Türkiye’nin en kahredici gerçeği, 1950’den itibaren ülkemizin Amerikan Emperyalist Haydudunun yarısömürgesi durumuna düşürülmüş olmasıdır. Yani Türkiye’yi Türkiye yönetmiyor 73 yıldan beri. Amerikan çakalı yönetiyor. İktidarlara kimin getirileceğini, onun ne zaman düşürüleceğini, yerini kimin alacağını hep o haydut devlet belirliyor.
Bu ağulardan da acı gerçeği netçe göremedik miydi; tüm seçimlerimiz yarı narkozlu birinin yapacağı tercihlere benzer. Kimin dost, kimin düşman olduğunu asla ayırt edemeyiz.
Oy verdiklerini, Amerikancı partilerin liderleri seçiyor. O liderleri de Amerika devşirip partilerin başına getiriyor. Namussuzca oyun bu…
Bakın, 6 Şubat’ta bir deprem felaketi yaşadık.
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan; “Gelmekte olan depremi, yaratacağı felaketi ve acilen alınması gereken önlemleri raporlaştırıp Meclisteki tüm partilere, bölgenin bütün milletvekillerine, yerel yöneticilerine, Vali, Kaymakam, Belediye Başkanlarına gönderdik. Bize bir tek geri dönüş olmadı”, diyor.
Milyonların ölüm-dirim sorunu bile bunların umurunda olmaz. Bunlar başka havada. Koltuk, makam, ün, poz, cukka ve küp doldurma derdinde bunlar.
Depremden sonra bölgeye gidip Halk dostu görünmeleri tamamen sahtekârlıktan ibarettir…
Kriminal Psikopat Tayyip, ilk 48 saat Askeri, bölgeye göndermeyerek on binlerce kurtarılabilecek insanımızın soğuktan donarak ölmesine sebep olmuştur. 500 Zonguldak Maden İşçisinin gitmesine de izin vermemiştir. İnterneti kısıtlayarak göçük altında can derdindeki insanlarımızın feryatlarının duyulmasını engellemiştir.
Tayyip’in, İmamlardan oluşturduğu liyakat yoksunu AFAD’ı fiyasko yaşamış, yarardan çok zarar vermiştir.
Yine Tayyipgiller’in tarumar edip yandaş arpalığına dönüştürdüğü Kızılay, halka yardım peşinde koşacağına 46 milyonluk çadır ve gıda satışı yaparak kâr peşinde koşmuştur…
Tayyip’in Hulusi’si diyor ki “Silahlı Kuvvetler depremde 327 kişi kurtardı. İmkân ve kabiliyeti ancak buna yetti.”
KADAK adlı 25 kişilik kadroya sahip bir gönüllü arama kurtarma derneğinin başkanı Haydar Daştan da diyor ki; “Depremde 450 can kurtardık.”
Mete Han’dan bu yana, üç kıtada at koşturmuş, Batılı Tarihçilere bile “2 bin yıllık tarihin her yerinde Türkler vardır” dedirtmiş Koca Türk Ordusu’nu ne hallere düşürmüşsünüz böyle, hainler, solucanlar! Oysa 1999 Marmara Depremi’nde 12 bin can kurtarmıştır Ordumuz.
Can kayıplarını da saklıyorlar, 50 bin diyorlar. Yalan! Bölgede 6 Şubat’tan bu yana 300 bin telefon susmuş, 183 bin kredi kartı hiç kullanılmamış. Bu, en az iki yüz bin erişkinin hayatını kaybettiğini gösterir.
Bir de çocuklar, bebeler var…
Tertemiz, içtenlikli, meraklı bakışlara sahip “Kuş Gözlü Çocuklar.” Onlar da yitip gitti. Günyüzü göremeden…
Vatan evlatlarına bu düşmanlığınız nedir, vicdansız Amerikan kuklaları!
Tayyip, Kaçak ve de Haram Saray’ında bir iftar yemeği verdi, kendisinin ve amigolarının vekillerine. Kişi başı 1200 liraya mal olmuş bu yemek. Asgari ücretli dört kişilik bir işçi ailesinin geliri, demek ki iki akşamlık iftar yemeğine bile yetmiyor.
Tayyip, iki bin lira bayram ikramiyesi verdi emeklilerimize. Kılıçdaroğlu; “Bir asgari ücret kadar para vereceğim bayramlarda”, diyor…
Bayram çocuklarına harçlık mı veriyorsunuz ülen utanmazlar!
Yoksulluk sınırı 33 bini geçmiş. Halkımızla dalga mı geçiyorsunuz!
Peki, sizin aylığınız nedir, Hafızlar?
Vekillerin 73 bin, hem emekli hem vekil olanların 125 bin TL.
Demek ki şu azgın hayat pahalılığı şartlarında normal yaşayabilmek için bu düzeyde bir gelire ihtiyaç var.
Peki, halkı niye sekiz bin beş yüze mahkûm ediyorsunuz?
Halkımızı yük hayvanları olarak görüyorsunuz, değil mi? Onlar yarı aç, sürünerek de yaşarlar, diyorsunuz!
İşte biz insanın böylesine hayvan yerine konulmasına isyan ettiğimiz için sosyalist olduk.
Ve işte biz, insanların, hayvanların acı çekmesine ve doğanın insafsızca katledilmesine isyan ettiğimiz için sosyalist olduk.
Bizim Halk İktidarımızda tüm devlet görevlileri Ortalama İşçi Ücretine Denk bir maaş alacaktır. Böylelikle de halk gibi yaşamayı kabullenecekler. Vekillik, bakanlık, başbakanlık, devlet başkanlığı; bir avanta yeri, ballı maaşlarla lüks hayat yaşama yeri değil, halka hizmet üretme, halkın dertlerine derman bulma yeri olacaktır. Çalışmayan vekiller, örgütlü halk tarafından derhal geri çağrılabilecektir.
Halk İktidarı, hiçbir vatandaşını işsiz bırakmayacaktır. Her insanına sağlıklı, güvenli bir ev, bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim; kaliteli sağlık hizmeti verecektir.
Tayyipgiller tarafından, Hilafet kurma amacıyla ülkemize doldurulan 13 milyonu aşkın Suriyeli, Afgan, Afrikalı vb. sığınmacılar, ülkelerine geri gönderilecektir.
Tayyipgiller Ege’deki 20 Adamızı ve 2 Kayalığımızı Yunanistan’a peşkeş çekmiştir. İktidarımızda son karışına kadar geri alacağız bu vatan topraklarını.
Türkiye’nin en önde gelen siyasi sorunu olan Kürt Meselesi; eşitlik, kardeşlik ve özgürlük temelinde devrimci bir anlayışla çözülecektir.
Bütün İslam Coğrafyasını kana, ateşe boğan, ülkeleri cehenneme çeviren ve 1990’dan bu yana on milyon civarında masum Müslümanı katleden ABD, AB Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri ülkemizden defedilecektir.
Bu emperyalistlerle ekonomik ortaklık içinde olan TÜSİAD’da, MÜSİAD’da, TİSK’te, TOBB’da örgütlenmiş bir avuç Parababası vurguncunun tekelleri kamulaştırılacaktır.
Tarım ve hayvancılık, hayatın sürdürülmesi ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi, geleceğe aktarılması için en önde gelen üretim koludur.
Bu nedenle tarıma ve hayvancılığa gözümüz gibi özen göstereceğiz. Halk İktidarında bilimin ışığında, ziraat mühendislerimizin ve veterinerlerimizin rehberliğinde, devletin tüm imkânları bu alana öncelikle seferber edilecektir. Böylelikle çiftçimiz alınterinin karşılığını tam olarak alacak, köyden şehre göç durdurulacak, hatta tersine bir akım oluşturulacaktır.
Sanayimiz; Batılı emperyalist tekellerin yerli şubeleri olmaktan çıkarılacak; tümüyle ulusal, yerli ve tekniğin son sözüyle üretim yapar hale getirilecektir.
Sosyal eşitsizlikler kaldırılacak, tasada ve neşede ortaklaşan, kardeşleşmiş, Hür, Güçlü, Mutlu, sağlıklı insanların yaşadığı bir ülke meydana getirilecektir.
Saygıdeğer Halkımız;
Oy moy derdinde değiliz! Sadece bizi anlamanı istiyoruz.
Eğer anlamaz da Amerikancı Satılmışlar Cephesinin, bu cepheyi oluşturan solucanların yalanlarına kanmaya devam edersen; işinden, aşından, ekmeğinden olmakla kalmayıp vatanını da ateşe atmış olacaksın. Ülken Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye gibi olacak!
Anla bizi…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!