HKP, maden ocaklarının güvenli hale getirilmesinin 31 Aralık 2019 tarihine ertelenmesine karşı Danıştayda yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı

 maden-300x228DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA

                                                                                                                                                                    “ Yürütmenin Durdurulması İstemi Vardır.”

 

DAVACI    : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

Karanfil Sokak No: 24/ 15 Kızılay/ ANKARA

 

VEKİLLERİ: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan F. ERKAN,

Av. Ali Serdar ÇINGI, Av.Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN,

Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Azime AYÇA ALPEL,

Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN

 

Sezenler Caddesi No: 4/15  Sıhhıye/ANKARA

 

DAVALI : BAŞBAKANLIK-ANKARA

 

İSTEM: Resmi Gazete’nin 4 Ağustos 2015 tarih ve 29435 sayılı

nüshasında yayımlanan, 13.07.2015 tarih ve 2015/7966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı; Yetki, Şekil, Sebep, Konu ve Amaç yönlerinden Hukuka Aykırı olduğundan öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ile İPTALİNE karar verilmesi istemi vardır.

 

ÖĞRENME TARİHİ: 05 Ağustos 2015 günü ve sonrası Basın-Yayın araçlarından

 

OLAY VE HUKUKİ DURUM:

 

I- OLAY:

 

1- Bilindiği gibi; 4 Ağustos 2015 tarih ve 29435 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararında; “Grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortama sahip yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan teçhizat ve koruyucu sistemler hakkındaki ekli Kararın yürürlüğe konulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 24/4/2015 tarihli ve 4325 sayılı yazısı üzerine, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun 5 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 13/7/2015 tarihinde kararlaştırılmıştır.” denilmektedir.

 

2- Anılan kararda bahsedilen ve yürürlüğe konulan 13.07.2015 tarih ve 2015/7966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1. Maddesinin 1. Fıkrasında;

“Grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortama sahip yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan teçhizat ve koruyucu sistemlerden, “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik (94/9/AT)”te belirtilen I. Grup Teçhizat kategorisine uygun olarak sertifikalandırılmamış olanlar en geç 31/12/2019 tarihine kadar anılan Yönetmelik hükümlerine uygun teçhizat ve koruyucu sistemlerle değiştirilir.

Anılan maddenin 2. Fıkrasında da; “Birinci fıkrada belirtilen değişiklikler yapılıncaya kadar hali hazırda grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortama sahip yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan ve ”Muhtemel Patlayıcı Ortamlarda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik (94/9/AT) (ATEX 95)” kapsamında sertifikalandırılmamış olan teçhizat ve koruyucu sistemler iki yıl içerisinde bu alanda akredite uygunluk değerlendirme kuruluşlarına incelettirilerek, her türlü sorumluluğun işverende olması ve uygunluk değerlendirme kuruluşu tarafından ilgili mevzuat ve standartlara göre söz konusu teçhizat ve koruyucu sistemlerin temel güvenlik gereklerini karşıladığına ve işyerinde kullanılabileceğine dair “Durum Tespit ve Değerlendirme Raporu” verilmesi kaydıyla kullanılmaya devam edebilir.

  1. Fıkrasında ise; “İkinci fıkrada belirtilen “Durum Tespit ve Değerlendirme Raporu” düzenleninceye kadar, “grizu gazı ve/veya yanıcı gazlar veya tozlar nedeniyle muhtemel patlayıcı ortamlarda kullanılmak üzere ulusal veya uluslararası standartlara uygun olarak imal edilmiş exproof (patlamaya dayanıklı) teçhizat ve koruyucu sistemleri kullanan yeraltı kömür işletmeleri her türlü sorumluluğun işverende olması kaydıyla faaliyetine devam edebilir” denilmektedir.

 

II- HUKUKİ DURUM:

 

A- MÜVEKKİL PARTİNİN İŞBU DAVAYI AÇMADAKİ HUKUKİ YARARININ YA DA İPTAL KONUSU BAKANLAR KURULU KARARI NEDENİYLE MENFAAT İHLALİ SORUNUNUN AÇIKLANMASI:

Öncelikle belirtelim ki; müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi 2005 yılında kurulmuş, üyelerinin ezici çoğunluğu işçi ve emekçilerden oluşan, 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimlerinde de 330 işçiyi Milletvekili adayı olarak göstermiş bir partidir.

Dolayısıyla davacı partinin; iptali istenilen Bakanlar Kurulu Kararında bahsedilen “Patlayıcı Ortamlarda” çalışan ve anılan Koruyucu Malzeme ve Teçhizatları bizzat kullanan yüzlerce üyesi bulunmaktadır. Bu nedenle üyelerinin, dahası İşçi ve Emekçi Halkın hak ve menfaatlerinin korunması için hukuki girişimlerde bulunmak davacı partinin asli görevlerindendir.

Zira müvekkil Parti Tüzüğünün 2. Maddesi ile de; “Devleti Halk’tan üstün değil, Halk’ı Devlet’ten üstün tutan gerçek özgürlüğü fiilen kurmak ve antidemokratik yasaları ayıklamak.” amaçlanmaktadır. Bu amaç aynı zamanda; devlet kurumlarının dolayısıyla hükümetin tüm yurttaşları ilgilendiren, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine uygun olmayan, insan hayatını hiçe sayan, antidemokratik işlem ve eylemlerine karşı hukuki mücadele vermeyi de içermektedir. Bu nedenle, iptal konusu kararla müvekkil partinin de menfaati ihlal edilmiştir ve işbu davada husumet ehliyeti bulunmaktadır.

 

B- İPTAL NEDENLERİMİZ:

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bakanlar Kurulu Kararı; içerik itibariyle devletin yurttaşlarını gözetim ve denetim yükümlülüğünü ihlal eden Genel Düzenleyici bir İşlemdir. Yetki, Konu, Amaç ve Neden yönlerinden hukuka uyarlı değildir.

Acilen yürütmenin durdurulması kararı verilerek, tüm çalışma süresi boyunca ölümcül risklere maruz kalan maden işçilerinin can güvenliğini bir nebze olsun sağlayabilecek bazı tedbirlerin beş yıl sonraya bırakılması karşısında HUKUK GÜVENLİĞİNİN sağlanması gerekmektedir.

1- BAKANLAR KURULU KARARI YETKİ YÖNÜNDEN HUKUKA UYARLI DEĞİLDİR.

İptal konusu Bakanlar Kurulu Kararı 4703 sayılı “Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun”un 5 inci maddesine istinaden alınmıştır. Bu Kanunun Amacı; Ürünlerin piyasaya arzı, uygunluk değerlendirmesi, piyasa gözetimi ve denetimi ile bunlarla ilgili olarak yapılacak bildirimlere ilişkin usul ve esasları belirlemektir.”

Yani bu kanun; “Piyasaya arz edilecek yeni ürünlerin, kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlerin ilgili teknik düzenlemeye uygun olması”nı sağlamaya yöneliktir.

Oysa iptal konusu Bakanlar Kurulu Kararı, işyerlerinde mevcut olan EKİPMANLARA ilişkindir. Yine anılan Kanunla ürünlerin güvenli olmasının sağlanması amaçlanırken, Bakanlar Kurulu Kararı ile işyerlerinin en az dört yıl daha güvensiz olmasına izin verilmektedir. Görüldüğü gibi 4703 sayılı Kanun ile Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmemiştir. Bu nedenle işlem YETKİ YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRIDIR.

2- İPTAL KONUSU İŞLEM; SEBEB ve KONU YÖNLERİNDEN DE HUKUKA AYKIRIDIR:

Bakanlar Kurulu Kararında; “… yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan teçhizat ve koruyucu sistemlerden, “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik (94/9/AT)”te belirtilen I. Grup Teçhizat kategorisine uygun olarak sertifikalandırılmamış olanlar en geç 31/12/2019 tarihine kadar alınan Yönetmelik hükümlerine uygun teçhizat ve koruyucu sistemlerle değiştirilir.”denilmektedir.

Oysa anılan yönetmelikle öngörülen Özel Teçhizat sadece madenlerde değil, patlayıcı ortam oluşabilecek tüm işyerlerinde kullanılan malzemelerdir. Fakat iptal konusu kararla Bakanlar Kurulu; hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan sadece Maden Ocaklarına ilişkin bir erteleme getirmiştir.

Bilindiği gibi; madenlerdeki iş cinayetlerinin bir kısmının görünürdeki ilk nedeni Grizu patlamalarıdır. Fakat bu patlamalar sadece grizu kaynaklı değildir. “İşyerlerindeki yanıcı maddelerin gaz, buhar, sis ve tozlarının atmosferik şartlar altında hava ile oluşturduğu ve herhangi bir tutuşturucu kaynakla temasında tümüyle yanabilen karışımlar” da “patlayıcı ortam” oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu patlayıcı ortamlarda kullanılacak teçhizatların (makine, alet, elektrik sistemi vb.) belirli özelliklerde olması gerekir.

