14 Mayıs Seçimleri, aslında bu İKİ CEPHE arasında olacaktır!

Saygıdeğer Halkımız;

14 Mayıs Seçimleri, aslında en sağından en soluna kadar Amerikan devşirmesi, Amerikan hizmetkârı ve Amerikan kuklaları güruhuyla yani Emperyalizm Cephesiyle bizim aramızda yapılacaktır. Yani Antiemperyalizm Cephesi arasında yapılacaktır.

Demek ki arkadaşlar; Türkiye’de iki cephe çarpışmaktadır:

1- Emperyalizm Cephesi.

Bunların alayı BOP yani Yeni Sevr çerçevesinde oynatılmaktadır, ABD’nin ajan örgütleri, Pentagon’u, Washington’u tarafından. Bu hainler topluluğu Türkiye’yi elbirliğiyle her gün santim santim ilerleterek BOP cehennemine doğru sürüklemektedir.

Bilinçsiz, saf insanlarımız belki diyecektir ki; “İyi de o zaman aralarındaki ayrılıklar ne? İktidar-muhalefet diye ayrılıp birbirleriyle atışmaları, çatışmaları nedir?”

Bakın arkadaşlar; o, kriminal literatürde “Tantanacılık” adı verilen bir gasp, soygun ve aldatma yöntemidir. TDK şöyle der, bu kavram hakkında:

“Kavga ediyormuş gibi davranarak dikkat dağıtıp hırsızlık yapma yöntemi.”

Açalım biraz konuyu. İki ya da daha çok kişiden oluşan çakal ekibi, av olarak seçtikleri insanın 15-20 metre ilerisinde mevzilenerek bir anda ağız dalaşına, itiş kakışa, sonra da tabiî yalandan, kavgaya tutuşur. Kurban kendilerine yaklaştığı anda bunlar, güya kavganın kendiliğinden oluşan seyri içinde olmuş gibi, kurbanın üzerine doğru hareketlenirler. Birbirlerine vurmak ya da tutmak için kurbanı ortaya alır, etrafında dönmeye başlarlar. Kurban belki; “Ya yapmayın, etmeyin, sakince halledin meselelerinizi”, diyerek onları yatıştırmaya ve sulha çalışır. Belki de aralarından bir an önce sıyrılmak için sağa sola yönelir. İşte o arada bunlar, kurbanın başta cüzdanı olmak üzere ceplerini boşaltırlar. Kurban nihayet aralarından sıyrılıp 5-10 metre uzaklaştığı sırada bunlardan biri; “Polis geliyor! Bizi karakola götürecek”, der ve ardından kaçışıp bir anda görünmez olurlar.

İşte Meclisteki en kallavi sağcılarından en kallavi solcularına varıncaya dek, bunların da aralarında yaptığı tüm bağırış çağırışlar, hepsi de kuru gürültü ve laf ebeliğinden ibaret olan meydan okumalar, suçlamalar, tehditler, sokak çakalları arasında oynanan bu oyunun siyasi plana ya da burjuvazinin meclisine taşınmış halidir.

Bunların da bütün oyunları, tezgâhları, filmleri, seni kandırmaya yöneliktir, saygıdeğer halkımız…

Oysa bunların tamamını oynatan ABD Emperyalist Haydudunun yukarıda adlarını saydığımız derin örgütleridir. ABD Haydudu bir ihanet tiyatrosu oynatmaktadır bunlara Mecliste, ekranlarda, kürsülerde, meydanlarda. Her biri devşiricileri, efendileri, sahipleri olan o emperyalist çakalın yazmış olduğu ihanet senaryosunda kendisine verilen rolü oynamaktadır aslında.

Daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi, ne demişti CIA’nın Avrupa ve Asya Sorumlusu Nelson Ledsky?

“Biz Türkiye’de Meclisin her yerindeyiz.”

İşte en kahredici, en içler acısı gerçekliğimiz budur…

Senin yakın bildiklerin, dost bildiklerin; aslında düşmanlarındır. Bunlar dost yüzlü, dost gülücüklü oynarlar. Karşılaştığında ellerinden tutup hatırını sorarlar.

Fakat aslında, namuslu şairimiz Ahmed Arif’in deyişiyle; “Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Ekmeğimize, aşımıza göz koyanlardır. Tanı bunları!”

Ne demiştik 2015’te TRT’deki seçim konuşmalarımızda?

“Biz bir tek şey istiyoruz halkımızdan: Anlaşılmak. Bizi anlamazsan bunların binbir oyunuyla, binbir yalanıyla nasıl başa çıkabilirsin?”

Bunların bir de sosyalist oynayan yeni yetme külah kapıcıları türedi, değil mi, Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK, HDP, Yeşil Sol Parti’nin kucağında oynayan. Adlarına da “TİP” diyorlar. Eski, 1963’te kurulan, Mehmet Ali Aybar, Sadun Aren ve Behice Boran liderliğindeki Türkiye İşçi Partisi’nin adını hırsızlayıp hiç ilgileri bulunmamasına rağmen üzerlerine oturmuştur bu sahtekârlar. İdeolojice, gelenekçe, kadroca hiçbir bağları yoktur bunların eski TİP’le.

