Hizbullah, IŞİD, HTŞ ve türevleri ne ise AKP’giller de odur!

Saygıdeğer Arkadaşlarım;

Konca Kuriş adlı dini hassasiyeti yüksek bir Hanımefendi vardı; dini sohbetler yapar, konferanslar verirdi. Fakat sonradan Hizbullah denen canavarlar örgütü, caniler örgütü bu kadıncağızı kaçırdı, katletti.

Ne zaman kaçırdı?

16 Temmuz 1998’de Mersin’de yakalayıp kaçırdılar. Sokakta, zorla, eşinin yanında el konuldu, bir arabaya bindirilip kaçırıldı. Cesedi 23 Ocak 2000 tarihinde Konya’nın Meram ilçesindeki bir evin bodrum katında bulundu. Bir villanın, sanıyorum 3 katlı ya da 2 katlı bir villanın, bodrum katında bulundu.

O villanın olduğu yeri de çok iyi hatırlıyorum, Eski Meram Yolu üzerindeydi. Çocukluğumuzda, ortaokul yıllarında; o bağlar, bahçelerle dolu toprak yoldan, Eski Meram Yolu denirdi, Meram’a giderdik. Ve o villaların hemen yakınında, belki de orada, Karacihan Kiremit Fabrikası vardı Konya’nın en kaliteli kiremitlerini, tuğlalarını üreten. Ve o fabrikada ben 1958 ve 59 yazında çalıştım, çocuk işçi olarak. Ve sigortalılığımın başlangıcı da yine o fabrikada çalıştığım 59 yılıdır. O fabrikada işçiyken sigortalı oldum ben. Sonradan kapandı o fabrika. İşte geniş arazisi böyle villalar oldu, siteler oldu. Yani oraları çok iyi hatırlıyorum…

O bodrum katına bir çukur kazmışlar, derin bir çukur ve domuz bağıyla bağlamışlar bu kadıncağızı, diri diri gömmüşler. Böylesine cani bunlar, insanlık düşmanı. Şu videosunu bir izleyelim, bu kadıncağızın ölmeden önce, Hizbullah denilen canavarlar örgütünün çektiği ve yayımladığı videoyu:

***

Videonun çözümü

Konca Kuriş: Mersin’de dünyaya geldim. 4 çocuklu ailenin ikinci evladıyım. İki kız, iki erkek kardeşiz. İlk ve ortaokulu Mersin’de bitirdim. Ortaokulu bitirdikten sonra, 1978 senesinde eşimle tanışıp evlendim.

Evet Mersin’e döndükten sonra çok da keyifliydik tabiî, Amerika’ya gideceğim, diye. Fakat o sırada, işte beni bildiğiniz gibi, Hizbullah kaçırdı. İyi ki kaçırdı, Allah onlardan binlerce defa razı olsun. Amerika’ya gitseydim benim halim ne olurdu? Ben 35 gündür Hizbullah’ın elindeyim. Gece gündüz bana tebliğ edildi, kitaplar verildi okudum, düşündüm ne kadar yanlış yaptığımı gördüm.

Ben mağfiret diliyorum. Eğer ben Hizbullah’ın eline geçmeseydim, Şeytan beni kıskıvrak sağımdan, önümden, arkamdan her yerimden kuşatmıştı. Bütün basiretimi bağlamıştı. İnşallah Allah’ın izniyle ve Hizbullah’ın benim hakkımda vereceği karar neyse buna da razıyım. Binlerce defa, binlerce defa Rabbim sana tövbeler olsun, beni affet.

Yaşasın Hizbullahî hareket!

Kahrolsun Kemalistler, laik diktatörler!

Yaşasın Allah’ın izninden gidenler!

***

İnsanın kimyası bozuluyor değil mi, sinirleri geriliyor, uykuları kaçıyor. Sarhoş gibi oluyor insan öfkeden, üzüntüden, kederden. Bir kadın şu hale düşürülebilir mi?..

Kadının gözlerinden korku fışkırıyor. Biliyor başına geleceği. Yalvarıp yakarıyor aslında; yapmayın, diyor; ben artık sizdenim, beni affedin, bağışlayın ne olur, diyor kadıncağız. Ve sonunda kendini tutamayıp hıçkırıklara boğuluyor gördüğümüz gibi. Ama bunlarda, hep söyleyegeldiğimiz gibi, hiçbir insani değer aramayacaksınız. Vicdan, merhamet, ahlâk aramayacaksınız, bulamazsınız bunlarda. Engerekler ve çıyanlar bunlardan daha vicdanlı olur, daha masum kalır bunların yanında.

İşte bu canileri Tayyip ne yaptı?

Affetti, cezaevinden çıkardı.

Bunlar, onlarca masum insanı, aynı şekilde domuz bağıyla bağlayıp çukurlara gömerek canına kıydılar. Arkalarından gelip enselerinden ateş ederek canına kıydılar. Sonradan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı, ekibiyle birlikte pusuya düşürerek, uzun namlulu silahlarla tarayıp katlettiler.

Tayyip bunları kurtardı. Kurtarmakla da kalmadı; partileşmelerine izin verdi ve sonunda bunlarla ittifaka girdi. İşte Zekeriya Yapıcıoğlu liderliğindeki HÜDA PAR, bu Hizbullah’ın legal plandaki caniler partisidir.

Tayyip, bildiğimiz gibi aynı kategoriye giren, aynı anlayışa sahip El Kaide, El Nusra, Tahrir el-Şam vb. Ortaçağcı, insanlık düşmanı, kafa kesen örgütlerden oluşan HTŞ adlı şu anda Suriye’yi ele geçirmiş olan örgütle de dost değil mi? İttifaka girdi.

Ve Hakan Fidan HTŞ’nin insan sefaleti, paçavra lideri Golani ile ilişkileri konusunda ne diyordu?

“Biz bu örgütün lideri Golani ile, (ki şimdi artık örgüt adını terk etti, Ahmet eş-Şara adını kullanıyor. – N. Efe.) uzun zamandan beri ittifak halindeyiz, işbirliği halindeyiz bize bilgiler aktarıyordu”, diyor.

Şu anda resmi olarak Türkiye Devletine göre terör örgütüdür HTŞ, bu kararın altında Tayyip’in de imzası var. Ama bunlar hep dediğim gibi ikili-üçlü oynar. Bunların tek yüzü yoktur. Bunlar en masum konuştuklarında bile elleri, yüzleri, dilleri bir çiçek gibi masum göründüğünde bile o çiçeğin içinde gizlenen bir yılan gibidir bunlar.

HTŞ’nin de aslı El Kaide, IŞİD değil mi?

IŞİD lideri Bağdadi’nin uzun yıllar yardımcılığını yapıyor, bu Golani denen Ortaçağcı sefil yaratık. Bunlar tıpkı Afganistan mollaları gibi, Afganistan Taliban’ı gibi, binlerce insanın kafasını kestiler, kurşunlara dizdiler Suriye’de, Irak’ta. Hatta insanları, büyük demir kafeslere doldurup, 30’ar, 40’ar, 50’şer kişilik insan dolu kafesleri su dolu havuzlara indirdiler; suda boğarak öldürdüler insanları. Ve bunların videosunu yayımladılar, çekip yayımladılar. Ve bizim iki askerimizi de yakarak katlettiler.

Bunlar böylesine canilerdir, insanlık düşmanı canavar yaratıklardır.

İşte bunlarla ilgili son bir haber yine medyada dolaşmakta. Asia Press Yayın Yönetmeni Mustafa Seyfullah Kılıç paylaşıyor;

“Lazkiye’nin yeni valisi ilan edilen Ahrar uş-Şam Örgütü lideri Hasan Sufan’ın bizzat kendisinin gerçekleştirdi en az 4 kafa kesme videosu var. Prensip gereği bunları yayımlamıyorum ama Telegram kanallarında mevcut.”

İşte bunlar kafa kesmekle, toplu infazlar yapmakla, insanlık dışı vahşetleriyle övünen yaratıklar.

Ve Tayyipgiller, bunlarla aynı kategoriye giriyor, aynı çamurdan yoğrulma bunlarla.

Ne demişti zaten Tayyip?

“Bizim Taliban’la inanç yönünden pek bir farklılığımız yok”, demişti.

Evet, aynen öyle, hiçbir farklılıkları yok bunların. Zaten bu Tayyipgiller de; Kaçak ve de Haram Saray’ın yörüngesinde dönen bu HÜDA PAR’ıyla, Bohçalı’sıyla, Testici’si, Çömlekçi’si, Sinanoğlan’ı bilmem nesiyle beraber Türkiye’yi Taliban Afganistan’ına ve HTŞ Suriye’sine götürüyorlar adım adım, günbegün.

Bunlar işte böylesine halkımızın, ülkemizin, vatanımızın en ağulu düşmanlarıdır, derken, biz gerçeğin tâ kendisini dile getirmekteyiz.

Ve bunlar 2016’da yani aşağı yukarı 7-8 sene önce, Atatürk Havaalanında 46 insanımızın canına kıydılar, katlettiler 46 masum insanımızı; çoluk çocuk, kadın, genç, ihtiyar demeden.

Ve Tayyip bunları birkaç gün önce serbest bıraktı. Halbuki bunların her biri, ki 6 kişiydi bu serbest bırakılanlar, 46’şar kez müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Ama yargı diye bir şey kalmadı ki memlekette. Yargı kurumu tümüyle hep dediğimiz gibi Kaçak ve de Haram Saray’ın bir hukuk bürosu oldu. Onun bir sopası, bir operasyon enstrümanı oldu. Adalet dağıtan bir mekanizma olmaktan çıktı, bir zulüm aygıtına dönüştü Tayipgiller’in elinde. İşte o yüzden bu canileri salıverdi.

Daha yüzlerce insanımızın canına kıydı bunlar Türkiye’de. Suruç Katliamı’nı yaptılar, Ankara Gar Katliamı’nı yaptılar ve daha pek çok katliam yaptılar bunlar. İşte böylesine caniler örgütü olan ve Ortadoğu’daki, İslam dünyasındaki tüm insanlık düşmanı canavar örgütlerle iç içe olan bir Tayyipgiller iktidarı, Türkiye’yi esir almış, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tepesine ABD Emperyalist Haydudu tarafından çöktürülmüş bulunmaktadır.

Demek ki en birincil görev bu kötülükten, ABD tarafından boynumuza dolanan lanet halkasından ülkemizi, vatanımızı ve halkımızı kurtarmaktır.

İşte biz de onun için savaşıyoruz, son soluğumuzu verene kadar savaşmaya devam edeceğiz.

Ne diyoruz?

Fidel’in dediği gibi; “Ya Özgür Vatan! Ya Ölüm!”

Evet, Saygıdeğer Halkımız;

Bunlar engerekler ve çıyanlardır

Bunlar ekmeğimize, aşımıza göz koyanlardır

Bunlar vatanımızı satanlardır

Tanı bunları

 

Kalın sağlıcakla…

24 Aralık 2024