Nitekim teçhizatların üretimi, piyasaya arzı, montajı, kullanımı, onarımı belli kurallara bağlanmıştır. Bu nedenle söz konusu teçhizatın belgelendirilmesi, piyasaya arzı ve piyasa gözetimi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘nın; işyerlerinin işçi sağlığı ve güvenliği üzerine denetimi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘nın sorumluluğundadır. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi için başlıca iki yönetmelik bulunmaktadır.

Bunlardan ilki, iptal konusu kararda belirtilen “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat Ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik (94/9/AT) (ATEX 95)”le, “teçhizatın ve koruyucu sistemlerin güvenli olarak piyasaya arzı için gerekli emniyet kuralları ile uygunluk değerlendirme prosedürlerine ilişkin usul ve esaslar” belirlenmektedir. Bu yönetmelik kapsamındaki görevler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.

İkincisi; “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”tir. (ATEX 137) Ve esas olarak “çalışanları sağlık ve güvenlik yönünden işyerlerinde oluşabilecek patlayıcı ortamların tehlikelerinden korumak için alınması gereken önlemlere ilişkin usul ve esasları” düzenlemektedir. Bu yönetmelik kapsamındaki görevler de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı‘nın sorumluluğundadır.

Öte yandan Bakanlar Kurulu Kararında geçen; “Durum ve Tespit Değerlendirme Raporu”nun yaptırımı ve kazaları önleyici niteliği yoktur. Zira sözkonusu ”uygunluk değerlendirme kuruluşları”nın bu konuda yetkisi bulunmamaktadır.  İşverenlere verilen iki ile dört yıllık sürelerde gündeme gelebilecek olası kazaların “sorumluluğu işverendedir” denilerek, devletin denetim ve gözetim görevinden vaz geçildiği açıktır. Esasında bu düzenleme ile işyerlerinin güvensizliği ve bu güvensiz ortamın sürekliliği de kabul edilmektedir.

Bize göre; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri, konuya; “6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu”, “Çalışanların, Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”, “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”, “Makine Emniyet Yönetmeliği”, “İşyerlerinde Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği” başta olmak üzere yürürlükte olan diğer mevzuat çerçevesinde yaklaşmak zorundadırlar.

Bakanlar Kurulu’nun İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri ile ilgili diğer mevzuat hükümlerini görmezden gelerek almış olduğu bu karar aynı zamanda NEDEN VE KONU YÖNLERİNDEN DE HUKUKA AYKIRIDIR.

3- İŞLEM; AMAÇ YÖNÜNDEN DE HUKUKA AYKIRIDIR:

İptal konusu işlemle getirilen düzenlemelere ilişkin Basına konuşan Denetim Elemanları ise, alınan kararın çok büyük riskler içerdiğine dikkat çekiyorlar. Bugüne kadar madenlerde ATEX sertifikalı ekipman ve koruyucu teçhizat yoksa hemen kapatma yoluna gittiklerini söylüyorlar.

Gazetecilere konuşan bazı Denetim Elemanları; “Bir madende ATEX sertifikası getirildiğinde, bu belgenin doğruluğunu teyit etme şansımız var. ATEX sertifikası internet üzerinden doğrulanabiliyor. Oysa şimdi, firma bize Çince bir yazı verecek. Üstünde sadece uygundur yazıyor olacak, biz buna razı olmak zorunda olacağız. Tek bir örnek bile yeter. Bu yıl ATEX sertifikası olmadığı için belli bölgelerde kapatılan madenlerin bir kısmı açılmak için başvuru yaptı. Bu demek ki, madenler denetimler sonucunda kendi sistemlerini revize edebiliyor. 2020’ye kadar geçen sürede Türkiye’de şu an için 3 olan akredite kuruluşlar, büyük çoğunluğu Çin menşeli olan ürünler ve ekipmanlar için laboratuvar ortamında bir güvenlik testi yapmadan sertifika verecek. Üstelik laboratuvar ortamında olmadan verilecek bu sertifikalar için de işverenin 2 yıllık süresi var. Bu yeni düzenlemeden dolayı her an yeni bir maden faciasıyla karşılabiliriz.” demektedirler.

Yine bu erteleme ile şimdiye kadar kullandıkları teçhizatların uygun olmaması nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince kapatılan maden ocaklarının açılmasının amaçlandığı ve iktidar partisine yakınlığı ile bilinen Bartın Amasra‘daki maden ocağının Çin‘den ithal ettiği teçhizata izin verilmesine yönelik olduğu ilgili meslek kuruluşlarınca da iddia edilmektedir.

Esasen; Bakanlar Kurulu kararının sadece “yeraltı kömür ocakları ile bu tip madenlerin yerüstü tesislerinde bulunan teçhizat ve koruyucu sistemler”ine dair olması da bu iddiaları güçlendirmektedir. Yine ileride yer altı maden ocaklarında meydana gelebilecek patlamalı kazalarda suçun denetim elemanlarına yıkılmasının amaçlandığı da görülmektedir. Hal böyle olunca idari işlemlerin amacının Kamu Yararı olması ilkesi olayımızda bulunmadığı gibi siyasi saiklerle hareket edildiği açıktır. Bu anılan işlem AMAÇ YÖNÜNDEN DE SAKATLANMIŞ DURUMDADIR.

Sonuç olarak; baştan itibaren anlatıldığı gibi iptal konusu karar Devletin asli görevleri yerine getirilmeyerek, özellikle Yeraltı Maden İşçilerinin can güvenliklerini tehlikeye sokar niteliktedir. Yakın geçmişte Soma ve Ermenek İş Cinayetlerindeki kastlar, ihmaller zinciri ile yüzlerce işçimiz canından olmuştur. Binlerce eş ve çocuk babasız ve eşsiz kalmıştır. Geçmişte de yeraltı maden ocaklarında yaşanan Grizu patlamalarında onlarca işçimiz hayatını kaybetmiştir.

Bu sektörde yaşanan ölümlerin tamamının işverenler tarafından iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulmamasından kaynaklandığı sabittir. İşverenlerin, çalıştırdıkları işçileri birer “yük hayvanı” gibi gördükleri, ocaklarda olası kazalara karşı rutin önlemleri dahi almadıkları Soma ve Ermenek Katliamlarından sonra yürümekte olan Ceza Davalarında iyice görülmüştür. Bir başka anlatımla, maden ocaklarında işverenler; patlayıcı ortamlarda kullanıma elverişli olmayan teçhizat kullan”dıkları için bu kadar kaza ve ölümler yaşanmaktadır.  Zaten bu nedenle birçok maden ocağı kapatılmış durumdadır.

Bilindiği gibi. Anayasanın 17. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu; tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamayacağı hükme bağlanmaktadır.

Anayasanın 56. maddesinin 1. ve 3. Fıkralarında ise, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; devletin herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenlemekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.

Oysa iptal konusu Kararla Bakanlar Kurulu; madenlerde kullanılan teçhizatın uygun olmaması nedeni ile oluşabilecek patlamalarda sorumluluğu üzerine almış durumdadır. Bu durum açıkça hukuk aykırıdır. Dahası maden ocaklarında uygun olmayan teçhizatla çalışılmasının beş yıl süreyle uzatılması, insan hayatının hiçe sayıldığını göstermekte olup, geçmişte birçok acı örneğini gördüğümüz TELAFİSİ İMKÂNSIZ ZARARLARA (ÖLÜMLERE) NEDEN OLUNACAĞI AÇIKTIR. Bu nedenle davalı idarenin savunması alınmadan, iptali istenilen Bakanlar Kurulu Kararının öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmesini talep ediyoruz.

HUKUKİ NEDENLER: Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler, Emsal Yargı kararları,

“6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu”, “Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat Ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik (94/9/AT) (ATEX 95)”, “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik (ATEX 137)”, “Çalışanların, Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”, “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”, “Makine Emniyet Yönetmeliği”, “İşyerlerinde Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği” ve ilgili mevzuat.

DELİLLER: Resmi Gazete’nin 4 Ağustos 2015 tarih ve 29435 sayılı

nüshasında yayımlanan, 13.07.2015 tarih ve 2015/7966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, Yazılı ve görsel basın organlarında çıkan dava konusu işlemle ilgili haberler ve her türlü delil.

SONUÇ ve İSTEM: Sunulan ve inceleme sırasında re’sen görülecek diğer nedenlerle;

Resmi Gazete’nin 4 Ağustos 2015 tarih ve 29435 sayılı nüshasında yayımlanan, 13.07.2015 tarih ve 2015/7966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı; Yetki, Şekil, Sebep, Konu ve Amaç yönlerinden Hukuka Aykırı olduğundan öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ile İPTALİNE,

Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımızla dileriz. 14/08/2015

 

Davacı Vekili

Av. Metin BAYYAR

 

 

EKLERİ :

  • Resmi Gazete’nin 4 Ağustos 2015 tarih ve 29435 sayılı nüshasında yayımlanan, 13.07.2015 tarih ve 2015/7966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı.
  • Vekaletname