Münire Kıvılcımlı; Türkiye Devrimi’nin Önderi, Usta’mız, Kızıl Savaş Bayrağı Hikmet Kıvılcımlı’nın annesi. Münire Anne, cesaret ve inancın birleşmesiyle, Anadolu kadınının Parababaları düzeninin sömürüsünden kurtuluş için nasıl mücadele ettiğinin en güzel örneklerinden biri.
1886 yılında Makedonya İştip’te doğan Münire Kıvılcımlı’nın babası bir tekkenin halifesi Hüseyin Bey, annesi ev hanımı olan Fatma Hanım’dır. 1921 yılında Askeri Tıbbiye talebesi Hikmet’in annesi iken, 1926 yılından sonra Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Hikmet Kıvılcımlı’nın annesi olmuştur. Eşi vefat ettikten sonra işçi maaşıyla kıt kanaat geçinerek oğluna hem annelik hem de babalık yapmıştır. Kendisini insanlığın kurtuluş davasına adayan oğlunun her zaman yanında dava yoldaşı olmuş, zamanla Türkiye Komünist Partisi’nin en iyi militanlarından biri haline gelmiştir. Hikmet Kıvılcımlı’nın 1925 yılında İstiklal Mahkemelerinde yargılanmak için Ankara’ya götürülmesiyle başlayan hapis hayatında oğlunu hiç yalnız bırakmamış, o zamanın şartlarına göre kara trenin zorlu yolcuğuyla oğluna ziyaretlerde bulunmuştur. Hatta bu ziyaretleri neticesinde 1932 yılında, oğlu Hikmet Kıvılcımlı ile TKP arasında kuryelik yaptığı suçlamasıyla ilk hapis cezasını almıştır. Parti ile cezaevindeki komünistler arasındaki organik bağı sağlayan, onlara illegal mektuplar, kitaplar bildiriler temin eden bir militandır o artık. Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın, annesi için “oldukça çalıştı bir istirahati hak etti” dediği hapisliği bir yıl sürmüştür.
Bu hapislik onu asla caydırmamış-yıldırmamış hapisten çıktıktan sonra da insanlığın kurtuluş davası için mücadele etmeye devam etmiştir. 1933 yılında 1 Mayıs bildirileri dağıtmaktan ikinci hapis cezasına çarptırılmıştır. Polisin yaptığı baskınlarla afişlerin basıldığı gizli matbaa, Münire Anne’nin odasında bulunmuştur. Münire Anne kaldığı odada bir yandan TKP Merkez Komite üyelerini saklamış bir yandan da parti matbaasının kullanılmasını sağlamıştır. Yani Münire Kıvılcımlı mücadeleye boylu boyunca katılmış asla geri adım atmamıştır. Onun mücadelesi sadece oğlu hapisteyken olmamış, Hikmet Kıvılcımlı dışarıda pratik mücadele verirken de devam etmiştir. Münire Kıvılcımlı Parti’nin ve oğlunun açtığı Kıvılcım kütüphanesinde de çalışmıştır. Kütüphaneye gelen insanlarla ilgilenmiş onlara kitap vermiş ve örgütlemeye çalışmıştır.
Hikmet Kıvılcımlı Usta Vatan Partisi’ni kurduktan sonra, 1957 seçimlerine katılan Parti’nin İzmir Milletvekili adaylarından biri olmuştur Münire Kıvılcımlı. Her zaman oğlunun davasına sahip çıkmıştır. Bu sahip çıkışı kimi zaman ona yapılan haksızlığa öfkesini haykırarak gerçekleşmiştir. Harbiye Zindanı’nın kapısında “Siz benim oğlumu ne hakla buraya tıkarsınız? O bir kahramandır! O Milli Mücadeleye katılmıştır. Siz Anadolu’da bilmem nerelerdeyken O Yunan’a karşı savaşıyordu” diye haklı öfkesini haykırmaktan geri kalmamıştır.
Böylesi bir anneye sahip olmanın gururunu duyan Usta’mız, Edebiyatı Cedide’nin Otopsisi kitabının başında “Annem Münire’ye armağanlıyorum” diyerek onu onurlandırmıştır.
Hem bir anne hem de devrimciydi Münire Kıvılcımlı. İşçi Sınıfının davasında asla geri durmadı. 1925 yılından itibaren günlerce süren kara tren yolculuklarına katlandı. Asla yorulmadı. Kışın zemherinde bile karakol karakol yürüdü. Şartlar ne olursa olsun asla pes etmedi.
Bugün ülkemizde, hem iktidarları hem de muhalefeti belirleyen AB-D Emperyalistleri tarafından 2002 yılında iktidar koltuğuna oturtulan halk düşmanı, Ortaçağcı AKP’giller devletin tüm kurumlarının tepesine çökmüş durumdadır. Tarihin en gerici ve asalak sınıfı Tefeci-Bezirgân Sınıfının temsilcisi olan AKP’giller İktidarında kadınlarımız ve çocuklarımız hemen her gün şiddete, cinayetlere ve istismara maruz kalmaktadır.
Bu Ortaçağcı gerici sınıf Ortaçağ’ın karanlık günlerinin özlemi içindedir. Fıtratında kadın düşmanlığı vardır. Bu yüzden ülkemizi, kadınları ve çocukları Ortaçağ’ın karanlık günlerine götürmek, kadınları dört duvar arasına hapsetmek, Laikliği ortadan kaldırmak, kadını bir eşyadan daha değersiz, alınır satılır bir mal durumuna düşürmek isterler.
2011 yılında imzaladıkları İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın anayasaya aykırı bir biçimde çıkıvermişlerdir. Kadınlarımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak İstanbul Sözleşmesi’ne bile tahammül edememişlerdir.
İçinde yaşadığımız ekonomik buhran, Cumhuriyet Tarihinin hiçbir döneminde yaşanmayan işsizlik ve pahalılık da en çok kadınları ve çocukları etkilemektedir.
Günümüzün bu olumsuz koşullarında aramızdan ayrıldığı 19 Ağustos 1962 yılına kadar Parababalarının zulüm düzenine karşı mücadele eden, ömrünü insanlığın kurtuluşuna adayan adsız bir kahraman olan Münire Kıvılcımlı Anne’yi, bedence aramızdan ayrılışının 61’inci yılında Hikmet Kıvılcımlı’nın düşünce kızları olarak saygıyla anıyoruz. Onun emaneti olan mücadele bayrağı biz Kurtuluş Partili Kadınlar’ın ellerinde!
Kurtuluş Partili Kadınlar olarak, Münire Kıvılcımlı Anne’den aldığımız mücadele bayrağıyla kadını aşağılayan, kadınlara ve çocuklara onulmaz acılar çektiren bu AKP’giller İktidarından da onların bekçiliğini yaptığı Parababaları düzeninden de hesap soracağız!
19 Ağustos 2023
Kurtuluş Partili Kadınlar