2016 ve 2017 yılları için 21.08.2015 tarihinde kamu emekçilerine yönelik olarak yapılan 2 yıllık sözde toplu iş sözleşmesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Memur-Sen (HÜKÜMET-SEN) arasında imzalandı.
Kamu emekçilerini esnek ve güvencesiz çalışmaya mahkûm etmeyi amaçlayan, okullarda kızlı-erkekli eğitim ve öğretimin yok edilmesini, çocuklarımızın Ortaçağcı karanlığa itilmesini arzulayan, Tıpkı İşçi Sınıfımıza yaptıkları gibi memurların da iş güvencelerini ellerinden almak için çaba harcayan ve muhtemelen ilk seçimlerde milletvekilliği ile ödüllendirilecek olan MEMUR-SEN Konfederasyonu Genel Başkanı, asla kamu emekçilerinin temsilcisi olamaz. Çünkü bu Konfederasyon ve bağlı sendikalar, Tayyipgiller iktidarının, kendisine sendika süsü vermiş olan yandaşlarıdır. Bilindiği gibi kamu kurum ve kuruluşlarında, emekçiler çoğunlukla baskı ve tehditlerle bu yandaş sendikaya üye yapılmaktadır.
Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de “kazanımlar sağladık” aldatmacası ile emekçilerin gözleri boyanmaktadır. Oysa durum, AKP Hükümeti ile MEMUR-SEN arasında oynanan ortaoyunundan ibarettir.
Ekonomik, özlük ve sosyal haklarımızın tırpanlandığı bu sözleşmenin sonuçlarını şöyle okuyabiliriz;
Yine 1 simit 1 çay…
Kamu emekçilerine verilecek maaş zamları, 2016 yılı ilk 6 ay % 6, ikinci 6 ay % 5, 2017 yılında ise % 3 ve % 4 olarak belirlendi. Yaşam şartlarının günbegün ağırlaştığı, işsizlik ve pahalılık cehenneminin yakıp kavurduğu ülkemizde, doğal gaza, elektriğe, benzine, gıda maddelerine, ulaşıma vs. fahiş oranlarda zam yapılırken, Türk Lirası Dolar ve Euro karşısında erirken, halkımızın alım gücü günden güne azalırken AKP hükümeti, kamu emekçilerine reva gördüğü bu zam oranlarıyla adeta alay etmektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve cebimizdeki paranın güneş vurmuş kar gibi eridiği düşünüldüğünde kamu emekçisinin payına ekonomik olarak fazladan günlük yine 1 simit ve 1 bardak çay parası düştü. Her TİS sonunda olduğu gibi, bu istikrar devam etmekte. Kamu emekçisinin ekonomik talepleri, günlük olarak simit ve çaya endeksleniyor.
Bünyesinde çalışma yürüttüğümüz Eğitim-İş Sendikası’nın 2012 yılında başlattığı ve en son süresiz olarak yürüttüğü nöbet eylemi ile ilgili olarak; tutulan nöbetlerin norma sayılması ve haftalık 6 saatlik ek ders ücreti ödenmesine ilişkin talepler, sadece 2 saatlik ders ücreti verilmesi yönünde karşılık bulmuştur. Ancak yapılan diğer göz boyayıcı “iyileştirmeler” gibi bu da kesin olarak seçim öncesi AKP’nin vermek zorunda kaldığı bir tavizdir. Yoksa onlar ve yandaş sendikaları için kamu emekçisinin ekonomik, sosyal, özlük talepleri hiçbir zaman üzerinde durulması gereken konular değildir.
Eğitim gericileştirilmeye tam gaz devam ediliyor
4+4+4 darbesiyle hızlandırılan Ortaçağcı eğitim süreci yandaş sendikayı kesmemektedir. Cuma günlerine yönelik bir de“ibadet tatili” çalışmaları başlatmışlardır. Cuma günleri belli saatlerde okullarda zaten fiilen uygulanan bu durumu meşru bir hale getirme, yasal zemine oturtma uğraşı içerisine girmişlerdir. Burada esas amaçlanan, din bezirgânlığı yaparak kendilerinden olmayanları fişlemektir. Bunun yanında okullarda bilimsel çalışmaların esamesi bile okunmamaktadır. Laboratuvarlar teknolojik gelişimden uzaklaştırılmış, bilim ve sanat dersleri yok edilmeye mahkûm edilmiştir.
Hak verilmez alınır
Kamu emekçileri, bu oyunun sonuçlarına teslim olmayacak, boyun eğmeyecektir. Onurlu bir geçmişe sahip olan Türkiye kamu emekçilerinin mücadelesi sürecek, kamu emekçilerimiz de değer yaratan tüm emekçi halkımızla birlikte insanca bir yaşam için mücadele etmeye devam edecektir. Ve en nihayetinde çözüm elbette Demokratik Halk İktidarı, Halkın İktidarıdır. 25.08.2015
Yaşasın Devrimci Sendikal Mücadelemiz!
Yaşasın Halkçı Kamu Emekçileri!
Halkçı Kamu Emekçileri