Laik Eğitim İsteyen ve Ücretli Köleliğe Karşı Çıkan Eğitim-İş Emekçileri Yargılanıyor..!

egitim-is-adliye-onunde“Laik Eğitim ve Emeğe Saygı” sloganıyla 17 Aralık’ta Yatağan’dan başlayıp 20 Aralık’ta Tandoğan’da azgın polis terörüyle bastırılmak istenen yürüyüşe katılan ve gözaltına alınan Eğitim Emekçilerinin ilk duruşması 12 Şubat Cuma günü Ankara 25.Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı.

İktidara geldiği ilk günden bu yana Cumhuriyetin temel ilkelerine, kazanımlarına ve Mustafa Kemal başta olmak üzere Birinci Kuvayimilliye’nin önderlerine savaş açan AKP’giller, çıkardığı 4+4+4 yasası başta olmak üzere türbanı ilkokul çağına indirmesi, okullarda mescit açılmasının zorunlu hale getirilmesi, seçmeli dersler adı altında Sünni Mezhebini dayatmaya çalışması, Arapçayı anadil düzeyinde yaygınlaştırmaya çalışması ve son olarak da Cuma namazının resmileştirilmesi gibi laiklik ilkesini ortadan kaldırmayı amaçlayan sayısız gerici ve faşist düzenlemelerle Milli Eğitim Sistemini “Din İşleri Eğitim Sistemine” dönüştürmek istemektedir.

Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın başta laiklik olmak bütün kazanımlarını, ayaklar altına alan AKP’giller, ekonomik alanda da AB-D Emperyalistlerinin direktifleri doğrultusunda, özelleştirmelere hız vermiş, kamu kaynaklarını kendi yandaşları ve uluslararası sermayeye peşkeş çekerek emekçi düşmanı politikalarını uygulamak suretiyle Soma ve Ermenek gibi sayısız iş cinayetlerine neden olmuştur.

Yapılan tüm bu halk düşmanı politikalara savaş açan emekçiler düzenlenen yürüyüşle 20 Aralık’ta mücadele tarihimize ayrı bir sayfa açmıştır.

Eğitim-İş Sendikası’nın düzenlediği ve Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalar ile Halkın Kurtuluş Partisi’nin desteklediği yürüyüşün son ayağı olan Tandoğan Meydanı’nda, AKP’gillerin kolluk kuvvetleri, herhangi bir uyarı yapmadan ve yürüyüş henüz başlamamışken, kitlenin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkarak vahşi bir saldırıya imza atmış ve meydanın tüm çıkışlarını da kapatarak, gazfişekleri, cop ile plastik mermi kullanarak tamamen imha amaçlı bir linç girişiminde bulunmuştur.

Eğitim-İş Emekçileri bütün baskılara rağmen laik, bilimsel, parasız eğitim mücadelesinin bayrağını yükseltmeye devam etmektedirler. Devam edeceklerdir.

Duruşmaya katılan eğitim emekçileri yaptıkları savunmalarda, kendilerine yapılan bu saldırının aslında AKP’gillerin faşizan uygulamalarının geldiği noktayı gösterdiğine ve en küçük demokratik hak aramanın dahi bastırılmaya çalışıldığına dikkat çekerek, iktidarın bir korku imparatorluğu yaratmak istediğini vurguladılar.

AKP’gillerin kendi hukuk bürolarına dönüştürdüğü yargının garabet uygulamalarından biridir, Eğitim-İş Emekçilerine yönelik açılan bu hukuksuz dava. Savcının hazırladığı iddianamede, yapılmak istenen yürüyüşe hiçbir uyarı dahi yapılmadan yapılan saldırıya gerekçe olarak, Tandoğan Meydanı’nda o saatte misafirliğe gidecek insanların olabileceği, o bölgede yaşayanlara ait araçların ve işyerlerinin zarar görebileceği düşünülerek sözkonusu yürüyüşün uygun park ve bahçelerde yapılmasının istendiği belirtilmiştir.

Böylesine saçma sapan ve geçerliliği bulunmayan bir iddianame üzerine kurulu bir yargılamada eyleme katılanlar, Polis tarafından kimyasal sularla, gaz bombalarıyla, plastik mermilerle yapılan saldırıya hiç değinilmezken, anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yapma haklarını kullanmak istedikleri için adeta ikinci kez cezalandırılmak istenmektedir.

Duruşmada sanık sandalyesinde oturan Avukat Doğan Erkan da, eyleme karşı yapılan polis terörünün, uluslararası sözleşmelerde imzası bulunan Türkiye için kabul edilemez olduğuna dikkat çekti ve Birleşik Kamu-İş davasına ilişkin Ankara 38’inci Ceza Asliye Mahkemesinin vermiş olduğu barışçıl amaçlarla düzenlenen eylemlere polis müdahalesinin suç olduğuna yönelik kararın emsal oluşturduğunu belirtmiştir. Ulusal ve Uluslararası düzenlemelerle herkesin önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız barışçıl amaçlarla toplantı ve gösteri düzenleme hakkının teminat altına alındığını sözlerine ekleyen Av. Doğan Erkan, bu nedenle kimsenin yargılanamayacağını belirtti.

Sanıklar arasında yer alan avukat Pınar Akbina da Tandoğan’da kendisine yönelik yapılan saldırının kabul edilemez olduğunu ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alındığını belirterek, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiş AKP’nin toplumsal alanda yarattığı erozyona karşı, önce kadın kimliği ile sendikal mücadele içinde yer almaktan mutluluk duyduğunu ve avukatlık mesleği ve onuru gereğince de her türlü hukuksuzluk karşısında bundan sonra da direneceğini ve mücadele edeceğini dile getirdi.

Sanıkların savunmalarını üstlenen Halkçı Hukukçulardan Tacettin Çolak ve Sait Kıran, iddianamenin baştan sona hukuksuzluklarla örüldüğünü hatırlatarak yargılanan emekçilerin derhal beraatlarını talep etmişlerdir.

Kararın açıklanmadığı duruşma 7 Nisan tarihine ertelendi.

“Yolları güzelleştiren yolcular

Düşleri güzelleştiren yoldaşlardır”

Bizler bu inançla yola çıktık. 20 Aralık’ta uygulanan şiddete karşı tek vücut olarak direnen emekçiler olarak hiçbir baskı ve zulüm bizi yolumuzdan döndüremez ve yıldıramaz. 13.02.2016

Yaşasın Demokratik, Laik, Bilimsel Eğitim Mücadelemiz!

Yaşasın Eşit, Parasız, Bilimsel Eğitim Mücadelemiz!

Gün Gelecek Devran Dönecek AKP’giller Halka Hesap Verecek!

Halkız
Haklıyız
Kazanacağız…                                                                                         Halkçı Kamu Emekçileri