MSB eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’a, namuslu Hakim tarafından beraat kararı verildi

AKP’giller’in, Ege’deki Vatan Toprağı Adalarımızın Yunanistan tarafından işgaline karşı çıktığı için yargıladığı MSB eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’a, namuslu Hakim tarafından beraat kararı verildi.

Halkın Kurtuluş Partisi olarak yanındaydık, yanında olmaya devam edeceğiz!

Ege’de bize ait olduğu Lozan Antlaşması’yla sabit olan 20 Ada ve 2 Kayalığımızın Yunanistan tarafından işgal altında tutulduğunu sürekli gündemde tutan Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Emekli Kurmay Albay Sayın Ümit Yalım hakkında, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin’“hakaret” ettiği iddiasıyla açılan davanın karar duruşması yapıldı.

Bu davanın açılması zaten hukuksuzdu. Suçu ihbar edene yapılan bir suç duyurusu ve ardından açılan dava. Ülkenin egemenlik haklarına sahip çıkan, Cumhuriyet’in ilanından sonra ilk ve en büyük toprak kaybına isyan eden, 20 Adamız ve Kayalığımızın Yunanistan tarafından işgaline yüreği elvermeyen emekli asker Ümit Yalım yargılandı bu davada. Yargılanması gerekenler, bu Vatan Topraklarını peşkeş çeken AKP’giller ve Peşkeşe sesini çıkartmayan, onay veren, gereğini yapmayan asker-sivil avenesi olması gerekirken, namuslu Askerimizi yargılamaya kalktılar.

Dava açılma sürecini hatırlayalım:

Ümit Yalım, “Süleyman Soylu, Yunan vatandaşı vali ve belediye başkanlarını neden görevden almıyor” ve “Kuva-yı İnzibatiye saldırıya geçti” başlıklı iki yazı kaleme almış ve Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in avukatı AKP eski Çankaya İlçe Başkanı Alaaddin Varol, Yalım’ı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet etmişti. Ümit Yalım hakkında Arif Çetin’e hakaret ettiği gerekçe gösterilerek Başsavcılık tarafından soruşturma başlatılmış ve ardından Ankara 33’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Bu davanın ilk duruşmasında Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak tanık olarak dinlenmiş ve “Halkın Kurtuluş Partisi olarak işgal altında bulunan Ege Adaları’na biz de sahip çıkıyoruz. Bunun için Çeşme, Didim ve Bodrum’da onlarca suç duyurusu ve eylem yaptık. Eğer vatan topraklarını savunmak suçsa bu suçu işlemeye devam edeceğiz, ben kendimi de ihbar ediyorum. Bizi de yargılayın o zaman” demişti.

12 Eylül 2024 tarihinde görülen bu yanlış, hukuksuz ve de talihsiz, hukuken hiç açılmaması gereken davanın karar duruşmasında Hakim beraat kararı verdi. Bu karar; AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüştürdüğü yargıda hâlâ vicdanıyla ve hukuksal karar verebilen namuslu hakimler olduğunu da göstermiş oldu.

Ankara 33’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında olduğu gibi bu son duruşmasında da Ümit Yalım’ın yanındaydık.

Ümit Yalım savunmasında özetçe; Hakkında şikayette bulunan Arif Çetin’in devre arkadaşı olduğunu, kendisi Harp Akademisi’ne geldiği zaman bir gece evine gelip arşiv vermesi için yalvardığını, eğer Arif Çetin’e istediği arşivi vermeseydi asla Harp Akademisi’nden mezun olamayacağını, dolayısıyla kendisinin kurmay subay olamayacağını aktardı.

Ümit Yalım ayrıca, bu davanın yanlış ve talihsiz bir dava olduğunu, Arif Çetin’in, Yunanistan tarafından, Lozan’la vatan toprağımız olan Adalarımızın işgal edilmesine, görevi gereği müdahale etmesi gerekirken, vatan toprağını korumayan, işgale göz yuman Arif Çetin yargılanmadığını vurguladı. Arif Çetin’in, Türkiye’nin Egemenlik haklarına sahip çıkan Mustafa Kemal’in askeri Ümit Yalım’ı şikayet ettiğini ve bunun sonucunda yargılandığını anlattı vatansever askerimiz.

Ümit Yalım, Arif Çetin’in sorumluluğunda olan Adamıza pasaportla giriyor olmasını büyük bir acı olarak nitelendirdi ve  Türkiye’nin batısındaki Adalarımızın, vatan topraklarımızın Ankara’nın değil Atina’nın kontrolünde olduğunu belirtti.

Ve Yurtsever Askerimiz, Türkiye’nin batıdan bölündüğünü, Cumhuriyet tarihimizin ilk ve en büyük toprak kaybı yaşandığını, belgeleriyle kanıtladı. Ümit Yalım sözlerini “Ben Mustafa Kemal’in askeri olarak beraatımı talep ediyorum. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, kahrolsun işgalci Yunanistan” diyerek sonlandırdı.

Ümit Yalım’ın savunmasının ardından, Saygıdeğer Hukukçu Dostumuz Ömer Faruk Eminağaoğlu söz alarak öncelikle Cumhuriyet Savcısı’na nasıl iddianame düzenleneceği, kes kopyala yapıştır ile iddianame düzenlenemeyeceği dersini verdi. Bu davanın iddianamesinin baştan sona hukuktan, gerçeklikten ve ciddiyetten yoksun olduğunu gösterdi. Saygıdeğer Hukukçumuz adeta bir tarih dersi verdi Mahkeme Heyetine, Sevr’i, Lozan’ı anlattı. Lozan’la 20 Adamız ve iki Kayalığımızın nasıl vatan toprağı yapıldığını kanıtladı. Yurtsever Hukukçumuz, dava konusu yerlerin Sevr’e göre ülke sınırları dışında, Lozan’a göre ülke bütünlüğü içinde yerlerden olduğunu belirttikten sonra, “Sevr, Büyük Millet Meclisi tarafından yok hükmünde sayılmış, imzalayanlar vatan haini olarak kabul edilmiştir. Böyle bir konuda cezalandırılmak demek; Lozan’ı da Anayasayı da mahkeme kararı ile delmek, ülke bütünlüğünü bölmek, Yunanistan’a ve emperyalistlere savaşla ve hiç bir biçimde elde edemedikleri bir sonuç yaratmak demektir” dedi. Savunmasında Ege’deki Adalarımız üzerindeki egemenlik haklarımızı belgeleriyle kanıtladı Namuslu Hukukçumuz.

Ardından söz alan Halkçı Hukukçu ve HKP Ankara İl Başkanı Yoldaşımız Av. Sait Kıran; bu davanın hukuki bir dava olmadığını siyasi bir dava olduğunu, ABD Emperyalistlerinin Yeni Sevr projesi olan BOP çerçevesinde Vatan Toprağı 20 Adamızın ve 2 Kayalığımızın BOP Eşbaşkanı AKP tarafından Yunanistan Devletine peşkeş çekildiğini, mahkeme heyetinin tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu, verecekleri beraat kararının Lozan’ı savunmak demek olduğunu, bir ceza verilmesi durumunda ise bunun Sevr’i savunmak, Sevr’e evet demek olduğunu belirtti.

Mahkeme kararında Lozan’ı savunduğunu, Sevr’e hayır dediğini göstermiş oldu.

Dava sonrası Adliye önünde Ümit Yalım yaptığı açıklamada kısaca şunları söyledi: “Mustafa Kemal’in askerleri olarak Lozan’ın delinmesine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının örselenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Kahrolsun işgalci Yunanistan, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Mevcut durum itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti 20 yıldır işgal altındadır. Biz bu işgalin sonlandırılması için bütün gücümüzle savaşıyoruz. Egemenlik haklarımızı savunmaya devam edeceğiz”.

Ömer Faruk Eminağaoğlu’da; yargılama sonucunda beraat kararı verilmesinin  sevindirici olduğunu, üzücü ve vahim olan, ülke bütünlüğüne sahip çıkmak nedeniyle suçlanmak, toprak bütünlüğümüzün kapsamını ve suçsuzluğumuzu ispatlamak durumunda bırakılmak olduğunu ifade ettikten sonra, bir başka üzücü yönünde, haberdar edilmelerine rağmen Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin ve TBMM’de yer alan hiç bir partiden hiç bir milletvekilinin veya bu partilerin genel merkez yöneticilerinin davaya katılıp destek vermemesi olduğunu belirtti.

Partimiz Halkçı Hukukçularıyla, yöneticileriyle bu davada başından sonuna kadar, vatan topraklarını savunan, vatan topraklarının pekleş çekilmesine isyan eden Vatanseverlerin yanında yer aldı.

Bu ülkenin en Vatansever, en Halksever Partisi Halkın Kurtuluş Partisi olarak Lozan’la Vatan toprakları yaptığımız Ege’deki Adalarımıza sahip çıkmaya, vatanımız için mücadele etmeye ve Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutmaya devam edeceğiz.

13.09.2024

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi