Sağlam, güçlü, kuvvetli çocuktan yayılan güzel kokular…
Sağlam, güçlü, kuvvetli anlamına geliyor Berkin. Eskiler ismiyle müsemma, derler. Berkin adına yaraşır bir direniş gösterdi 269 gün boyunca.
269 gün yaşama tutundu, yaşamı yok etmek isteyen katillere inat.
269 gün direndi, umudu yok etmek isteyen insan görünümlü yaratıklara inat.
269 gün savaştı, gelecek güzel günlerimizi bizden çalmaya yeminli hırsızlara, yüzsüzlere, vicdansızlara, dünya malına ruhunu satan satılmışlara, onursuzlara inat.
Güzel kokuların yayılması anlamına geliyor Elvan. Berkin Elvan’ımız, 269 gün boyunca uyuduğu hastane odasından umudun tükenmediğini, uyanmak için direnmek, savaşmak gerektiğini gösterdi Halkımıza.
Berkin’imiz, AB-D Emperyalistlerinin yerli satılmışlar Tayyipgiller eliyle kokuttuğu güzelim ülkemize öyle güzel kokular yaydı ki, vücudu her geçen gün erirken; umudu, cesareti, direnmeyi, sevgiyi, paylaşmayı, güzelliği yeniden diriltti. 16 kiloya düşen vücuda sığan o koca yürekten, o küçücük bedenden yayılan kokular milyonlara ulaştı, insanlık düşmanlarının pis kokularını bastırdı.
O küçücük vücuttaki kocaman yürek 269 gün direnebildi, 269 gün tutunabildi yaşama.
O yürek artık atmıyor. O gülen, o umutla bakan gözler artık bize anılardan, resimlerden bakacak..
O gülen, umutla bakan o güzel gözler hep akıtacak yanaklarımızdan yaşları, ama her damla yaş halk düşmanlarına olan öfkemizi, kinimizi hep diri tutacak.
O gülen umutla bakan güzel gözler, halklarımızın ayağa kalkışının, uyanışının ve zafere yürüyüşünün simgesi olacak.
269 gün önce O, sadece anne ve babasının Berkin Elvan’ıydı, ablalarının ele avuca sığmaz küçük kardeşiydi. Berkin Elvan’ın milyonlarca anne babası, ablası var artık.
Berkin Elvan’ın anne babasının milyonlarca oğlu, ablalarının milyonlarca kardeşi var artık. Ne mutlu O’na, ne mutlu O Anne babaya…
O küçük beden O büyük yürek milyonlarca anne, baba, abla, ağabey ve kardeş tarafından ölümsüzlüğe uğurlandı. Yüz binlerin ellerinde uçuruldu sonsuzluğa Berkin Elvan.
Milyonlar kendi oğlu yerine koydu 15’inde dalından kopartılan fidanı.
Milyonlar kendi oğlunu toprağa vermiş gibi akıttı gözyaşını ve kaybettikleri kendi oğullarıymış gibi kinlendi dalından kopartılan fidana. Ve ülkenin her yerinde insanlar sokaklardaydı Berkin Elvan için. Çıkmazlarsa sokağa, bağırmazlarsa “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Berkin Elvan Mücadeleye Devam”, “Berkin Elvan 15’inde bir Fidan” diye, yumruklarını sıkıp anısına saygı duruşunda bulunmazlarsa, kendilerini hep borçlu hissedeceklerdi.
Halklarımız şehitlerine, değer verdiklerine, ölümsüz kıldıklarına, yüreklerinde, mücadelelerinde yaşatacaklarına borçlu kalamazdı. Analar, babalar, ağabeyler, ablalar, kardeşler, çocukluğundan vurulup, çocukluğu elinden alınan, uçurtma uçuracağı günleri çalınan Berkin Elvan için indi alanlara ve son görevini yerine getirdi.
Halklarımızın yasını tutmasına, acısını gönlünce yaşamasına, son görevini özgürce yerine getirmesine bile tahammül edemedi İblis’in bu topraklardaki temsilcileri Tayyipgiller.
Yezid’in, Muaviye’nin tohumları, Tanrıları para olan Tayyipgiller, evlat acısıyla yanan yüreğindeki yangın her geçen gün büyüyecek olan anaya da saygıları ve acımaları olmadığını gösteriyorlardı tüm dünyaya.
Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere kırkı geçkin ilde, ilçede yapılan bütün gösterilere acımasızca saldırdı, insanlıktan çıkmış Tayyipgillerin azgın polisleri. Bütün kent merkezlerini gaza boğdu genç, yaşlı, kadın dinlemeden Tayyipgiller’in talimat verdiği polisler. Gençleri bu kudurmuşların elinden almaya çalışan yaşlılar tartaklandılar acımasızca.
Geleneğimizdir cenazeye saygı. İnsanlık gömleğini gönüllüce çıkaran Tayyipgiller, bu geleneğimize bile uyamadılar. Sahtece de olsa bir başsağlığı bile dilemediler. Ve tarihe “anaların “ahı”nı almış satılmışlar” olarak adlarını yazdırdılar. “Allah almadı Tayyip aldı benim kuzumu” feryatları yakalarına yapıştı Tayyipgiller’in. Bu silinemez artık. Halklarımız yakalarına yapışan bu kirle gömecek bu satılmışları toprağa. Gömüldükleri o topraktan bir daha çıkmamacasına…
Bu Ortaçağcı gericiler utanmazlıkta, arlanmazlıkta, yüzsüzlükte tüm sınırları da kaldırdılar. Berkin’imizi katleden ordunun Pensilvanya’daki imamı utanmadan başsağlığı mesajı yayımlayabiliyor. Bilmiyor mu ki, Berkin’imizi aramızdan alan kapsülü fırlatan kendisinin müridi.
Tayyipgiller’in Valisi yüzsüzce “Hayata tutunmak için uzun süre mücadele eden Berkin Elvan’ı kaybettik. Allah’tan rahmet, muhterem ailesi ve sevenlerine başsağlığı dilerim” diyor.
Nasıl bir yüzsüzlüktür bu yahu? Sen değil misin Efendinin talimatıyla o polisleri insanların üzerine saldırtan? Her sahte gülüşünden sonra polise “destan yazdı”ran sen değil misin?
Sen kaybedemezsin Berkin’i. Berkin bizim! Sen ancak Bilal oğlanın evinden paracıkları çıkartmak zorunda kalışına üzülebilirsin. Bari sesini çıkartma otur köşkünde, utanmazlığınla, arlanmazlığınla.
Tayyipgiller’in Tayyip’i de bir televizyon programında Berkin Elvan’ın ölümünü, borsanın iniş çıkışıyla, piyasayla, faizlerin düşüp yükselmesiyle karşılaştırıyor. Yuh be sana, yuh! Tamam. Yaratıksın ama bari insan görünümünün hakkını ver. İnsan soyunun en büyük düşmanı emperyalist ağababalarından biraz ders al.
Ya kendisine AB-D Emperyalistlerinin “egemen” olduğu, yerli satılmışlara alacağı rüşvetler karşılığında “bağış”lanan eski hırsız Bakan’a ne demeli?
Milyon dolarları elbise kılıfında kabul eden bu insan müsveddesi, Berkin Elvan’a son görevini yerine getiren milyonları “ölü sevici” olarak nitelendiriyor. Siz değil misiniz, öldükten sonra karınla 6 saat daha birlikte olabilirsiniz, diye fetva çıkartan Mursi sapığını destekleyen?.. Buna yapılacak bütün dillerdeki, bütün kültürdeki aşağılamalar, hakaretler, sövgüler yetersiz kalır. Bu ülke hainler güruhuna bırakılamaz, bırakılmayacak da. Çünkü yurtseverlere, insan sevgisiyle yola çıkan devrimcilere layık bu ülke.
Hainler cephesi böyle de gafiller cephesinin Amerikancı Burjuva Kürt bileşenleri ne durumda?
En ufak bir özeleştiri yok, ama bakıyorsun Berkin Elvan için almışlar bayrakları alanlara inmişler. Tamam, inin de Gezi İsyanımızda neredeydiniz? Kendiniz yoktunuz, Kürt Halkını da bloke ettiniz. “Çözüm sürecine müdahaledir bu isyan” diye açıklama yaptınız ve Kürt Halkını isyandan çektiniz. Hiç düşündünüz mü acaba, Kürt Halkı bloke edilmemiş olsa Tayyipgiller’in devrilebileceğini, böylelikle halklarımızın az da olsa rahat bir nefes alabileceğini. Emperyalistlerin Kürt ve Türk Halklarını düşmanlaştırma çabalarının boşa çıkartılabileceğini, Fethiye’de, Urla’da ırkçı saldırıların olmayabileceğini hiç düşündünüz mü? Belki de Berkin Elvan’ı kaybetmeyebilirdik. Bunu hiç düşündünüz mü?
Gezi İsyanı’mızda da, şehitlerimizi sonsuzluğa uğurlarken de Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın öğrencileri Kurtuluş Partililer alanlara indiler, saldırılara direndiler. İnsanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye çalışan Ortaçağcı Tayyipgiller’e, onların efendileri, insan soyunun en büyük düşmanı AB-D Emperyalistlerine karşı direnişin, mücadelenin hep en ön safında mücadele ettiler. Mücadele etmeye devam edecekler. En son bedence aramızda ayrılan Berkin’imizin sonsuzluğa uğurlanışında da hep en önlerde oldular Kurtuluş Partililer. Bulundukları her yerde indiler alanlara, direnişi yükselttiler, mücadeleyi örgütlediler. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Eskişehir’de, Konya’da, Gaziantep’te, Seydişehir’de, Antalya’da, İskenderun’da, Gaziantep’te vb. Berkin Elvan için alanlardaydı Kurtuluş Partililer. Halklarımızın sesine ses oldular, gücüne güç kattılar.
Bu halktan umudu kesenlerden olmadı Kurtuluş Partililer hiçbir zaman. Eninde sonunda bu halkın silkinip, üzerindeki ölü toprağını atabileceğine, “Hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden ve ulusal onurdan daha güçlü olmadığına, olamayacağına” inandı.
Devrim yapma görevi omuzlarına yüklenen Halkın Kurtuluş Partisi, halklarımızın düzene olan öfkesini, kinini, tepkisini örgütleyecek, örgütlü Gezi İsyanları yaratıp, Berkin Elvan’ları aramızdan alan bu kanser düzenine son verecektir. İşte o zaman “…acı çeken, soyulan, korkudan titreyen, uyanmasına izin verilmeyen, el ayak öpen, uşaklık yapan tüm zavallılar” 90 yıl önceki gibi tavşan gibi kaçan emperyalistleri göreceklerdir. Ama bu sefer emperyalistler kaçtıkları yerlerden bir daha dönemeyecekler, yok olup gideceklerdir.
Türkiye Devrimi’nin Önderi Kıvılcımlı Usta; İnsanlığın hayvanlık konağından insanlık konağına evrilmesi olarak nitelendiriyor gelecek olan o günleri.
Küba Halkının Önderi Fidel Yoldaş, İnsanlığın tek sosyalist aile olması olarak adlandırıyor o sömürüsüz günleri.
Bulgar Komünist şair Nikola Vaptsarov da ne kadar güzel ifade ediyor, insanın insandan korkmayacağı o mutlu günleri ve sanki bu şiir, ekmek almaya giderken katledilen Berkin Elvan’a ithaf edilmiş:
Gün gelecek
çekip çevireceğiz yılları,
koşacağız beton bir kola
günlerin sularını.
Bırakmayacağız onları, değil mi?
Gem vurup sulara
diyeceğiz:
“Böyle akacaksınız!”
Ve öyle akacaklar!
Ekmeğimiz olacak o zaman.
Ekmeğimiz olacak!
Gözleriniz ışıyacak sevinçten,
Yavrucaklarım benim.
Benim ekmeğim mi var,
Senin de olacak,
Bütün herkesin olacak.
Ve hayat o zaman
öylesine güzel olacak,
günümüzün küfleri
çok uzaklarda kalacak.
Şarkılar söyleyeceğiz bir ağızdan,
şarkılar çalışırken bile,
sevinçli şarkılar,
insanın onuruna.
Olur da kocarım o gün
gözleyeceğim
penceremden
uzak yolları,
gözleyeceğim dönüşünüzü
dinç ve gürbüz
ve sessizce fısıldayacağım.
“Ah dünya ne güzel!”
Öyle de olacak!
Bugünse ekmeğimiz kıt.
Annelerimizin göğüsleri
kuru mu kuru.
Ağlamak yararsız.
Ağlamak gereksiz.
Ama derinde, korkunç
bir ezinç yer eden.
Sizin “bugün”ünüz
Yanan acıdır için için!
Ama korkmayın, çocuklar,
Yarınlar için!
14.03.2014
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi