9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu ve Füze kalkanı

AB-D EMPERYALİSTLERİNİN FÜZE KALKANINI ÜLKEMİZE YERLEŞTİRMEK, 89 YIL ÖNCE BUGÜN AYNI EMPERYALİSTLERİ DENİZE DÖKEN ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI KAHRAMANLARINA İHANETTİR

HKP İzmir İl Örgütü adına İl Başkanı Av.Tacettin ÇOLAK tarafından “9 Eylül İzmir’in kurtuluşu” ve “AB-D Emperyalistlerinin füze kalkanını ülkemize yerleştirme” ihanetine karşı, İzmir Fuarı 9 Eylül Meydanında yapılan basın açıklaması;


Batılı Emperyalistler, bu yüzyılın başında, Paris Konferansı’nda aldıkları karar üzerine topraklarımızı işgal ettiler. Güzel yurdumuzu kendi aralarında parsel parsel taksim edip,

yüzlerine taktıkları Yunan maskeleri ile ilk işgali bu topraklarda başlattılar. Emperyalistler aynı Konferans’ta Yunanlılara da Ermenilere de ülkemizdeki yağmadan pay vermeyi kararlaştırmışlardı.

Ancak evdeki (Paris’teki) hesapları çarşıya (Cephe’ye) uymadı… Mustafa Kemal önderliğindeki Türkiye Halkları, yaklaşık dört yıl süren Ulusal Kurtuluş Savaşı ile Batılı Emperyalistleri dize getirdi. Zamanın yerli satılmışları olan Osmanlı’ya kabul ettirdikleri Sevr Antlaşması suratlarında patlatıldı, 9 Eylül 1922’de güzel İzmir’imizden denize dökülerek hevesleri kursaklarında bırakıldı.


Dünyada emperyalizme karşı başarı ile sonuçlanmış ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştıran atalarımız, o zamana kadar emperyalist boyunduruk altında inletilen tüm Mazlum Halklara da umut kaynağı oldular. Tabiî bu zaferde, Lenin önderliğinde Rus Çarlığını devirerek Sovyetler Birliği’ni kuran Ekim Devrimi yöneticilerinin para, silah, cephane vb. yardımlarını da unutmamamız gerekir. Partimiz, işte bunun için Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi ile En Büyük Müttefikini tek pankartta bir araya getirmiştir.

Fakat kapıdan kovduğumuz emperyalistler bacadan tekrar içimize girmişler, IMF’leri, Dünya Bankaları, DTÖ’leri, NATO’ları, CENTO’ları ile ülkemizin ekonomisine, politikasına, kültürüne, sanatına vb. hâkim olmuşlardır. Artık günümüzde AB-D Emperyalizminden icazet almayan hiçbir parti iktidar olamamaktadır, ülkemizde. Tıpkı AKP hükümeti gibi…

Geçmişte Menderes’in DP’si, bakanlarını dahi ABD’den onay almadan atayamazdı. Şimdi ise dünyayı bin parçalı minik devletçiklere bölerek yönetme planının bir parçası olan BOP ya da GOP Projesi’nin Eşbaşkanlığı’nı yapmaktalar. Emperyalist sırtlanların Ortadoğu’nun petrol ve doğal kaynaklarını ele geçirmek için döktüğü Müslüman kanına ortak olmaktalar. Batılı Emperyalistlerin NATO eliyle Libya’yı işgal planına ilkin karşı çıkarmış gibi yapıp ardından işgalcilerin arasına katılmaktan çekinmemekteler. Üstelik de Libya operasyonunun merkezini de İzmir’imizde oluşturdular.

AB-D Emperyalistleri öyle emrettiği için kapı komşumuz Suriye’ye de efelenmektedir Tayyipgiller. “Suriye bizim iç işimiz” diyerek, Suriye Halkına ve yönetimine gözdağı vermekteler.

Dışarıda milyonlarca Müslüman Arap Halkı’nın yok yere katledilmesinde suç ortaklığı yapan Tayyipgiller, içeride ise Halkımızı Allah’la aldatarak prim yapmaktadır. Böylece AB-D Emperyalistleri önünde kişiliksiz, onursuz bir duruş sergilediğini gizleyebilmektedir.

AB-D Emperyalistlerinin, olası bir İran saldırısında ilk kapışma alanı olarak tutmak istedikleri ülkemiz topraklarına NATO eliyle yerleştirilecek olan Füze Kalkanı olayında da aynı bezirgânlığı yapmaktalar… Bizzat Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal geçtiğimiz günlerde gazetecilere yaptığı açıklamada; “Bu projenin NATO’nun 2010 Lizbon Zirvesi’nde kabul edilen ‘yeni stratejik konsept’in bir devamı olduğunu ve ABD tarafından NATO’ya tahsis edilen erken uyarı radarının ülkemizde konuşlandırılmasının öngörüldüğünü” belirtmiştir.

Görüldüğü gibi Tayyipgiller öylesine ikiyüzlü ve hainane bir tutum içindedir ki, bir yıl önce kabul ettiği Füze Kalkanı’nın ülkemize yerleştirilmesi aşamasında, CIA tarafından basına sızdırılan BM Mavi Marmara saldırısı raporundan sonra yapay bir İsrail gerilimi yaratarak, yine zavallı halkımızın gözünü boyamaktadır. Dahası bu Füze Kalkanı aynı zamanda İsrail’in güvenliğini de sağlayacak. Tayyipgiller, olayın bu yönüne hiç girmeden geçiştirmektedirler…

İsrail’e karşı çapsız bir külhanbeyi edasıyla esip gürleyen başbakan, insanlık dışı bu Mavi Marmara saldırısının ardından geçen 15 aydan beri niçin bu tepkiyi vermemiştir? Yine İsrail’le yapılan ekonomik-askeri anlaşmalar niçin iptal edilmemiş, İsrail’den aldıkları insansız savaş uçaklarını (HERON’ları) niye iade etmemiştir? Ya da Siyonist İsrail’den aldığı “Yahudi Cesaret Ödülü”nü niye hâlâ iade etmemektedir?

Bu sorular daha da çoğaltılabilinir…

Verilen tepki, BM Komisyon kararının basına sızdırılmasından sonra olmuştur. Fakat bu komisyonun kuruluşunu isteyen de, komisyona büyükelçi düzeyinde temsilci veren de kendileridir. Komisyon raporu ile İsrail, dünyanın gözü önünde yaptığı alçakça saldırıyı ve 9 insanımızın ölmesini meşrulaştırmış oldu, maalesef… Zaten olaydan hemen sonra da Dünya Kamuoyu’nun bu saldırıya karşı kayıtsızlığı da bilinen bir gerçektir. Öyleyse bu kabadayılık niye?..

Bunların İsrail karşısındaki kabadayılıkları AB-D Emperyalistlerinin çizdiği sınırlar kadardır. Zira biliyoruz ki; İsrail ABD’dir. Bu nedenle daha dün “Beni delikten aşağıya süpürmeyin, kullanın” diye yalvaranların bugün “efelenmeleri”nin kofluğunu çok iyi bilir emperyalistler. Amaç hâsıl olup Türkiye Halklarının gözü boyanınca AB-D Emperyalizmi “Yeter artık!” emrini verecek ve İsrail’le “Stratejik Müttefik”liğe devam edecekler… Kaldı ki, ABD Büyükelçisi dün emir kipi ile yaptığı bir açıklamayla; “Türkiye İsrail ilişkileri normalleşecek” diyerek bu müdahaleyi yapmıştır bile…

Oysa Birinci Kuvvayi Milliyeci atalarımız böyle mi yapmıştı?

Atalarımızı bunlarla karşılaştırmak bile onlara zül olur… Çünkü onlar, içinde bulundukları olumsuzlukların hiçbirine teslim olmadan yedi düvele karşı ikirciksiz vatan savunmasına atılan, yiğitlik yarışında hep en önde olmak isteyen onurlu insanlardı. Onun için emperyalistlerin açık işgali başladığı anda; “Geldikleri gibi gidecekler” diyerek, düşman karşısında hiçbir zaman yalpalamadılar. Bu emperyalist çakalları yurdumuzdan temizleyene kadar tam dört yıl dişe diş bir savaş vermek durumunda kaldılar. Sonuçta bu güzel yurdu bizlere bıraktılar.

Ama Tayyipgiller’de ulusal onur ya da ulusal değerlerin zerresi bulunmadığı için, İsrail’in alçakça saldırılarına karşı vereceği cevap ancak Büyükelçilerin geri çekilmesi ile sınırlı kalmaktadır. Oysa gerçek Halk İktidarında İsrail’e, döktüğü kanın hesabı mutlaka sorulur.

Halkın Kurtuluş Partisi, başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere tüm emekçi Halklarımızın özlediği bu Demokratik Halk İktidarı’nı onlarla birlikte kuracaktır. İşte o zaman AB-D Emperyalistleri ve onların Ortadoğu’daki kaması Siyonist İsrail’in zulümlerinin ve döktükleri kanın hesabı mutlaka sorulacaktır.

09/09/2011

SELAM OLSUN 89 YIL ÖNCE BUGÜN EMPERYALİST İŞGALCİLERİ DENİZE DÖKEN BİRİNCİ ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞÇILARINA!

KAHROLSUN AB-D EMPERYALİZMİ İLE ONLARIN MAŞASI VE ORTADOĞU’DAKİ PETROL BEKÇİSİ SİYONİST İSRAİL!

YAŞASIN DİRENEN MAZLUM HALKLARIN EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELESİ!

 

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ 

İZMİR İL ÖRGÜTÜ