Bu “abrakadabra”cıların milletvekili adayları arasında artisti vardır, tiyatrocusu vardır, televizyon spikeri vardır, LGBT’ci vardır, avukatı vardır, her meslekten aydınlar vardır.

Ama işçi var mıdır?

Var mıdır, bilmiyoruz…

Açıktan sermaye partileri bile adaylarını meslekleriyle beraber tanıtırken, bunlar mesleklerini yazmıyorlar adaylarının. Bu da sanıyoruz İşçi Sınıfıyla bağlarının olmayışını göstereceğinden, açık düşmemek için başvurdukları bir oyundur.

Nitekim sosyal medyada bizim hiç tanımadığımız bazı insanların da aklına gelmiş bu konu ve soruyorlar; “Yoksa adaylarınız arasında işçi sayısı sıfır mı?”, diye…

Bunların solculuğu, arkadaşlar, daha önce de demiştik ya, CIA’nın Türkiye’de ikamet eden eski, kaşar Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller’ın şu sözü kapsamı içine girer, diye:

“Benim kişisel hissiyatım Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu.”[1]

İşte bu Amerikan pervaneleri, ABD ajanı Graham Fuller’ın eksiklik olarak gördüğü boşluğu dolduruyorlar; TİP, Yeşil Sol Parti ve yörüngelerindeki diğer döküntü sollar…

Siyasi literatürde bunlar, böyleleri “CIA Solu” terimi ile ifadelendirilir…

ABD Emperyalist Çakalı 500-600 bin sarhoş, sapık, cellat askeriyle işgali altında tuttuğu Irak’ta bile böyle sollara izin vermek bir tarafa, onların önünü açarak Irak Meclisi’ne taşıdı. CIA buyruğunda hareket eden ve kendisini “Irak Komünist Partisi” olarak adlandıran hainler örgütünün Irak Meclisi’nde, hatırladığımıza göre 2 vekili vardı, 1990’lı yıllarda.

Yani ABD Çakalı der ki; “Yeter ki benim yandaşım olun, benimle birlikte hareket edin, benim buyruğuma göre davranın. Sonrasında ise ister biz Marksist-Leninistiz deyin, ister Maoistiz deyin; ne derseniz deyin kendinize, serbestsiniz ve bizim dostumuzsunuz, ortağımızsınız.”

İşte bugün kendilerini sol, sosyalist olarak adlandırıp yine Amerikancı devşirilmişler, satılmışlar medyasının ekranlarında kapışılırcasına hemen her gün ağırlanan bu zevatlar da bütünüyle aynı kategori içinde yer alır.

Bu hainler örgütlerinin her yapıp ettikleri, muhalifi oynayan Amerikancı medyanın ekranlarının ve sayfalarının neredeyse tamamında yer alır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, arkadaşlar; Türkiye’nin yine ağır felaketlerinden birisi, medyanın da sağlı sollu ABD Emperyalist Devleti tarafından devşirilmiş, ajanlaştırılmış elemanlardan oluşuyor olmasıdır. İşte bu sebeple bu medya, Amerikancı satılmış siyasileri ekranlarında ve sayfalarında ağırlamakta birbirleriyle yarış halindedir. Çünkü aynı kurşuni, karanlık efendi, devşirdiği medyaya da bu görevi vermiştir.

Bakın, arkadaşlar; bizim adımız, suretlerimiz, eylemlerimiz, mücadelemiz ve hatta seçimlere katılıyor oluşumuz bile bu Amerikancı hain satılmışlar medyasında yer bulmaz. Bunlara verilen görev, bizi “susuş suikastı”yla yok etmektir. Bu hainler de sadakatle yapmaktadırlar kendilerine verilen hainane görevlerini.

Bunlardan en solcu, sosyalist ve hatta komünist geçinen medya patronu Hafız, her akşam ekranından dilli düdük gibi öterek kendisini solculuğun, muhalifliğin ve medya etiğinin kallavi savunucusu rolünde pazarlar halka. İşte bu bile bir yıl önce; “HKP haberlerini girmeyeceksiniz”, diye emir vermiştir buyruğu altındaki medya emekçilerine.

Evet, arkadaşlar; Emperyalizm Cephesinin partileri, medyasının uşaklarının halleri böyledir işte…

2- Antiemperyalizm Cephesi

Biz ise, devrimci siyasi mücadeleye girdiğimiz 1967’den beri diyoruz ki bıkıp usanmadan; “Hoşt Amerika, puşt Amerika!”, Kıvılcımlı Usta’yla, Denizler’le, Mahirler’le ve o dönemin efsane gençlik örgütü Dev-Genç’le birlikte.

Ne diyordu Denizler Savunmalarında?

“Bizim düşmanımız ABD Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileridir.”

Kıvılcımlı Usta da bu düşmanı ideolojik olarak net biçimde teşhir edip buna karşı nasıl savaşılması gerektiğini o günlerde yayımladığı pek çok makalede, yaptığı konuşmalarda ve yayımladığı kitaplarda ortaya koyuyordu, çok açık olarak. “Halk Savaşının Planları”, “Devrim Zorlaması Demokratik Zortlama”, “Anarşi Yok, Büyük Derleniş!”, “Oportünizm Nedir?” gibi kitapları, o dönemin devrimci gençliğine ışık tutuyor, yol gösteriyordu.

Ve biz de, arkadaşlar; o yıllardan bu yana Emperyalizm Cephesini yani düşman cephesini, hiç gözümüzü ayırmadan izledik, gözledik ve ona karşı bütün imkân ve gücümüzle mücadele ettik, savaştık. Bugün de aynı şekilde savaşmaya devam ediyoruz.

Çok netçe biliyoruz ve inanıyoruz ki Türkiye’de namuslu ve gerçek solculuğun, devrimciliğin birinci şartı, bu düşman cepheyi aynen bizim gibi görmek, kavramak, ona karşı savaşta mevzi almaktır.

Bunu yapmayanların, yapamayanların, yapmaktan şu ya da bu sebeple kaçınanların namusu da, vatanseverliği de, halkseverliği de, solculuğu da, devrimciliği de ağızlarına almaya hakları yoktur. Alan olursa o namussuzdur, düzenbazdır, sahtekârdır.

Yukarıda saydığımız Emperyalizm Cephesi bileşenleri yani AKP’sinden, MHP’sinden, CHP’sinden tutun da HDP’sinden TİP’ine varıncaya kadar hepsi ne yapmışlardır arkadaşlar, daha birkaç gün önce?

ABD Haydut Devletinin, Che’nin deyişiyle insan soyunun başdüşmanı bu alçağın, saldırgan, işgalci savaş örgütü NATO önünde hizaya girip diz çökmüştür. Ve daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, NATO’nun Finlandiya’yı da içine alarak genişlemesine TBMM’den bir tek ret oyu çıkmamıştır.

İşte bu iğrenç ve namussuzca olay, bu avanenin tamamının aynı soydan olduğunu, aynı çamurdan yoğrulduğunu ve aynı yolun yolcusu olduğunu bir kez daha herkesin göreceği ve anlayacağı şekilde ortaya koymuştur.

Bunlar NATO’cudurlar. NATO’nun ve sahibi Amerika Çakalının, müttefiki AB Haydut Devletlerinin Irak İşgalini ve ülkenin parçalanmasını desteklerler. Libya saldırısını, işgalini ve ülkenin parçalanmasını desteklerler. Suriye Saldırısını, İşgalini ve ülkenin parçalanmasını desteklerler. Özetçe; 1990’dan bu yana ABD Haydudu ve kuklalarının Ortadoğu’da döktüğü 10 milyondan fazla Müslümanın kanının akıtılmasını, canının alınmasını desteklerler. Amerika’nın BOP’unu desteklerler. Bu emperyalist şer cephesinin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtarak aralarında savaş çıkartılmasını desteklerler. Bu savaşta da, hatırlanacağı gibi, 200 bine yakın insan hayatını kaybetmiştir her iki taraftan.

Özetçe arkadaşlar; bu satılmışlar güruhu, ABD Emperyalist Haydudu ve müttefiki Avrupa Birliği Emperyalist Devletleri ne yapıyorsa, onun yanındadır ve onun destekçisidir.

Yerli-yabancı Emperyalistler Cephesine karşı kim var demiştik Türkiye’de?

Biz varız! Biz Gerçek Devrimciler var!

Sadece biz varız! Halkın Kurtuluş Partisi var!

10 Eylül 1920’de Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının Bakü’de kurdukları Gerçek TKP’nin tek meşru mirasçısı olan biz Halkın Kurtuluş Partisi var!

Che’nin, Fidel’in, Kıvılcımlı Usta’nın, Denizler’in, Mahirler’in yürüdüğü yolun biricik takipçisi olan biz Halkın Kurtuluş Partisi var!

Halkımızı, vatanımızı düşünen ve savunan sadece biz varız, arkadaşlar. Yapayalnızız, bir başımızayız.

İşte bu sebepten dolayı da 14 Mayıs’taki seçim, bizimle yani Antiemperyalist Savaşçılar Cephesiyle emperyalizmin, onun NATO’sunun ve Türkiye’deki uşaklarının, piyonlarının, kuklalarının arasındaki bir seçim olacaktır.

Zafere ulaşıncaya kadar bu insanlık düşmanı ABD Hayduduyla ve onun yerli işbirlikçileriyle savaşımız sürecektir!

Ve en sonunda biz kazanacağız, biz!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

13 Nisan 2023

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı 

[1] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fuller-turkiyeye-sol-lazim-20287117