba? Nasıl böyle sert ifadeler yerleştirebildiler ki bildirilerine?, dedik.

Biz bu Sorosçu Kemal’i ve avanesini yıllardan bu yana dinliyoruz. Bunların sertliği, fasulyeden sertlik. Bütün konuşmalarında, tartışmalarında, Kaçak Saraylı Tayyip karşısında maskara olur bunlar. Silik kalırlar hep.

İsterseniz fazla uzatmadan oradan bir bölüm aktaralım da görelim bakalım, neymiş bunların sertliği, yumuşaklığı.

Onun haberini şöyle veriyor, ABC Gazetesi:

“CHP’Lİ VEKİLLER TAKSİM’DE HEP BİR AĞIZDAN BASIN AÇIKLAMASI OKUDU

“Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Taksim’de de anayasa değişikliği teklifiyle ilgili hep bir ağızdan basın açıklaması yaptı.

“CHP Milletvekilleri Dursun Çiçek, Barış Yarkadaş, Hilmi Yarayıcı, Enis Berberoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Selina Doğan, Gamze Akkuş İlgezdi, Oğuz Kaan Salıcı, Erdin Bircan, Gürsel Tekin, Gülay Yedekçi, Serdar Kuyucuoğlu saat 11.00’da Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde bir araya geldi. 12 milletvekili daha sonra anayasa değişikliği teklifiyle ilgili hep bir ağızdan basın açıklaması okudu.

“ANAYASA DEĞİŞMİYOR, REJİM DEĞİŞİYOR”

“Türkiye’nin bütün illerinde CHP’liler tarafından eş zamanlı olarak okunan açıklamada özetle, “Anayasa değişmiyor, rejim değişiyor. Kapalı kapılar ardında kimse duymadan, basın olmadan vekillerimizin sesi, duvarlarda yankılanıyor. Bizi duyun gerçekleri bilmeniz gerekiyor; bu mesele parti meselesi değil. Bu mesele vatan, millet meselesi. Ekmek aş, özgürlük meselesi. Partili Cumhurbaşkanı adı altında tek adam rejimini, diktatörlüğü getiriyorlar” denildi. Okunan metin partililer tarafından kurulan standlarda vatandaşlara dağıtılacak.” (http://www.abcgazetesi.com/chp-milletvekilleri-tum-turkiyede-sokaga-cikti-hep-bir-agizdan-bu-bildiriyi-okudu-38643h.htm)

Adamlar, daha Türkiye’de yaşanan trajediyi bile göremiyor, okuyamıyor. Yahu Kaçak Saraylı Reis, 14 yıldan bu yana Diktatörlük ediyor.

Ne Laik Cumhuriyet bıraktı, ne Anayasa, ne ceza yasaları…

Bir çete hukukunu, imha ettiği Anayasanın ve yasaların yerine geçirdi. Devleti de hukuk devleti olmaktan çıkarıp bir çete devletine dönüştürdü.

Pensilvanyalı İmam ne kadar gayrimeşru ve hukuk dışıysa, Kaçak Saraylı İmam da o kadar gayrimeşru, hukuk ve Anayasa dışıdır. Her ikisi de, suçlulukta birbiriyle atbaşı gider. Laik Cumhuriyet’i birlikte yıkmışlar, Anayasayı ve ondan kaynaklanan kanunları birlikte ortadan kaldırmışlardır.

15 Temmuz’da yaşanansa, sadece bir Miras Paylaşım Kavgasıdır, Savaşıdır. İki gayrimeşru, Amerikancı, hain gücün Ganimet Paylaşım Savaşıdır.

Şimdi, Kaçak Saraylı Reis, işlemiş olduğu bütün bu suçlarına yasal kılıf giydirmeye çabalamaktadır. Anayasa değiştirmekteki biricik amacı budur. Bunu da zaten kendisi, avanesinden Bakanları defalarca ifade etmişlerdir.

CHP’li Sorosçu Kemal ve avanesi, bütün bunları görememiş, anlayamamış ve de herhangi bir olumlu tavır belirleyip gerekli tepkiyi koyamamıştır, Tayyip’in AKP’giller’i karşısında.

Tayyip ve avanesiyle, Cübbeli Ahmet nam kaşar Ortaçağcı ahlâksızla yan yana Yenikapı Tiyatrosunu oynamışlar, “Yenikapı Ruhu”yla ruhlanmışlardır. Kaçak Saray’a da gitmiştir tıpış tıpış, hizaya da girmiştir Tayyip karşısında.

Hep söylediğimiz gibi, bunlar yani Meclisteki bu Amerikancı Dörtlü Çetenin her bir bölümü, senaryosu CIA’ca yazılan, CIA’ca, Pentagon’ca, Washington’ca yönetilen ihanet oyununda yani “Yeni Sevr” ya da “BOP” oyununda kendilerine verilen rolü oynamaktadırlar. Başka da hiçbir şey değildir, yaptıkları.

Şimdi de, okudukları bildiriden bir bölüm aktaralım:

“PARTİLİ CUMHURBAŞKANI ADI ALTINDA,

“TEK ADAM REJİMİNİ, DİKTATÖRLÜĞÜ GETİRİYORLAR.

“IRAK’TA SADDAM GİBİ,

“LİBYA’DA KADDAFİ GİBİ,

“SURİYE’DE ESAD GİBİ.

“BAŞBAKANINIZ OLMAYACAK

“BAKANLARINIZ OLMAYACAK

“MİLLETVEKİLLERİNİN YETKİSİ KALMAYACAK

“YARGI, BİR TEK ADAMIN MAŞASI OLACAK

“HİÇBİR VATANDAŞIN, VATANDAŞ OLARAK HÜKMÜ KALMAYACAK

“HAKKI, HUKUKU KALMAYACAK.” (https://www.chp.org.tr/Haberler/53/durbidinle-chpden-ankara-il-baskanligi-onunde-anayasa-aciklamasi-51785.aspx)

Amerikanofiller sürüsünün, sözde Tayyip’e karşı çıkarken yaptıkları namussuzluğu görebiliyor musunuz, arkadaşlar?

Amerikan uşakları, bu iflah olmaz, utanma arlanma bilmez sefaletler güruhu, hâlâ tüm Arap Dünyası içinde Türkiye’ye ve kendi halkına gerçek anlamda dostluk eden iki liderle uğraşıyorlar:

Şehit Muammer Kaddafi’yle ve Suriye’nin yiğit antiemperyalist, yurtsever ve halksever Başkanı Beşşar Esad’la…

Ne yaptı size bu adamlar da uğraşıyorsunuz ulan…

Hangi kötülükte bulundular Türkiye’ye?

Hayır. Tam tersine dostlukta bulundular.

1974 Temmuzu’ndaki Kıbrıs Harekâtımız sırasında, Türkiye’ye dost elini uzatan, her türlü askeri ve diğer alanlarda yardımda bulunan biricik ülke, Muammer Kaddafi liderliğindeki Libya’ydı.

Bildiğimiz gibi, Kaddafi bizim Kara Harp Okulunda okumuş ve mezun olmuştu. Türkiye dostuydu. Arap Dünyasının birliğini savunuyordu. Siyonist İsrail’e karşıydı. ABD ve AB Emperyalistlerine karşıydı.

İşte bu yüzden katledildi, alçakça, namussuzca. Ülkesi harabeye çevrildi. Aşiret devletçikleri var artık Libya’da.

Kaddafi döneminde Libya, Türkiye’nin çok az sayıdaki dostları arasındaydı. Şu ansa, Libya’daki devletçiklerin hepsi düşman Türkiye’ye.

Hatırlanacağı gibi, Sorosçu Kemal’in CHP’si de Kaçak Saraylı Reis’le birlikte onay vermiştir, Türk Ordusu’nun, NATO’daki Amerikan Generalleri komutasında Muammer Kaddafi iktidarına karşı savaşmasına. Kaddafi’nin kanı bunların eline de bulaşmıştır.

Beşşar Esad’sa, on yıllardan bu yana Türkiye’yle Suriye arasındaki Hatay Sorunu nedeniyle oluşmuş olan sınır anlaşmazlığını Türkiye’nin talebi doğrultusunda çözümlemiş ve şu anki sınırlarımızı tanımıştır. Ayrıca da, ben Türkiye’de Türk Halkından gördüğüm dostluğu, dünyanın hiçbir yerinde görmedim, diyebilecek kadar sevip saymaktaydı ülkemizi ve halkımızı. Ve Arap Dünyasının en önde gelen bir iki laik ülkesinden biriydi Suriye. Beş yıldan bu yana ülkesini, vatanını ve halkını yiğitçe ABD-AB Emperyalistlerine, onların kuklalarına ve dünyanın her yerinden devşirilip getirilmiş Ortaçağcı, Cihatçı meczuplara karşı savunması da onun liderlik kalitesini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Saddam Hüseyin’se, Arap Birliği’nin en önde gelen savunucuları arasındaydı. Zaten o yüzden hedef seçildi ve CIA’nın yönettiği bir kukla mahkeme tarafından sözde yargılanıp idam edildi.

İblisçe yalanlarla ABD-AB Emperyalistleri saldırdılar ülkesine, mahvettiler ülkesini ve halklarını. Sadece Irak’ta 5 milyona yakın masum Müslüman Halkın canına kıydılar, 10 binlerce Müslüman kadının ırzına geçtiler, sarhoş, sapık Amerikan askerleri.

İnsanlık dışı işkenceler uyguladılar, hapishanelere doldurdukları Iraklı insanlara.

Kaçak Saraylı Reis, işte bu sapık katiller sürüsü için dua etmişti, değil mi o yıllarda.

Ne demişti?

Aynen şunu:

“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.” (http://odatv.com/nur-bacinin-tecavuz-cigligina-kahraman-amerikan-askerine-dua-ederek-karsilik-verdin–2908131200.html)

Eder, Kaçak Saraylı. Çünkü, onun gerçek Kâbesi Washington, White House’dur.

İşte şimdi, onun bıraktığı yerden sazı Sorosçu Kemal’in saz heyeti alıyor eline. Aynı makamda öksürüyorlar.

Aslında, Kaçak Saraylı Reis’e ve onun başkanlığına filan karşı çıkar görünseler de, esas odaklandıkları, ABD’li efendileridir. Ona mesaj veriyorlar. Diyorlar ki; bak, biz de senin Ortadoğu’daki en önemli düşmanlarına yani Saddam Hüseyin’e, Muammer Kaddafi’ye, Beşşar Esad’a karşıyız. Senin çizdiğin rotadayız biz, her zaman olduğu gibi. Ve, hizmete hazırız sana.  Göreceksin ve memnun kalacaksın hizmetimizden. Bunun güvencesini de veriyoruz…

Dedikleri bu, bu Sorosçu Kemal’in ve avanesinden oluşan sefaletlerin.

Belki bazı arkadaşlar hatırlayabilir. ABD Emperyalist haydutları, Irak’ı işgal edip ülkeyi mahvettiklerinde, haliyle bu işgalci haydutlara karşı direnişler oluştu ve savaşçı ekipler kuruldu Irak’ta. ABD askerlerine kayıplar verdirmeye başladılar önemli ölçüde, bu yurtsever savaşçılar.

Saddam Hüseyin’se, işgalcilerin zindanındadır. İşte o günlerde, ABD Başkanı Bush’un yardımcısıdır, Dick Cheney.

Cezaevinde Saddam’ı ziyaret eder. Der ki; Direnişi durdur. Seni istediğin Arap ülkesine gönderelim. Orada yaşa…

Saddam, ihanet anlamına gelen bu teklifi şiddetle reddeder. “Karşınızda satılık biri yok, ekselans” der. “Biz vatanımıza ve ülkemize adadık hayatımızı. Siz işgalciler er geç çekilip gideceksiniz, Irak ve Irak Halkı hep var olacak.”

Dick Cheney, IŞİD’in de fiili kurucusudur.

Hatırlatalım; Saddam’ın iki oğlu, 13 yaşındaki bir torunuyla birlikte işgalci ABD askerleri tarafından katledilmiştir.

Sizler, yurtseverlikten, halkseverlikten ve siyasi onurdan, namustan yoksun olduğunuz için anlayamazsınız bu liderlerin tutumlarını ve kişiliklerini.

Kaçak Saraylı Reis bile, meşru Suriye Hükümetiyle ve Beşşar Esad’la uğraşmanın hem kendisi hem de Türkiye için büyük bir felaketle sonuçlanacağını gördüğü için şimdi frene basmış ve Rusya aracılığıyla Beşşar Esad’a yani meşru Suriye yönetimine yanaşmıştır. Önümüzdeki günlerde de Astana’da Putin’le ve Beşşar Esad’la el sıkışacaktır.

Hatırlatalım:

Türk Birliğinin şu an Suriye’de bulunması da Rusya’nın ve Beşşar Esad’ın izniyle gerçekleşmiştir. Yani, Tayyip tam bir ihanet ve yıkım anlamına gelen, 5 yıldan bu yana efendisi ABD Emperyalistlerinin buyrukları doğrultusunda yürüttüğü Suriye politikasından vazgeçmiş bulunmaktadır. Ve 180 derecelik dönüşün manevralarını yapmaya çalışmaktadır.

