Suriyeleştirmek için durmuyorlar, durmayacaklar

sultanahmetReyhanlı, Diyarbakır, Suruç, Ankara ve İstanbul-Sultanahmet… Ve Şırnak, Cizre, Silopi…

Arkası gelecek, geliyor. AB-D Emperyalistleri durmuyorlar ve amaçlarına ulaşıncaya kadar da durmayacaklar. Kitlesel katliam listesi daha da uzayacak.

AB-D Emperyalistleri kendi askeri okullarında haritalarını yayınladıkları zaman haykırmıştık; AB-D Emperyalistleri listeye aldılar Türkiye’yi en az üç parçaya bölecek, Yeni Sevr’e götürecek, diye. 7 Haziran seçimlerinden bu yana hançeremizi yırtarcasına bağırıyoruz, sıranın Türkiye’ye geldiğini ilan ettiler AB-D Emperyalistleri, hızla Suriyeleştirecekler ülkemizi, diye. Yetmedi kitabını yayımladık: Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye, Sıra Sende Türkiye…” diye.

Seçim konuşmalarında haykırdı Gerçek Devrimci Nurullah Ankut; “Ey Halkım güvenme Mecliste bulunan 4 Amerikancı partiye. Bunların ülkemizi götürecekleri yer Yeni Sevr’dir, bunların hepsi AB-D Emperyalistlerinin Suriyeleştirme politikalarının biri Türkçülüğü, biri Kürtçülüğü, biri dinciliği, biri ulusalcılığı oynayan farklı enstrümanlarıdır”, diye.

Yine dedik ki; bu süreç, bölünmeye, parçalanmaya, yani Yeni Sevr’e doğru gidecek. Ve biz; bin yıldır kardeşçe yaşayan, Türk ve Kürt Halkları arasına kan davaları sokma girişimlerine, duygusal bağlarla bağlanmış, kader birliği etmiş iki Halk arasındaki duygusal birlikteliğin kopmasına engel olamayacağız, bu aşamada buna gücümüz yetmiyor, dedik.

Yine Usta’mız Kıvılcımlı ve biz devamcıları feryadı figan ettik yıllarca, AB-D Emperyalistlerinin ülkemizde ittifak yaptıkları en gerici sınıftır Antika Tefeci-Bezirgânlık ve bu sınıf capcanlı durmaktadır ülkemiz ile Ortadoğu Coğrafyasında, diye. Halklarımızı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli bu Ortaçağcıları, bunların siyasi plandaki temsilcilerini desteklemek,  simgesi Türbana, kılık kıyafet özgürlüğü adı altında destek vermek en büyük insanlık suçudur, bu insanlık suçuna ortak olmaktır, dedik. Bu gerici sınıfın tek düşmanının gerçek yurtseverler, devrimciler olduğunu söyledik ama nafile. Ne yazık ki derdimizi kimseye anlatamadık.

AB-D Emperyalistlerinin 95 yıl önce ilk Sevr’de kullandıkları işbirlikçileri, o dönemin Ortaçağcılarıysa, gelinen aşamada Yeni Sevr için kullanacakları işbirlikçileri Ortaçağcı Gericilerdir, onların siyasi plandaki temsilcileridir, dedik. Ve bu dediklerimiz ve verdiğimiz mücadeleler Tarihe geçti, mermere yazıldı, yüzyıllar sonra insanlık kendini Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan AB-D Emperyalistlerine ve işbirlikçileri Ortaçağcılara karşı mücadele yürüten gerçek devrimcileri görsün diye.

Kürt Sorunu’nda Devrimci Çözümü değil de Emperyalist Çözümü savunmanın götüreceği yeri yani bölünmeyi, parçalanmayı gösterdik, gösteriyoruz yıllardır. Edirne’den Çin sınırına kadar kurulacak ve Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti için mücadele verilmediği, iki Halk arasında kardeşliği hiçbir gücün yıkamayacağı sağlam temellere yeniden oturtacak bu devrimci çözüm hedef olarak önümüze konmadığı sürece, Halkların payına düşecek olan kandır, acıdır, gözyaşıdır dedik ama bir kulaktan girdi bir kulaktan çıktı, bütün söylediklerimiz. Hainler zaten bilinçlice engellediler bizleri, susuş suikastına uğrattılar bizleri. Gafiller de küçükburjuva karakterlerinden kaynaklı gücün, yani Amerikancı Burjuva Kürt Hareketinin peşine takılıp gittiler. Kuyrukçu, ibrikçi, peştamalcı oldular.

Gelinen aşamada Emperyalist Çözüm, Yugoslavya’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de olduğu gibi yaşama geçiriliyor. AB-D Emperyalistleri halklara şunu demiyorlar: “Bizim bin ülkeli bir dünya için BOP, GOP adını verdiğimiz projelerimiz var, o yüzden sizlerin bölünüp parçalanmanız, site devletçikleri haline gelmeniz gerekiyor, hadi kardeş kardeş kan dökmeden bölünün bakayım” demiyor.

Halkları kendi haline bıraksalar AB-D Emperyalistleri, halklar kendi sorunlarını çözerler, sınır diye bir sorunları olmaz, kardeşçe yaşarlar. Kardeşçe de yaşadılar AB-D Emperyalistlerinin burnunu sokmadığı, sokamadığı yerlerde ve yıllarda. Halkları parçalamak için başlarına, insanlıklarını emperyalistlere satmış işbirlikçi iktidarlar getirilir, etnik-dini-mezhepsel ayrılıklar sokulur, düşmanlık tohumları ekilir ve böylece halklar arasına yüzyıllarca giderilemeyecek kan davaları sokulur. İşte bu süreç Yugoslavya’da işledi 7 parçaya bölündü, Irak’ta işledi 3 parçaya bölündü, Libya’da işledi 2 parçaya bölündü, Suriye’de işledi 3 parçaya bölündü. Ve şimdi bu süreç Türkiye’de işliyor. Hedef en az 3 parçaya bölmek. Arka arkaya yaşadığımız katliamlar, AB-D Emperyalistlerinin aşağılık amaçlarına ulaşması içindir.

AB-D Emperyalistleri her dönem halklara zulüm yaşatacak bir Frankeştayn, bir maşa yaratmıştır. AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğu Halklarını parçalamak için yarattıkları yeni Frankeştayn’ın adı bugün IŞİD.

İnsanlıktan çıkmış katiller ve sapıklar sürüsünden derledikleri IŞİD maşasıyla ulaşmaya çalışıyorlar hedeflerine. Ülkemizde gerçekleştirilen katliamların maşası çoğunlukla IŞİD. AB-D Emperyalistlerinin bu yeni Frankeştaynı’nın en büyük destekçisidir, Ortaçağcılığın siyasi plandaki temsilcisi AKP. MİT TIR’ları bu katiller sürüsüne çalıştı. Sınırımız bu sapıklar için delik deşik edildi. Ülke topraklarında, bu insanlıktan çıkmış kan içicilere CIA Uzmanlarınca eğitimler verildi. Dolayısıyla gerçek katil bellidir. Kuklayı oynatan, ipleri elinde tutan kuklacıdır gerçek katil. Kuklacıya ortam sağlayan, mekânını sunanlardır gerçek katiller.

İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda, beyni alındıktan sonra canlı bomba haline getirilen meczubun kendini patlatmasıyla gerçekleştirilen katliamın asıl failleri de AB-D Emperyalistleri ve yerli işbirlikçilerdir. Ölen insanların acılı ailelerine Halkın Kurtuluş Partisi olarak başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Ne kadar hedef saptırmaya kalkarlarsa kalksınlar, ne kadar, “katil Suriyelidir” diyerek, “katliamın arkasında Beşşar Esad var” algısı yaratmaya çalışırlarsa çalışsınlar, Dünya Halklarının gözünde gerçek katilin AB-D Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri olduğu gerçeği değişmeyecektir.

Şimdilik AB-D Emperyalistleri ve yerli işbirlikçilerinin planladığı süreç işliyor. Ama bu böyle gitmeyecek. Halklarımız örgütlenip, AB-D Emperyalistlerini ve yerli işbirlikçilerini Tarihin karanlıklarına gömdükleri zaman bu süreç tersine işleyecek. Halklarımızın ve Halklara önderlik eden gerçek devrimcilerin planladığı süreç işleyecek.

Genel Başkanımız Gerçek Devrimci Nurullah Ankut’un dediği gibi:

“(…) Tarihin determinist akışı bizden yana. Emperyalistler ve işbirlikçileri eninde sonunda yenilecekler, kaybedecekler. Tarih onları mahkûm edecek ve bizi haklı çıkaracak. Tarihin hükmünden kimse kaçamaz, kurtulamaz…” 13.01.2016

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi