Üzerinde yaşadığımız bu topraklar vatan olduysa, 103 yıl önce Sakarya’da toprağı kanlarıyla ıslatan şehitlerimiz sayesindedir!

Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız dünyada ilk olarak zaferle taçlandıysa, Mazlum Halklara umut, Mazlum Halkların Vatansever Önderlerine örnek olduysa, işte bu zafere giden yolun başlangıcıdır Sakarya Meydan Muharebesi ve Zaferi.

Ne diyordu Mustafa Kemal?

Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk Milletine canımı vereceğim”.

22 gün 22 gece süren bu Meydan Savaşını Mustafa Kemal “Sakarya Melhame-i Kübrası” yani kan gölü, kan deryası olarak tanımlıyordu. Bu kanlı savaşa, subay kaybının fazla olmasından dolayı “Subay Muharebesi” adı verilmişti. İşte bu kanlı savaşta toprağa düşen 5 bin 713 Şehidimiz; Önderleri, Başkomutanları, Türk Milletine vereceği canını hediye olarak gören Mustafa Kemal’in, çizgiye bağlı cephe sistemini değiştiren tarihi emri doğrultusunda canlarını bu vatana hediye ettiler:

Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır (Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır). Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tâbi olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur.

Sakarya Meydan Savaşı’nın zaferle taçlanmasıyla, Halkımızın Emperyalist Yedi Düvele ve onların maşası Yunan’a karşı verilen savaşın kazanılacağına inancı yerine gelmiştir. Çünkü bu savaşın Komutanı; kişisel mutluluğu, rahatlığı, dünya menfaatini, vatanının özgürlüğüne ve halkının mutluluğuna feda etmekten zevk alan bir vatanseverdir.

Ne demişti bu Komutan?

Hayatımın bütün evrelerinde olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felaketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki her türlü huzur ve istirahatimi, her çeşit şahsi duygularımı milletin selametine ve saadeti için feda etmekten zevk almış olmayayım. Gerek askeri hayatımda ve gerekse siyasi hayatımın bütün devir ve evrelerini işgal eden mücadelelerimde daima hareket rehberim milli iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur.

30 Ağustos Zaferi’mize giden yolun en önemli kilometre taşlarından biri olan Sakarya Meydan Savaşı’nda; Mustafa Kemal’in subayları, kınalı kuzuları olan askerleri, Kuvayimilliyeci Atalarımız; vatanın bir karış toprağını Emperyalist Haydutların çizmeleriyle kirletilmesini onurlarına yediremedikleri için döktüler kanlarını toprağa. Ve önderleri gibi zevk aldılar, vatan için kendilerini feda etmekten. Kişisel mutluluklarını, rahatlarını zevkle feda ettiler, torunları mutlu olsunlar, huzur içinde bu topraklarda özgürce yaşasınlar diye.

Şan olsun Mustafa Kemal’lere!

Şan Olsun Kuvayimilliyeci Atalarımıza!

Şan Olsun bu vatan için kendini feda etmekten zevk alanlara!

Ant olsun ki onlar insanlık var olduğu sürece unutulmayacaklar, şanla, şerefle anılmaya devam edilecekler.

Ve şanla, şerefle anmakla onurlandığımız, gururlandığımız bu Sakarya Zaferi’mizin 103’üncü yılında; atalarımızın kanlarıyla ıslatarak bizlere hediye ettiği, vatan yaptığı bu topraklar üzerinde, her türlü ulusal değeri ayaklar altına alan AKP’giller adlı çıkar amaçlı suç örgütü hüküm sürüyor. Kuvayimilliyeci Atalarımızın yırtıp paçavraya dönüştürdüğü Sevr’i yeniden yaşama geçirmek için ABD ve AB Emperyalist Haydutlarına taşeronluk etmekten zevk alıyor, vatan ve halk düşmanı AKP’giller.

103 yıl önce atalarımız bu vatan ve halk için kendilerini feda etmekten zevk alırlarken, AKP’giller vatan topraklarını, 1 asır önce geldikleri gibi gönderdiğimiz Emperyalist Haydutlara peşkeş çekmekten zevk alıyorlar.

103 yıl önce Atalarımız verilecek bir karış toprağımız yok, bu uğurda her karış toprağı kanlarımızla ıslatmadıkça bu toprakları terk etmeyiz derlerken; AKP’giller Ege’de 20 Adamızı ve 2 kayalığımızı Yunanistan’a zevkle, efendileri Emperyalist Haydutların emrini yerine getirmenin mutluluğuyla peşkeş çekiyorlar.

Bu topraklar vatan olduysa; 1 asır önce Kuvayimilliyeci Atalarımızın, kendi canlarını, huzurlarını, şahsi duygularını ellerinin tersiyle itip bu vatanın özgürleşmesi için vakfetmeleri sayesindedir. Ne acıdır ki bugün; “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş” durumda. “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olan” AKP’giller, “gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde”. “Hatta bu iktidar sahi”bi AKP’giller ve bütün avanesi, “şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit ed”iyorlar. “Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş” durumda ama AKP’giller küp doldurmada, Kuvayimilliye yadigarı bütün kurumları peşkeş çekmede, kamu mallarını hırsızlamada hiç hız kesmiyorlar.

Ne acıdır ki, bundan 100 yıl önce “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek bu toprakları vatan yapan önderlere bugün AKP’giller kinle, nefretle saldırıyorlar. “İki Ayyaş” diyorlar, “Ölmüş İnek” diyorlar.

Batılı Emperyalistlerin güdümündeki Yunan’a karşı savaşan yiğit Atalarımızın kemiklerini sızlatıyorlar AKP’giller ve Reisleri. “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyen meczubu, şaklabanı yüceltip onun peşinden gidiyorlar.

Ve ne çok acıdır ki; 103 yıl önce, 1921 yılının 23 Ağustos’unda başlayıp 22 gün süren kanlı savaşın verildiği Sakarya’da Tank Palet Fabrikası AKP’giller ve Reisi Tayyip tarafından Katarlılara peşkeş çekildi. AKP’giller ve Reisi Tayyip’in Birinci Kuvayimilliye’de Potamyalı atalarının yapamadıklarını şimdi Müslüman maskesi ardında kendileri yapıyorlar.

Ant olsun ki bu hainler eninde sonunda tıpkı 100 yıl önceki Potamyalı Ataları gibi cezalarını bulacaklar ve her zaman lanetle anılacaklar.

Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut’un dediği gibi; “Bütün diktatörler, bütün sultanlar, şahlar, padişahlar, krallar, despotlar ardı ardına yıkılmışlar. Hiçbiri Tarihin akışı karşısında direnip varlıklarını koruyamamışlar. Bütün hainler hesaba çekilmiş. Hak ettikleri hazin sonla karşılaşmış…

AKP’giller de bu hazin sondan kurtulamayacaklar. Bütün vatan ve halk düşmanları için hazin olan bu son, Halkımız ve insanlık için mutluluğun, huzurun, özgürlüğün başlangıcı olacak.

Sakarya Zaferi’mizin yıldönümü Halkımıza kutlu olsun.

Vatan Aşkını Söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutan” vatanseverler olarak, İkinci Kurtuluş Savaşçıları HKP’liler olarak, İkinci Kurtuluş Savaşı’nın teorik önderi, Köyceğiz Kuvayimilliye Askeri Komutanı Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencileri olarak, Sakarya’da her karış toprağı kanlarıyla ıslatan şehitlerimize sözümüzdür:

Uğruna canlarını verdikleri bu vatanı özgürleştireceğiz. Devrimci Demokratik Halkın İktidarını kurup Kuvvacı Atalarımızın mücadelesini nihai kurtuluşla taçlandıracağız. Kuvayimilliye Şehitlerimizin şimdilerde sızlayan kemiklerini ant olsun ki rahata, huzura erdireceğiz.

26 Ağustos 2024

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi