Sivas Katliamı’nın 31’inci yıldönümünde Ortaçağcı Gericilik, ABD-AB Emperyalist Çakalları ile el ele, başta Ortadoğu olmak üzere dünya halklarının kanını dökmeye devam ediyor.
Katil ABD’nin Ortadoğu’daki bekçi köpeği olan Siyonist İsrail, efendilerinin her türlü yardımı ve desteğiyle 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Filistin’de 37 bin masum sivili katletti; bunların çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. ABD, İngiliz Emperyalistleri ve bizzat İsrail tarafından kurulan ve efendilerine ettikleri hizmetlerden dolayı 22 yıldır iktidarda tutulan halk düşmanı AKP’giller iktidarı, Siyonist canavara silahtan gıdaya, temizlik malzemelerinden iç çamaşırına kadar her türlü lojistik desteği sağlıyor. Bir taraftan Gazze Halkına dost görünen, “din kardeşliğinden” dem vuran AKP’giller, diğer taraftan İsrail’e verdikleri bu destekle Filistin Halkının yok edilmesine ortak oluyor. Mazlum Filistin Halkının her gün dökülen kanları, aynı zamanda AKP’giller’in de ellerindedir!
Buradan tekrar haykırıyoruz:
Katil ABD, Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol! Siyonist, Katil İsrail, Filistin’den Defol!
İşte mazlum Filistin Halkını katleden İsrail alçağını destekleyenler de, Sivas’ta aydınlarımızı yakarak katleden Ortaçağcı, faşist cellatları destekleyenler de ABD-AB Emperyalistleridir.
2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Otel’de 33 aydınımızı diri diri yaktılar. Yakılarak can veren 33 aydın ve sanatçımız Sivas’a Pir Sultan Abdal’ı anmaya gitmişlerdi.
Peki kimdir Pir Sultan Abdal?
Asıl adı Haydar olup Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyünde doğmuş, 16’ıncı yüzyılda yaşamıştır Pir Sultan Abdal. Osmanlı derebeyliğine yani ülkemizin sınıf yapısı gereği halen varlığını sürdüren, o dönemin egemen Parababaları Tefeci-Bezirgân Sermayeye karşı savaşmış, mazlum halkların birlik olması için mücadele etmiş yiğit bir halk önderidir.
Bir şiirinde şu mısralarla Osmanlı derebeyliğine meydan okur:
Kadılar müftüler fetva yazarsa,
İşte kemend, işte boynum asarsa,
İşte hançer, işte başım keserse,
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan!
İşte Sivas’a giden aydınlarımız böyle bir halk önderini anmak için oraya gittiler ve onlar da Pir Sultan Abdal gibi canları pahasına yollarından dönmediler.
33 aydınımızın Ortaçağcı cellatlar tarafından göz göre göre katledilmesinde, o zamanın Amerikan uşağı devlet yöneticileri de suç ortağıdır.
Katliam sonrası ne diyordu ABD tarafından iktidara getirilen dönemin başbakanı Tansu Çiller?
“Çok şükür vatandaşımıza bir şey olmamıştır.”
Yine ne demişti ABD tarafından iktidara getirilen ve 22 yıldır ülkemizin başına bela edilen, Laik Cumhuriyet’i yıkmak için her türlü kanunsuzluğu, ihaneti ve zulmü yapan AKP’giller’in Reisi, Sivas Katliamı Davası zaman aşımından düşünce?
“Milletimize hayırlı olsun.”
Sivas Katliamı’nı yapan gerici güruh ne diye höykürüyordu?
“Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak.”
Bu güruh Ortaçağ özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Bunlarla aynı özlem içinde olan AKP’giller; Laik Cumhuriyet’i yıkmak için önünde en büyük engel gördükleri Türk Ordusunu kontrolüne alabilmek ve karşı koyamaz duruma getirmek için ABD’nin CIA’sıyla birlikte, tıpkı AKP’giller gibi Amerikan uşağı olan FETÖ ile birlikte Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlarla Mustafa Kemal-İnönü Gelenekli Ordumuzu zayıflattı. En son yine bu iki Amerikancı hain gücün 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşıyla Ordumuzu neredeyse bütünüyle kontrolü altına aldı AKP’giller. AKP’giller, 15 Temmuz sonrasında çıkardıkları OHAL kanunlarıyla ülkemizi koşar adım Ortaçağ’ın karanlıklarına götürmeye devam etti. Bu gidiş, bugün de tüm hızıyla sürmektedir.
İdeolojisi Din olan Tefeci-Bezirgân Sermayenin siyasi plandaki temsilcisi AKP’giller; okullarımızı adeta Peşaver Medreselerine dönüştürdü. Geçtiğimiz yıllarda Evrim Teorisini müfredattan çıkartmışlardı. Milli Eğitim Bakanlığının gerici vakıf ve cemaatlerle imzaladığı ÇEDES Projesi ile okullara öğretmen yerine imamlar, tarikat şeyhleri girmeye başladı.
Eğitimde uygulanan Ortaçağcı programlarla Anaokulu ve Ortaöğretim çocuklarının düşünme yeteneklerini köreltiyorlar. En son getirilen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı sözde müfredatın temel amacı; bilimsel düşünceden, aklı işletmekten uzak, “Kul Kişilikler” haline getirilmiş “dindar ve kindar” nesiller yetiştirmektir. “Bilgileri seyreltme” adı altında bilime dayalı dersler azaltılırken din derslerinin çoğaltılması, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Taliban Afganistan’ına dönüştürülmesi için atılan bir başka adımdır. AKP’giller’in inşa etmekte oldukları Ortaçağcı Faşist Din Devletine doğru gidişin hızlandırılması demektir. AKP’giller bu Ortaçağcı uygulamaları sadece eğitim alanında değil, tüm kamusal alanlarda hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bugün neredeyse tüm kamu kurumlarımız AKP’giller yandaşı Ortaçağcı gericilerle doldurulmuştur.
AKP’giller tüm bunları tabiî ki tek başına yapmamıştır. Bugün Mecliste muhalifi oynayan diğer Amerikancı sermaye partileri de bu işin içindedir.
Ne diyordu Tesevci-Sorosçu Kemal Kılıçdaroğlu?
“Laiklik tehlikede diyemem, tarikatları cemaatleri olumlu buluyorum.”
Onun yerine geçen Özgür Özel ne yaptı “normalleşme” adı altında?
Ayağına kadar giderek yerel seçimlerde büyük bir darbe yiyen, güçsüzleşen AKP’nin Reisinin yeniden morallenmesine, güç kazanmasına, psikolojik üstünlüğü ele geçirmesine vesile oldu.
Sadece Meclisteki Amerikan uşakları değil; kendisine devrimciyim diyen Sevrci Soytarı Sahte Solcular da ülkemizin Ortaçağ karanlıklarına sürüklenmesinde rol sahibidir. Hatırlanacağı gibi bu soytarılar, geçmişte bu Ortaçağcılarla beraber “türbana özgürlük” eylemleri yapacak denli ihanet batağına saplanmışlardı. Bu uyurgezerlerin ayakları bu topraklara basmadığından, teorik anlamda tam bir sefalet içinde bulunduklarından, kol kola eylemler yaptıkları bu Siyasal İslamcıların, Tarihin ilk ve en sömürgen, en asalak sınıfı olan ve ülkemizde varlığını halen sürdüren Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının temsilcileri olduklarını göremediler.
Oysa Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı, bu Siyasal İslamcıları, bu Ortaçağcı cemaat ve tarikatları Bilimsel Sosyalizmin şaşmaz prensipleri çerçevesinde en doğru biçimde tahlil edip bunları toplumdaki ayrık otlarına benzetmiştir. Usta’mızın da netçe ortaya koyduğu gibi toplumumuzun gelişiminin önünde engel olan bu ayrık otlarının kökü kazınmadıkça halkımızın ve ülkemizin başı beladan kurtulmayacaktır.
İşte Partimiz bu bilinçle davranıp mücadele etmektedir. O bakımdan her zaman ifade ettiğimiz gibi günümüzün en yakıcı ve acil görevi, “Yüzyılın Felaketi” olan Amerikan uşağı AKP’giller belasından kurtulmaktır.
Bu Ortaçağcılara karşı halkımızı bu mücadeleye destek vermeye, Laik Cumhuriyet’e sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Bir kez daha Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren o güzel insanları sevgi ve saygıyla anıyoruz. Gün gelecek, devran dönecek, katiller ve katilleri besleyenler hesap verecek!
Kahrolsun ABD-AB Emperyalizmi!
Şeriat Ortaçağdır!
Sivas Katliamını Unutmadık, Unutmayacağız!
Sivas Şehitleri Ölümsüzdür!
2 Temmuz 2024
HKP Genel Merkezi