SURİYE’DE YARATILMAYA ÇALIŞILAN KAOS VE YIKIMIN TETİKÇİLERİ “BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ”Nİ (BOP’U) GERÇEKLEŞTİRMEYE ÇALIŞAN ABD VE AB EMPERYALİSTLERİDİR!
15 Mart’tan bu yana komşu ülke Suriye’de başlayan iç kargaşalığın boyutu göstermektedir ki, ABD-AB emperyalistleri, Sorosçular Suriye’deki bu karışıklıkların tetikçisidir. Halk düşmanı, insanlık düşmanı Barak Obama, Suriye’yi tehdit ediyor. “Ülkede demokrasi yok diye reformlara gitmesi gerekiyor”. (Kendilerinin insanlığa yaşattığı yağma ve talanı, acıları demokrasi olarak görüyor olsa gerek.)
Şimdi bütün bunları AB-D Emperyalistleri niçin yapmakta, neyi neden kaşımaktadır?
İnsanlık, ortalama dokuz yüz yıldan beri (Haçlı Seferleri’nden beri), bu Batılı haydutlardan çektiğini hiçbir şeyden ve hiç kimseden çekmemiştir.
Buna son bir örnek, 10 Mayıs tarihli gazetelerde yayımlandı. Milliyet’in manşet üstü haberi şöyle:
“İnsanlık Akdeniz’de öldü”
Bu başlığın hemen önünde de NATO amblemi var. Bu işaretle, insanlığı öldürenin NATO olduğunu kendince belirtmiş oluyor, Milliyet’in sayfa hazırlayıcısı. Başlığın hemen altında da gazetedeki haberin bir paragraflık bir özeti verilmekte. Şöyle deniyor:
“Libya’dan kaçan mültecileri taşıyan teknenin yakıtı bitti. Ama NATO güçleri göz göre göre yardım etmedi. Denizde geçen 16 günün bilançosu ağır oldu: 61 insan açlık ve susuzluktan öldü.” (agy)
Haberin ayrıntısı da aşağısında verilmekte. Mülteci dolu bir teknenin resmi de var, haberde. Milliyet’in yönetmeni, NATO adlı saldırgan askeri örgütün, insanlıkla falan hiç ilgisi olmadığını söyleyemediği için, lafı dolandırıyor. Gargara yapıyor. “İnsanlık Akdeniz’de öldü” diyerek olayı tekilleştiriyor. Suçu seyreltiyor… NATO’nun karakterinin hep bu olduğunu söylemekten kaçınıyor…
AB-D haydutlarının, Suriye’deki muhalefeti kışkırtmaları da aynı amaca yöneliktir. Bu alçaklar Libya’da amaçlarına ulaşır ve kucağa aldıkları muhalefeti iktidara getirip Kaddafi Yönetiminin işini bitirirlerse, Suriye’ye de aynı şekilde saldırmayı planlamaktadırlar. Suriye’de muhalefeti yanına çekerek yaptırdıkları eylemler, yapmayı düşündükleri saldırının ön hazırlığı kapsamındadır.
Libya ve Suriye’deki muhalif hareketler, AB-D Emperyalistlerinin doğrudan yönetimine girdikleri, hatta yalnızca ittifaka girdikleri andan itibaren meşruiyetlerini tümüyle yitirmişlerdir. O nedenle bunlar, artık ihanete karmış ve AB-D güçleri durumuna gelmiş hareketlerdir. Bunların başarılı olmaları o ülke halklarının zararınadır. O nedenle bunlar, karşı çıkılması gereken hareketlerdir artık…
İşin bir diğer acı yönü de şu anda Libya’yı vuran NATO uçaklarının komuta merkezi, İzmir’deki NATO Karargâhı’dır. Yani ülkemiz de Libya’da Müslüman kanı akıtan, kadın çocuk demeden cana kıyan bu modern Haçlılar Seferi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Şimdi de Ordumuzun Suriye’ye müdahale etmesini istiyorlar! NATO’nun Suriye’ye saldırması (ki, bu Türkiye’nin de saldırının içinde yer alması anlamına gelir), iki ülke arasındaki tüm barışçıl ve kardeşçil bağların ortadan kalkması demektir. Suriye’nin İran’la Stratejik İşbirliği Anlaşması var. Yani bunlardan birine saldıran devlet diğerini de karşısına almış olacak! ABD’nin gönlünü yapmak uğruna komşumuz İran’la ilişkilerin bozulması demektir
Emperyalistlerin Suriye’ye yönelik tehdit ve müdahaleleri, haksız ve meşru olmayan bir girişimdir. Türkiye’nin buna alet olması ise tesadüfî değildir. Bizim gibi ülkelerde iktidara kimin geleceğini ABD–AB Emperyalistleri belirlerler. Onların tüm pis işlerini yapmayı kabul edenler başa getirilir. Bugün gelinen noktada ise İnsanlık düşmanı Obama, Suriye’nin sınırdaki askerine karşılık Türk askerlerini yığmakla tehdit etmektedir. Suriye’deki gelişmeler olumsuzluğa doğru gitmeye başlarsa Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’un Türkiye ayağı başlatılacak. Aslında emperyalistlerin Suriye’ye yapacakları müdahale, kaçınılmazca ülkemize sıçrayacak, bundan nasibini Lübnan ve İran da alacaktır.
Biz gerçek devrimcilerin kabul ettiği bir yasa vardır: “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı”.
Suriye halkının iç işlerine Suriye halkları karar verir. Tüm emperyalistler ve Tayyipgiller bunu böyle bilmelidirler. AB-D Emperyalistlerinin “demokrasi” götürdükleri ülkelerin durumlarını görmekteyiz. İşte Yugoslavya, işte Irak… Tek ulus olan Arap Ulusu’nu İngiliz Emperyalizmi 22 parçaya böldü ama BOP için bu kadarı da yetmiyor. Daha da küçücük devletçiklere ayırmak istemektedirler Arap Ulusunu, planlarını uygulamak için.
Yugoslavya’da kardeşçe bir arada yaşayan halkların arasına nifak tohumlarını AB-D Emperyalistleri ekti; Yugoslavya’yı kan gölüne çevirdi. Sonra da kurtarıcı rolüne büründü. Çünkü Emperyalistlerin alçak emellerinin uygulanması için Yugoslavya’nın bölünmesi, yönetimlerinin değişmesi gerekirdi ve onların istediği yönetimler gelmeliydi. Lenin Usta’nın dediği gibi “emperyalistler bir ülkeye girdiklerinde o ülkedeki en gerici güçlerle ittifak kurarlar”. Bugün Suriye’ye baktığımızda da halkları birbirine düşürmek için mezhep ve ırk çatışmalarını gerici unsurlarla ittifak kurarak yapmaktadır. Suriye halkının iç sorunları vardır. Olabilir. Ancak bu sorunları Suriye Halkının kendisi çözmelidir.
Suriye’den kaçan mültecilerin çadırlarını Angelina Jolie’ye ziyaret ettirdi CIA. CIA görevlisi Angelina Jolie’yi barış meleği yaptılar! Angelina Jolie’nin ilk mülteci kampı ziyareti değildi. O da CIA emrinde çalışan bir insanlık müsveddesi. Angelina Jolie ziyaretinden sonra şöyle konuştu:
“Gezdiğim mülteci kaplarından en mutlu, neşeli, gülen yüzleri bu kampta gördüm. Türkiye’yi bundan dolayı kutluyorum.”
Bu söylemle Türkiye’nin gururu okşandı. Angelina Jolie’nin bu ziyareti, Hatay valisini cuşa getirmiş ki:
“Angelina Jolie’ye hediyeler vermek istedik izin verilmedi. Angelina’nın gelmesiyle bölgemizi tüm dünya tanıdı. Turizm açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirmekteyiz” şeklinde demeçler verdi.
Güler misiniz ağlar mısınız?..
Komşu Suriye Halkı, emperyalist alçaklar tarafından tehdit altında, bu durumdan Türkiye de nasibini alacak, bizimkiler de turizm açısından iyi oldu demektedir.
Milliyet yazarı Güngör Uras da, Jolie’nin, bu ziyaret sırasında kolundan hiç çıkarmadığı zembile (örgü-sepet çantaya) dikkat çekiyor. Çünkü Bu çanta Louis Vuitton markaymış. Lüks eşya meraklılarının gözleri bu çantada! Angelina bir yıl boyunca bu çantayı kolunda taşımak için bu firmadan 10 milyon dolar almış!..
Dünya ve Türkiye basınında satılmış kalemşorlar, Suriye hakkında durmadan emperyalistlerin emellerine çanak tutan haberler yayınlamakta, kamuoyunu yanıltmakta ve kafalar bulandırılmaktadır. Gerçekler hasıraltı edilmektedir. Hatay Yayladağı’nda Suriyeli mültecilerin bulunduğu çadır kente gittik. Olayları orada bulunan mültecilerle de paylaşmak istedik. Çadır kentteki insanların dışarıyla teması kesinlikle yasak edilmiş ve perde ile tamamen izole edilmişlerdi. Görüşme isteğimiz güvenlik güçlerince engellendiği için teller üzerinden görüşme yapabileceğimiz birilerine bakındık. Bu esnada konuşmalarından akrabası olduğunu anladığımız, mesleği doktorluk olan Suriyeli vatandaşın teller üzerinden akrabalarıyla konuşmaları sırasında: “Büyük hata yapıyorsunuz, kandırılıyorsunuz geri dönün!” şeklindeki konuşmalarına şahit olduk. Daha sonra biz bir yeri yırtılmış perdenin altından birkaç yetişkinle konuşma fırsatı bulduk. Kafalar karışık ve korkmuş insanlar bulduk karşımızda. Suriye ile ilgili Arap televizyonlarında memleketlerine dönen ve hiçbir sorunla karşılaşmadıklarını anlatan insanları da izlemekteyiz aynı zamanda. Bölge insanlarımız Suriye Halkının yanında olmakla beraber olayları tedirginlik içinde izlemektedirler.
Bölge halkımız başta olmak üzere Suriye Halkını AB-D Emperyalistlerinin provokasyonlarına karşı uyanık olmaya çağırıyoruz. Emperyalistler BOP’u uygulamanın taşlarını yavaş yavaş döşeyecekler; bizler de o günlere her anlamda hazır olmalıyız. Saldırıları bertaraf etmek için gücümüzü halk örgütleriyle birleştirmeliyiz.
SURİYE HALKI YALNIZ DEĞİLDİR!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ
SAMANDAĞ İLÇE ÖRGÜTÜ