İşte böyle bir anda bile, Sorosçu Kemal’in avanesi hâlâ şehit Muammer Kaddafi’yle ve Beşşar Esad’la uğraşmayı marifet bellemektedirler. Yazık be. Yazık sizin insanlığınıza…

Böyle yavşamakla siyasi ikbal elde edeceklirini umuyorlar, bekliyorlar ki.

Bunların (Sorosçu Kemal ve avanesinin) bugüne dek millete ne hayırları olmuştur ki bundan sonra olacak…

 

İçtenlikli CHP’li kardeşlerimiz;

Bu ihanetlerin, bu yavşaklıkların, bu sefilliklerin hesabını sormayacak mısınız bu ekipten?

Yoksa, biz CHP’lilerimize laf söylemeyiz ve söyletmeyiz mi diyeceksiniz?

CHP’nin yönetimine kim gelirse gelsin ve onlar ne yaparlarssa yapsınlar. Bizim hiç umrumuzda olmaz. Biz CHP simgesini ve Altı Ok’u gördük mü tamam. Her şey biter orada bizim için. Onları başımız üzerinde de taşırız, gerektiğinde sandıklara gidip onlar için oy da veririz. Size ne bundan, mı diyeceksiniz bize?

Eğer öyle derseniz, inanın Kaçak Saraylı Tayyip’in hüloogg’cularından zerrece farkınız kalmamış olur, aklını kullanma ve düşünme açısından.

Hz. Muhammed Kur’an’ın 11 ayetinde “Aklınızı kullanın”, diye buyurur. Bir tekini aktaralım:

“Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır dilsizlerdir.” (Enfal Suresi 22’nci Ayet, Yaşar Nuri Öztürk Meali)

Mustafa Kemal ne diyordu?

“Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.” (Mustafa Kemal, 1933, Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’e hitaben, İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi)

 

Evet, saygıdeğer CHP’li kardeşler…

Okuyalım, araştıralım, sorgulayalım, özgürce düşünüp yargılayalım olayları, durumları, tutumları ve sorular sormaktan asla çekinmeyelim.

Rahmetli babam, okuma yazmayı askerde öğrenmişti. Köyümüzde okul yoktu çünkü. Benim çocukluk yıllarımda bile… Sadece bu sebepten şehre göçtük. Beni okutmak için babam, köyümüzdeki tarlasını tapanını, çiftini çubuğunu bırakıp hiç alışık olmadığı şehre gelip şehir hayatına girdi. Konya’nın bir kenar mahallesinde aldığı arsa üzerine yaptığı toprak ahırımızda hayvan besiciliği ederek ben ve diğer üç kardeşimi, ailemizi besledi, büyüttü.

Okuması heceleme şeklindeydi. Fakat seferberlik çocuğu olduğu için, Mustafa Kemal’e ve İsmet İnönü’ye taparcasına bağlıydı. 1950’li yıllarda her gün, CHP’nin yayın organı Ulus Gazetesi alıp getirirdi evimize. Ve bana, bazen saatleri bulan zaman süresince okuturdu gazeteyi. Sigara üzerine sigara sararak büyük bir dikkatle dinlerdi, okuduklarımı. Yorumlardı, yargılardı. Yani dünyayla da, Türkiye’yle de, Türkiye’nin siyasetiyle de, partisi CHP’nin mücadelesiyle de yakından ilgilenirdi.

Siz de en azından biraz böyle olun…

Yoksa, Sorosçu Kemal ve avanesinin yönetimindeki CHP, ABD’ye hizmetkârlık ve Tayyip’e şamar oğlanlığı yapmaktan öte hiçbir şey yapamaz. Ve böyle bir CHP, Anamuhalefet Partisi olarak Mecliste kaldığı sürece Kaçak Saraylı Reis ve onun AKP’giller’i de iktidarlarını güllük gülistanlık içinde sürdürürler.

Tabiî biz bu Amerikancı Dörtlü Çetenin tümünün varlıklarını sonlandırmak ve ihanetlerinin hesabını sormak için bütün gücümüzle çarpışmaktayız ve çarpışacağız da. Halkımızın, ülkemizin ve vatanımızın çıkarını savunan biricik gerçek devrimci hareketiz biz…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

2 Ocak 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı